Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1180 E. 2022/1380 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/1180 Esas – 2022/1380
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/1180 Esas
KARAR NO : 2022/1380 Karar

HAKİM : …
KATİP :…

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av…

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/12/2021
KARAR TARİHİ : 27/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; Davacı firma yetkilisinin Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı ve Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde icra dosyası alacaklısı firma yetkilileri hakkında şikayetleri olduğunu, … …. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasında …. … Bankası A.Ş. … Şubesine ait … seri nolu, 35.000,00-TL bedelli 10/03/2019 keşide tarihli, keşidecisi davacı olan lehtarı davalı olan çekin takibe koyulduğunu, bahse konu takibe bağlı açılan ….. İcra Ceza Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında da savunmalarını da bu yönde ileri sürerek bu dosyada imzanın kendisine ait olmadığının tespitini, bahse konu çekte davacının imzasını taşımadığını, davacıya ait menkuller üzerine haciz koyduğunu ancak icra takibine konu çekteki imzanın davacıya ait olmadığını ve takibin durdurulmasını, icra takibinin durdurulmasını ve davacı hakkındaki hacizlerin fekkini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya ve icra takibine konu çek davacı şirket yetkilisi tarafından 4-5 adet imzalı çek ile birlikte verildiğini, bu çeklerden dava konusu çek dışındaki tüm çeklerin ödendiğini, davaya konu edilen icra takibinin dayanağı olan çek ise davacı şirket ortaklarının aralarında yaşadıkları anlaşmazlıklar sebebi ile ödenmediğini, kaybedildiği ve imzasının inkar edilen çek üzerinde davalı şirkete ait kaşe basıldığını, imzanın kaşe üzerine atıldığını, davanın reddini talep etmiştir.
…. İcra Müdürlüğünün …/… takip sayılı icra dosyası sistem üzerinden celp edilmiş dosyamız arasına alınmış dosyanın incelenmesinden davacı tarafından davalı hakkında 35.000,00-TL asıl alacak 205,68-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 38.810,68-TL alacak için takip yapıldığı anlaşılmıştır.
… …. İcra Ceza Mahkemesine müzekkere yazılarak …/… Esas sayılı dosyasının istendiği, dosyanın UYAP sistemi üzerinden gönderildiği anlaşıldı.
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılarak …/… Soruşturma sayılı dosyasının istendiği, dosyanın UYAP üzerinden gönderildiği anlaşıldı.
Mahkememizin 2. Celsesindeki 3 numaralı ara kararı gereğince, dosyanın imza incelemesi için ATK Fizik İhtisas dairesine gönderildiği anlaşılmıştır.
10/08/2022 tarihli ATK raporunda özetle; davaya konu çekteki keşideci imzası ile ……….nin mukayese imzaları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklara saptandığı söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla ………………’in el ürünü olmadığı hususları bildirir kanaat raporudur.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-2004 sayılı İİK’nun 72.maddesine göre; Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
2-İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
3-İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
4-Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
5-Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.
6-Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz İİK.nun 170. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddenin üçüncü fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı Kanunun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edilmiştir.
7-İİK.nun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasında ise; “İmza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun bilirkişiye ait hükümleri ile 309. maddesinin 2. 3. ve 4. fıkraları ve 310. 311. ve 312. maddeleri hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
8-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447/2.maddesinde yer alan “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” düzenlemesi nedeniyle uygulanması gereken aynı Kanunun 211.maddesinde ise imza incelemesinin yöntemi gösterilmiş olup, buna göre hakim bilirkişi incelemesine karar verir ise önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzaları, ilgili yerlerden getirtir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir. Anılan belgelerin tamamlanması konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26/04/2006 gün ve 2006/12-259 E. 2006/231 sayılı kararında da açıklandığı üzere, eldeki davanın niteliği itibariyle “imzanın borçluya ait olduğunu” kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu gözardı edilmemeli ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilmemelidir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 06/02/2008 gün ve 2008/12-77 E. 2008/90 sayılı kararı)
9-Öte yandan, her hangi bir belgedeki imza veya yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak; grafoloji ve grafometrik yöntemlerle yapılması; bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özellikleri tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Dairemizin denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. ( Hukuk Genel Kurulu’nun 06/06/2001 tarih ve 2001/12-466 E. – 2001/483 K. sayılı kararı).
10-Özetlemek gerekir ise, imza incelemesinde öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise, borçlunun duruşmada alınan medari tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır. Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celbedilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir.
Somut olay yukarıdaki açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
11-Davacı hakkında, davalı tarafından, …. … Bankası A.Ş….Şubesine ait, … seri numaralı, 35.000 TL bedelli, 10.03.2019 keşide tarihli, keşidecisi davacı olan, lehtarı davalı olan çeke dayalı olarak, … …. İcra Müdürlüğünün …/…v takip sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, davacının anılan takibe esas çekteki imzasını inkar ederek davalılara borçlu olmadığının tespiti için eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
12-Davacı şirketin çek tanzim tarihi olan 10.03.2019 tarihindeki şirket yetkilisinin, Ticaret Sicil Gazetesinden yapılan sorgulamada … … olduğu, yine … İcra Ceza Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında da aynı kişinin yargılandığı anlaşılmıştır. Anılan şirket yetkilisinin imza asılları ilgili kurumlardan getirtilmiş, az yukarıda bahsedilen Hukuk Genel Kurulu’nun 06/06/2001 tarih ve 2001/12-466 E. – 2001/483 K. sayılı kararındaki hususlarda imza incelemesi yaptırılmıştır. Dosyaya sunulan 10.08.2022 tarihli ATK raporunun Hukuk Genel Kurulu’nun 06/06/2001 tarih ve 2001/12-466 E. – 2001/483 K. sayılı kararına uygun olarak düzenlendiği, incelemenin laboratuvar ortamında, optik aletlerle ve uygun teknik kullanılarak yapıldığının rapordan anlaşıldığı, buna göre çek üzerindeki imzanın şirket yetkilisi … …’in eli ürünü olmadığı bildirilmiş, bu haliyle çekteki keşideci imzasının davacı yetkilisine ait olmadığı anlaşılmıştır.
13-6102 sayılı yasanın 659.maddesine göre senedin geçersizliğine ilişkin def’ileri alacaklılara karşı ileri sürebileceği, davacının davaya konu edilen çekin keşide tarihindeki yetkilisinin imzasına yaptığı itirazın bu şekilde davalıya karşı ileri sürebileceği anlaşılmış ve davacının menfi tespit talebi yerinde görülmüştür.
14-Her ne kadar davalı vekili davacı ile aralarında ticari ilişki olduğunu iddia etmiş ise de, davacının iddiasının sadece çek altındaki imzaya yönelik olması, anılan takibin sadece çeke dayalı olması karşısında davalının bu iddialarının eldeki dava yönünden esasa etkisi olmayacağı anlaşılarak, ayrıca kendisine ödenen başka çekler olduğu yönündeki iddiası da, davacının keşide tarihindeki yetkilisinin kolluk birimlerine yaptığı başvuru ile Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği 11.06.2019 tarihli ifadesinde kaybolduğunu beyan ettiği çekler arasında davaya konu edilen çekin de bulunduğu, yine kaybolduğu söylenen çeklere ilişkin, çek hesabından bir ödemenin de olmadığı nazara alındığında bu savunmaları yerinde görülmemiştir.
15- 2004 sayılı yasanın 72/5.maddesine göre davalı hakkında kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için “…Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli …”olmasının gerektiği, davalının çekin lehtarı olduğu ve çeki dava dışı üçüncü bir kişiden almadığı, dolayısıyla çekin düzenlendiği esnada çekin yetkili tarafından imzalanmadığını bilebilecek kişilerden olduğu da anlaşılarak, takip başlatmakta haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılarak, asıl alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, davacının ….. İcra Müdürlüğünün …/….. sayılı takip dosyasına dayanak olan …. … Bankası A.Ş….Şubesine ait … seri nolu, 35.000,00-TL bedelli 10/03/2019 keşide tarihli, keşidecisi davacı olan lehtarı davalı olan çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Takip konusu alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Dosya içerisinde bulunan imza asıllarının ilgili kurumlara iadesine,
4-Dosya içerisinde bulunan … İcra Müdürlüğünün …/… sayılı takip dosyası aslının ve çek aslının icra müdürlüğüne iadesine,
5-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 2.390,85-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 662,79-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 1.728,06-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6 -Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bülüm) göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan; 59,30-TL Başvuru Harcı, 662,79-TL Peşin/nisbi Harcı, 1.762,90-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 2.484,99TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
9-Teminatın HMK 392/2 maddesi gereği dosya kesinleştikten bir ay sonra iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/09/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı