Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1010 E. 2021/188 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/1010 Esas – 2021/188
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/1010 Esas
KARAR NO : 2021/188

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI :…
VEKİLLERİ : …
DAVA : Adi ortaklığın tasfiyesi
DAVA TARİHİ : 09/11/2015
KARAR TARİHİ : 16/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/12/2021

Sakarya 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/394 esas 2021/134 karar sayılı 22/09/2021 tarihli gönderme kararı ile mahkememiz devredilen Adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin davanın yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Sakarya ili Adapazarı ilçesinde davalı ile ortak olarak ayakkabı dükkanı açtıklarını, buradaki ortaklığının 1/2 olduğunu, davalıyla birlikte 2014 yılında dava dışı…’nin hisselerini devir aldıklarını, bu şirketinde adi ortaklığa dahil olduğunu belirterek davalı ile aralarındaki anlaşmazlık nedeniyle adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini talep etmiştir.
Davalı, ayakkabı dükkanındaki ortalıklığı kabul etmiş, dava dışı …’nin adi ortaklığa dahil olmadığını, kendi kişisel parası ile hisselerini devir aldığını belirterek; davanın reddini talep etmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Adi ortaklık, 6098 sayılı TBK.’nun 620. vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Adi ortaklık sözleşmesi; iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir (TBK. 620/1 md.) Adi ortaklık sözleşmelerden kaynaklanan davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine dair yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Adi ortaklıktan kaynaklanan bir davanın (nispi) ticari dava olarak kabul edilebilmesi için iki tarafın da tacir olması ve adi ortaklığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gereklidir. Dosyada mevcut kayıtların ve GİB dan UYAP ortamında alınan kayıtların incelenmesinde davacının ve özellikle de davalının tacir olmadıkları anlaşılmaktadır. GİB kayıtlarında davalının ticari işletmesinin bulunmadığı ve vergi kaydının kendine ait gayrimenkul/lerin kira gelirlerinin vergilendirilmesine ilişkin olduğu dolayısıyla tacir sıfatının bulunmadığı açıkça görülmektedir. Gümrükönü Vergi Dairesinin 13/07/2020 tarihli cevabında da bu husus belirtilmiştir. Her iki tarafıda tacir olmayan bu adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan davada yargılama yapma ve karar vermekle Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olup, Asliye Ticaret Mahkemesi görevli değildir.
Her iki tarafın tacir olduğu ve adi ortaklığın her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirdiği varsayımında dahi davanın açıldığı tarih nazara alınarak mahkememizin görevli olmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır.
Mahkememizin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce ticaret mahkemesi sıfatıyla Sakarya Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olan bu davanın gönderme kararı ile mahkememize gönderilip gönderilemeyeceği ve mahkememizin görevli olup olmadığı hususunun da incelenmesi gerekmektedir. Zira mahkemenin görevli olması kamu düzenine ilişkin olup dava şartlarındandır.
Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir (Tanrıver, S.: Tabii Hakim İlkesi ve Medeni Yargı, TBB Dergisi, 2013, S.104, s.12; Bilge, N.: Son Anayasa Değişikliğine Göre Tabii Hakim ve Savcı Teminatı, Prof. Dr. Hüseyin Cahit Oğuzoğlu’na Armağan, Ankara 1972, s.574).
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
Söz gelimi 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun
‘da bu devri sağlamak için özel olarak geçici 1 ve 2’nci maddeler va’zedilmişken, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1’inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” düzenlemesi yapılmıştır.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır. Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır. Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davalara ilişkindir.
Bu hususlar Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 2021/1939 Esas 2021/1732 Karar sayılı 22/11/2021 tarihli kesin nitelikteki güncel kararında açıkça belirtilmiş ve Asliye Hukuk Mahkemesinin elindeki ticari davaların yargılamasına devam edeceği ve Ticaret Mahkemesinin kurulduğundan bahisle gönderme kararı veremeyeceği karara bağlanmıştır.
Konya Bölge Adliye Mahkemesinin 2021/2115 esas 2021/1979 karar sayılı 06/12/2021 tarihli kararında da ” Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararının taraflar arasındaki uyuşmazlığın gerçekleşmesi tarihinden önce açılmış olan bu ticari davada doğal hakimlik ilkesi gereğince uygulama yeri yoktur. Hattı zatında Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ilgili kararında da açıkça İş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına denilmek suretiyle bu tarihten önce açılmış ticari davaların bu belirleme kapsamı dışında tutulduğu ve ilgili kararda doğal hakimlik ilkesinin gözetildiği de çok açıktır.” denilmek suretiyle 01/09/2021 tarihinden önce açılan davalarda Asliye Hukuk Mahkemesinin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam etmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin 2021/1511 esas 2021/1353 karar sayılı 02/11/2021 tarihli kararında da “Kanuni hakim ilkesi, doğal hakim ilkesi, usul ekonomi ilkesi, bu husustaki Anayasal düzenleme ve Anayasa Mahkemesi kararları, AİHS ve AİHM kararları birlikte değerlendirilip yorumlandığında; Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için geçerli olduğu, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemelerin elindeki Ticaret Mahkemesi’nin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği” ifade edilmiştir.
Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin kurulduğu dönemde ortaya çıkan aynı mahiyetteki bir uyuşmazlıkta Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/7646 E. , 2016/10579 Karar sayılı 12/12/2016 tarihli kararında ” Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4 maddesine göre “Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez; asliye hukuk mahkemesi, davaya devam eder.” İfadesi gereği bir yerde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmaması durumunda o yer asliye hukuk mahkemesi ticari davalara da bakmakla görevlidir. Sonradan o yer de asliye ticaret mahkemesinin kurulması mahkeme kurulmadan önce asliye hukuk mahkemesinde açılan ticari davalarda görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası7nın 142. Maddesinde “mahkemelerin kuruluş görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir” yine Anayasanın 37. Maddesi “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz” hükümlerini öngörmektedir. Hukuk Genel Kurulu’nun 19.04.2066 tarih 2006/11-58 esas 2006/228 karar ve yine Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2007 tarih 2007/11-189 esas 2007/193 karar sayılı ilamlarında belirtildiği gibi her davanın açıldığı tarihte ki şartlara göre görülmesi ve çözümlenmesi gerekir. Yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Böyle bir düzenleme varsa örneğin 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. Maddesinde “Aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde yargı çevresinde ve görev alana giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir” düzenlemesi gereği bir yerde aile mahkemesi kurulması ile birlikte daha önce açılmış aile mahkemesinin görevine giren davalar aile mahkemesine devredilecektir. Ancak 6103 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’u incelendiğinde ticaret mahkemelerinin kurulmasından önceki açılan davalara bakacağı yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkeme davanın açıldığı tarih itibarı ile o yerde asliye ticaret mahkemesi bulunmadığından TTK 5/4 maddesi gereği bu davaya bakıp sonuçlandırması gerektiğinden mahkemenin davada asliye ticaret mahkemesinin görevli bulunduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı vermesi doğru görülmemiştir.” denilmiştir.
Açıklanan gerekçelerle; davanın her iki tarafının da tacir olmaması sebebiyle davanın nispi ticari dava sayılamayacağı, aksinin kabulü halinde dahi mahkememizin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı Sakarya 4.Asliye Hukuk Mahkemesince (ticaret mahkemesi sıfatıyla) devam edilmesinin gerektiği düşüncesiyle mahkememizin görevsizliğine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Bu karara karşı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak görevsizlik kararının kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten itibaren, karara karşı kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli Sakarya 4. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Yukarıda belirtilen yasal süre içinde gönderme talep edilmemesi halinde dosyanın ele alınarak verilecek ek kararla davanın açılmamış sayılacağı hususunun İHTARINA,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek yada aynı sürede başka yer Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere, tensiben oybirliği ile karar verildi. 16/12/2021

Başkan…
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır