Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1144 E. 2022/1285 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/1144 Esas – 2022/1285
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/1144 Esas
KARAR NO : 2022/1285

HAKİM : ….
KATİP : ….

DAVACI :….
VEKİLLERİ : Av. ….
DAVALI : ….
VEKİLİ : Av….
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2021
KARAR TARİHİ : 05/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davacının uzun yıllardır otelcilik faaliyetlerinde yer alan bir şirket olduğunu, davalı şirketin personeline ve misarfirlerine konaklama, yemek hizmeti verdiğini, bu hizmetlerin davalı şirketin talebi doğrultusunda sağlandığını, bu hizmetler karşılığında fatura kesildiğini ve davalı şirkete ulaştırıldığını, davalı şirket tarafından bu faturalara itiraz edilmediğini ve faturalar tarafların ticari defterlerine işlendiğini, davalı şirket, konaklama hizmetlerinden kaynaklı toplam 13.992,50-TL değerinde borcunu tüm bildirimlerine rağmen ödemediğini, …. 4. İcra Dairesi’nin …./…. E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, düzenlenen faturalarla ilgili davalı şirketin hiçbir itirazı olmamasına ve faturaların ticari defterlere işlenmesine rağmen icra takibine itiraz edilmesi kötü niyet gösterdiğini, tüm bu sebeplerle …. 4. İcra Dairesi …./…. E. sayılı dosyasına haksız ve mesnetsizce itiraz eden davalının, itirazın iptaline takibin devamına, kötü niyetle takibe itiraz eden davalının İİK.’nun 67. maddesi gereğince takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, davalının mal kaçırması ihtimalini göz önünde tutularak 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) aradığı koşullara da uygun olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini, taleple dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ; Davalı şirket ile …. şirketi arasında bir bağlantı bulunmadığını, davacı tarafından ileri sürülen afaki iddia ve beyanlara itiraz ettiklerini, bu dava ile ilgisinin bulunmadığını, kastın asıldığını, beyanları kabul etmediklerini ayrıca açılan davanın davanın görevsiz mahkemede açıldığını bu sebeple davanın reddine karar verilmesini , bu davada tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu beyan etmiştir.
…. 4. İcra Müdürlüğünün …./…. sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiş dosyanın incelenmesinden davacı tarafından davalı hakkında icra takibi başlatıldığı davalı vekilinin itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Sistem üzerinden Arabuluculuk dosyası incelenmiş, Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığdan tarafların BS ve BA kayıtları alınmıştır. 09/02/2022 tarihli ara karar ile davacı vekilinin 13.992,50 TL asıl alacak yönünden ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verilmiş, Mahkememizce davacı şirketin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış Bilirkişi Mali Müşavir mahkememize ibraz etmiş olduğu 07/04/2022 tarihli raporunda “…Davacının düzenlemiş olduğu tüm faturaların ticari kayıtlarda yer aldığı, düzenlenmiş olan 2021/06 dönemine ait faturalar davacı BS Formunda yer aldığı, herhangi bir tahsilat kaydına rastlanılmadığı, buna göre davacı kendi ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davalıdan 13.992,50 TL alacaklı bulunduğu, dava dosyasında yer alan davalı 2021 Ba Formunda dava konusu 3 adet faturanın beyan edildiğinin görüldüğünü davacının ticari defterlerinin usulüne uygun ve birbirini teyit eder şekilde tutulduğu ve davacının düzenlemiş olduğu faturaların ticari defterlerde yer aldığı herhangi bir tahsilat kaydına rastlanılmadığı, takip tarihi itibariyle 13.992,50 TL anapara tutarında davalıdan alacaklı olduğu ….” olduğu yönünde raporunu Mahkememize ibraz etmiştir.
Davalı şirket defterlerinin Kağıthane İstanbul adresinde olması sebebiyle davalı şirketin defterleri yerinde inceleme yetkisi verilerek Bilirkişi Mali Müşavir tarafından incelenmiş, bilirkişi mahkememize ibraz etmiş olduğu raporunda “… davacı firmanın düzenlediği tüm faturaların, davalı firma …. ticari defterlerinde kayıt altına alındığının görüldüğünü, incelenen defter kayıtlarında 3 adet fatura karşılığı, davacı firmaya hiç ödeme yapılmadığını, Davalı firmanın BA formunda, davacı firmanın kestiği faturaların vergi dairesine beyan edildiği, KDV beyanında da indirim konusu yapıldığının görüldüğünü ve tespit edildiğini, Davalı firma …. A.Ş. nin ticari defterlerinin yerinde inceleme sonucunda, Davalının ticari defterlerinin birbirini teyit eder nitelikte kayıt tutulduğunun, Davalının, adına düzenlenen 3 adet, toplam kdv dahil; 13,992,50 Tl lik faturanın ticari defter kayıtlarında olduğu, takip tarihi itibari ile davacı …. otelcilik Ltd. Şti.’ne, Anapara 13,992,50 TL. borçlu olduğunun görüldüğü… ” yönünde raporunu Mahkememize ibraz etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
3-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
4-Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
5- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
6- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
7-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
8-İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
9-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
10- Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen 3 adet fatura ile ilgili olarak …. 4. İcra Müdürlüğü’nün …./…. sayılı takip dosyası ile 13.992,50TL asıl alacak, 846,23 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.838,73 TL üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 10.11.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 10.11.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 21.12.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı,davaya ilişkin arabuluculuk dava şartının gerçekleşmiş olduğu, davacının 14.838,73 TL üzerinden harç yatırarak eldeki davayı açtığı anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
11-Fatura içerikleri ve tarafların iddia ve savunmaları nazara alındığında taraflar arasında konaklama hizmeti sözleşmesinin bulunduğu, tarafların tüzel kişi tacir olduğu, faturaların tarafların ticari işletmelerini ilgilendirdiği anlaşılarak, eldeki davanın 6102 sayılı yasanın 4.maddesindeki ticari davalardan olduğu ve mahkememizin görevli olduğu anlaşılarak esasa geçilmiştir.
12- Davalının hem mahkememizin yetkisine hem de icra müdürlüğünün yetkisine itirazı olduğu anlaşıldığından, öncelikle yetki hususunun çözülmesi gerekmiştir. Takibe konu borcun para borcundan kaynaklandığı ve taraflar arasında sözleşme bulunduğu anlaşıldığından 2004 sayılı yasanın 50.maddesi, 6100 sayılı HMK’nın 10.maddesi ile 6098 sayılı TBK’nın 89.maddesi nazara alındığında; para borcunun götürülecek borçlardan olduğu ve alacaklının ikametgah yeri mahkemesinin ve icra müdürlüğünün yetkili olduğu, davacının şirket merkezinin Sakarya ili olduğu nazara alındığında davalının yetki itirazı yerinde görülmemiştir.
13-Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturalara dayanarak davaya konu takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda 3-9 arası paragraflarda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 07.04.2022 tarihli bilirkişi raporu ve 26.05.2022 tarihli bilirkişi raporlarına göre; taraflar arsında faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş, yine anılan faturaların vergi müdürlüklerine BS-BA formlarında bildirildikleri de nazara alındığında, bu nedenlerle taraflar arasında takibe konu faturalara esas ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
14-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan raporlara göre, her iki tarafın ticari defterlerinin takibe konu faturalar yönünden birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı faturaların davalının ticari defterlerine de işlenmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturaların davalının ticari defterlerine kaydedildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
15- Yukarıda 13 ve 14 nolu paragraflarda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları ve BS-BA formları yönünden birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle; takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 13.992,50 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın 13.992,50 TL tutarındaki asıl alacak yönünden haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan faturalara ilişkin davalı tarafından bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
16- Alacaklının takip öncesi faiz yönünden de isteminin olduğu anlaşıldığından takip öncesi işlemiş faiz yönünden de değerlendirme yapılması gerekmiştir. Bilindiği üzere; temerrüt faizi talep edebilmesi için borçlunun temerrüde düşmüş olması gerekir. Türk Borçlar Kanunu’nun 117. Maddesi düzenlemesi bu yöndedir. Taraflar arasındaki akdi ilişkide bir ödeme gününün kararlaştırılmamış olması, fatura konusu borç için davalının takipten önce temerrüde düşürülmediği anlaşılarak, takip öncesi işletilen faizin yerinde olmadığı anlaşılmış, davalının takip tarihine kadar işlemiş faize yönelik itirazında haklı olduğu anlaşılmıştır.
17- Her ne kadar davacı taraf tanık deliline de dayanmış ise de; alacak miktarı göz önüne alındığında 6100 sayılı HMK’nın 200.maddesindeki senetle ispat zorunluluğu kapsamında kaldığı, dolayısıyla tanık ile ispatının mümkün olmadığı, aynı yasanın 200/2.maddesine göre davalının tanık dinlenmesine açık muvafakatının da olmadığı anlaşıldığından, davacının bildirdiği tanıklar dinlenmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; Davalı borçlunun …. 4. İcra Müdürlüğünün …./…. Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 13.992,50 TL asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalı asıl alacak yönünden itirazında haksız çıktığından davaya konu edilen asıl alacak miktarı olan 13.992,50 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 955,83-TL harçtan daha önceden alınan 179,22-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 776,61-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bülüm) göre hesaplanan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre vekalet ücreti red edilen miktarı geçemeyeceğinden 846,23-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 59,30-TL Başvuru Harcı, 179,22-TL Peşin/nisbi Harcı, olmak üzere toplam 238,52TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan; 2.500,00-TL Bilirkişi ücreti, 94,00-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 2.594,00-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 2.466,07-TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise Davacı üzerinde bırakılmasına,
8- Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
9-Teminatın HMK 392/2 maddesi gereği dosya kesinleştikten bir ay sonra iadesine,
10-Arabuluculuğa ilişkin sarf kararı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek yada aynı sürede başka yer Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 05/07/2022

Katip ….
e-imzalı

Hakim ….
e-imzalı