Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1135 E. 2022/717 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/1135 Esas – 2022/717
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/1135 Esas
KARAR NO : 2022/717

BAŞKAN : …
KATİP : …

DAVACI …
VASİSİ : …

VEKİLİ : Av. …

DAVALI :…
VEKİLİ : Av….

DAVA :Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/12/2021
KARAR TARİHİ : 09/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Kısıtlı Hakan ŞAHİNOĞLU’nun, 15.09.2020 tarihinde, yol kenarında yürürken kamyonetten sarkan malzemenin kafasına çarpması sonucu ağır derecede yaralandığı ve daimi maluliyetinin oluştuğunu, … Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… Değişik İş sayılı dosyası üzerinden kusur tespitinin yaptırılmış olup, davalının sigortaladığı aracın sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğunun belirlendiğinin, kazanın meydana geliş şekli ve kaza yeri dikkate alındığında yolun dışında/kenarında yürüyen davacının hiç bir kusurunun bulunmadığını ve araçtan sarkan malzemelerin davacının kafasına çarpmak suretiyle kazanın gerçekleştiğini belirterek 10.000-TL işgöremezlik zararı (9.000-TL daimi- 1.000-TL geçici) ve 10.000-TL bakıcı gideri olmak üzeret toplam 20.000 TL nin sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte kısmi dava olarak davalı taraftan tahsili ile davacıya ödenmesine dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 07/02/2022 havale tarihli cevap dilekçesi ile; Dava konusu kazaya karıştığı iddia edilen … Plakalı araç müvekkil şirket tarafından … Poliçe numarası ile … sigorta poliçesi ile sigortalandığının, kaza ile meydana gelen yaralanma arasındaki illiyet bağının tespit edilmesi gerektiğinin, davacının dosyaya sunmuş olduğu … … … Anabilimdalı Başkanlığından alınmış olan raporun tarafımızca kabul edilemeyeceğini, davacının engel oranının kazayla nedensellik bağı çerçevesinde tespit edilmesi gerektiğinin, davalı şirketin sorumluluğunun Trafik Poliçesindeki limitler ve sigortalıların kusuru ile sınırlı olduğunu, ceza dosyası ve kusur durumunu gösteren bilirkişi raporu celp edildikten sonra kazada kusur durumunun tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumuna sevk edilmesini talep ettiklerini, hesaplanacak tazminattan davacının kazada asli kusurlu olması halinde müterafik kusurun tenzili gerektiğini, somut olayda müterafik kusur bulunması halinde hakkaniyete uygun oranda bir indirim yapılması gerektiğini, tüm bu nedenlerle; haksız ve mesnetsiz davanın usulden ve esastan reddini, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… Değişik İş sayılı dosyasının bir sureti,… Asliye Ceza Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası ile … Cumhuriyet Başsavcılığı’na …/… Soruşturma sayılı dosyalarının bir suretleri Uyap Sistemi üzerinden dosyaya eklenmiştir.
… Üniversitesi …23/09/2021 tarihli …/… sayılı raporun ve bu rapora dayanak tıbbi kayıtların gönderilmesi için müzekkere yazılmış, müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Davalı … … A. Ş.’ne … numaralı hasar dosyasının ve … nolu poliçe evraklarının mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış, ilgili evraklar dosyamız arasına alınmıştır.
Sapanca Arabuluculuk Bürosuna taraflar arasındaki …/… sayılı arabuluculuk dosya suretinin gönderilmesi ile, davacı kısıtlı için vesayet makamından izin alındığına dair bir kayıt bulunup bulunmadığı hususlarında mahkememize bilgi verilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı vekiline davacının vesayet altında olduğu anlaşılmakla vesayet dosya bilgileri ile arabuluculuk görüşmeleri ve dava açılması için TMK nun 462 maddesi gereğince vesayet makamından izin alınıp alınmadığı hususunun 2 (iki) hafta içerisinde mahkememize bildirilmesi, varsa izin kararının aynı sürede ibraz edilmesi şerhli muhtıra tebliğ edilimiştir.
Davacı vekili 14/02/2022 havale tarihli muhtıra cevabında; Davacının kısıtlandığı vesayet dosyasının … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası olduğunu, davacının kısıtlı olması nedeniyle arabuluculuk görüşmesi ve dava için gerekli olan husumet izin kararını dava açıldıktan sonra belirtilen dava dosyası üzerinden aldıklarını bildirmiş ve izin karar örneğini dosyaya sunmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Dava … sigortacısı sigorta şirketi aleyhine açılan trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat talebine ilişkindir. Davacının dava tarihide … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası kapsamında vesayet altında olduğu anlaşılmaktadır. 4721 sayılı TMK nun 462/8 maddesi gereğince vasinin kısıtlı adına dava açması ve sulh olması vesayet makamının iznine bağlıdır. Davacı vekili dava açıldıktan sonra dava açılmasına ve arabuluculuk görüşmesi yapılmasına vesayet makamınca izin verildiğine dair … Sulh Hukuk mahkemesinin …/… esas …/… karar sayılı 15/02/2022 tarihli ek kararını ibraz etmiştir. Vesayet makamının bu izin kararı ile dava açıldıktan sonra dava şartı olan vesayet makamının izni dava şartı eksikliği tamamlanmış ise de arabuluculuk görüşmeleri için vesayet makamının izninin gerekliliği ve süreç tamamlandıktan sonra bu eksikliğin tamamlanmış sayılıp sayılmayacağının ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
