Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/227 E. 2021/26 K. 04.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/227 Esas – 2021/26
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/227 Esas
KARAR NO : 2021/26

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : …
DAVALI : 2- …
VEKİLİ :…

DAVA : Menfi Tespit (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/06/2021
KARAR TARİHİ : 04/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/10/2021
Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararı uyarınca Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 01/09/2021 tarihi itibariyle faaliyetinin durdurulması kararı verildiğinden ve 01/09/2021 tarihi itibariyle Sakarya ilinde müstakil Asliye Ticaret Mahkemesi faaliyetine başlayacağından, iş bu dosyaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakıldığından; Sakarya (Kapatılan) 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/08/2021 tarih 2021/203 Esas, 2021/327 Karar sayılı dosyası verilen gönderme kararı ile mahkememize tevdii edildiğinden, mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …’un 2015 yılında davacı şirket yetkilisi …a elindeki birikmiş bir miktar parası olduğunu, ticaret yapmak istediğini ve birikmiş parasını değerlendirebileceği yatırım alanları araştırdığını ifade ettiğini, …’ın kendi çalışma alanlarını Gürcistan’da yapmış olduğu faaliyetleri davalıya anlattığını, birkaç defa iş amacıyla Gürcistan’a beraber gittiklerini, davalı …’un bu yapılan ticari faaliyetlerden son derece memnun kaldığını ve davacı şirket yetkilisi …’a ortaklık ilişkisi kurmayı teklif ettiklerini,…’un ortaklık ilişkisi kurulması yönünde davacı şirket yetkililerine güven verdiğini, firmanın Sakaryadaki iş yerine belli saatlerde gelip gittiğini, resmi olarak görev tanımları veya ortaklık ilişkisi kurulmamasına rağmen kendini şirketin iş yapmış olduğu müşteri çevresine ortak olarak tanıttığını, davalının banka emeklisi olduğu için davacı şirket yetkilisinin davalıya güvendiğini ve finans muhasebe işlerini davalının kontrolüne bıraktığını, …’un davacı şirketin iş yapmış olduğu müşterilere kendi banka hesap numarasını vererek şirket adına yapılacak ödemelerin önce kendi hesabına havalesini sağladığını daha sonra kendi hesabından şirket hesabına havale yaparak adeta şirkete borç veriyor izlenimi oluşturduğunu, yine aynı şekilde bazen aynı gün içerisinde şirket hesabından kendi hesabına ve oradan tekrar şirket hesabına para göndererek şirkete borç veriyor izlenimi oluşturduğunu, 02/10/2019 tarihinde Afyonkarahisar 3. Noterliğinden … yevmiye numarası ile davacı şirkete hitaben ihtarname gönderildiğini, söz konusu ihtarnameye karşı 06/11/2019 Sakarya 3. Noterliği … yevmiye numarası ile cevap verildiğini, davalıların davacı şirketin vermiş olduğu cevap sonrası Sakarya 1. İcra Dairesi …Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçtiklerini ve davacı şirkete ödeme emri gönderildiğini, ödeme emrinin davacının taşınmış olduğu adresine gönderildiği için davacı şirketin ödeme emrinden haberi olmadığını, tebligat kanunun 35. Maddesi uyarınca yapılan tebliğler ile takibin kesinleştiğini ve davacı şirketin mal varlığına haciz işlemi uygulanması ile takipten haberdar olunduğunu, haberdar olunması ile birlikte Sakarya 1. İcra Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davalı …’un vefat etmesi nedeniyle yasal mirasçıları tespit edilemediğinden veraset ilamı alınması için tarafına yetki verilmesini ve ilgilileri davaya dahil edilmesini, davalılara karşı müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespitini, Sakarya 1. İcra Dairesi … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin iptalini, davalıların haksız ve kötüniyetli takip yapmış olması nedeniyle söz konusu miktar olan 482.000,00 TL’nin %20’sinden üzerinden kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı …’un davacı şirkette çalıştığını ve hatta adına davacı şirket antetli kartvizitin dahi davacı şirket tarafından düzenlendiğini, davacı şirketin yurt dışındaki seminer ve tanıtımlara da şirket adına katılım gösterdiğini, davacı şirketin dilekçesinde borçlu olmadıklarını ve hatta alacakları olduğunu hukuki dayanak ve gerçekten yoksun olarak belirtmiş dahi olsa da davacı şirket yetkililerinden ve diğer yetkili …’ın karısı … ile davalı …arasında geçen SMS konuşmasından anlaşılacağı üzere davacı şirket yetkilisi …’ın borçlarını ikrar ettiklerini, davacının dava dilekçesinde; davalıların banka emeklisi olması nedeniyle şirketin finans işlerini merhum …’a bıraktığını beyan etmesinin de bu iddialarla çeliştiğini, merhum…’un davacı şirkette çalıştığını ikrar ettiğini, merhum …’un davacı şirketin hesabında gerçekleştirdiği banka işlemlerini şirket yetkilisi ve davacı şirket sahibi …’ın karısı …’ın telefon numarasının davacı şirket’in banka hesabına bağlı olması nedeniyle onun bilgisi dahilinde yapıldığını, gerçekleştirilen bütün işlemlerden davacı şirket yetkilisi …’ın haberdar olduğunu, Müvekkili … ve merhum eşi …’un banka emeklisi olduğunu, emekli olduktan sonra emekli ikramiyelerini banka hesaplarında tuttuklarını, daha önceden tanıdıkları, davacı şirket yetkilisi, …’ın mali anlamda sıkıntıda olması sebebiyle davalılardan borç para istediğini ve merhum İbrahim …’un şirkette çalışması talebinde bulunduğunu, merhum …’un şirket yetkilisi …’ın talebi üzerine maaş karşılığı davacı şirkette çalıştığını, şirket yetkilisinin davalılardan şirketin maddi olarak zor durumda olduğunu ve şirket hesabına nakit olarak borç göndermesini talep ettiğini, merhum …’un şirket yetkilisini daha önceden tanıması nedeniyle güvenerek Ankara Caddesi/ Sakarya Şubesinde bulunan …-… numaralı hesabından davacı şirket hesabına 75.000,00 TL internet bankacılığı kullanılarak 10/11/2015 tarihinde borç para gönderdiğini, bu tarihten 2018 yılına kadar borç para verişi devam ettiğini, davacı şirket yetkilisinin gönderilmiş olan borç parayı şirketin mali durumu düzelince ödeyeceğini davalılara söylediğini, davalıların da şirket yetkilisine olan güven nedeniyle borç para vermeye ve şirketin ödemelerini yapmaya şirket yetkilinin de talimatı üzerine devam ettiğini, Davalılara ait banka ve kredi kartları ile davacı şirketin muhasebe kayıtları, banka kayıtları, resmi kurum ödemeleri ve çalışanların maaş ödeme hesapları incelendiğinde davalıların haklılığı ortaya çıkacağını, davacı şirketin davalıya güven tesis ederek almış olduğu borç parayı ödemekten kaçınmakta ve davalıları mağdur etmekte olduğunu, bu sebeplerle mahkememiz huzurunda bulunan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olmasının yanında HMK’nın 114. maddesinde açıkça dava şartı olarak düzenlenmiş olduğundan, mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen dikkate alınması gerekir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Ticaret mahkemelerinin görevi TTK’nın 5. maddesinde düzenlenmiş ve maddenin 1. bendinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” denilmiştir.
Bir davanın ticari dava olup olmadığı ise TTK’nın 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup bu maddeye göre:
“(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.”
Bu düzenlemeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent hâlinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez.
Bu genel kuralın yanında TTK’nın 4. maddesinin son cümlesindeki düzenleme nedeniyle yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale ve vedia gibi sözleşmelerden doğan davalarla fikri ve sınai haklara ilişkin davalar da ticari davadır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken, burada sayılan davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması yeterli görülmüştür.
Somut olayda;6100 sayılı HMK’nun 2. maddesine göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğu belirtilmiştir. Dosya kapsamında davanın 2004 sayılı yasanın 72. maddesinden ve ödünç sözleşmesinden kaynaklı menfi tespit davası olduğu, davalıların dosya içerisinde bulunan belgelere ve UYAP sisteminden yapılan sorgulamalara göre tacir olmayıp, davanında tarafların ticari işletmeleriyle ilgili olmadığı, anılan nedenlerle görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olduğundan mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği mahkememizin görevsizliği nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Dosyanın Görevli Sakarya (Kapatılan) 6. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, Sakarya (Kapatılan) 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin kapatılması ve arşiv dosyalarının Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne devredildiği anlaşıldığından dosyanın Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Mahkememizle Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluşuğundan, kararın talep edilmesi halinde uyuşmazlığın halli için dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine gönderilmesine,
4- Yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair; tarafların yokluğundan gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Sakarya Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi. 04/10/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı