Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/143 E. 2021/133 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/143 Esas – 2021/133
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO : 2021/143 Esas
KARAR NO : 2021/133

HAKİM : …
KATİP :…

DAVACI : …
VEKİLLERİ : …
DAVALI :…

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/11/2019
KARAR TARİHİ : 23/11/2021
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 29/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … olan 18/12/2014 tarih 25.000 TL bedelli çek düzenlenerek ; ciranta …’a, ondan …ye ondan sonra davacı banka borçlusu …ye geçtiğini, şirket tarafından çek bankaya temlik cirosu ile verildiğini, çekin karşılığının olmaması sebebiyle cirantalara ve keşideciye Sakarya …. İcra Müdürlüğünde … E. Sayılı dosya ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlulardan davalı çek keşidecisi … haksız ve hukuka aykırı olarak takibe itiraz ettiğini, 11/10/2019 tarihinde 2019/113951 nolu dosya ile arabuluculuk görüşmesi yapıldığını ve davalı tarafından ödeme yapılmadığını, uzlaşmanın sağlamadığını, çekin davalı tarafından düzenlendiği ve davalı borçtan haberdar olduğu, itirazın haksız ve kötü niyet olup, alacağın likit hale geldiğini, İİK gereği %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatını taleple dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazında bulunduğunu, yetkili Mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, ayrıca çekin ibraz süresinin 3 yıldan fazla olduğunu zaman aşımına uğradığını gibi çekteki imzanında kendisine ait olmadığını ve dosyada yapılan bilirkişi incelemesinde eksik yapıldığını bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Arabuluculuk son tutanağı dosya içine alınmıştır.
… Gaziosmanpaşa şubesinden ve… Ankara Caddesi Şube Müdürlüğünden çek ile ilgili tüm bilgi ve belgeler getirtilmiştir.
Sakarya ….İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı icra dosyası celp edilmiş, davacı vekili tarafından 23.880,00TL asıl alacak 9.289,15 TL faiz üzerinden takip başlatıldığı davalı tarafından 24/10/2018 tarihinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Mahkememiz dosyası bilirkişi incelemesi yapılmak üzere Bankacı Bilirkişi… ‘na tevdii edilmiş bilirkişi Mahkememize ibraz etmiş olduğu raporunda; “… Davacı bankanın 17/10/2018 icra takip tarihi itibariyle davalı Mehmet Gençler ‘den dava onusu 18/11/2014 tarihli 25.000,00 TL tutarlı … numaralı çekten doğan toplam alacağının 33.165,95 TL olduğu (asıl alacak / ana para tutarı nın 23.880,00TL) …. ” yönünde raporunu Mahkememize ibraz etmiştir.
Sakarya …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih … Esas-…Karar sayılı dosyası verilen gönderme kararı ile mahkememize tevdii edildiğinden, mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler değerlendirilecek olursa; İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
TTK’nın 790. Maddesine göre; cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır.
Çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir. Düzenlenme günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çek, ibraz günü ödenir. (TTK m.795) Bir çek, düzenlendiği yerde ödenecekse on gün; düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir. (TTKm.796)
Hamilin, cirantalarla düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı sahip olduğu başvurma hakları, ibraz süresinin bitiminden itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar (TTK m.814)
Türk Ticaret Kanunu’nun 818. Maddesinin 1. Fıkrasının “m” bendinde yer alan atıf nedeniyle çekler hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun “Sebepsiz zenginleşme” kenar başlıklı 732. maddesinde;
“Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar.
(2) Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, muhataba, yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka bir kişi veya ticari işletme hesabına düzenlemiş olduğu takdirde o kişiye veya ticari işletmeye karşı da ileri sürülebilir.
(3) Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri sürülemez.
(4) Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir”. Bu kanun hükmüne göre dava konusu çekin süresinde bankaya ibraz edilmemesi nedeniyle davacının poliçeden kaynaklanan hakları düşmüş olsa bile çek keşidecisi olan davalının çekten kaynaklanan sorumluluğu devam etmekte olup davalı çek hamili olan davacıya karşı sebepsiz zenginleşmediğini ispat etmekle mükelleftir.
İİK’nın 50.maddesiyle “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.” şeklindeki düzenleme uyarınca takiplerde yetkili mahkemenin belirlenmesi hususunda HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6.maddesi “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmünü getirmiş olup madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere dava açmadaki genel yetki kuralını düzenlemiştir.Aynı Kanunun 10.maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89.maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa; davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen çek ile ilgili olarak Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalıya 24.10.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 24.10.2018 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, dolayısıyla dava süresinin başlamadığı, eldeki bu davanın 07.11.2019 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Davalı taraf takip dosyasına yaptığı itirazda; Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün yetkisine itiraz etmiştir. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere, 2004 sayılı yasanın 50.maddesine göre yetkili icra dairesinin belirlenmesinde HMK’ya atıfta bulunulduğu, takibin alacağa dayalı olduğu, dolayısıyla 6100 sayılı yasanın 10.maddesi ve 6098 sayılı yasanın 89.maddesine göre para alacakları ilişkin davaların alacaklının yerleşim yerinde ödeneceğinin düzenlendiği, dosyamız davacısının yerleşim yerinin Sakarya ili olduğu, dolayısıyla Sakarya İcra Dairelerinin de yetkili olduğu anlaşılarak davalının icra dairesine yapmış olduğu yetki itirazı yerinde görülmemiştir.
Takip dayanağı çek olup, çek arkasında çekin davacı bankaya rehin cirosu veya tahsil cirosu ile teslim edildiğine ilişkin bir kayıt mevcut değildir. Bu durumda çekin davacı bankaya dava dışı ciranta … tarafından temlik cirosu ile devredildiğinin kabulü gerekir.
Hamilin, cirantalarla düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı sahip olduğu başvurma hakları, ibraz süresinin bitiminden itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar (TTK m.814). Somut olayda, takibe konu çekin 18.12.2014 tarihinde muhatap bankaya ibraz edildiği, takip tarihi itibariye çekin zamanaşımına uğradığı, davaya konu zamanaşımına uğramış çek incelendiğinde keşidecisi davalı Mehmet Gençler, lehtarı ve ilk cirantası … olduğu, davacı ile davalı arasında temel ilişki bulunmadığı, açılan davanın 6102 sayılı TTK’nın 732. maddesine göre (6762 sayılı TTK’nın 644.)keşideci aleyhine sebepsiz zenginleşmeye dayalı itirazın iptali davası olduğu anlaşılmıştır.
Sebepsiz zenginleşme talebinde bulunulabilmesi için, hamilin müracaat hakkının düşmesi veya zamanaşımına uğramasından dolayı bir zararının ortaya çıkmış olması gerekir. Zararın mevcudiyeti, sebepsiz zenginleşme talebinin kabul şartıdır. Zararın varlığının kabulü için, hamile ait ve tahsili mümkün olan bir alacak hakkının düşmesi veya zamanaşımına uğraması sonucu borçlu nezdinde oluşan zenginleşmenin, bundan başka bir sebebinin bulunmaması, yani sebepsiz olması yeterlidir (Bozgeyik, H.: Kambiyo Senetlerinde Sebepsiz Zenginleşme, Cilt:VII, Atatürk Üniv. Huk. Fak. Dergisi Haziran-2003, s.589 vd.).
TTK m.732’e istinaden açılan davalarda ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini veya senet bedelini cirantalardan birine veya hamile ödediğini savunan keşideciye aittir. Diğer bir deyişle keşideci, ancak bu ispat yükümlülüğünü yerine getirdiği takdirde sorumluluktan kurtulabilir. Zira, hamilden temel ilişkiyi ve bu temel ilişkiden ötürü keşidecinin bir borcunun bulunmadığını ispat etmesi beklenemez. Bu nedenle keşidecinin, sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olmadığını ispat etmesi gerekir. Ayrıca bu türden bir uyuşmazlıkta ileri tarihli çek keşide edilmesi de mümkün olup, bu husus, TTK’nın 732. maddesine dayalı olarak açılan davanın dinlenmesine engel teşkil etmez.
Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu’nun 25.03.2015 gün ve 2013/19-1633 E., 2015/1086 K. sayılı kararında da benimsenmiştir. (HGK’nın 02/05/2019 tarih ve 2017/19-825 Esas, 2019/506 Karar, HGK’nın 13/06/2018 tarih ve 2017/19-1630 Esas, 2019/1186 Karar) Anılan nedenlerle davalı borçlunun TTK’nun 732.maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşmediğini dosya kapsamıyla ispat etmesinin gerektiği, ancak dosya kapsamında sunulan delillerle davalının bu ispat külfetini yerine getiremediği, dosyaya sunulan 13.07.2021 tarihli bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere, çek bedeli olan 25.000 TL’den davacıya ödenen sorumluluk bedeli düştüğünde davalının davacıya 23.880,00 TL borçlu olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından anılan takip için takip öncesi faiz işlettiği, davalının faize de itiraz ettiği anlaşılmıştır. Davacının talebi Türk Ticaret Kanunu’nun 732. maddesine dayalı olduğundan sebepsiz zenginleşmenin doğduğu tarihin çekin ibrazı gereken son gün olarak kabulü gerekir. Ancak alacaklının temerrüt faizi talep edebilmesi için borçlunun temerrüde düşmüş olması gerekir. Türk Borçlar Kanunu’nun 117. Maddesinin ikinci fıkrasında sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olacağı, ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirimin şart olduğu düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 3. Maddesi gereğince kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Borçlunun kötüniyetli olduğu ispatlanmadıkça borçlu iyiniyetli sayılması gerekir. Bu açıklamalar ışığında dava konusu somut olay değerlendirildiğinde; davacının davalıdan temerrüt faizi isteyebilmesi için davalının usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmesi gerekir. Davacı tarafın icra takibinden önce davalıyı ihtar ettiği yönünde herhangi bir delil bulunmadığı gibi davalının kötüniyetli olduğunu gösteren herhangi bir delil de bulunmamaktadır. Buna göre davacının icra takibinden önceki dönem için temerrüt faizi talep etmesi mümkün değildir. Bu nedenle mahkememizce davacının faiz alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiş ve davanın asıl alacak yönünden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davalı taraf bilirkişi raporuna karşı yapmış olduğu itirazlarda çek altındaki imzayı kabul etmediğini beyan etmiş ise de, davaya cevap süresinde böyle bir itirazının olmadığı, 6100 sayılı HMK’nın 319.maddesine göre cevap dilekçesi verilme süresinden sonra davalının savunmasını genişletemeyeceği, değiştiremeyeceği, bu hususta davacının da açık muvafakatı olmadığından, davalının bu savunmasının genişletmesine itibar edilmemiştir.
Az yukarıda açıklandığı üzere; davalı faiz yönünden yaptığı itirazında kısmen haklı çıktığından davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ ile; davalı borçlunun Sakarya …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen kabulü ile, takibin 23.880 TL asıl alacak üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren avans faizinin işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacının icra inkar tazminatının reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 1.631,24-TL karar ve ilam harcından başlangıçta alınan 445,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 1186,24-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL ücretin kabul-ret oranına göre; 1.150,77-TL’sinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına; 169,23-TL’sinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından karşılanan 44,40-TL başvuru harcı ve 400,60-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 601,65-TL yargılama giderinden kabul oranına göre (%71,99 kabul); 433,12-TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T ne göre 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayarak arta kalan kısmın taraflara iadesine,
10-Kararın kesinleşmesi halinde dosya arasında bulunan Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı takip dosyası aslının iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(İki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar verildi. 23/11/2021

Katip…
E-İmza

Hakim …
E-İmza