Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/13 E. 2021/19 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/13 Esas – 2021/19
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/13 Esas
KARAR NO : 2021/19
HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : …
DAVALI :…
DAVA :Alacak (Ticari Nitelikteki Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/05/2021
KARAR TARİHİ : 22/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında taşıma/komisyon sözleşmesi imzalandığını, davacının sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, davalının sözleşmeye aykırı olarak sözleşmeyi feshettiğini, davacının 15/09/2020 tarihinden işbu dava tarihine kadar yaşadığı kar kaybı ile davacıya ödemesi gereken kar bedeli şimdilik 10.000,00-TL ‘nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini, davacının sözleşmeye güvenerek yaptığı harcama bedellerinin şimdilik 10.000,00-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 10. Maddesi uyarınca cezai şart bedeline ilişkin olarak şimdilik 10.000,00-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sözleşmenin tek başına tarafı olmayıp diğer iki firma olan … ile…’i. İle İş ortaklığı yaparak imzaladığını, adi ortaklıkla bulunan tek firmanın tek başına dava ehliyeti bulunmadığını, davacının sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğinden diğer taleplerinin dinlenme olanağının olmadığını, davacının işletmeyi işletmesi sebebi ile oluşan zararının, kar kaybının yada başka bir isim altında ödeme alabilme imkanını bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinde bahsedilen iş ortaklarının faaliyeti ve gelirlerinin ortak olmadığını, ortada bir para alacağı olduğundan elbirliği ile değil müteselsil bir alacak mevzu bahis olduğundan sözleşmeden geçen iş ortaklığı açısından mecburi değil ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusu olduğunu, mahkeme mecburi dava arkadaşlığı düşünçesinde ise diğer ortaklar arasında dava açıp birleştirilmesi için taraflarına süre verilmesini, davalının yanın engellemesi sonucu davacının iş yapmaya devam edemediğini, davalının cevap dilekçesine karşı beyan dilekçesinin kabulünü talep etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler değerlendirilecek olursa; 6100 sayılı yasanın 114.maddesi; “ (1) Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmünde olup, aynı yasanın 115.maddesi ise; “ (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.”hükmündedir.
Türk Borçlar Kanunu’nun adi ortaklığı düzenleyen 620 vd. Maddelerine göre adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, adi ortaklık sayılır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/4110 esas, 2021/4829 karar kayılı ilamında belirtildiği üzere; adi ortaklığın tüzel kişiliğinin bulunmadığı, davanın adi ortaklığı oluşturan tüm kişiler tarafından birlikte açılması gerektiği, dava açıldıktan sonra muvafakat yoluyla taraf teşkilinin sağlanmasının mümkün olmadığı, davacının tek başına dava açma yetkisinin bulunmadığı, dolayısıyla ortaklardan biri tarafından açılan davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan usulden reddine karar verilmesinin gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda; Davacı tarafın davalı ile imzalanan 20.07.2020 tarihli sözleşmeye dayanarak tazminat talebinde bulunarak eldeki davayı açtığı, davacı tarafın tazminata esas olarak dayandığı 20.07.2020 tarihli sözleşmede, taraflardan birinin dosyamız davalısının olduğu, sözleşmenin diğer tarafının ise dosyamız davacısı şirket ile dava dışı …’nin oluşturduğu iş ortaklığının oluşturduğu, 6098 sayılı TBK’nın 620.maddesi gereği anılan iş ortaklığının adi ortaklık niteliğinde olduğu ve az yukarıda açıklanan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/4110 esas, 2021/4829 karar kayılı ilamında belirtildiği üzere; adi ortaklığın tüzel kişiliğinin bulunmadığı, davanın adi ortaklığı oluşturan tüm kişiler tarafından birlikte açılması gerektiği, dava açıldıktan sonra muvafakat yoluyla taraf teşkilinin sağlanmasının mümkün olmadığı, davacının tek başına dava açma yetkisinin bulunmadığı, dolayısıyla ortaklardan biri tarafından açılan davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan usulden reddine karar verilmesinin gerektiği, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d ve 115/2 gereği davanın usulden reddinin gerektiği, dava şartlarının her aşamada mahkemece re’sen göz önüne alınabileceği, davanın niteliği gereği basit yargılama usulüne tabi olduğu ve HMK’nın320/1.maddesi gereği dosya üzerinden karar verilebileceği de anlaşılarak, davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d ve 115/2 gereği davacının aktif dava ehliyetinin olmaması nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın HMK. 6100 sayılı kanunun 114/1-d ve 115/2. Maddeleri gereği aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin alınan 512,33-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 453,03-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 7.maddesine göre 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(İki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi. 22/09/2021
Katip …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır