Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1005 E. 2022/1382 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/1005 Esas – 2022/1382
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/1005 Esas
KARAR NO : 2022/1382

HAKİM : ….
KATİP :….

DAVACI :….
VEKİLLERİ : Av…
Av…
DAVALI :….
VEKİLİ : Av….

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/11/2021
KARAR TARİHİ : 27/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :29/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların her ne kadar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi uyarınca arabulucuya başvurmuş ise de bu süreçte aralarında herhangi bir uzlaşma sağlanamamış olduğunu, dolayısıyla, müvekkil şirketin alacağına kavuşabilmesi için iş bu davayı açma zorunluluğunun doğmuş olduğunu, taraflar arasındaki ticari mal alışverişine istinaden sipariş edilip, ödenen ve iptal edilen avansın iadesinin istenmiş ise de iade edilmeyen 10.363,70-TL bedelin tahsili amacıyla davalı borçlu şirket aleyhine ……. İcra Dairesi’nin …./…. Esas sayılı dosyası ile ilamsız takiplerde haciz yolu ile takip başlatılmış olduğunu, davalı borçlunun haksız olarak itiraz etmiş ve takibin durmuş olduğunu, bu sebeple haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olarak yapılan itirazın iptalini talep ettiklerini, tüm bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, bazı ürünleri geç ve ayıplı teslim ettiği gibi teslim edilmeyen ürünlerin ödemesini dahi kasten iade etmeyen davalı şirketin kötü niyetli olduğunun aşikâr olduğunu, dolayısıyla, davalı şirketin malvarlıklarını elden çıkarması ve 3. Şahıslara devir etmesinden endişe ettiklerini, yoksa bunun başka bir açıklamasının olamayacağını, nitekim, dava konusu alacağın rehinle veya başka şekilde temin edilmemiş olduğunu, bu nedenle tebligat ve duruşma yapılmaksızın, teminatsız veya makul bir teminat karşılığında, davalı şirketin menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczini istemek zaruretinin doğmuş olduğunu, tüm bu nedenlerle; öncelikle, tebligat ve duruşma yapılmaksızın, alacaklarına yeter miktarda, teminatsız veya makul bir teminat karşılığında müvekkil şirketin ileride herhangi bir hak kaybına uğramasının engellenmesi amacıyla davalı şirketin menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyaten haciz konulmasını, haksız ve kötü niyetli yapılan itirazın iptali ile takibi devamını, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 06/01/2022 Havale Tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davacı tarafın hukuki gerekçeden yoksun davasını kabul etmediklerini, davacının iddialarını kabul etmediklerini, zira müvekkil şirket sektöründe önce kuruluşlardan biri ve müşterilerinin almış olduğu ürünleri eksiksiz olarak kendisine teslim etmiş olduklarını, davacı tarafın ilgili olaya ilişkin herhangi bir belgeyi dosyaya sunamamış olduğununu, davacı tarafın dosyaya sunmuş olduğu proforma faturaların incelendiğinde müvekkil şirket yetkilisi tarafından herhangi bir ıslak imza ve kaşenin olmadığının açık olduğunu, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafın dosya içerisine sunmuş olduğu proforma faturaların iddiasını doğrulamaya yetmediğinin açık olduğunu, bu nedenle davanın reddini talep ettiklerinin, tüm bu nedenlerle; usul ve yasaya aykırı olarak istenen ihtiyati haciz talebin reddini, davacının haksız ve mesnetsiz olarak açılan davasının reddini, mahkeme masrafları ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ederiz,” şeklinde dilekçe sunmuştur.
Mahkememizce …. …. …. Vergi Dairesine dava konusu edilen faturalara ilişkin olarak davalı …. …. …. …. Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin Beyanname Satış (B.S.) formlarının mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Uluslararası Hukuk Ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne alacak davalarında teminat alınmaması yönünde, Halkında mütekabiliyet veya karşılıklı anlaşma olup olmadığının bildirilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, bu hususta ara karar oluşturulmuş olup, taraflara tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce ….. İcra Dairesi’nin …./…. Esas sayılı dosyasının bir suretinin mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememiz dosyası davalı tarafın 2020 yılına ait ticari defterlerinin incelenerek davaya ve takibe konu proforma faturanın davalının defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunup bulunmadığı, banka kayıtlarında görülen davacının davalıya banka vasıtasıyla yaptığı 12/06/2020 tarihli ödemenin davalının kayıtlarında bulunup bulunmadığı, anılan ödemenin davacıya iade edilip edilmediği, proforma faturaya konu malların teslimine ilişkin bir kayıt bulunup bulunmadığı, dava konusu 08/06/2020 tarih 8062002 proforma fatura nolu faturaya ilişkin herhangi bir başka ödeme olup olmadığı ticari defterlerin birbirini doğrulayıp doğrulamadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunup bulunmadığı, defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı hususları değerlendirilerek tarafların iddia ve savunmaları göz önüne alınarak rapor tanzim edilmek üzere dosyanın muhasebeci bilirkişiye 23/03/2022 Tarihinde tevdi edilmiştir.
Muhasebeci Bilirkişisi …. …. 02/09/2022 Havale Tarihli Bilirkişi raporunda özetle; “SONUÇ: İnceleme sonucunda davacı tarafından davalının banka hesaplarına toplam 35.726,82 Euro gönderildiği, davalı tarafından ise 21/05/2020 tarihli (…. nolu ….) 8.472,20 Euro ve 23/06/2020 tarihli (…. nolu GÇB) 18.445,50 Euro olmak üzere 2 adet Toplam 26.917,70 Euro fatura düzenlendiği, gönderilen havale ile düzenlenen faturalar arasındaki farkın 8.809,12 Euro olduğu görüldüğünün, aradaki farkın davalının kayıtlarında kur farkı olarak kapatılmış olduğunun, inceleme ve hesaplamalar bölümünde arz olunduğu üzere davalı …. …. …. …. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin, defter kayıtlarının incelenmesi sonucu 2020 yılında davacı …. & …. firmasının …. …. …. …. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’den alacağının TOPLAM 8.809,12 Euro olduğu sonuç ve kanaatindeyim,” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davacı vekili 02/09/2022 Havale Tarihli Bilirkişi raporuna karşı 14/09/2022 Tarihli itiraz dilekçesinde özetle; “Bilirkişinin, toplam 8.809,12 Euro alacaklarının olduğunun tespitinin doğru olmadığının, dava konusu alacak bedelinin 3. Parti ürün siparişi ile ilgili olduğunun, davacının hesabından, davalı şirketin hesabına bu siparişe ilişkin 10.367,70 Euro havale edildiğinin, …. Bankası (04/01/2022 Tarihli) kayıtlarında havalenin açıklama kısmında ödemenin …. proforma faturaya ilişkin olduğu açıkça yazılı olup, davalının muhasebe kayıtlarına da işlendiğinin, 1. Ve 2. Siparişlerin ayıplı ve geç teslim edildiğinden, 3. Siparişin ürün davacı tarafça iptal edilmiş olduğunun, davacı şirketin siparişi iptal etmesi üzerine, 10.363,70 Euro ürün ödemesine ilişkin faturanın davalı şirketçe düzenlenmemiş olduğunun, dolayısıyla, iptal edilip, gönderilmeyen mala/ürüne ilişkin faturanın düzenlenmeyeceğine göre, davalı şirketin 10.363,70 Euro’yu iade etmesinin gerekmekte olduğunun, bu nedenle, raporda davacı şirketin, davalı şirketten 8. 809,12 Euro alacağı olduğunun tespitinin doğru olmadığının, davalının muhasebe kayıtlarına işlendiğinin sabit olan 10.363,70 Euro ödemenin iadesine karar verilmesini talep ederim,” şeklinde itiraz dilekçesi sunmuştur.
Davalı vekili 02/09/2022 Havale Tarihli Bilirkişi raporuna karşı 13/09/2022 Tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunu kabul etmediklerinden bilirkişiden ek rapor aldırılmasını, davacının haksız ve mesnetsiz olarak açılan davasının reddini, mahkeme masrafları ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ederim” şeklinde dilekçe sunmuştur.
Tarafların usulüne uygun davetiye tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2-İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Öyle ki, genel hükümlere göre harca tabi olan itirazın iptali davasında alacaklı taraf isterse takip talebinde bulunurken yatırmış olduğu binde beş harcı geri alabilir ve itirazın iptali davası harcına mahsubunu isteyebilir (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 28/a, 29/I, III).
3- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
4-Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. (6098 sayılı TBK’nın 207/1-2.maddeleri) Kısacası bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
5-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
6-Uygulamada sıkça rastlanan ve sözleşmenin imzalanmasından önce malın fiyatını, özelliklerini vs. göstermek amacıyla düzenlenen proforma fatura icap niteliğindedir. Geçerli satış sözleşmesinin bulunmadığı hallerde, düzenlenen böyle bir belge fatura niteliği taşımaz, ancak icap mahiyetinde olabilir. (Yargıtay11 Hukuk Dairesi 2020/265 esas 2021/5392 karar)
7-Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar. (MÖHUK m.48)
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
8- Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen proforma fatura ve ödeme belgesi ile ilgili olarak …. …. İcra Müdürlüğü …./…. sayılı takip dosyası ile 10.363,70 EURO bedel üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalıya 03.08.2021tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 04.08.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 30.11.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı anlaşılmış, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılmıştır.
9- Yukarıda 7 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere; MÖHUK 48.maddesine göre yabancı olan davacının teminat yatırmasının gerekip gerekmediğinin tespiti için Adalaet Bakanlığına müzekkere yazılmıştır. Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünün 13.01.2022 tarihli yazısına göre; Anılan hususa ilişkin olarak, Hollanda ile Ülkemiz arasında ikili bir adlî yardımlaşma anlaşması bulunmadığı, Diğer taraftan; Hollanda, Ülkemizin de katılmış olduğu 23.03.1972 tarih ve 14137 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi’ne taraf olduğu, anılan Sözleşme’nin 17’nci maddesinin 1’inci fıkrasında; âkit devlet vatandaşlarının birbirlerinin ülkesinde ikame ettikleri veya müdahil olarak katıldıkları davalarda, bu kişilerin yabancı olmaları veya o ülkelerde ikametgâhı veya meskeni bulunmaması sebebiyle her ne ad altında olursa olsun teminat veya depozit istenemeyeceği öngörüldüğü, 2’nci fıkrasında ise; aynı usulün mahkeme masraflarının karşılanması hususunda da geçerli olduğunun düzenlendiği, Dışişleri Bakanlığından alınan 17.01.2005 tarih ve ….sayılı yazıda; 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi’nin 17’nci maddesi hükmünün Lahey Uluslararası Özel Hukuk Konferansı Genel Sekreteri J.H.A.Van Loon ve hukuk uzmanı Christophe Bernasconi tarafından tüzel kişileri de kapsayacak şekilde yorumlandığının belirtildiği; Ayrıca, Hollanda’nın Ülkemizin de katılmış olduğu 20.04.1989 tarih ve 20145 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 1955 tarihli Avrupa İkamet Sözleşmesi’ne taraf olduğu, anılan Sözleşme’nin 9’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; davacı veya müdahil olarak âkit taraflardan birinin mahkemesine çıkan diğer âkit taraf uyruğu kişilerden, âkit taraflardan birinin ülkesinde ikametgâhı veya mutad meskeni bulunduğu takdirde, gerek yabancı sıfatından dolayı, gerek o memlekette ikametgâhı veya meskeninin bulunmaması sebebiyle ne şekil altında olursa olsun hiç bir teminat veya depozito akçesi talep edilemeyeceği öngörüldüğü, 2’nci fıkrasında ise; aynı usulün mahkeme masraflarını teminat almak için davacı veya müdahilden yapması istenecek ödeme için de uygulanacağı belirtildiğinden, mevcut olayda davacının teminat yatırmasına gerek olmadığı anlaşılmış ve yargılamaya devam olunmuştur.
10-Takip dayanağı olarak gösterilen belgelerden birinin davalı tarafından davacıya gönderilen 08.06.2020 tarihli 8062002 numaralı proforma fatura olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda 6 numaralı paragrafta belirtildiği üzere proforma faturanın bir icap niteliğinde olduğu, sözleşmenin kurulduğunu göstermediği, ancak dosyaya gelen davalıya ait banka kayıtlarına göre, davacı tarafından davalının hesabına 12.06.2020 tarihinde, proforma faturada belirtildiği gibi satış bedeli olan 20.727,40 EURO nun %50’si olan 10.363,70 EURO’nun davacı tarafından yatırıldığı, bu şekilde davacı tarafından, davalının önerisinin kabul edildiği anlaşılmış, bu şekilde taraflar arasında bir satış ilişkisinin kurulduğu anlaşılmıştır.
11- Anılan satış ilişkisine göre, proforma faturasındaki malların davacıya tesliminin 2020 yılının 25.haftasında (Haziran ayının 15’ile 21’i arası) teslim edilmesinin gerektiği, yukarıda 4 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere; malların teslim ediliğinin davalı tarafından ispatlanmasının gerektiği, davalı tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde mal tesliminin yapıldığını beyan ettiği, ancak teslime ilişkin bir belgeyi dosyaya sunamadığı, davalı defterlerinin incelenmesi sonucu dosyaya sunulan 02.09.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre de; sözleşme gereği alınan bedelin iade de edilmediği, dolayısıyla davalının üzerine düşen ispat yükünü yerine getiremediği, malların davacıya teslim edilmediği anlaşılmıştır.
12- Borcun gereği gibi ifa edilmemesi veya sözleşmenin müspet ihlâli hâlinde borçlu kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alacaklının ihlâl nedeniyle uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür. Bunun dayanağı ise yukarıda bahsedildiği üzere TMK’nin 2/1 maddesi ile düzenlenen dürüstlük kuralıdır. Nitekim bu husus 6098 sayılı TBK’nin 112. maddesinde özel olarak; “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür” şeklinde düzenlenmiştir. Yine TBK’nın 212/2.maddesine göre de, ticari satışlarda belirtilen sürede satıcının temerrüde düşmesi halinde devir isteminden vazgeçtiği kabul edildiği düzenlenmiştir. Anılan yasal düzenlemelere göre; satıcı olan davalının satılanı süresinde davalıya devretmediği için temerrüde düştüğü, TBK’nın 212/2.maddesine göre bundan doğan zarardan sorumlu olduğu, davacının talebinin ödediği bedelin iadesine yönelik olduğu, ödediği bedelin iade edildiğine dair dosyada bir delilin de bulunmadığı anlaşılarak, davacının davalıdan 10.363,70 EURO alacaklı olduğu anlaşılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
13- Davalının takibe yaptığı itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu anlaşıldığından takibe konu asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına davalı aleyhine hükmetmek gerekmiştir.
Hüküm: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile davalı borçlunun ……..İcra Müdürlüğünün ……. Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
2-Davalı itirazında haksız çıktığından asıl alacak miktarının %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davalı tarafından sunulan ticari defterlerinin davalı tarafa iadesine,
4-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 10.142,36-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 2.007,59-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 8.134,77-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye İrad Kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 Üçüncü Kısım) göre hesaplanan 23.271,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 59,30-TL Başvuru Harcı, 2.007,59-TL Peşin/nisbi Harcı, 750,00-TL Bilirkişi ücreti, 161,00-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 2.977,89TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ,
7-Davacı tarafından yatırılan artan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
8-Davalı tarafından yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/09/2022
Katip ….
e-imzalı

Hakim ….
e-imzalı