Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/241 E. 2021/43 K. 15.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/241 Esas – 2021/43
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/241 Esas
KARAR NO : 2021/43

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : …
DAVALI : …
DAVA : Tazminat (Manevi Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/02/2017
KARAR TARİHİ : 15/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Manevi Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/06/2016 tarihinde davacı ile davalı … arasında yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, sonrasında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/1161 Esas sayılı dosyasıyla ceza davası açıldığını, davacıya beyin kanaması teşhisi konulduğunu, davacının tam olarak eski yaşantısına dönemediğini, kazadan sonra rahatsızlıkları nedeniyle çalışamadığından gelir kaybına uğradığını, kaza sonucu kazanç kaybı ve çalışma gücünün azalması zararı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00-TL maddi tazminatın olay tarihi itibariyle işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini, davacının manevi sıkıntılarının telafisi için 80.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’tan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; 29/06/2016 tarihli kaza tutanağında asıl kusurlunun davacı olduğunu, gerekli bilirkişi incelemesi ile bunun anlaşılacağını, davacının fahiş oranlarda manevi tazminat talep ettiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, davacının davalı sigorta şirketine müracaat etmesi sonucunda maluliyet tazminatı 9.399,59-TL’nin davacı vekiline ödendiğini, maddi tazminatın Yargıtay içtihatlarına uygun olarak davalı sigorta şirketinin ödeme yaptığı gün itibarıyla hesaplama yapılmasını, ödenen maddi tazminatın belirlenen tazminattan düşürülmesini, davanın reddini, aksi halde belirtilen hesapla hüküm tesis edilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili davalıların cevap dilekçelerine karşı cevap dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketinin meydana gelen kazada maddi tazminattan sorumluluğunun bulunduğunu, cevap dilekçelerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraflarca ikinci cevap dilekçesinin verilmediği anlaşılmıştır.
Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/1161 Esas sayılı dosyasının bir sureti UYAP sistemi üzerinden celp edilmiştir.
Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünden dava konusu trafik kazası sonucu davacıya herhangi bir geçici işgöremezlik ödeneği ödenip ödenmediğinin hakkında bilgi verilmesi için müzekkere yazılmış, cevabı dosya arasına alınmıştır.
Tototasa Acil Yardım Hastanesinden davacının dava konusu 29/06/2016 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle hastanelerinde tedavi gördüğü bildirilmekle, davacıya ait tüm tıbbi evrakın (film, grafi, MR vs) gönderilmesi için müzekkere yazılmış, cevabı dosya arasına alınmıştır.
Mapfre Sigorta A.Ş.’den … nolu dosya kapsamında ekte gönderilen cevap dilekçesinde belirtilen hasar dosyasının ve davacı tarafa yapılan ödemeye ilişkin bilgi ve belgelerin varsa ibranamenin bir suretinin gönderilmesi için müzekkere yazılmış, cevabı dosya arasına alınmıştır.
Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinden davacının yeni çekilecek kırık/yaralanma alanını içine alan kranial MR görüntülemesinin mümkün olduğu takdirde dijital ortamda DICOM formatında gönderilmesi için müzekkere yazılmış, cevabı dosya arasına alınmıştır.
Beyoğlu Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesinden davacının 24/06/2020 tarihli (1) nolu ara kararı uyarınca ekte gönderilen ATK raporu uyarınca Hess-lee perdesi Testi için hastaneye sevk edilmiş olup, ilgili işlemlerin yapılarak mahkememize bilgi verilmesi için müzekkere yazılmış, cevabı dosya arasına alınmıştır.
Dosya Makine Mühendisi…’e tevdi edilmiştir, bilirkişi özetle; davalı sürücünün Karayolları Trafik Kanunu ve yönetmeliklerine uymadığı, davacının sürücü ehliyetinin olmaması ile araçların karayolunda seyir kurallarını bilmediği dolayısıyla davalının kullandığı araca Karayolları Trafik Kanunu ve yönetmeliklerine uymayarak hareket ettiğinden 6/8 oranında kusurlu olduğu, davalının dönüş hareketi sırasında karşıdan gelen araç sürücüsünü ikaz etmediğinden ve yaptığı ikazın karşıdan gelen sürücü tarafından anlaşıldığını görmeden dönüş yapmasın nedeniyle kazada 2/8 oranında kusurlu olduğu şeklinde rapor düzenlemiştir.
Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi 05/03/2019 tarihli kusur raporunda özetle; davalı …’ın %75 oranında kusurlu, davacı …’in %25 oranında kusurlu olduğu şeklinde rapor düzenlemiştir.
Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi 21/12/2020 tarihli raporunda özetle; davacının 29/06/2016 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmeliğine göre Kulak Burun Boğaz, İşitme, tablo 1 ve tablo 2’ye göre kişinin tüm vücut engellilik oranının %20, iyileşme(iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği şeklinde rapor düzenlemiştir.
Davacı vekili 13/07/2021 tarihli feragat dilekçesinde özetle; hem davalı … hem de davalı ….’ye yönelik maddi tazminat taleplerine feragat ettiklerini, manevi tazminata ilişkin taleplerinin devam ettiğini, feragat istemleri yönünden karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş.vekili 06/08/2021 havale tarihli beyan dilekçesinde özetle; davalı ile davalı sigorta şirketinin maddi zararları konusunda sulhen mutakakata vardıklarını, davacı taraftan dava vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını, davalı şirket yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/16 Esas sayılı dosyasının 16/08/2021 tarihli ara kararının (1) nolu ara kararında “Davacı vekilince maddi tazminat talebinden feragat edildiği anlaşılmakla işbu maddi tazminat talebinin tefriki ile mahkememizin en son esasına kaydına, ayrı esas numarası alınmasından sonra tensiben feragatin değerlendirilmesine,” şeklinde tefrik kararı verildiği anlaşılmıştır.
Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/08/2021 tarih 2020/16 Esas, 2021/276 Karar sayılı dosyası verilen gönderme kararı ile mahkememize tevdii edildiğinden, mahkememiz işbu esasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olmasının yanında HMK’nın 114. maddesinde açıkça dava şartı olarak düzenlenmiş olduğundan, mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen dikkate alınması gerekir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Ticaret mahkemelerinin görevi TTK’nın 5. maddesinde düzenlenmiş ve maddenin 1. bendinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” denilmiştir.
Bir davanın ticari dava olup olmadığı ise TTK’nın 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup bu maddeye göre:
“(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.”
Bu düzenlemeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent hâlinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez.
Bu genel kuralın yanında TTK’nın 4. maddesinin son cümlesindeki düzenleme nedeniyle yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale ve vedia gibi sözleşmelerden doğan davalarla fikri ve sınai haklara ilişkin davalar da ticari davadır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken, burada sayılan davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması yeterli görülmüştür.
Somut olayda;6100 sayılı HMK’nun 2. maddesine göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğu belirtilmiştir. Dosya kapsamında davanın trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası olduğu, görevsizlik kararı öncesinde Sakarya (kapatılan) 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın maddi tazminat yönünden her iki davalı yönünden feragat edilmesi nedeniyle tefrik edilerek 2021/261 esasına kaydedilip, maddi tazminat yönünden feragat nedeniyle reddine karar verildiği, manevi tazminat yönünden ise görevsizlik kararı verilerek dosyanın mahkememize gönderildiği, davalı sigorta şirketi yönünden davacının manevi tazminat talebinin bulunmadığı, diğer davalı yönünden manevi tazminat isteminin ise haksız fiil hükümlerine dayandığı, tarafların tacir olmayıp, davanında tarafların ticari işletmeleriyle ilgili olmadığı, anılan nedenlerle görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olduğundan mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği mahkememizin görevsizliği nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Dosyanın Görevli Sakarya (Kapatılan) 6. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, Sakarya (Kapatılan) 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin kapatılması ve arşiv dosyalarının Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne devredildiği anlaşıldığından dosyanın Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Mahkememizle Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan, kararın talep edilmesi halinde uyuşmazlığın halli için dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine gönderilmesine,
4- Yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair; tarafların yokluğundan gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Sakarya Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi. 15/10/2021
Katip …
¸

Üye …
¸