Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1011 E. 2022/1431 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/1011 Esas – 2022/1431
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/1011 Esas
KARAR NO : 2022/1431

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : …
DAVALI :…
VEKİLLERİ : …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/12/2021
KARAR TARİHİ : 25/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari işlerden kaynaklı cari hesaba konu alacak doğduğunu, Sakarya …. İcra Müdürlüğünün…nolu takip başlatıldığını, borçlunun itirazının üzerine takibin durduğunu, davacıya ait ticari defterler incelendiğinde icra takibinde haklı olduklarının görüleceğini, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra tazminatına icra takibine itiraz tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: dosyanın yetkili Zonguldak Mahkemelerinde açılması gerektiğini, davanın zaman aşımı ve hak düşürücü süreler geçtikten sonra açıldığını, icra takibinin mükerrer olduğunu, davacının Sakarya …. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, itirazlarının üzerine takibin durduğunu, davalıya ait ticari defterler incelendiğinde borcun bulunmadığının ortaya çıkacağını, icra tazminatı talebinin hukuka aykırı olduğunu, davanın reddine, davacının davalı lehine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Sakarya …. İcra Müdürlüğünün …sayılı dosyası celp edilmiştir.
Uyuşmazlığın dönemine ilişkin tarafların bilanço alış -bilanço satış formları celp edilmiştir.
SMMM bilirkişisi ……09/03/2022 tarihli raporunda özetle; 2021 yılı ticari defterlerin incelenmesi sonucunda takibe dayanak cari hesapla ilgili yapılan sınırlı inceleme sonucu taraflar arasında ticari ilişki olduğu, davacının ticari defter kayıtlarına göre davalıdan 72.473,58-TL alacaklı olduğu , ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, defterlerin açılış tasdiklerinin olduğu, kapanış tasdiki için e berat oluşturulması için daha süresinin olduğu şeklinde rapor düzenlemiştir.
SMMM bilirkişisi…09/05/2022 tarihli raporunda özetle; tarafların 2021 yılı ticari defterlerin incelenmesi sonucunda takibe dayanak cari hesapla ilgili yapılan sınırlı inceleme sonucu taraflar arasında ticari ilişki olduğu, davacının ticari defter kayıtlarına göre davalıdan 72.473,58-TL alacaklı olduğu ,davalının ticari defter kayıtlarına göre davacıdan 97.077,70-TL alacaklı olduğu, ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, defterlerin açılış tasdiklerinin olduğu şeklinde rapor düzenlemiştir.
SMMM bilirkişisi … 06/07/2022 tarihli ek raporunda hesaplamasını detaylandırmıştır.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
3-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
4-Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
5- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
6- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
7-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
8-İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
9-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
10-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/09/2019 tarihli 2017/19-919 E. 2019/886 K. sayılı “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
11- Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen “cari hesap ekstresi”başlıklı belgeye dayanarak Sakarya…İcra Müdürlüğü’nün …sayılı takip dosyası ile davalı ile aralarındaki 2021 yılına ait açık hesap ilişkisine dayanarak 72.473,58 TL asıl alacak üzerinden ilamsız takip başlattığı, alacak için takip tarihinden itibaren 6102 sayılı yasanın 1530.maddesi uyarınca faiz talep ettiği,başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 07.10.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine aynı gün 07.10.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 01.12.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılmış; davalının yetki itirazının dava konusunun para alacağı olması nazara alındığında; 6100 sayılı yasanın 10.maddesi ve 6098 sayılı yasanın 89.maddesi gereği alacaklının ikametgah yeri mahkemesinin de yetkili olduğu, davacının Sakarya’da bulunduğu anlaşıldığından yetki itirazı yerinde görülmemiş ve esasa geçilmiştir.
12- Davacının takibe dayanak ettiği belgenin cari hesap ekstresi başlıklı belge olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda 10 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere; cari hesap sözleşmesi hükümlerinin uygulanabilmesi için 6102 sayılı yasanın 89.maddesi uyarınca taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi anlaşmasının bulunmasının gerektiği, somut olayda taraflar arasında böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, dosya kapsamı ve 10.paragraftaki ilkeler nazara alındığında önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumu şeklinde bir ilişki olduğu anlaşılarak taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu (benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Daresinin 2020/387 esas 2021/914 Karar) anlaşılmış ve yargılama açık hesap ilişkisine göre yürütülmüştür.
13-Taraflar arasındaki açık hesap ilişkisi incelendiğinde; taraflar arasında faturaya dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların tüzel kişi tacir olduğu, faturaların tarafların ticari işletmelerini ilgilendirdiği anlaşılmıştır. Az yukarıda 3-9 arası paragraflarda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
14- Dosya kapsamında alınan 09.03.2022, 09.05.2022 tarihli raporlar ve 06.07.2022 tarihli ek raporlara göre; tarafların uyuşmazlık konusu olan 2021 yılına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutuldukları, usulüne uygun onaylarının yapıldığının tespit edildiği, ancak davacının defter kayıtlarına göre; davacının davalıdan 72.473,58 TL alacaklı olduğu, davalının defter kayıtlarına göre ise davalının davacıdan 97.077,70 TL alacaklı olduğu, bu haliyle ticari defterlerinin birbirleri ile çelişen kayıtlar içerdiği, 06.07.2022 tarihli ek rapora göre, davacının defterlerinde yer alan bir kısım kayıtların davalının defterlerinde yer almadığı, yine davalının defterlerinde yer alan bir kısım kayıtların davacının defterlerinde yer almadığının tespit edildiği, buna göre tarafların defter kayıtlarının birbirlerini doğrulamaması nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nın 222/3 maddesi gereğince taraflar lehine delil olma niteliğini taşımadığı ancak aleylerine delil olduğu, yine davacının takibe dayanak sunduğu açık hesap ekstresindeki faturaların, davacının BS formunda yer almadığı gibi davalının BA formlarında da yer almaması nazara alındığında, mevcut delil durumuna göre davacının alacak iddiasını ispat edemediği anlaşılarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
15- Her ne kadar davalı kötü niyet tazminatı talep etmiş ise de, dosyada davacının takip başlatmakta kötü niyetli olduğunu gösteren bir delilin bulunmadığı anlaşıldığından bu talebi yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Dosya içerisinde bulunan davalı tarafa ait ticari defter asıllarının iadesine,
4-Karar tarihindeki yargı harçları tarifesine göre alınması gereken 80,70-TL karar harcından peşin alınan 875,30-TL harcın mahsubu ile artan 794,60-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL ücretin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı tarafından yatırılan 8,50-TL vekalet harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre hesaplanan 11.595,77-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/10/2022 10:39:11

Katip…
e-imzalıdır

Hakim…
e-imzalıdır