Mutlak ticari dava niteliğindeki eldeki dava bir miktar para alacağının tahsili talebine ilişkin olmakla 6102 sayılı TTK nun 5/A maddesi gereğince zorunlu arabuluculuk dava şartına tabidir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun, arabuluculuğu “sistematik yöntemler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirini anlamaları ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştirilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyari olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi” olarak tanımlamaktadır.
Taraflar arabuluculuk faaliyetine kanuni temsilcileri veya vekilleri vasıtasıyla da katılabilirler. Bu durumda vekillerin özel yetki sahibi olması gereklidir. Davacı vekilinin vekaletnamesinde arabuluculuk özel yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla birlikte arabuluculuk sürecinin yürütüldüğü ve tamamlandığı süreçte vesayet makamından arabuluculuk faaliyetine katılma hususunda vasiye verilmiş bir izin bulunmamaktadır.
Kanun koyucu 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 1/2 Maddesinde “Bu Kanun, yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır. Şu kadar ki, aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişli değildir.” demek suretiyle tarafların sulh olabildikleri özel hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuğa elverişli olduğunu belirtmiştir.
Arabuluculukta uyuşmazlık, tarafların ihtiyaç ve menfaatleri temel alınarak, sulh yoluyla yani tarafların isteklerine uygun şekilde çözülmektedir. (Arabuluculuk Daire Başkanlığı Temel Arabuluculuk Eğitimi Kitabı 5.1.1 sayfa 33)
Arabuluculuk görüşmesinin sonucunda anlaşma sağlanması ihtimalinde taraflar arasında bir “anlaşma belgesi” düzenlenecektir. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18’inci maddesinin 2. fıkrasında icra edilebilirliğe ilişkin şerhi içeren anlaşma metninin, ilâm niteliğinde belge olacağı belirtilmiştir. Ayrıca Kanun’un 18’inci maddesinin 4’üncü fıkrasında taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesinin icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılacağı belirtilmiştir. İlam niteliğinde belgeler ise İcra ve İflas Kanunu’nun 38. maddesine göre ilamlar gibi icra edilir. Yani ilamlı icra hükümlerine göre icra edilir. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz (HUAK, madde 18/5)
Bu düzenlemeler ve tanımlar karşısında arabuluculuğun taraflar arasında yapılan bir sulh görüşmesi olarak kabulü kaçınılmazdır. Buna göre vesayet altında olan davacının vekilinin sulh amaçlı arabuluculuk görüşmesine katılabilmesi için TMK nun 462 /8 maddesi gereğince vesayet makamından izin alması zorunludur. Arabuluculuk görüşmeleri sırasında vesayet makamının izninin bulunmadığı anlaşılırsa bu eksiklik tamamlanıncaya kadar görüşmelere ara verilmesi mümkündür. Bu eksikliğin en geç arabuluculuk görüşmeleri tamamlanıncaya kadar giderilmesi gerekmekte, sürecin tamamlanmasından sonra alınmış olan sulh izni arabuluculuk için ön şart eksikliğini gidermemektedir. Arabuluculuk görüşmesinin anlaşamama ile sonuçlanması bu gerekliliği değiştirmeyecektir. Zira arabuluculuk aşamalardan oluşan bir süreç olup temsilcinin sürecin tümünde kısıtlıyı temsil yetkisinin ve izninin bulunması , en azından süreç bitmeden eksikliğin tamamlanması yasanın dava şartı olarak aradığı anlamda zorunlu arabuluculuk görüşmesinin yapılmış sayılabilmesi için gereklidir. Kanun koyucu arabuluculuk görüşmelerine vekil olarak katılma yetkisini, arabuluculuğun önemi ve bağlayıcı sonuçlarına nazaran, özel yetki şartına bağlaması da bu düşünceyi desteklemektedir.
Somut olayda TTK nun 5A maddesinde dava şartı olarak öngörülen zorunlu arabuluculuk görüşmesinin yapılmış sayılamayacağı, arabuluculuk görüşmesine katılabilmek için gerekli görülen vesayet makamının izninin arabuluculuk süreci bittikten sonra dava aşamasında sunulan izin kararı ile tamamlanmış sayılmasının da arabuluculuktaki ve dava şartı olarak kabul edilmesindeki amaç ile örtüşmediği düşünülmüştür.
6325 sayılı yasanın 18/a maddesinin 2. Fıkrasında “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” denilmektedir. Yasanın bu açık hükmü ve yukarıda açıklandığı üzere usulüne uygun yürütülmüş bir arabuluculuk sürecinin bulunmaması karşısında davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Hüküm: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Arabuluculuk dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihindeki yargı harçları tarifesine göre alınması gereken 80,70-TL karar harcından peşin alınan 68,31-TL harcın mahsubu ile kalan bakiye 12,39-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye İrat Kaydına,
3-Davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayarak arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; davacı yetkili vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(İki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/03/2022

Katip …
e-imzalı

Başkan …
e-imzalı