Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/779 E. 2023/1540 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/04/2023
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …

DAVALILAR : 1- …

VEKİLLERİ : Av. … & Av. …

: 2- … – (T.C No: … ) – …
DAVA : El Atmanın Önlenmesi-Ecrimisil
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 12/07/2023
YAZIM TARİHİ : 12/07/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan el atmanın önlenmesi- ecirimisil davasında 10/04/2023 tarihinde tesis edilen karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil Banka’nın mülkiyetinde bulunan Konya ili, … İlçesi, … Mah. … Cad. No:… adresinde bulunan tapunun … ada, … parsel, .. ve … No’lu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazlar, … Şubesi müşterisi olan … Tic.Ltd.Şti. ve … arasında yapılan anlaşmaya istinaden 13.11.2018 tarihinde bankalarınca tefevvüz edildiğini, müvekkili bankanın mülkiyetine geçen söz konusu taşınmazın davalı şirket tarafından hiçbir haklı sebebe dayanmaksızın işgal edildiğini, bu sebeple, davalılara ekte bulunan Konya …Noterliği’nce 14.11.2019 tarih, … yev. Nolu ve Konya …Noterliği’nce 14.11.2019 tarih, … ev. Nolu ihtarnameleri gönderilmiş olup, bu ihtar davalılara 15.11.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, fakat gönderilen ihtara rağmen davalılar taşınmazı müvekkil Banka’ya boş olarak teslim etme ve belirtilen ecrimisil bedelini de ödeme yükümlülüğünden kaçınarak, edimlerini yerine getirmediğini, bu sebeple davalının şirket fuzuli işgalci durumunda olduğunu, taşınmazların devrine müteakip adı geçen davalılara Konya …Noterliği’nin 13.11.2019 tarih, … yevmiye nolu ihtarname ile taşınmazın devir tarihi dikkate alınarak ihtarın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde tahliye etmesi ve 29.11.2019 tarihinden itibaren … nolu bağımsız bölüm için aylık 2300,00-TL, olmak üzere 27.600,00-TL, … nolu bağımsız bölüm için ise aylık 3000,00-TL olmak üzere toplam 36.000,00-TL ecrimisil tutarını yasal faizi ve masraflarıyla birlikte işleyecek kira bedellerinin kendisinden ecrimisil bedeli olarak talep edileceğinin bildirildiğini, İhtarnameye rağmen davalı şirket taşınmazı boşaltarak müvekkil bankaya teslim etmemekle beraber davalıların ecrimisil bedelini ödememekte ısrarcı olduğunu beyan ederek davalı … Tic.Ltd.Şti. ‘nin Konya ili, … İlçesi, … Mah. … Cad. No: … adresinde bulunan tapunun … ada, … parsel, … ve … nolu bağımsız bölüm de kayıtlı taşınmazın boş olarak müvekkili bankaya teslimine, taşınmazın davalılar zilyetliğinde kaldığı 13.11.201 tarihinden 14.11.2019 tarihine kadar her iki taşınmaz için toplamda 63.600,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte taşınmaz kullanım bedeli olarak davalıdan tahsili ile müvekkili bankaya ödenmesine, davalılardan ihtarname tarihinden başlayarak taşınmazın boş olarak müvekkili bankaya teslim edileceği tarihe kadar geçecek süre için 1 no’lu bağımsız bölüm için aylık 2.300,00- TL, … no’lu bağımsız bölüm için kullanım bedeli aylık 3.000,00-TL olmak kaydıyla toplamda 5.300,00-TL ile ecrimisilin ve temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizinin hesaplanması ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkilden ecrimisil talep edilebilmesi için haksız bir işgalin söz konusu olması ve aynı zamanda davalının da kötü niyetli olmasının gerektiğini, iyiniyet kurallarına aykırı davranan karşı taraf olduğunu, müvekkili tarafından Konya ili … ilçesi … Mah tapuda … ada … parselde kayıtlı bulunan … kat … ve … nolu depolu dükkanlar, geri alma şartı ile davacıya 13.11.2018 tarihinde devredildiğini, söz konusu gayrimenkullerin devri için 11.09.2019 tarihinde dilekçe ile başvurulması üzerine, davacı tarafından şifahi olarak geri alma tutarı 1.000.000,00-TL olarak bildirildiğini ancak fiyatın yüksek olmasından dolayı müşterinin vazgeçtiğini, fakat davacının internet sitesinde satılık gayrimenkuller ilanında, bahsi geçen gayrimenkuller 830.000,00-TL’den ilana çıkarılmış olup davacı tarafça müvekkiline teklif edilen miktar ile ilanda belirtilen tutar arasında ciddi bir fark oluştuğunu, ayrıca davacı bankanın internet sitesinde söz konusu gayrimenkullerin fotoğrafları paylaşılırken müvekkili şirketin adı da deşifre edilerek itibarının zedelenmesine sebep olduğunu, bu durum müvekkili şirketin aleyhine bir durum olup taraflarınca kabul edilemez mahiyette olduğunu, bu duruma ilişkin davacı bankaya ihtar çekildiğini, ancak davacı herhangi bir cevap vermediğini, ayrıca belirtmek gerekir ki şu anda söz konusu gayrimenkuller davacının mülkiyetinde değil, üçüncü bir kişiye satıldığı hususunda bilgilerinin olduğunu, dolayısıyla bu husus usul eksikliği sonucunu doğurduğundan usuli eksikliğin giderilmesini talep ettiklerini, yine davacı tarafça talep edilen faiz oranları oldukça yüksek olup kabul edilemeyeceğini ve müvekkillerinin temerrüde düşürülmesi gibi bir durum söz konusu olmadığını, davacı bankanın kendisi iyi niyet kurallarına aykırı davranışlarına dayanarak hak elde etmeye çalışmasının kabul edilemeyeceğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davalı … Tic.Ltd.Şti. ‘nin Konya ili, … İlçesi, … Mah. … Cad. No: … adresinde bulunan tapunun … ada, … parsel, … ve … nolu bağımsız bölüm de kayıtlı taşınmazın boş olarak müvekkil Banka’ya teslimine, 2. Taşınmazın davalılar zilyetliğinde kaldığı 13.11.2018 tarihinden 14.11.2019 tarihine kadar her iki taşınmaz için toplamda 63.600,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte taşınmaz kullanım bedeli olarak davalıdan tahsili ile müvekkil Banka’ya ödenmesine ; Davalılardan ihtarname tarihinden başlayarak taşınmazın boş olarak müvekkil Banka’ya teslim edileceği tarihe kadar geçecek süre için 1 no’lu bağımsız bölüm için aylık 2.300,00- TL, … no’lu bağımsız bölüm için kullanım bedeli aylık 3.000,00-TL olmak kaydıyla toplamda 5.300,00-TL ile ecrimisilin ve temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizinin hesaplanması ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraf üzerinde bırakılmasını karar verilmesini talep ve dava ettiği,
