Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ………. -……….
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2021
NUMARASI : …….. Esas ……… Karar
İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLLERİ :
İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA :
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/09/2023
YAZIM TARİHİ : 25/09/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ………….. Esas sayılı dosyası ile açılan sözleşmeden dönme- bedel iadesi davasında 09/09/2021 tarihinde tesis edilen karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkilinin davalıdan bir adet reyon dolabı, bir adet kasa banko ve bir adet süt dolabı aldığını ve bedellerini ödediğini, ancak satın alınan ve kullanıma başlanılan ürünlerin ilerleyen süreçte arıza verdiğini, satıcı firmanın taleplerine rağmen konuyla ilgilenmediklerini, hatanın kullanıcı hatasından kaynaklandığının bildirildiğini, müvekkili tarafından Adana….. Sulh Hukuk Mahkemesinin ……….. değişik iş sayılı dosyası ile ayıplı ürünlerin yerinde inceleme yapılmak suretiyle rapor alındığını, söz konusu ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğunu beyan ederek müvekkilinin ödediği 38.000,00 TL bedelin, keşif, bilirkişi incelemesi ve tespit ile ihtarname için yapılan 800,00 TL masrafın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazlarının bulunduğunu, sözleşmenin Konya merkezinde kurulduğunu bu nedenle Konya Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın zaman aşımına uğradığını, ürünlerde ayıp bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….hükme esas alınan 23.02.2021 tarihli bilirkişi raporu ile davaya konu ürünlerin ayıplı olduğu, ayıbın ortaya çıkması için en az bir yıl kullanılması gerektiği, bu bakımdan ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, ürünlerin onarımının mümkün olmadığı, onarım yapılsa dahi davacının beklediği faydayı elde edemeyeceği tespit edilmiştir.
Tanık ifadeleri, davacı tarafça gönderilen 28.06.2017 tarihli ihtarname, bilirkişi raporundaki ayıbın en az bir yıllık kullanımdan sonra ortaya çıkacağı yönündeki tespit, taraflar arasında ürünlerin onarımı hakkında yapılan şifahi görüşmeler ile malların 30.04.2016 tarihinde teslim edilmesi birlikte değerlendirildiğinde davacının ayıp ihbarını süresinde yaptığı, davalının süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı yönündeki savunması yerinde görülmemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 475. Maddesine göre; Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:1. Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme. İşsahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.
Hükme esas alınan bilirkişi raporu ile ürünlerin onarımının mümkün olmadığı, onarımın ekonomik de olmadığı, buna rağmen onarım yapılsa dahi davacının beklediği faydayı elde edemeyeceği tespit edildiğinden davacının dönme hakkını kullanabileceği kabul edilmiştir.
Her ne kadar davacı kasa banko isimli ürünün de ayıplı olduğunu iddia etmiş ise de bu ürünün incelemeye sunulmaması ve davacı tarafça bu ürünün ayıplı olduğu iddiasının ispatı yönüyle yemin teklifinde bulunulmaması nedeniyle davacının kasa banko isimli ürünün ayıplı olduğu iddiasını ispatlayamadığı kabul edilmiştir.
30.04.2016 tarihli ve ….. numaralı sipariş sözleşmesi ile 3 adet ürün için 40.000,00 TL ödeme yapılması yönünde tarafların anlaştığı, bu malların birim fiyatları konusunda taraflar arasında herhangi bir anlaşma olmadığı, 27.04.2021 tarihli bilirkişi raporu ile kasa banko isimli ürünün piyasa değerinin 2.096,00 TL, reyon dolabı isimli ürünün piyasa değerinin 30.537,00 TL ve süt peynir dolabının piyasa değerinin ise 7.908,00 TL olduğu tespit edilmiştir. Bu 3 ürünün piyasa fiyatlarına göre toplam değeri 40.541,00 TL olup, taraflar 40.000,00 TL üzerinden anlaşma sağlamışlardır. Tarafların kasa banko isimli ürün için ise (oranlama yapıldığında) (2.096,00*40.000,00/40.451,00=) 2.068,02 TL üzerinden anlaşma sağladıkları kabul edilmiştir. Bu kapsamda davacıya teslim edilen ve ayıplı olduğu tespit edilen ürünlerin taraflar arasındaki anlaşmaya göre değerinin ise 37.931,98 TL olduğu sonucuna varılmış ve malların davacıya iadesi şartıyla bu tutarın davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 01/04/2016 sipariş tarihli, 30/04/2016 teslim tarihli …… nolu sipariş sözleşmesine konu 1 adet reyon dolabı ile 1 adet süt-peynir dolabının davalıya iadesi şartıyla 37.931,98 TL’nin dava tarihi olan 09/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekil istinaf dilekçesinde özetle; kısmen red yönünden verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin davalı yana yaptığı ödemeye, davalı yanca herhangi bir itirazının bulunmadığını, davanın kabulünün gerektiğini, ayrıca gerekçeli kararın hüküm kısmının…. nolu maddesinde “Adana….. Asliye Ticaret Mahkemesinin …….. Esas ……. Karar 12.02.2019 tarihli yetkisizlik kararı nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’nin 7/1 maddesine göre, davalı vekili için tayin ve takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” yönelik hükmün hatalı olduğunu, nitekim dosyaya sunulan HGK kararı incelendiğinde yetkisizlik nedeniyle yetkili mahkemece yetkisizliğe dayalı vekalet ücreti hükmedilemeyeceği yönünde görüşünün bulunduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davalarının kabulünü ve davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin gerekçeli karardan çıkartılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu, bilirkişi raporuna yapılan itirazın dikkate alınmadığını, davacı tanığı……. ifadesinde birçok yanlış beyanda bulunduğunu, işbu tanığın endüstriyel mutfak işleri yaptığı ve dolap işlerinden anladığını beyan etmesi ve ürünler teslim edildiğinde ürünlerin kalitesinin iyi olmadığına ilişkin bir beyanı dahi olmadığı hususu mahkemece dikkate alınmadığını, yine yargılama aşamasında defaatle taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümlerinin en başta incelenmesi gerektiğini dile getirdiklerini, yerel mahkemece verilen kararda sözleşme hükümlerinin değerlendirmeye alınmadığını, davacıya gerek sözleşme öncesi gerek sözleşme kurulurken tüm bildirimlerin yapıldığını, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre ayıp değerlendirilmesi yapılırken öncelikle sözleşme hükümlerine bakılması gerektiğini, sözleşme hükümlerinde “Ortam sıcaklığının 25 dereceyi geçmesi iş yaptıranın sorumluluğundadır,” şeklinde ifadenin bulunduğu nazara alınarak, davacı açıkça uygun ortam koşullarının sağlanmamasından kaynaklanan sorunların kendisine ait olduğunu kabul ettiğini, sorumlu olduğu hususların yerine getirilmemesinden dolayı müvekkiline bir kusur atfedilemeyeceğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda soğutma ve terleme ayıbının toplamda en az bir yıl geçmeden ürünlerdeki ayıbın tespit edilemeyeceğinden bahsedildiğini, dava konusu ürünler davacıya 03.05.2016 tarihinde teslim edildiğini, ancak her nasılsa ürünlerde iddia edilen ayıplar bir anda ortaya çıkmış gibi öncesinde müvekkiline bildirimde bulunmayan davacı ürünlerde ayıp olduğu iddiasını 14 ay sonrasında bildirildiğini, 1 yıllık süre içerisinde aşama aşama iddia edilen ayıpların ortaya çıkmasının gerektiğini, müvekkili tarafından davacıya birkaç kez servis hizmeti verildiğini ve bu süreçte bir kusurun bildirilmediğini, iddia edilen ayıpların müvekkiline hemen bildirilmemiş olması TBK m.223’e göre davacının iddia ettiği ayıbı kabul ettiğini gösterdiğini beyan ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ayıplı mal satımı iddiasına dayalı olarak ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 23/1-c maddesine göre; “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK’nın 223.maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.”
6098 sayılı TBK’nın 223/2. maddesine göre de:” Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”
TBK’nın 223/2. maddesi hükmü uyarınca ayıp, kullanma sonucu sonradan ortaya çıkarsa derhal satıcıya ihbar edilmesi gerekir.
Somut olayda, davacının davalıdan satın aldığı reyon dolabı, kasa banko ve süt dolabının ayıplı olduğu iddiasıyla Adana …..Sulh Hukuk Mahkemesi’ne 10/04/2017 havale tarihli dilekçe ile başvurarak delil tespiti talebinde bulunduğu, delil tespiti dosyasında blirkişinin 31/05/2017 tarihinde raporunu sunduğu rapordan sonra davacının 28/06/2017 tarihinde noter kanalı ile davalıya ayıp ihbarında bulunduğu görülmüştür.
İlk derece mahkemesince talimat yoluyla yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda reyon dolabı ve süt dolabının gizli ayıplı olduğu ve ayıbın en az 1 yıl kullanım sonucu ortaya çıkacağı belirtilmiştir. Ayıbın gizli ayıp olması ve kullanım sonucu ortaya çıkacak olması göz önüne alındığında ,delil tespiti raporunun taraflara tebliğ süresi de dikkate alındığında ayıp ihbarının süresinde olduğu kanaatine varılmıştır. Taraflar arasında dava konusu edilen dolaplarla ilgili yapılan sözleşmede dolapların kurulacağı yerin ortam sıcaklığının +25 dereceyi geçmemesinin davacının sorumluluğu altında olduğu düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi rapor ve ek raporunda dolaplarda ortaya çıkan ayıpta ortam sıcaklığının etkisinin olup olmadığı yönünde açık bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür. Bu sebeple bilirkişiden dolaplarda ortaya çıkan ayıpların ortam sıcaklığının +25 dereceyi geçmesinden kaynaklı olup olmadığı, ortam sıcaklığının dolaplarda ortaya çıkan ayıplara etkisinin ne olacağı konularında gerekçeli ve ayrıntılı ek rapor alınarak bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmadığından davalının istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırma sebebine göre davacının istinaf talebinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/09/2021 tarih …… Esas …………… Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 647,78 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-İstinaf başvurusunda bulunan taraflar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/09/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.
Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Katip
e-imzalıdır
A.Ç