Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1091 E. 2022/1264 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/1091 Esas – 2022/1264
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/1091 Esas
KARAR NO : 2022/1264

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ : Av….
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. ….
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/12/2021
KARAR TARİHİ : 28/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine … 2. İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, borçlunun itiraz ettiğini, taraflar arasında ticari ilişki gereği faturalar düzenlendiğini, davalının itirazının haksız olduğunu, arabuluculuk sonucu anlaşma sağlanamadığını, itirazların iptalini, takibin takip tarihinden itibaren 44. 830,69-TL bedel üzerinden devamını(icra takibinde belirtilen faiz oranıyla) bu bedel üzerinden davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının faturaya konu malı teslim ettiğine ilişkin ispat yükümlülüğünün bulunduğunu, alacağın likit olmadığını, faizin işlemesi için borçlunun temerrüde düşmesi gerektiğini, icra inkar tazminatına ve vekalet ücreti alacağına iptal edilen miktar üzerinden hükmedilebileceğini, davanın reddini, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
… 2. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasının bir sureti celp edilmiştir.
İlgili Vergi Dairelerinden dava konusu faturaların davacının bilanço satış(BS), davalının bilanço alış(BA) formunda olup olmadığına ilişkin müzekkere yazılmış, cevapları dosya arasına alınmıştır.
Dosya muhasebeci bilirkişi … … tevdi edilmiş, bilirkişi; taraflar arasında ticari bir ilişkinin olduğu, ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun ve süresinde yapıldığı, ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, ticari defter ve kayıtların birbirini doğruladığı, takibe konu 44.830,69-TL tutarlı faturanın tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafça faturalarla ilgili herhangi bir ödeme alınmadığı ancak davalı şirketin 09/04/2018 tarih ve … nolu iade faturası düzenlediği ve davalı şirketin ticari kayıtlarına … yevmiye nosu ile işlendiği, aynı faturanın davacı şirketin ticari defter kayıtlarına 30/12/2018 tarih ve … yevmiye nosu ile işlendiği, iade faturası düştükten sonra davacının davalıdan 38.662,17-TL tutarında alacaklı olduğu, alacağın şirketlerin kayıtlarında bulunduğu şeklinde rapor düzenlemiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
3-İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir.
4- Mahkemece, takip ve dava konusu edilen faturalarla ilgili araştırma ve inceleme yapılarak, teslim edildiği ispat edilen fatura konusu malzemelere ilişkin alacak miktarının ödenip ödenmeği hususunda bu faturalara bağlı olarak davacının ticari defterleri de incelenmek suretiyle takibe konu faturalardan sonra yapılan ödemeler var ise bu ödemeler de değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
5-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
6-Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
7- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
8- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
9-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
10-İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
11-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
12- Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen 6 adet fatura ve dava konusu edilmeyen 2 adet fatura olmak üzere toplam 8 adet fatura ile ilgili olarak Sakarya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2019/7967 sayılı takip dosyası ile 57.837,78 TL TL asıl alacak için ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 29.07.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 30.07.2019 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği,dolayısıyla 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık dava açma süresinin başlamadığı, eldeki bu davanın 13.12.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davacının talebinin ise 06.03.2018 tarihli 6.995,04 TL ve 21.02.2018 tarihli, 6.012,05 TL bedelli faturalar dışındaki 6 adet faturaya ilişkin olarak 44.830,69 TLile sınırlı olduğu, davayı bu bedel üzerinden harçlandırdığı anlaşılmış, davadan önce arabuluculuk dava şartının da yerine getirildiği anlaşılarak esasa geçilmiştir.