6102 sayılı TTK’nun 5/A-1. maddesinde;”(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklinde, yine 7155 sayılı Kanun’un 23.maddesi ile eklenen 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-1.ve 2. Maddesinde;”(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde, 6100 sayılı HMK’nun 114/2.maddesinde;” (2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” şeklinde, HMK’nun 115/1.ve 2. maddesinde;” (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklinde düzenlemeler yapılmıştır.
Dosya İncelendiğinde davalı vekilinin beyan dilekçesinde de yapmış olduğu itiraz dikkate alınarak yapılan dosya incelemesinde davacı vekilince arabuluculuk görüşmesinin davanın görevsizlik kararı verildiğinden görevli olan Mahkememize tevzi edilene kadar geçen süre içerisinde arabuluculuk şartının yerine getirilmesine ilişkin herhangi bir işlem yapılmadığı, ancak davacı tarafın Mahkememiz 20/02/2023 tarihinde yapılan celsesinden sonra arabuluculuğa başvurduğu ve son oturum tarihi olarak 06/03/2023 tarihinde son oturumun yapıldığına ilişkin arabuluculuk görüşme tutanağını mahkememize sunmuş iseler de; arabulucuk kanunu uyarınca arabulucuk görüşmesinin mahkememizin öninceleme duruşmasından önce tamamlanarak yargılamanın başlamasından önce teslim etmesi gerektiği ve arabuluculuk tutanağının sunulmasının bir dava şartı olduğu ve bu şartın sonradan giderilebilecek bir eksiklik olmadığından davacının sonradan başvurmuş olduğu arabuluculuk görüşmesi ve sunmuş olduğu arabuluculuk görüşme tutanağının reddine ile davanın HMK’nun 115. ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davacının davasının dava şartı yokluğundan usulen reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu dava ecrimisil yani haksız işgalden kaynaklı alacağa ilişkin olduğunu, bu sebeple mahkemenin görevli olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, her ne kadar davalı taraflardan biri şirket ise de görülmekte olan davanın konusu ecrimisil alacağı olduğunu, taraflar arasında herhangi bir ticari iş veya ticari ilişki sebebinden kaynaklanan bir alacak söz konusu olmadığını, bu sebeple görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, kabul etmemekle beraber bir an için görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunu düşünülse de verilen bu kararın kabul edilemeyeceğini, Ticaret Mahkemelerinde zorunlu dava şartı arabuluculuk tutanağı dosyaya sunulmuş olup mahkemece verilmiş süre içerisinde eksik kalan bu kısmın tamamlandığını beyanla ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı tarafından davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, Konya …Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın ticari dava olduğu bu sebeple Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmeden kesinleşmesi üzerine davacının talebi doğrultusunda dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği ve Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’ince de davacının dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Gerek öğretide gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle işgal tazminatı, hak sahibinin, taşınmazı kullanması nedeniyle kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir bedeldir.
Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunun 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde somut olaya bakıldığında; eldeki davanın mutlak veya nisbi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan sözedilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görevi kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi uygulama, Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluş amacına ve niteliğine aykırı düşecektir. (Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 2019/699 Esas- 2020/4277 Karar sayılı ilamı) Mahkemece davacının, mülkiyet hakkına dayalı olarak el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteği ile eldeki davayı açtığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüm yerinin 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gözetilerek karşı görevsizlik kararı verilerek davanın görev yönünden usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın ticari dava olduğu kabul edilerek arabuluculuk dava şartından usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davacının istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.3 maddesi gereğince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/04/2023 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Konya … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK’nın 36/5 maddesi gereğince yatırılan teminatın yatırana iadesine,
7-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/07/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.Ç