Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/272 E. 2021/165 K. 13.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/272 Esas – 2021/165
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/272 Esas
KARAR NO : 2021/165

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLLERİ : …
DAVALI :1-…
VEKİLİ :…
DAVALILAR :2-…
3-…
4-…
5-…
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 22/10/2020
KARAR TARİHİ : 13/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait … plaka sayılı aracın kulak küpe nosu … olan çarpmamak için durduğunda arkada araç sürücüsü …olan … Adına kayıtlı … plakalı aracın önce başıboş hayvana ardından önünde bulunan davacıya ait araca çarpması suretiyle kaza meydana geldiğini, hayvan sahibi …’ın kazadan sorumlu olduğunu, davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davacının kaza konusu aracı ticari amaçla kullandığını, kaza sonrası araç serviste kaldığından ticari olarak zarara uğradığını, davalıların ödeme konusunda direndiğinden Kocaeli…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalıların yetki itirazında bulunduklarından icra takibinin Sakarya…. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasında devam ettiğini, borçluların icra takibine itirazları üzerine takibin durduğunu, borçluların itirazlarının iptalini, takibin devamını, alacağın%20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde;Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olmasının yanında HMK’nın 114. maddesinde açıkça dava şartı olarak düzenlenmiş olduğundan, mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen dikkate alınması gerekir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Ticaret mahkemelerinin görevi TTK’nın 5. maddesinde düzenlenmiş ve maddenin 1. bendinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” denilmiştir.
Bir davanın ticari dava olup olmadığı ise TTK’nın 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup bu maddeye göre:
“(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.”
Bu düzenlemeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent hâlinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez.
Bu genel kuralın yanında TTK’nın 4. maddesinin son cümlesindeki düzenleme nedeniyle yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale ve vedia gibi sözleşmelerden doğan davalarla fikri ve sınai haklara ilişkin davalar da ticari davadır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken, burada sayılan davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması yeterli görülmüştür.
Somut olayda;6100 sayılı HMK’nun 2. maddesine göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğu belirtilmiştir. Dosya kapsamında davanın trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası olduğu, dolayısıyla 6098 sayılı TBK’nun haksız fiile ilişkin 49.vd maddeleri ile 2918 sayılı KTK’nın mevcut olayda uygulama alanının bulunduğu, mutlak ticari davalardan bu haliyle olmadığı, sadece davalılardan İnan-Tur Turizm Ltd. Şti’nin tacir olduğu, diğer tarafların tacir olmadığı, dolayısıyla eldeki davanın “her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın ticari işletmeyi ilgilendirmesi” şeklindeki şartı da karşılamadığından nispi ticari dava da sayılamayacağı, anılan nedenlerle görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olduğundan mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği mahkememizin görevsizliği nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Dosyanın Görevli Sakarya (Kapatılan) 6. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, Sakarya (Kapatılan) 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin kapatılması ve arşiv dosyalarının Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne devredildiği anlaşıldığından dosyanın Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Mahkememizle Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan, kararın talep edilmesi halinde uyuşmazlığın halli için dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine gönderilmesine,
4-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair; tarafların yokluğundan gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Sakarya Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi. 13/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır