Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/204 E. 2021/172 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/174 Esas – 2021/224
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2021/174 Esas
KARAR NO : 2021/224

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ :…
DAVALI :…
VEKİLİ : …

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
DAVA TARİHİ : 07/12/2020
KARAR TARİHİ : 28/12/2021
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 28/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; :Davalı aleyhine Sakarya ….İcra Müdürlüğünün… E sayılı dosyası ile fatura alacağına karşılık olmak üzere ilamsız icra takibi yapılmış ve borçlu vekilince süresi içerisinde itiraz edilmiş olması nedeni ile takibin durdurulmasına karar verildiğini, Davalı/Borçlu itirazında davacının 246.82 TL sı tutarında mal aldığını geri kalan alacağımız karşılığında iade fatura kesildiğini bu nedenle davacıya e borçlarının bulunmadığını ileri sürdüklerini, davacının davalıya toplamda 3482.TL sı tutarında mal sattığını, fatura kestiğini, davalının beyan ettiği 246.82.TL sı kısım ile yapmış olduğu ödemeler düşüldükten sonra icra takibine başlantıldığını, geri kalan kısım için ödeme yapılmadığını, Davalının iade fatura kesmiş olması borçlu olmadığı sonucunu doğurmayacağını, iade faturalar üzerinde davacının imzasının da olmadığını, iade fatura kesilen malların iadesinin yapılmadığını, yapılan işlemlerin usulsüz olduğunu, bu sebeple itirazın iptaline karar verilmesini taleple dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının herhangi bir borcu bulunmadığını, Borcun dayanağı olarak gösterilen faturalarla karşı taraftan satın alınan mallara ilişkin davalı şirket tarafından 15.08.2020 tarihli … sıra nolu 1.604,80 TL tutarında iade faturası düzenlediğini, yine 05.09.2020 tarihli …sıra nolu faturayla da alacaklı görünen tarafa 246,82 TL bedelinde satış yapıldığını, karşı taraf bu faturaları teslim almadığını, davalının alacaklı konumda olduğunu, davacının iddialarının doğru olmadığını, öncelikle itirazlarının kabulü ile davanın reddine, davayı haksız ve kötüniyetli olarak ikame eden davacı taraf aleyhine takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/09/2021 tarih 2020/416 Esas, 2021/572 Karar sayılı dosyası verilen gönderme kararı ile dosya Mahkememize gönderilmiş ve Mahkememizde 2021/174 esas numarasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce davacı ve davalının Ticaret Sicil Müdürlüğünden, Esnaf ve Sanatlar Odasından ve İlgili Vergi Dairelerinden vergi kayıtları ile tacir ve esnaf olup olmadığı hususu araştırılmış yazı cevapları dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce dosya Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bağımsız Denetçi Finans Uzmanı Mustafa Keskin ‘e verilmiş bilirkişi Mahkememize ibraz etmiş olduğu raporunda “:..Raporumun IV Tespit Edilen Hususlar ve Analiz Bölümünde de görüleceği üzere; tarafıma tevdii edilen 2021/174 Esas nolu T.C. Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi ara kararı ile istenen hususlar tespit edilmiş olup, dava dosyasındaki bilgi ve belgelere göre işletme esasına göre defter tuttuğu anlaşılan davacının 2020 yılı limitleri V.U.K. ve Bakanlar Kurulu Kararı’nda belirtilen nakdi limitleri aşmadığından esnaf ve sanatkar sayılması gerektiği, tacir olarak nitelendirilemeyeceği….” şeklindeki raporunu mahkememize ibraz etmiştir.
Davacı vekili Mahkememizde yapılan 28/12/2021 tarihli duruşmada ; bilirkişi raporuna bir diyecekleri bulunmadığını davacının tacir olmadığı bilirkişi raporu ile ortaya çıktığını dosyanın görevli ASHM gönderilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 28/12/2021 tarihli duruşmada görev hususunda taktiri mahkemeye bıraktığı yönünde beyanda bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Eldeki dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 31.05.2017 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nunda veya diğer kanunlarda, o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nın 19/2.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5.maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi uyarınca, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/(4).maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde, Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Somut olayda; Dosyaya gelen davacıya ait vergi kayıtlarına göre işletme usulüne göre defter tuttuğu anlaşıldığı, işletme usulünde defter tutanların tacir olup olmadığının tespiti için yürütülen faaliyetinin VUK nun 177/1. Maddesinin 1 ve 3. Bendindeki limitlerinin yarısını veya 2. Bentteki limitinin tamamını aşıp aşmadığının tespitinin gerektiği, anılan limitlerin aşılmamış olması halinde davacının tacir sıfatına haiz olmayacağı anlaşıldığından,
Bu hususun tespiti amacıyla, dosya davacı kayıtlarının incelenmesi amacıyla bilirkişiye gönderilmiş ve dava tarihi itibariyle davacının tacir olup olmadığının tespiti istenmiştir. Dosyaya gelen 06.12.2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının 2020 yılı faaliyetlerinin, VUK nun 177/1. Maddesinin 1 ve 3. Bendindeki limitlerinin yarısını veya 2. Bentteki limitinin tamamını aşmadığı, dolayısıyla esnaf sıfatının olduğu, tacir olmadığının bildirildiği görülmüştür.
Bu durumda eldeki davada, davacı’nın tacir sıfatına haiz olmadığı, az yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, eldeki davanın alacak davası olduğu, davanın mutlak ticari dava olmadığı gibi davacının tacir olmaması nedeniyle de davanın nisbi ticari dava da olmadığı, bu haliyle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, miktar itibariyle basit yargılama usulüne tabi olduğu ve 6100 Sayılı yasanın 320.maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilebileceği anlaşılarak 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince, karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize başvurulduğunda dosyanın görevli Sakarya 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereğince davaya gönderme kararından sonra görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerini görevli mahkeme tarafından hükmedilmesine, davaya görevli mahkeme tarafından devam edilmemiş ise resen mahkememiz tarafından yargılama giderleri hakkında karar verilmesine,
Dair; Davacı asilin ve vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(İki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi 28/12/2021

Katip…
E-İmza

Hakim …
E-İmza