Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1007 E. 2023/191 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/1007 Esas – 2023/191
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİKARAR
ESAS NO : 2021/1007 Esas
KARAR NO : 2023/191

HAKİM :…
KATİP :…

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/12/2021
KARAR TARİHİ : 21/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin borçlu şirketten olan 287.920,00 TL’lik fatura alacağının tahsil edilememesi üzerine borçlu şirket aleyhine Sakarya …. İcra Müdürlüğü …/… Esas numaralı dosyası nezdinde icra takibi başlatılarak borçlu şirkete ödeme emri gönderildiğini, borçlu şirketin icra dosyasına yaptığı itiraz üzerine takibin durduğunu, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin 20/01/2021 tarihli ve … fatura numaralı 59.000,00 TL tutarlı, 31/01/2021 tarihli ve … fatura numaralı 59.000,00 TL tutarlı, 28/02/2021 tarihli ve … fatura numaralı 42.480,00 TL tutarlı, 31/03/2021 tarihli ve … fatura numaralı 42.480,00 TL tutarlı, 07/09/2021 tarihli ve … fatura numaralı 84.960,00 TL tutarlı faturalardan da anlaşılacağı üzere davalı ile müvekkilinin sözleşme ilişkisi içerisine girdiğini ve mal alım – satım ilişkisi kurulduğunu, açıklanan nedenlerle borçlunun takibe, yetkiye, ödeme emrine, faize, faiz oranına, borca ve tüm ferilerine yaptığı itirazın iptalini ve takibin devamını, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin bir kısım ödemelerde bulunduğunu, yine en son gönderilen faturaların iade faturası olarak iade edildiği faturalardan bir tanesinin mükerrer olarak düzenlendiği, açıklanan nedenlerle davanın reddini, takip ve davasında haksız olan davacı aleyhine en az %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Sakarya …. İcra Müdürlüğü …/… Esas sayılı dosyasından UYAP üzerinden incelenmiştir.
Mahkememizin 08/03/2022 tarihli duruşma ara kararı gereği; tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için dosyanın bilirkişiye tevdine karar verilmiş, bilirkişilerden rapor aldırılmıştır.
14/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davacının dava konusu faturaları düzenlediği 2021 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, davaya konu edilen faturaların davacının kayıtlarında bulunduğunu, davalının iddia ettiği iade faturasının davacının kayıtlarında bulunmadığını, faturalara ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığını, davacı kayıtlarına göre davacının davalıdan 287.920,00 TL alacaklı bulunduğunu rapor etmiştir.
25/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre iade tutarının borç bakiyesinden mahsup edilmiş olduğunu ve davalı şirketin davacı … …F 202.960,00 TL borcunun olduğunu rapor etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
3-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
4-Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
5- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
6- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
7-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
8-İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
9-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
10- HGK’nın 2017/(6)3-2222 esas, 2021/760 karar sayılı ilamına göre, araç kiralama yanında insan gücü temini sözleşme konusu ise, bu durumda karma bir sözleşmeden bahsedileceği, hizmet alım ve kira sözleşmesinin karma bir şekilde olaya konu olduğu, bu durumda davaya Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılamayacağı, yine tarafların tacir olması ve olayın tarafların ticari işletmelerini ilgilendirmesi nedeniyle nispi ticari dava olup, bu uyuşmazlıklarda Asliye Ticaret Mahkemeleri görevlidir.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
11- Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen 5 adet fatura ile ilgili olarak Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 22.10.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 25.10.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 01.12.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
12-Fatura içerikleri ve tarafların iddia ve savunmaları nazara alındığında taraflar arasında araç kiralama yanında hizmet alımı da olduğu, yukarıda 10 nolu paragrafta detaylandırıldığı üzere; karma bir sözleşmeden bahsedileceği, hizmet alım ve kira sözleşmesinin karma bir şekilde olaya konu olduğu, bu durumda davaya Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılamayacağı, yine davalının tüzel kişi tacir olduğu, dosyaya gelen 20.12.2021 tarihli Adıyaman Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün yazı cevabına göre davacının bilanço esasında defter tuttuğu, dolayısıyla davacının da gerçek kişi tacir olduğu, faturaların tarafların ticari işletmelerini ilgilendirdiği anlaşılarak, eldeki davanın 6102 sayılı yasanın 4.maddesindeki ticari davalardan olduğu ve mahkememizin görevli olduğu anlaşılarak esasa geçilmiştir.
13-Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturalara dayanarak davaya konu takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda 3-9 arası paragraflarda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı/hizmet veren tarafından gönderilen faturanın alıcı/hizmet alan tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 25.05.2022 tarihli bilirkişi raporu ve 14.04.2022 tarihli bilirkişi raporlarına göre; taraflar arsında faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş, davalı tarafın 22.10.2021 tarihli cevap dilekçesinde de taraflar arasındaki ticari ilişki kabul edilmiştir. Bu nedenlerle taraflar arasında takibe konu faturalara esas ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
14-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan raporlara göre, her iki tarafın ticari defterlerinin takibe konu faturalar yönünden birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı faturaların davalının ticari defterlerine de işlenmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturaların davalının ticari defterlerine kaydedildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
15-Tarafların ticari defterlerinin sadece davalı tarafından davacı adına düzenlenen 22.10.2021 tarihli, 84.960,00 TL bedelli iade faturası yönünden uyuşmadıkları görülmüş diğer hususlarda defterlerin birbirlerini doğruladıkları anlaşılmıştır. Anılan faturanın davacının ticari defterlerinde yer almadığı, davalının defterlerinde yer aldığı görülmüştür. Öncelikle ilgili hususun açıklığa kavuşturulması için iade faturasının niteliğinin değerlendirilmesi gerekmiştir. Dosyaya sunulan 25.05.2022 tarihli rapora göre, davalının defterlerine kaydedilen anılan iade faturasının, davacı tarafından gönderilen 07.09.2021 tarihli fatura yönünden iade olarak düzenlendiği anlaşılmıştır. Yukarıda 3,4 ve 5 nolu paragraflarda detaylandırıldığı üzere; Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olup, Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir. Anılan iade faturasının bir satış veya ifa edilen hizmet karşılığında düzenlenmediği nazara alındığında V.U.K. 229.maddesinde düzenlenen faturalardan olmadığı,dolayısıyla 6102 sayılı yasanın 21.maddesindeki düzenlemenin bu iade faturası yönünden uygulanmayacağı anlaşılmış, yine anılan iade faturasının 07.09.2021 tarihli faturaya istinaden düzenlendiği nazara alındığında, 8 günlük itiraz süresi geçtikten sonra düzenlendiği de nazara alındığında ve bu faturanın davacının ticari defterlerinde yer almadığı da nazara alındığında, açıklanan nedenlerle iade faturasına itibar edilmemiş ve mahsup işlemi yapılmamıştır.
16- Yukarıda, 13,14 ve 15 nolu paragraflarda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre mahkememizce itibar edilmeyen iade faturası dışındaki kayıtlar yönünden birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle davacının faturalar gereği davalıdan 287.920,00 TL, takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın asıl alacak yönünden haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan faturalara ilişkin davalı tarafından bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının asıl alacak yönünden itirazında haksız olması, asıl alacağın likit olması nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesi gereği davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
17-Dava değerinin açıkça takipteki asıl alacak miktarı olan 287.920,00 TL üzerinden gösterilip, davanın bu bedel üzerinden harçlandırılarak açıldığı dikkate alınıp, takibe vaki itirazın 287.920,00 TL asıl alacak üzerinden kısmen iptaline karar verilmesi gerekmiştir. (Benzer yönde Yargıtay 3. Hukuk Dairesi2021/7702 esas 2022/683 karar)
18- Her ne kadar davalı taraf ödeme iddiasında bulunmuş ise de, iddiasını dosyaya sunulan delillerle ispat edemediğinden, yine davalının ticari defterlerinde de faturalara ilişkin bir ödemenin kaydedilmediğinden bu beyanlarına itibar edilmemiş, davacı dışındaki 3. kişilere yapılan ödemelerin mahsup edilmediği yönündeki savunmalarının da, anılan ödemelerde faturalara açık atıf olmadığı gibi, tarafların ticari defterlerinde de faturalara ilişkin ödeme yapıldığına yönelik kayıt olmaması nedeniyle bu savunmalarına da itibar edilmemiş, diğer savunmalarına ise fatura içeriklerine yasal sürede itiraz edilmemiş olması, faturaların davalının defterlerine de işlenmesi, itiraz edilmeyen fatura içeriklerinin 6102 sayılı yasanın 21.maddesi gereği aynen kabul edilmiş sayılması nedeniyle bu yöndeki savunmalarına da itibar edilmemiş, davalı ödeme hususunda yemin deliline dayanmış ise de, davacı asil, 13.12.2022 tarihli duruşmada gelip yemin etmiş, bu şekilde dava dışı kişilere yapılan ödemelerin dava konusu faturalara ilişkin olmadığı anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
19-Yeminden sonra davalının cevap dilekçesini ıslah ederek, delil olarak, davacının eşine verdiği vekaletname delil olarak gösterilmiş, Gölbaşı …. noterliğine ait 23.10.2019 tarih ve … yevmiye sayılı vekaletname dosyamıza alınmıştır. Anılan vekaletnamede, davalının ödemede bulunduğu … …’in davacının vekili olduğu anlaşılmış ise de, 18 numaralı paragrafta açıklandığı üzere davalının ödeme iddiasını dosya kapsamıyla ispat edemediği, tek başına vekaletname olmasının da sonuca etkili olmadığı anlaşılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, davalı borçlunun Sakarya …İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 287.920,00-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
2-Davalı asıl alacak yönünden itirazında haksız çıktığından, asıl alacak miktarı olan 287.920,00-TL’nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 19.667,82-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 3.381,04-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 16.286,78-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 43.309,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 59,30-TL Başvuru Harcı, 3.381,04-TL Peşin/nisbi Harcı, 1.764,25-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 5.204,59TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk nedeniyle Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından yapılan 922,52 TL yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Fazla yatan gider avansı ile delil avansı var ise karar kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 21/03/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı