Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/927 E. 2023/1649 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 15/05/2023
NUMARASI : …. Esas

DAVACI :
VEKİLİ :
İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 15/09/2023
YAZIM TARİHİ : 19/09/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 15/15/2023 tarihinde tesis edilen ara karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkili aleyhine takip başlatıldığını, söz konusu icra takibine dayanak 04.07.2022 keşide tarihli 485.000 TL miktarlı bono gösterildiğini, müvekkilinin davalıya borcu olmadığını ve davalıya da böyle bir bono vermediğini, bahsi geçen bononun müvekkilinin açıkça kandırılarak imzalatıldığının tespit edildiğini, müvekkilinin, 04.07.2022 tarihinde dava dışı …… isimli şahsın işyerinden 660 TL lik ürün aldığını, iş yerinde çalışan …… isimli şahıs müvekkiline ürünü aldığına dair satış fişi imzalaması gerektiğini söylediğini, kendisi müvekkilinin ismini soyismini ve TC kimlik numarasını yazdığını ve müvekkiline ekte bir örneği sunulan satış fişi adı altında boş bono imzalattığını, müvekkiline iki suretten oluşan satış fişi imzalatıldığını ve ıslak imzalı olanın söz konusu işyerinde kaldığını, bir suretinin ise müvekkilinin sonradan işyerinden aldığını, söz konusu bono her nasıl olduysa davalının eline geçtiğini ve müvekkili aleyhine doldurularak işleme konulduğunu, bu sebeple Davalı-… ve …… hakkında “resmi evrakta sahtecilik, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması ve bedelsiz senedin kullanımı” suçlarından Konya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu ve soruşturmanın devam ettiğini beyan ederek davalı, aleyhine açtıkları menfi tespit davalarının kabulü ile; davacının davalıya Konya …. İcra Müdürlüğünün ……. E. sayılı dosyasında bonodan dolayı, bono bedeli ve takip çıkışı kadar borçlu olmadığının tespitine, dava konusu icra takibinin devamı halinde, müvekkilinin ileride telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacağı muhtemel olduğundan mahkeme kararının kesinleşmesine kadar dava konusu icra takibinin durdurulmasına ilişkin; ihtiyat-i tedbir kararı verilmesine karar verilmesini, davalı aleyhine %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesin talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesince 06/03/2023 tarih …… Esas sayılı ara karar ile; “… tüm dosya kapsamı nazara alındığında İİK’nun 209 ve HMK 389 maddelerindeki yasal şartların mevcut olduğu kanaatine varıldığından HMK 209. maddesi gereğince takdiren teminatsız olarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; Konya … İcra Müdürlüğünün…… Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin tedbiren teminatsız durdurulmasına karar verilmiştir.
İTİRAZ: Davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; herhangi bir ihtilaf halinde, hamil, dâvasını sadece bu kıymetli evraka dayandırabildiğini; temelde yatan asıl borç ilişkisinin varlığını ve mahiyetini ispat zorunda olmadığını, geçerli bir temel münasebetin bulunmadığını ispat yükünü ve bundan doğacak defilerin dermeyanının borçluya bıraktığını, bazı durumlarda ise senedin mücerretliği esasına kanun yapıcının özel önem verdiğini, bunun tipik örneğini ticari senetlerde görmenin mümkün olduğunu, yine kıymetli evrakın bedelsizliği iddialarının yazılı belge ile ispatlanmasının gerektiği açık olduğunu, yüksek mahkeme pek çok kararında, örneğin; 19. Hukuk Dairesi 2016/4967 E., 2017/464 K. Ve 25.01.2017 tarihli ilamında ve diğer pek çok Yargıtay kararlarında bu hususa açıkça vurgu yapıldığını, hal böyle iken; davacının dava dilekçesindeki sorularının hukuki mesnetten uzak olduğu, haksız menfaat elde etmeye yönelik olduğu açıkça ortada olduğunu, davacının davasını ispat yükü kendisinde olduğunu, yazılı belgeler ile davasını ispat etmesi gerektiğini, yazılı belge haricinde herhangi bir delile dayanması mümkün olmadığını, taraflarınca da kabul edilmediğini, davacının bir diğer iddiası ise davacının dava dışı …….. isimli şahsın işyerinden 660 TL lik ürün aldığı ve bu ürün aldığına dair satış fişi adı altında boş senet imzalatıldığı ve bu boş senetin de dava konusu senet olduğunu, iş bu iddianın taraflarınca kabulü ise imkansız olduğunu, bu hususa ilişkin şikayet haklarını da ayrıca saklı tuttuklarını beyanla davacının tedbir talebinin reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince 15/05/2023 tarih ……. Esas sayılı ara karar ile; “…Konya Cumhuriyet Başsavcılığının…… Esas sayılı dosyasından alınan Grafoloji ve Sahtecilik Bilirkişi ……. 17/01/2023 tarihli raporu özetle; ödeme tarihli rakamla 15.08.2022, tanzim tarihi rakamla 04.07.2022, meblağı 485.000,00 TL, alacaklısı …, Borçlusu … olarak tanzim edilmiş Senet ‘in, ön yüzü üzerinde bulunan yazıların, mevcut mukayese yazılarına kıyasla ……. ve … eli ürünü olmadığı, ödeme tarihi rakamla 15.08.2022, tanzim tarihi takamla 04.07.2022, meblağı 485.000,00 TL, alacaklısı …, Borçusu … olarak tanzim edilmiş senetin ön yüzü üzerinde bulunan “15.08.2022, 485.000,15 Ağustos 2022, …, dört yüz seksen beş bin, Konya Kayacık Mah. Karapınar Konya” yazılarının … eli ürünü olduğu, inceleme konusu senet ‘in önyüzünde bulunan” …, …” yazıları ile Satış Fişi Sureti’nin ön yüzünde bulunan “…, …” yazılarının, mevcut kişiler dışında, aynı tek bir şahsın eli ürünü olduğu, inceleme konusu senet’ in matbu kesim bir senet olmadığı, bir başka belgenin alt kısmının kesilerek oluşturulmuş yeni bir belge olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Mahkememizin 06/06/2023 tarihli ara kararı ile aynen; “ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; Konya …. İcra Müdürlüğünün …… Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin TEDBİREN TEMİNATSIZ DURDURULMASINA,” şeklinde karar verilmiştir.
HMK’nın 209.maddesinde ise;”1)Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir (karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (2)Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (3)Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir.”şeklinde yasal düzenleme mevcuttur.
Menfi tespit davası her ne kadar İİK’da düzenlenmiş ise de icra hukukuna özgü bir dava türü olmayıp maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden ve HMK’daki genel usul ve yargılama kurallarına tabi olan ve genel mahkemelerde görülen bir dava türüdür.
Dolayısıyla usul kuralları bakımından İİK’nın hükümleri ile yetinilmesi doğru olmayıp HMK’daki usul kurallarının ve yasal düzenlemenin dikkate alınması gerekmektedir.
Yine her ne kadar menfi tespit davası, İİK da özel olarak düzenlenmiş ise de borçlu olmadığı iddiası ile açılan menfi tespit davasında; ödeme borcun sona ermesi, edimin ifa edilmemesi başta olmak üzere pek çok iddia gerek borcun dayanağı olan belgeye ilişkin def’ilerden gerekse kişisel def’ilere ilişkin olabilir.
Halbuki icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibe dayanak senetteki itiraz hususu HMK’nın 209.maddesinde özel olarak düzenlendiğinden yazı veya imza inkarına dayalı menfi tespit davalarında takip dayanağı belgedeki imzaya ve yazıya itiraz bulunduğu takdirde bu konuda özel hüküm olan HMK’nın 209.maddesinin uygulanması gerekmektedir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede; davalı/muteriz vekilinin yerinde görülmeyen ihtiyati tedbire yönelik tüm itirazlarının reddine karar verilerek aşağıdaki hükmün kurulmasına karar verilmiştir.” gerekçesiyle muteriz vekilinin tüm itirazlarının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen mahkeme kararının hatalı olduğunu, dayanak gösterilen hükümlerin yanısıra imzaya herhangi bir itiraz söz konusu olmadığını, mahkemenin İİK’da düzenlenen menfi tespit davası hükümlerine göre tedbir talebini değerlendirmesi gerektiğini, bu halde ise; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğini, ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceğini, yani borçlunun icra takip dosyası borcunu icra dosyasına yatırma ve akabinde en az alacağın %15 tutarında da teminat yatırması halinde ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini beyanla takibin teminatsız olarak durdurulması kararından ve itirazlarının reddine dair karardan dönülerek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; icra takibinden sonra borçlu olunmadığının tespiti amacıyla açılan menfi tespit davasında takibin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine ilişkin ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İhtiyati tedbir talebinin kabulüne itiraz eden davalı alacaklının istinaf sebepleri doğrultusunda dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
İstinaf isteminde bulunan davalı alacaklının itirazları; HMK’nın 209.maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan senedin sahte olarak oluşturulduğu iddiasına dayalı menfi tespit davasında tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Bu konudaki düzenlemeler dikkate alındığında;
İcra İflas Kanunu’nun 72/3.maddesinde;“İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.”
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 209.maddesinde ise;”1)Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir (karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (2)Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (3)Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir.”şeklinde yasal düzenleme mevcuttur.
Menfi tespit davası her ne kadar İİK’da düzenlenmiş ise de icra hukukuna özgü bir dava türü olmayıp maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden ve HMK’daki genel usul ve yargılama kurallarına tabi olan ve genel mahkemelerde görülen bir dava türüdür.
Dolayısıyla usul kuralları bakımından İİK’nın hükümleri ile yetinilmesi doğru olmayıp HMK’daki usul kurallarının ve yasal düzenlemenin dikkate alınması gerekmektedir.
Yine her ne kadar menfi tespit davası, İİK da özel olarak düzenlenmiş ise de borçlu olmadığı iddiası ile açılan menfi tespit davasında; ödeme borcun sona ermesi, edimin ifa edilmemesi başta olmak üzere pek çok iddia gerek borcun dayanağı olan belgeye ilişkin def’ilerden gerekse kişisel def’ilere ilişkin olabilir.
Halbuki icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibe dayanak senetteki itiraz hususu HMK’nın 209.maddesinde özel olarak düzenlendiğinden yazı veya imza inkarına dayalı menfi tespit davalarında takip dayanağı belgedeki imzaya ve yazıya itiraz bulunduğu takdirde bu konuda özel hüküm olan HMK’nın 209.maddesinin uygulanması gerekmektedir.
Diğer yandan takibin durdurulması bakımından HMK’nın ihtiyati tedbirin koşullarına ilişkin genel düzenlemelerinin dikkate alınarak HMK’nın 390/3.maddesinde; “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklindeki düzenlemede “yaklaşık ispat” ölçüsünde bir kısım delil ve emarelerle haklılığı ihtimal dahilinde gösteren belgelere dayalı olması koşulu da aranmalıdır.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu hakkında Konya … İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı icra dosyasında icra takibine başlandığı, mahkemece takibin tedbiren durdurulmasına karar verildiği, davalı alacaklının tedbire itirazının reddedildiği, dosya içinde mevcut belgeler göz önüne alınarak ilk derece mahkemesince tedbir talebinin HMK’nın 209. maddesi delaleti ile HMK 389 ve devamı maddelerindeki düzenlemeler nedeniyle kabul edilmesinin usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, tedbir kararının teminatsız verilmesi yerinde değil ise de bu konuda açık bir itiraz ve istinaf olmadığı anlaşıldığından davalının istinaf başvuru talebinin HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/09/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.Ç