Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/854 E. 2023/1547 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …- …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 26/04/2023
NUMARASI : … Esas

İSTİNAF EDEN DAVACI : …- (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALILAR : 1- …
2- … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 12/07/2023
YAZIM TARİHİ : 13/07/2023
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 26/04/2023 tarihinde tesis edilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı … ile beraber davalı şirketin hissedarı iken 09/11/2021 tarihinde davalı …`a baskı ve tehdit ile şirketteki hisselerini devretmek zorunda bırakıldığını, davalı ile müvekkilinin kardeş olduğunu, davalı …`ın sürekli baskısı altında atölye/üretim bölümünde uzun yıllarca ortak olmasına karşın adeta işçi statüsünde çalıştırılmaya zorlandığını, müvekkilinin iş yerinde sürekli horlandığını, dışlandığını, muhasebe ve banka kayıtlarına, müşteri ilişkilerine, alım-satım vb. hiçbir sürece müdahil ettirilmediğini, şirketin mevcut öz varlığından, ticari kazancından vb. durumları hakkında bilgi verilmediğini, şirketin tüm muhasebe kayıtları ve diğer tüm banka hesapları vb. maddi işleyişine dair kayıtların tamamının davalı …’ın kontrolünde tutulduğunu, davalı …`ın mevcut işletme haricinde başkaca gelirinin de olmadığı düşünüldüğünde söz konusu edinimleri nasıl sağladığına açıklık getirmesi gerektiğini, müvekkilinin ortaklık sürecinde sadece imza atması için çağrıldığını, müvekkilinin rızası olmaksızın noterden hisse devri yaptırıldığını, bu nedenlerle davanın semeresiz kalmaması ve davalıların muvazaalı işlemler nihayetinde mal kaçırma durumunun da dikkate alınması karşısında, davalıların UYAP sistemi aracılığıyla gerçekleştirilecek sorgulama nihayetinde ortaya çıkacak tüm menkul ve gayrimenkulleri ile şirket hisse devirlerini engellemek açısından şirket hisselerine ihtiyati tedbir konulmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; kabul anlamına gelmemekle birlikte zorlandığı ve baskı kurularak hisse devrini gerçekleştirdiğini iddia eden davacının kanunen dava açabileceği 1 yıllık sürenin geçtiğini, bu sebeple mahkemece resen incelenmesi gerektiğini, davacının kötüniyetli olduğunu, davacının müvekkil şirketteki pozisyonu ile alakalı iddialarını kabul etmediklerini, davacının bir işyeri açma niyetine kapıldığını ve ısrarları ile ortaklığı bitirmek istediğini, davacının protokol ile müvekkilden gerçekte hak etmediği bir hisse devir bedeli almış olup, bu devir bedelini mahkemeden sakladığını, müvekkilinin bu işin bir an önce bitmesi için protokolü imzaladığını, davacının müvekkili şirket ile herhangi bir alakası kalmadığından 2023 yılı itibari ile şirket öz sermayesinin /menkul-gayrimenkul mal varlığının/şirket reel değerinin tespitini isteyemeyeceğini belirterek; tespit ve tedbir istemli davacının davası ile mevcut eda istemli davanın tefrikine, davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddine, davacının eda istemli davasının müvekkil şirket açısından yanlış hasma yöneltildiği dikkate alınarak öncelikle husumetten, mahkeme aksi kanaatte ise zamanaşımı itirazlarının dikkate alınarak reddine, yine mahkeme aksi kanaatte ise, mevcut davanın mahiyeti itibarı ile belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün bulunmadığı da dikkate alınarak, davacının davasının esastan redddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…davacının şirket hisselerinin tehditkar baskılar altında, aldatılarak düşük bedelle devretmek zorunda kaldığına yönelik açılan davanın ancak yargılamayla neticelenebileceği, dosyaya sunulan tüm bilgi ve belgeler ışında yaklaşık ispat şartının sağlanamadığı nazara alınarak, davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin mevcut dosya ve delil durumu dikkate alınarak reddine karar vermek gerektiğinden…” davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı … şirketin %60, müvekkil ise %40 hissedarı olduğunu, şirketi münferiden temsile yetkili müdürünün … olduğunu, müvekkilin temsil yetkisinin bulunmadığını, müvekkilin hissesine karşılık, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, 1.400.000,00 TL ödeme yapıldığının ifade edildiğini, hisse devrinden hemen sonra 30/11/2022 tarihinde şirket sermayesinin 9.000.000,00 TL’ye çıkarıldığını, yani müvekkil hissesine karşılık gelen tutarın 3.600.000,00 TL olduğunu, müvekkiline bu konuda herhangi bir ödeme yapılmadığını, şirket sermayesinin arttırılmasının aykırı olduğunu, bu sebeple müvekkilinin ileride haklı çıkması durumunda, hak kaybına uğrayacağını, bilindiği üzere, söz konusu hisse devrine yönelik gösterilen meblağların nominal bantta değerlendirmeler yapılarak hesap edildiğini, gerçek hisse bedellerini yansıtmadığını, HMK’nun 390/3.maddesinde ki düzenlemede “yaklaşık ispat” ölçüsünde bir kısım delil ve emarelerle haklılığı ihtimal dahilinde gösteren belgelere dayalı olması koşulunun arandığını, her ne kadar davalının muvazaalı işlemleri yargılama sonucunda sabit olacak ise de 2005 yılında kurulan şirketin reel değerinin noterde gösterilen bedelden kat kat yüksek olacağının aşikar olduğunu, hisse devrinin akabinde sermaye artırımı yapılarak şirket, sermayesini 2,5 katından fazla yükselttiğini, yargılamanın seyri esnasında müvekkilinin bu süreçte maddi anlamda mağdur edildiğini, mahkemece dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre HMK’nun 389. maddesi kapsamında müvekkili iddialarının yaklaşık olarak ispat edildiğini, davalı asil ise şirket kazancını kendi hesaplarına aktarmış, çeşitli gayrimenkuller edindiğini, şirket hisse değerlerinin devir sonrası artırıldığı gözetildiğinde yaklaşık ispatın sağlandığını belirterek; mahkemece ihtiyati tedbirin reddine ilişkin verilen kararın kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilerek yeniden hüküm kurulmasına, HMK 389 ve 390.maddeleri gereğince talebin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ihtiyati tedbir talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Geçici hukuki koruma türlerinin başında gelen İhtiyati Tedbir 6100 sayılı HMK’nın 389 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nin 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları, 390. maddesinde ihtiyati tedbir talebi, 391. maddesinde ihtiyati tedbir kararının kapsam ve içeriği, 393. maddesinde ihtiyati tedbir kararının uygulanması, 394. maddesinde ihtiyati tedbir kararına itiraz ve uygulanacak usule yer verilmiştir.

HMK’nın 389. maddesine göre, ihtiyati tedbirin şartları; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğmasından endişe edilmesi olarak açıklanmıştır. Ayrıca tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceği belirtilmiştir. Yine aynı Yasa’nın 390/3. maddesinde haklılığın yaklaşık olarak ispat edilmesi zorunluluğu koşulu aranmıştır.
Somut olayda davacı, davalı şirketteki hissesini devrettiğini ancak devir bedelinin çok düşük olup edimler arasında orantısızlık bulunduğu iddiasıyla alacak talebinde bulunmuş, davalıların menkül ve gayrimenkül malları ile şirket hisselerinin devrinin engellenmesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş olup, davanın alacak talebine ilişkin olduğu, ihtiyati tedbir konulması istenen malların davanın konusunu oluşturmadığı, ilk derece mahkemesince farklı gerekçe ile talebin reddine karar verilmiş ise de, netice olarak ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının yerinde olduğu anlaşılmakla HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince davacının ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,80 TL harçtan peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/07/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan… Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

D.A.Ç