13-Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki davaya konu edilen faturalara dayanarak davaya konu takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda 5-11 arası paragraflarda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 11.05.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arsında faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların 2018 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş, yine anılan faturaların vergi müdürlüklerine BS-BA formlarında bildirildikleri de nazara alındığında, bu nedenlerle taraflar arasında davaya konu faturalara esas ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
14-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan rapora göre, her iki tarafın ticari defterlerinin davaya konu edilen 6 adet fatura yönünden birbirini doğrulaması, anılan faturalara ilişkin davalının kayıtlarında olan 09.04.2018 tarihli 6.168,52 TL tutarlı iade faturasının, takip tarihinden sonra, 30.12.2018 tarihinde davcının kayıtlarına da işlendiği görülmüştür. Yukarıda 3 ve 4 nılu paragraflarda detaylandırıldığı üzere; İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekeceği, davaya konu edilen 6 fatura dışında taraflar arasında başka bir ilişki bulunmaması nazara alındığında her iki tarafın kayıtlarına işlenen 6.168,52 TL tutarındaki iade faturasının davaya konu edilen faturalar ile ilgili olduğu, bu hususun davacının defterine de aynı şekilde işlendiği nazara alındığında, iade faturasına konu malların bedelinin mahsup edilmesi gerektiği kanaatine varılmış, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı faturaların davalının ticari defterlerine de işlenmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturaların davalının ticari defterlerine kaydedildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, yine davalının düzenlediği iade faturasının da davacının defterine kaydedildiği nazara alındığında dolayısıyla tarafların fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
15- Yukarıda 13 ve 14 nolu paragraflarda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları ve BS-BA formları yönünden birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle; taraflar arasında takibe konu faturalar nedeniyle ticari ilişki bulunduğu, tarafların birbirleri ile uyumlu olan defter kayıtlarına göre 6.168,52 TL tutarındaki malın iade edildiği, bu durumda da toplam borçtan iade edilen kısım mahsup edildiğinde toplam borcun 38.662,17 TL olduğu, her iki defter kayıtlarının bu yönüyle birbirlerini doğruladığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 38.662,17 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın 38.662,17 TL tutarındaki asıl alacak yönünden haksız olduğu, bakiye kısım yönünden davalının itirazında haklı olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan faturaların bakiye bedeli olan 38.662,17 TL’ye ilişkin davalı tarafından bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının itirazın kısmen haklı çıktığı nazara alındığında davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemiş, yine kısmen red edilen kısım için davacının takip başlatmakta kötü niyetli olduğuna dair dosyaya delil sunulmadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminatına da hükmedilmemiştir.
16-Dava değerinin açıkça 44.830,69 TL üzerinden gösterilip, davanın bu bedel üzerinden harçlandırılarak açıldığı dikkate alındığında, davanın takibin tamamına yönelik olmadığı,(Benzer yönde Yargıtay 3. Hukuk Dairesi2021/7702 esas 2022/683 karar) dava edilen bu kısım yönünden de davacının kısmen haklı olduğu yukarıda açıklandığından takibe vaki itirazın 38.662,17 TL asıl alacak üzerinden kısmen iptaline karar verilmesi gerekmiş, yine davalının faiz talebinin takipte yasal faiz olduğu nazara alınarak talep ile bağlı kalınarak takipten sonra alacağa yasal faiz işletilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile; davalı borçlunun … 2. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı takibe yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 38.662,17-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağı takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalı itirazında kısmen haklı çıktığından şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Şartları oluşmayan davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Alınması gerekli 2.641,01-TL harçtan peşin olarak alınan 541,60-TL harç düşüldükten sonra bakiye 2.099,41-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL başvuru harcı, 541,60-TL peşin harç ve 20,00-TL (toplam) vekalet harçlarının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 1.044,00-TL yargılama giderinden kabul oranına göre (%86,24 kabul); 900,35-TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 19,50-TL yargılama giderinin red oranına göre(%13,76 red); 2,68-TL’sinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, kalan kısmın davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
8-Arabuluculuğa ilişkin sarf kararı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 5.799,33-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2. Maddesi uyarınca 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
11-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleşmesi ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek yada aynı sürede başka yer Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.28/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır