Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/170 E. 2021/125 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/170 Esas – 2021/125
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/170 Esas
KARAR NO : 2021/125

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : …

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/08/2020
KARAR TARİHİ : 16/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket tarafından davalı firmaya elektrik tesisat malzemesi satışı yapıldığını, malzemelerin bedelinin davalı şirket tarafından ödenmediğini, 27/07/2018 tarihli 5.037,75 TL tutarlı fatura, 06/09/2018 tarihli 64,28 TL tutarlı fatura, 25/09/2018 tarihli 14.215,46 TL tutarlı fatura toplam 19.897,49 TL’nin davalı tarafça ödenmediğini, davacı şirket tarafından davalı şirkete satılan malzemelerin bedelinin ödenmemesi üzerine faturaların davacı tarafından Sakarya …. İcra Dairesi …Esas sayılı icra dosyası ile borçlu davalı şirket aleyhinde icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu, borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptalini, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen faiziyle ve tüm ferileriyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı tarafın dava dilekçesi ile faturaları sunmuş olmasının tek başına malları teslim edildiğini göstermediğini, dava şartlarının oluşmaması nedeniyle davanın usulden reddini, davacının taleplerinin haksız olması nedeniyle davanın esastan reddini ve %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet(icra inkar) tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Sakarya …. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasının dosya arasına alındığı anlaşıldı.
Sakarya …. Asliye Hukuk Mahkemesi 01/12/2020 tarihli celse ara kararı gereği dosyanın davacı tarafın ticari defterlerinin yerinde incelenmesi için Mali Müşavir bilirkişiden rapor aldırılmak üzere Gebze Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmasına karar verildiği anlaşıldı.
Mali Müşavir… 21/04/2021 tarihli raporunda; Davacı şirketin 2018 ve 2019 yılları yasal ticari defterleri ile dayanağı belgelerinde ve tüm dosya kapsamında yapılan incelemeler sonucunda davacı şirketin 2018 ve 2019 yılları yasal ticari defterlerinin sahibi lehine delil kudretine haiz olduğunu, taraflar arasında ticari bir ilişkinin olduğunu, alacak-borç ilişkisinin cari hesap ilişkisine dayalı olduğunu, davacıya ait ticari defterler ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme ve tespitler sonucunda takip konusu faturaların davacının kendi yasal ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu ve takip tarihi itibariyle de bedelinin davalı tarafından davacıya ödenmediğini, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 19.897,49 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini rapor etmiştir.
Davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmek suretiyle dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdiine karar verildiği, Mali Müşavir bilirkişi … 07/09/2021 tarihli raporunda davalının ticari defterlerinde bahsi geçen tüm faturaların (e-fatura) kayıtlı olduğunu, kendi ticari defterlerinde 19.894,49 TL anapara tutarında davacıya borçlu olduğunun görüldüğünü, davacının ticari defterleri sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda da defterlerin usulüne uygun işlendiğini ve herhangi bir ödemeye rastlanılmadığının tespiti yapıldığını, 19.849,49 TL anapara tutarında alacaklı olduğunu görüldüğünü, faturalara veya ürünler ile ilgili dava takip tarihi itibariyle herhangi bir itiraz yapılmadığını, ticari defterlerde yer aldığı ve B formunda beyan edildiğini rapor etmiştir.
Yargılama sırasında Sakarya … Asliye Hukuk Mahkemesince 10/09/2021 tarihli kararla Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/09/2021 tarihi itibariyle kurulup faaliyete başladığı ve davanın ticari dava olduğu gerekçesiyle gönderme kararı verilmiş ve dosya mahkememize devredilerek 2021/170 esas sırasını almıştır.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa; İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Öyle ki, genel hükümlere göre harca tabi olan itirazın iptali davasında alacaklı taraf isterse takip talebinde bulunurken yatırmış olduğu binde beş harcı geri alabilir ve itirazın iptali davası harcına mahsubunu isteyebilir (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 28/a, 29/I, III).
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa; davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen faturalar ile ilgili olarak Sakarya … İcra Müdürlüğü’nün… sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalıya 19.11.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 20.11.2019 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 28.08.2020 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki 3 adet faturaya dayanarak eldeki takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 21.04.2021 tarihli bilirkişi raporu ve üzerinde tarih bulunmayan bilirkişi…’in raporlarına göre; taraflar arsında cari hesaba dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu, her iki tarafın ticari defterlerine göre davaya konu edilen cari hesaba kayıtlı faturaların her iki tarafın defterlerine de işlendiği, hatta davalının 2018/09 dönemindeki BA formlarında da faturaların girişlerinin bildirildiği, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 19.897,49 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
Dosya kapsamında alınan raporlara göre, her iki tarafın ticari defterlerinin birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı faturaların davalının ticari defterlerine ve BA formlarına da işlenmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturaların davalının ticari defterlerine kaydedildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
Alacaklının takip öncesi faiz yönünden de isteminin olduğu anlaşıldığından takip öncesi işlemiş faiz yönünden de değerlendirme yapılması gerekmiştir. Bilindiği üzere; temerrüt faizi talep edebilmesi için borçlunun temerrüde düşmüş olması gerekir. Türk Borçlar Kanunu’nun 117. Maddesi düzenlemesi bu yöndedir. Taraflar arasındaki akdi ilişkide bir ödeme gününün kararlaştırılmamış olması, Türk Borçlar Kanunu’nun 207. Maddesine göre, satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmelerinin gerekmesi nazara alındığında, satış ilişkisinin kurulması ve malların teslimiyle borcun muaccel hale geldiği, muaccel bu borç için davalının takipten önce temerrüde düşürülmediği anlaşılarak, takip öncesi işletilen faizin yerinde olmadığı anlaşılmış, davalının takip tarihine kadar işlemiş faize yönelik itirazında haklı olduğu anlaşılmıştır.
Yine 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle davalının faturalar gereği davalıdan 19.897,49 TL, takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu kanaatine varılmış, faize yaptığı itiraz yönünden haklı olduğundan davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, davalı itirazında kısmen haklı olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir.
Davalı taraf her ne kadar zamanaşımı iddiasında bulunmuş ise de, taraflar arasındaki ilişkinin 6098 sayılı yasanın 207 vd maddelerinde düzenlenen satış ilişkisi olduğu, aynı yasanın 146.maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabi olduğu, fatura tarihleri nazara alındığında bu sürenin geçmemiş olduğu anlaşılarak, davalının bu itiraz yerinde görülmemiştir.
Yine davalı dosyadaki beyanlarında ticari ilişkiyi inkar ettiği, ödeme iddiasında da bulunmadığından yemin delilinin kullandırılmasına gerek görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalı borçlunun Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 19.897,49-TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu bedel üzerinden devamına, asıl alacağı takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalı itirazında kısmen haklı çıktığından davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının karar kesinleştiğinde iadesine,
4-Alınması icap eden 1.359,20 TL harçtan peşin alınan 361,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 997,65 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2. Maddesi uyarınca 1.273,56 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yapılan tebligat, posta, müzekkere ücreti 1.663,00 TL yargılama giderinin ret kabul oranı dikkate alınarak 1.562,96 TL’si ile ilk masraf olan peşin harç 361,55 TL, başvurma harcı 54,40 TL, vekalet harcı 7,80 TL olmak üzere toplam 1.986,71TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(İki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/11/2021

Katip…
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı