Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/285 E. 2022/1309 K. 19.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/285 Esas – 2022/1309
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜR K MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/285 Esas
KARAR NO : 2022/1309

ÜYE : ….
KATİP :….

DAVACI :….
VEKİLLERİ : Av…
DAVALI :….
VEKİLİ :Av. ….

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2021
KARAR TARİHİ : 19/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasında ticari alım – satım ilişkisinin mevcut olduğunu, davacı şirketin davalıya farklı tarihlerde çit teli, sunta vidası gibi ürün satışları yapmış olduğunu, davalı ile davacı şirket arasındaki ticari mal satımına ilişkin olarak düzenlenen 09/12/2020 tarihli 16.372,50-Tl bedelli ve 08/02/2021 tarihli 4.511,79-TL bedelli irsaliyeli faturaları ve fatura karşılığı olan malları teslim almış, ancak davacı şirkete bugüne dek herhangi bir ödeme yapmamış olduğunu, bunun üzerine davalı hakkında, faturaların tahsili amacıyla 25/05/2021 tarihinde …. İcra Müdürlüğü’nün …./…. Esas sayılı dosyasıyla faturalara dayalı olarak 20.884,29-TL asıl alacak, 1.443,26-TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 22.327,55-TL’nin tahsili amacıyla genel haciz yoluyla takibin yapılmış olduğunu, davalının 16/06/2021 tarihinde borcu bulunmadığı gerekçesiyle borcun tamamına ve ferilerine itiraz ederek takibin durdurmuş olduğunu, davalı borçlunun, borca itiraz dilekçesinde faturalara konu alacağın müvekkil şirkete ödendiğine dair herhangi bir banka dekontu ya da yazılı belge sunmamış olduğunu, davalının icra takip dosyasına sundukları faturalardan dolayı davacı şirkete borçlu bulunmakta olduğunu, itiraz edilen icra takibinin, borçluya kesilen faturalara dayanmakta olup ödenen /ödenmeyen faturaların müvekkil şirketin ticari defter ve kayıtlarında sabit olduğunu, icra takibine konu faturalara dayalı alacağın varlığının, davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılacak bilirkişi neticesinde de basit olacağının, davalı borçlunun haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz etmiş olduğunu, davacının davalının haksız ve dayanaksız itirazı neticesinde zarar uğramış olduğunu, bu nedenle davacının mağduriyetinin giderilmesi amacıyla davalı borçlunun takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ettiklerini, tüm bu nedenlerle; davalının …. İcra Müdürlüğü’nün …./…. Esas sayılı icra takip dosyasına yaptığı haksız itirazının iptali ile icra takibinin devamını, davalının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 11/10/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin davalıdan alacaklı olduğunu ileri sürerek davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün …./….. Esas sayılı icra takip dosyası ile davalı şirket aleyhine icra takibini yapmış ve taraflarınca 16/06/2021 tarihinde icra takibine itiraz edilmiş ve takibin durdurulmasının sağlanmış olduğunu, davacı şirketin daha sonra arabulucuya gitmiş ve uyuşmazlık tutanağından sonra da davalı şirket aleyhine dava açmış bulunduğunun, davalı şirketin davalı şirkete dava dilekçesinde belirttiği gibi 09/12/2020 tarihli fatura ile 16.372,50-TL’lik ve 08/02/2021 tarihli fatura ile 4.511,79-TL’lik malları göndermemiş ve şirketlerine teslim etmemiş olduğunu, bu nedenle icra takip dosyasına alacaklı şirkete davalı şirketin borçlu olmadığına dair itiraz ettikleri gibi, görülmekte olan davaya da itiraz ettiklerini, davalı şirketin alacaklı davacı şirkete herhangi bir borcun bulunmadığı için şirketleri aleyhine açılan bu davayı da kabul etmediklerini, davaya karşı süresinde cevaplarını sunmaları nedeni ile davacı şirketin davasının reddine dair karar verilmesini talep ettiklerini, tüm bu nedenlerden dolayı haksız olan davacının davasının reddi ile davalı şirket aleyhine haksız şekilde icra takibi yapmış bulunması nedeni ile alacağı %20’sinden aşağı olmayacak miktarda icra inkar tazminatının da davacı şirketten alınarak davalı şirkete verilmesini, mahkeme masrafları ve vekillik ücretinin de davacı şirkete yüklenmesine dair karar verilmesini talep ederim, şeklinde dilekçe sunmuştur.
…. İcra Dairesinin …./…. Esas sayılı takip dosyasının bir suretinin Uyap Sistemi Üzerinden mahkememize gönderildiği anlaşılmış olup, dosya suretleri çıktıları alınmıştır.
Ali Fuat Cebesoy Vergi Dairesi’ne dava konusu takibi konu edilen; 09/12/2020 Fatura tarihli, 16.372,50-TL bedelli ve 08/02/2021 Fatura tarihli, 4.511,79-TL bedelli faturalara ilişkin olarak alacaklı …. ……San. Ltd. Şti’nin (Vergi No:….) beyannameli satış formunun (B.S.) mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
… Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne dava konusu takibi konu edilen; 09/12/2020 Fatura tarihli, 16.372,50-TL bedelli ve 08/02/2021 Fatura tarihli, 4.511,79-TL bedelli faturalara ilişkin olarak borçlu ….Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin (Vergi No:….) beyannameli alış formunun (B.A.) mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı vekili 12/04/2022 Havale Tarihli beyan dilekçesi ile; Davacı tarafın ticari defterlerinin bulunduğu yer olan adresin “…., …. Cd. No:…. Adapazarı/SAKARYA” adresinde olduğunu bildirildiği anlaşılmıştır.
Dosyamız davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmek üzere rapor düzenlenmek üzere mali müşavir bilirkişisi Zeynep Kılıç’a tevdi edilmiştir.
SMMM Bilirkişisi …. …. /05/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Sonuç ve Değerlendirme: Davacının 2020 takvim yalında defterlerini fiziki ortamda, 2021 defterlerini ise elektronik ortamda tuttuğu, fiziki ortamda tutulan 2020 yılına ait defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olduğu, elektronik ortamda tutulan 2021 yılına ait Gelir İdaresi Başkanlığı validasyon raporlarının geçerli olduğu defterlerin usulüne uygun tutulduğunu, ticari defterlerin birbirlerini doğruladığı, davacının defter kayıtlarında; icra takibine konu toplam 20.884,29-TL tutarındaki 2 adet faturanın davalı …. …. …. Pvc. İnş. Taahhüt Pazarlama San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin cari hesabına usulüne uygun olarak işlendiği ve bu faturalar karşılığı davalı tarafından yapılan herhangi bir ödeme kaydının bulunmadığı, davacının defter kayıtlarında 18/02/2021 tarihi itibari ile davalının 20.884,29-TL tutarında borçlu göründüğü tespit edilmiştir.” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davalı …. …. …. Pvc İnşaat Taahhüt Pazarlama Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi yetkilisi …. …. tarafından dosyamız arasına …. Yevmiye Numaralı, 2020 Hesap Dönemli, 20/12/2019 Tarihli Yevmiye Defteri ve ….. Yevmiye Numaralı, 18/12/2020 Yevmiye Tarihli, 2021 Hesap Dönemli Yevmiye Defteri mahkememize sunulmuş olup, bu hususta mahkememizce tutanak tutulduğu anlaşılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişi …. …. …. 10/06/2022 Havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Sonuç ve Değerlendirme: Davalı …. …. …. Pvc San ve Tic. Ltd. ŞTi’nin ticari defterlerinin kanuni delil niteliğinde olduğu, icra takibine konu olan 4.511,79-TL’lik faturanın kayıtlarda peşin olarak ödendiği, diğer 16.372,50TL’lik faturanın davacı şirketin 2021 yılı sonunda alacaklı olarak görüldüğü, diğer bir deyişle davalı şirketin borçlu olduğunun tespiti görüş ve kanatindeyim, şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davacı vekili 10/06/2022 Havale Tarihli bilirkişi raporuna karşı 14/06/2022 Havale Tarihli beyan dilekçesinde özetle; “Dosyada, faturalara konu alacağın müvekkil şirkete ödendiğine dair herhangi bir banka dekontu ya da yazılı belge bulunmamasına rağmen defter kayıtlarında 4.511,79 TL tutarındaki faturanın peşin olarak ödendiğinin yazılı olması sebebiyle davalının yalnızca 16.372,50 TL tutarındaki fatura yönünden borçlu olduğuna yönelik tespitin dikkate alınmamasını; Davaya konu alacağımızın ve faturaların varlığı, davalıya ait ticari defterlerin Bilirkişi marifetiyle incelemesi neticesinde ispatlanmış olup, bilirkişi raporunun bu yönüyle dikkate alınmasını ve haklı davanın kabulüne karar verilmesini talep ederiz.” şeklinde dilekçe sunmuştur.
Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı 08/06/2022 Havale Tarihli itiraz dilekçesinde özetle;” Bilirkişinin davacı tarafın defter kayıtlarını inceleyerek davalı şirketin her iki fatura tutarı kadar borçlu olduğuna dair kararın verilmiş bulunmakta olduğunu, bilirkişinin sadece defter kayıtlarını inceleyerek rapor vermesinin eksik inceleme olduğunun, daha önceki beyanlarında da belirttikleri üzere bu fatura kapsamı malların şirketlerine teslim edilmemiş olduğunu, bilirkişinin teslim hususunuda incelemesi sonucu rapor vermesinin gerekmekte olduğunu, bu nedenle bilirkişi raporuna karşı itiraz ettiklerini, davacı şirket fatura kapsamı malları davalı şirkete teslim etmemesi nedeni ile ileride davacı şirket aleyhine menfi tespit davası açma haklarının da saklı tutmakta olduklarını, bu nedenle de davacı şirkete hiç bir borçlarının bulunmaması nedeni ile bilirkişi raporuna karşı itiraz ettiklerini, tüm bu nedenlerden dolayı bilirkişi raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmesi ile bilirkişiden faturalar kapsamı malların davalı şirketine teslim edilip edilmediği hususunda da ek rapor tanzim etmesinin istenilmesine dair karar verilmesini talep ederiz,” şeklinde itiraz dilekçesi sunmuştur.
Taraflara usulüne uygun davetiyenin tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde;
Dava, …. İcra Müdürlüğünün …./…. Esas sayılı dosyası ile faturaya dayalı başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve takibin devamına ilişkindir.
Davacı tarafın davalı aleyhine fatura alacağından kaynaklı olarak …. İcra Müdürlüğünün …./…. esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalıya 15.06.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 16.06.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 15.09.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturalara dayanarak davaya konu takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda da açıklandığı üzere faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 17.05.2022 tarihli bilirkişi raporu ve 09.06.2022 tarihli bilirkişi raporlarına göre; taraflar arsında faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş, yine anılan faturalardan 16.372,50 TL’lik faturanın vergi müdürlüklerine BS-BA formlarında bildirildikleri de nazara alındığında, bu nedenlerle taraflar arasında takibe konu faturalara esas ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan raporlara göre, davacı ve davalı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının ticari defterinde yapılan incelemede davacının davalıdan 20.884,29 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerinde yapılan incelemede takibe konu 4.511,79 TL’lik faturanın peşin olarak ödendiğinin, diğer 16.372,50 TL’lik fatura yönünden davacının alacaklı olduğunun belirtildiği, davacının dayandığı faturaların davalının ticari defterlerine işlenmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturaların davalının ticari defterlerine kaydedildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
Davalı cevap dilekçesinde her ne kadar davacının 09.12.2020 tarihli 16.372,50 TL’lik fatura ve 08.02.2021 tarihli 4.511,79 TL’lik faturadaki malları göndermediğini ve malları teslim etmediğini belirtmiş ise de, dava konusu faturaların tarafların ticari defterlerine kaydedildiği, bu hususun malların teslimine ilişkin karine teşkil ettiği, aksine bir delilin dosyaya sunulmadığı anlaşılmakla davalının itirazlarına itibar edilmemiştir.
6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları ve BS-BA formları yönünden birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle taraflar arasında 16.372,50 TL’lik takibe konu fatura nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Davalının ticari defterlerinde her ne kadar 4.511,79 TL’lik faturanın kayıtlarda peşin olarak ödendiği belirtilmiş ise de, davacının ticari defterlerine bu ödemenin kayıt olarak düşülmediği, davalının ödemeyi ispat etmesinin gerektiği, ancak dosyaya ödemeye ilişkin bir delilin sunulmadığı, bu nedenle davalının 4.511,79 TL’lik fatura yönünden de borçlu olduğu anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan defter kayıtlarından, BA-BS formlarından, bilirkişi raporlarından ve davalının ödeme iddiasında bulunmamasından taraflar arasında takibe konu faturalar nedeniyle davacının davalıdan 20.884,29 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
Alacaklının takip öncesi faiz yönünden de isteminin olduğu anlaşıldığından takip öncesi işlemiş faiz yönünden de değerlendirme yapılması gerekmiştir. Bilindiği üzere; temerrüt faizi talep edebilmesi için borçlunun temerrüde düşmüş olması gerekir. Türk Borçlar Kanunu’nun 117. Maddesi düzenlemesi bu yöndedir. Taraflar arasındaki akdi ilişkide bir ödeme gününün kararlaştırılmamış olması, Türk Borçlar Kanunu’nun 207. Maddesine göre, satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmelerinin gerekmesi nazara alındığında, satış ilişkisinin kurulması ve malların teslimiyle borcun muaccel hale geldiği, muaccel bu borç için davalının takipten önce temerrüde düşürülmediği anlaşılarak, takip öncesi işletilen faizin yerinde olmadığı anlaşılmış, davalının takip tarihine kadar işlemiş faize yönelik itirazında haklı olduğu anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Hüküm: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalı borçlunun … İcra Müdürlüğü’nün 2021/349 esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 20.884,29-TL asıl alacak yönünden iptali ile, takibin bu alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalı asıl alacak yönünden itirazından haksız çıktığından asıl alacak miktarı olan 20.884,29-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 1.426,61-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 269,66-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 1.156,95-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bülüm) göre hesaplanan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre vekalet ücreti red edilen miktarı geçemeyeceğinden 1.443,26-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 59,30-TL Başvuru Harcı, 269,66-TL Peşin Harcı, olmak üzere toplam 328,96-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ,
7-Davacı tarafından yapılan; 1.200,00-TL Bilirkişi ücreti, 80,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.280,50-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 1.197,73-TL lik kısmanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1320-TL masrafın kabul-ret oranına (%93,54 kabul) göre;1.234,73 -TL’sinin davalıdan, 85,27 -TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,

8-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran davacı tarafa iadesine,
9-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 216/1 maddesi uyarınca talep halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair; davacı vekilinin (e-duruşma vasıtasıyla) yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(İki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.19/07/2022

Katip ….
e-imzalı

Hakim ….
e-imzalı