Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/1145 Esas – 2023/257
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/1145 Esas
KARAR NO : 2023/257
HAKİM :…
KATİP :…
DAVACI : …
VEKİLLERİ : …
DAVALI :…
VEKİLİ :…
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2021
KARAR TARİHİ : 02/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketler Sakarya 2. Organize Sanayi bölgesinde ortak bir fabrika kurmuş olduklarının, iki şirketin ortak fabrika kurduğuna ilişkin gerek ulusal basında gerekse yerel basında haberlerin yayınlanmış olduğunun, bu fabrikanın davalı … A. Ş. Sakarya Şubesi olarak kurulmuş olup, kuruluşunun 05/02/2021 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edilmiş olduğunu, bu ilana göre şubenin temsilcisi … olduğunun, yine davalı… Ltd. Şti. İsimli şirketin kuruluşu 12/03/2020 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edilmiş olup, kurucusu …’ın kurucusu olan…olduğunun, görüldüğü üzere Sakarya ‘da kurulan bu fabrikanın üzerinde iki şirketin adi ortaklığının mevcut olduğunun,… Ltd. Şti. Olarak uzun yıllardır otelcilik faaliyetlerinde yer alan müvekkil şirketin, davalı şirketlerin personeline ve misafirlerine konaklama, yemek ve sair hizmetlerde bulunmuş olduğunu, söz konusu hizmetlerin hepsinin davalı şirketlerin talebi doğrultusunda sağlanmış olup, bu hizmetler karşılığında faturaların kesilmiş ve davalılara ulaştırılmış olduğunu, iş bu faturaların bazılarının davalı …’e bazılarının ise davalı….’a kesilmiş olduğunun, ancak davalı şirketlerin, konaklama hizmetlerinden kaynaklı toplam 14.445,00-TL değerinde borcunu müvekkilin tüm bildirimlerine rağmen ödememiş olduklarını, davalı şirketlerin müvekkile borçlu olduğu tarafların ticari defterleri ve dosya kapsamına sundukları deliler incelendiğinde ispatlanacağının, davalı şirketlerin borcunu ödememesi üzerine müvekkil şirketin, Sakarya … İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçmiş olduklarını, ilgili takibe ilişkin ödeme emrini tebliğ alan davalı şirketlerin vaki itirazında, böyle bir borcunun olmadığını iddia ederek takibe karşı itiraz etmiş olduklarını, tüm bu nedenlerle; Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasına haksız ve mesnetsizce itiraz eden davalı şirketlerin; itirazının iptali ile takibin devamını, kötü niyetle takibe itiraz eden davalı şirketlerin İİK’nun 67. Maddesi gereğince takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere ayrı ayrı icra inkâr tazminatına mahkum edilmesini, davalı şirketlerin müvekkilinden mal kaçırması ihtimalini göz önünde tutularak 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) aradığı koşullara da uygun olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirketlere yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili 11/01/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “İşbu davada ileri sürülen iddia ve beyanlar gerçek dışı olup işbu davanın usulden ve esastan ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekir. Müvekkil şirket ile … şirketi arasında bir bağlantı bulunmamakta olup, davacı tarafından ileri sürülen afaki iddia ve beyanlara itiraz ettiklerini, şirketler arasında adi ortaklık bulunması ihtimalinde dahi, dava konusu faturalar davalı … adına kesilmiş olduğundan müvekkil şirketin hiçbir sorumluluğu bulunmadığı açık olduğu, … şirketi ticaret şirketi olup ayrı tüzel kişiliği haiz olduğu, şirketlerin birlikte ticari iş yapmak üzere bir işte adi ortaklık kurması ise şirketleri aynı şirket yapmamakta, tüm borçlardan dolayı müteselsil sorumlu hale getirmemekte olduğunu, müteselsil kefaletten bahsedilebilmesi için yazılı şekil şartının zorunlu olduğu, somut olayda dava konusu faturalar üzerinde müvekkil şirketin de müteselsilen sorumlu olduğuna dair hiçbir yazılı beyan, imza ve kaşe bulunmadığı, işbu davanın görevsiz mahkemede açıldığından bahisle davanın reddini, tüm bu nedenlerle; davaya ilişkin itiraz ve cevaplarının kabulü ile işbu davanın usulden ve esastan ayrı ayrı reddini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 13/01/2022 Tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; “Davalı şirketin cevap dilekçesinde, bemak şirketi arasında bir bağlantı olmadığını, davanın görevsiz ve yetkisiz mahkemede açıldığını iddia ettiği, davalı şirketin bu iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olup, davayı uzatma amacı taşımakta olduğu, davalı şirketin … isimli şirketle ortaklığının dava dilekçesinde bahsettikleri deliller ile sabit olduğu, icra takibine konu faturaların kaynağı davalı şirketlerin adi ortaklık kurduğu Sakarya’daki fabrika ile ilgili olduğu, dolayısıyla müvekkil şirketin, davalı şirketlerden borcun tamamını talep edebileceğini, davalı … her ne kadar “müteselsil kefaletten bahsedilmesi için yazılı şekil şartı zorunludur” şeklinde bir savunma yapmışsa da olayımızda müteselsil kefalet değil, adi ortaklıktan kaynaklanan müteselsil borçluluk bulunmakta olduğu, davalı şirket her ne kadar görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu iddia etmişse de somut uyuşmazlıkta görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olduğu, davalı şirket her ne kadar yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu iddia etmişse de somut uyuşmazlıkta Sakarya mahkemelerinin de yetkili olduğu, tüm bu nedenlerle; müvekkil şirket ile davalı şirket arasında bir ticari sözleşme kurulmuş olup, bu sözleşmenin ifa edileceği yer müvekkil şirkete ait Sakarya’daki otel olduğu, bu durumda ilgili kanun hükmü uyarınca Sakarya İcra Daireleri’nin de yetkisinin bulunmakta olduğu, tüm bu nedenlerle; davalı şirketin cevap dilekçesine karşı beyanlarımızı sunar, davanın kabulüne karar verilmesini vekaleten talep ederiz.
Sakarya …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının bir suretinin Uyap Sistemi Üzerinden mahkememize dosyası arasına alınmıştır.
Mahkememizin 15/03/2022 Celse tarihli duruma zaptı (10) nolu ara kararı uyarınca; “Davalının 2021 yılına ait ticari defterlerin incelenmesi için dosyanın muhasebeci bir bilirkişiye tevdine, bilirkişiden tarafların iddia ve savunmaları göz önüne alınarak takibe konu faturalarla sınırlı olmak üzere davalının ticari defterlerinin incelenerek defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış kapanış tasdiklerinin bulunup bulunmadığı, faturaların ticari defterlere işlenip işlenmediği, faturalara ilişkin herhangi bir ödemenin bulunup bulunmadığı varsa miktarı hususlarını içerecek şekilde rapor tanzim edilmesinin istenilmesine, bilirkişiye yerinde inceleme yetkesi verilmesine, “şeklinde karar verilmiş olup; ara kararda istenilen hususlarda rapor düzenlemek üzere dosya aslının muhasebeci bilirkişisi … … tevdi 24/03/2022 tarihinde tevdi edilmiştir.
Muhasebeci Bilirkişisi … … 11/04/2022 Tarihli bilirkişi raporunda özetle; “SONUÇ OLARAK; Davacının 2021 takvim yılında defterlerini fiziki ortamda tuttuğu, Fiziki ortamda tutulması gereken 2021 yılına ait defterlerin açılış tasdiklerinin usulüne uygun olduğu, yevmiye defterinin kapanış tasdiki bulunmamakla birlikte ilgili mevzuat gereği kapanış tasdikinin 30.06.2022 tarihine kadar yaptırılması mümkün olduğundan durumun mevzuata aykırılık teşkil etmediği, davacıya ait 2021 yılı defterlerinin ilgili mevzuat hükümleri gereğince usulüne uygun olarak tutulduğu, davacının defter kayıtlarında; icra takibine konu toplam 14.445,00 TL tutarındaki 14 adet faturanın davalı … ait cari hesaba usulüne uygun olarak işlendiği ve bu faturalar karşılığı davalı tarafından yapılan herhangi bir ödeme kaydının bulunmadığı, davacının defter kayıtlarında 16.07.2021 tarihi itibarı ile davalı … 14.445 TL tutarında borçlu göründüğü görüş ve kanaatindeyim,” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davalı ….Şirketi vekili 11/04/2022 Tarihli bilirkişi raporuna karşı sunmuş olduğu 26/04/2022 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; “Bilirkişi raporunun lehe kısımlarına bir diyeceğimiz bulunmamakta olup, aleyhe kısımlarına itiraz ettiklerini, bilirkişi raporunda davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmiş olup, şirket adına hiçbir fatura kesilmediği, dava konusu faturaların diğer davalı … şirketi adına kesildiği, bu sebeple müvekkil şirketin davacı tarafa hiçbir borcununu bulunmadığının anlaşılmış olduğu, tüm bu nedenlerle; müvekkil şirket aleyhinde açılan işbu davanın müvekkil şirket yönünden esastan reddi ile müvekkil şirket aleyhinde hiçbir delil bulunmadığı halde kötü niyetle dava açan karşı taraf aleyhinde dava ve takip değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceğini, tüm bu nedenlerle; bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyanlarının dosyaya kabulü ile neticede iş bu davanın müvekkil şirket yönünden esastan reddine, müvekkil şirket aleyhinde kötü niyetle dava açan karşı taraf aleyhinde dava ve takip değerinin %29’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı taraf tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Şirketi vekili Av. … … 22/03/2022 Havale tarihli dilekçesi ile; Şirketin Ticari defter kayıtlarının oldukça fazla olması ve hazır edilmesinin imkansız kalması nedeniyle yerinde inceleme taleplerinin kabulü ile incelemenin müvekkil şirket merkezi olan “… ” adresinde yapılmasını bu cihetle İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemelerine talimat yazılmasını talep etmiştir.
Mahkememizce davalı …Şirketi’nin ticari defterlerinin incelenmesi için ticari defterlerin bulunduğu adres olan …adresinde inceleme yapmak üzere muhasebeci bilirkişi … … görevlendirilmiştir.
Muhasebeci Bilirkişisi … 29/11/2022 Tarihli bilirkişi raporunda özetle; “S O N U Ç :Davalı…’ne ait defter, belge, evrak ve kayıtlar tetkik edilmiş; TTK.m.64 ve VUK.m.182 gereğince mecburi olan tabloda belirtilen kanuni defterlerin tutulduğu, defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığının görüldüğü, bu durumda ibraz edilen ve yukarıda dökümü bulunan kanuni defterlerin HMK 222. Mad. uyarınca davacı lehine delil vasfı bulunduğu, davacı,…Şirketi’nin, davalı….alacağın dava konusu faturalardan oluşmadığı, görüş ve kanaatindeyim, şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davalı…Şirketi vekili Av… 01/04/2022 Havale tarihli dilekçesi ile; Müvekkil şirkete ait ticari defterlerin bulunduğu adresin …’da olduğunu, deliller ve beyanlar ışığında eldeki davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
Mahkememizce Davalı…Limited şirketinin merkezinin bulunduğu yer olan Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak ticari defterlerin bulunduğu adres olan, …Ankara” adresinde yerinde inceleme yetkisi verilmek suretiyle davalının ticari defterlerinin incelenerek takibe konu edilen faturalarda sınırlı inceleme yapılmak suretiyle faturalar nedeniyle davalının davacıya borcunun olup olmadığı, varsa miktarının tespiti ile, ticari defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış kapanış tasdiklerinin bulunup bulunmadığı, defterlerin birbirlerini doğrulayıp doğrulamadığı hususlarını içerecek şekilde rapor tanziminin istenilmesine, karar verilmiş olup, bu hususta Ankara 9. Asiye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır.
Mahkememizce yapılan sorgulama neticesinde talimatımızın Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Talimat sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Ankara Bilirkişilik Bölge Kuruluna kayıtlı Muhasebeci Bilirkişis…25/02/2023 Tarihli Bilirkişi raporunda özetle; “Davacı Firmanın yasal defterlerine işlediği 14.445,00 TL’lik 14 adet faturanın tamamı aynı bedel ve tutarlarla Davalı…A.Ş. firmasının yasal defterlerindede olduğunun görülmüş olduğu, … A.Ş.’nin …. firmasına 14.445,00 TL borçlu olduğu ve 2021 yılı içerisinde herhangi bir ödeme yapmadığının tespit edildiği, …A.Ş firmasının borca konu ilgili faturaların tamamını 10.11.2021 tarihinde yasal defterlerine kaydettiği, ancak muhasebe açısından farklı tarihlerdeki bu faturaların aynı tarihe kaydedilmesi usulsuz olup,Fatura üzerinde yazan tarih esas alınması gerekmekte olduğu, mahkemeniz tarafından herhangi bir faiz hesaplaması istenmediğinden hesaplama yapılmamıştır, görüş ve kanaatindeyim,” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davacı vekili 25/02/2023 Tarihli Bilirkişi raporuna karşı sunmuş olduğu 02/03/2023 Tarihli itiraz dilekçesinde özetle; “25/02/2023 tarihli bilirkişi raporu ve dosya kapsamında alınan diğer raporlar ile davalı … şirketinin müvekkile borçlu olduğunun ispatlanmış olduğu, bununla birlikte … ticari defterlerine kaydettiği faturaların, diğer davalı … ve davalı … isimli şirketlerin adi ortaklık şeklinde yürüttüğü işten kaynaklı borçlara ilişkin olduğu dolayısıyla iki şirketin de bu borçlardan müteselsil olarak sorumlu olduğu, … Şti. Olarak uzun yıllardır otelcilik faaliyetlerinde yer alan müvekkil şirketin, davalı şirketlerin personeline ve misafirlerine konaklama, yemek ve sair hizmetlerde bulunmuş olduğu, söz konusu hizmetlerin hepsinin davalı şirketlerin talebi doğrultusunda sağlanmış olup, bu hizmetler karşılığında faturaların kesilmiş ve davalılara ulaştırılmış olduğunu, iş bu faturaların bazılarının davalı …’e bazılarının ise davalı … kesilmiş olduğu, iş bu davaya konu faturaların sadece davalı … adına kesilmesinin nedeninin de bu olduğu, tüm bu nedenlerle, icra takibine konu faturaların kaynağının davalı şirketlerin adi ortaklık kurduğu Sakarya’daki fabrika ile ilgili olduğu, dolayısıyla müvekkil şirketin, davalı şirketlerden borcun tamamının talep edilebileceğini, tüm bu nedenlerle; 25/02/2023 tarihli bilirkişi raporuna ve dosyanın esasına ilişkin beyanlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 25/02/2023 Tarihli Bilirkişi raporuna karşı sunmuş olduğu 03/03/2023 Tarihli itiraz dilekçesinde özetle; “25.02.2023 tarihli raporda müvekkil şirketin faturaları yasal defterine işlendiği, 14.445,00 TL’lik 14 adet faturanın tamamının aynı bedel ve tutar ile yasal defterde olduğu, 2021 yılında herhangi bir ödeme yapılmadığı, faturaların tamamının 10.11.2021 tarihinde yasal deftere kaydedildiği, muhasebenin farklı tarihte kaydettiği, fatura üzerinde yazan tarihin esas alınması gerektiği yönünde değerlendirme yapıldığı, Farazi iddialardan mevcut olan bilirkişi raporunun hükme esas alınmaması gerektiği kanaatinde oldukları, Hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak tanzim edilen bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, tüm bu nedenlerle; bilirkişi raporunun hükme esas alınmamasını, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların usulüne uygun davetiye tebliğ edildiği görüldü.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2-İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Öyle ki, genel hükümlere göre harca tabi olan itirazın iptali davasında alacaklı taraf isterse takip talebinde bulunurken yatırmış olduğu binde beş harcı geri alabilir ve itirazın iptali davası harcına mahsubunu isteyebilir (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 28/a, 29/I, III).
3-Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
4-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
5- Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
6- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
7- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
8-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
9-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterleri ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
10-6102 sayılı TTK’nun 1530. Maddesinde Ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları düzenlenmiş olup, (2) fıkrada; “Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
(3) fıkrada; Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
(4) fıkrada; Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 10. maddesinde ise; “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” hükmü yer almaktadır.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
11- Davacı tarafından davalılar aleyhine dava konusu edilen faturalar ile ilgili olarak Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı takip dosyası ile 14.445,00 TL asıl alacak ve takip öncesi işlemiş 1530 faizi olan 812,65 TL olmak üzere toplam 15.257,65 TL ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalılardan… Şti’ye 18.11.2021 tarihinde tebliğ edildiği, diğer davalıya 10.11.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalılardan… Şti’nin borca ve yetkiye 18.11.2021 tarihinde, diğer davalının ise 10.11.2021 tarihinde borca ve yetkiye itiraz ettikleri görülmüştür. Anılan itirazların 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede oldukları, eldeki davanın da 21.12.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı anlaşılmış, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği de anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
12-Her iki davalının icra müdürlüğünün yetkisine ve davalı … .. A.Ş.’nin mahkememizin yetkisine itirazları olduğundan öncelikle yetki hususunun değerlendirilmesi gerekmiştir. Takip konusunun para borcu olması, 6100 sayılı HMK’nın 10.maddesi ve 6098 sayılı TBK’nın 89.maddesi gereği para borçlarının götürülecek borçlardan olup, alacaklının yerleşim yerinde ifa edileceği, davacının yerleşim yerinin Sakarya ili olması nedeniyle icra takibine yapılan yetki itirazının ve mahkememizin yetkisine yapılan itirazın yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
13-Dosya kapsamında davacı tarafın davalılar ile aralarındaki 14 adet faturaya dayanarak eldeki takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; hizmet veren tarafından gönderilen faturanın hizmet alan tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta tarafların 2021 yılı yılına ait ticari defterlerinin incelenmesi sonucu tanzim edilen ve dosyamıza sunulan 11.04.2022 tarihli, 29.11.2022 havale tarihli ve 25.02.2023 tarihli bilirkişi raporlarına göre; tarafların 2021 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, tutulması zorunlu ticari defterlerdeki kayıtlara göre takibe konu faturaların; davacı ile davalı … …… Ltd.Şti’nin defterlerinde kayıtlı olduğu, …… A.Ş.’nin defterlerinde bir kayıt bulunmadığı, davacının defterlerindeki kayıtlarda faturaların davalı … Grup… Ltd. Şti adına düzenlendiği ve bu hesaba işlendiği nazara alındığında, davacı ile davalı … ..… Ltd. Şti arasında takibe konu faturalardan dolayı ticari ilişki olduğu, davacı ile diğer davalı … … AŞ arasında anılan faturalardan kaynaklı bir ilişkinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı taraf davalılar arasında adi ortaklık olduğundan bahisle beyanda bulunmuş ise de davalıları bu hususu kabul etmemeleri, dosyaya yansıyan adi ortaklık ilişkisinin bulunmaması, davalı ……Ltd.Şti’nin temsilcisi ile ……AŞ’nin Sakarya şubesinin yetkililerinin aynı kişi olmasının adi ortaklık için tek başına yeterli olmayacağı ve davalıların ayrı tüzel kişilikler olması ve davacının defter kayıtları ile davalıların defter kayıtları nazara alındığında davalılar arasında adi ortaklık ilişkisi olmadığı, faturaların davacı ile davalı … … Ltd. Şti. arasındaki ilişkiye ait olduğu anlaşılması karşısında davacının bu iddiası yerinde görülmemiş, davalı ……AŞ’nin bu nedenle itirazlarının yerinde olduğu anlaşılarak bu davalı yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
14-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Tarafların 13 nolu paragrafta açıklandığı üzere dosyadaki raporlara göre usulüne uygun tutulan defter kayıtlarının hükme esas alınması gerekmiş, buna göre davacının davalılardan … …… Ltd. Şti’den takibe konu faturalardan dolayı 14.445,00 TL alacaklı olduğu, tarafların ticari defter kayıtlarının birbirlerini doğruladığı anlaşılmıştır.
15-Dosya kapsamında alınan raporlara göre göre, tarafların tutulması zorunlu ticari defterlerinin birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı faturaların davacının ve davalı … …… Ltd. Şti’nin ticari defterlerine işlenmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, davalının defterine işlediği faturaları tebliğ aldığı, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalı … … Ltd. Şti’nin fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
16-Yine 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle davacının faturalar gereği davalı … ……Ltd. Şti’den 14.445,00 TL, takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu kanaatine varılmış, takibe asıl alacak yönünden haksız olarak itiraz ettiği anlaşılarak, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı … ……Ltd. Şti’den alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
17-Yukarıda 10 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere; Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşeceğinin 6102 sayılı yasanın 1530.maddesinde düzenlendiği, ancak taraflar arasında anılan yasal düzenlemedeki yoğunlukta bir tedarik anlaşması olmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin kısa bir dönemle sınırlı olduğu, bu nedenle taraflar arasındaki ilişkiye anılan yasal düzenlemenin uygulanmayacağı anlaşılmıştır. Davacının takipten önce davalıyı temerrüde düşürmediği, temerrüdün takip ile oluştuğu anlaşılarak, davalının takip öncesi faize yaptığı itirazının yerinde olduğu, takipten sonra tarafların tacir olması nedeniyle avans faizi istenebileceği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Hüküm: Gerekçesi Yukarıda Açkılanan Nedenlerle;
1-Davanın davalı … … … Şirketi yönünden kısmen kabulü ile; davalı borçlunun Sakarya …. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 14.445,00-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takipten itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Asıl alacak miktarı olan 14.445,00-TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalı …nden alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davalı … A.Ş. Yönünden davanın reddine,
4-Yürürlükte Bulunan Yargı Harçları Tarifesine göre kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 986,74-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 184,28-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 802,46-TL harcın davalılardan…Tic. Ltd. Şti’den alınarak Hazineye İrad Kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bülüm) göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı… A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan; 59,30-TL Başvuru Harcı, 184,28-TL Peşin/nisbi Harcı, olmak üzere toplam 243,58-TL harcın davalılardan … Ltd. Şti’den alınarak alınarak davacıya verilmesine, ,
8-Davacı tarafından yapılan; 3.000,00-TL Bilirkişi ücreti, 395,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 3.395,50-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 3.214,65-TL lik kısmanın davalılardan … Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise Davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı…vekilinin(e-duruşma vasıtasıyla) yüzüne karşı davalı … vekilinin yokluğunda verilen kararın miktar itibariyle KESİN olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
02/05/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı