Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/618 E. 2023/1286 K. 02.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/07/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR : Müteveffa … Mirasçıları
: 1- … (T.C. Kimlik No:…)
: 2- … (T.C. Kimlik No:…)
: 3-… (T.C. Kimlik No: …)

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 02/06/2023
YAZIM TARİHİ : 06/06/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olmadığının tespiti ve alacak davasında 02/07/2019 tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalı şirketin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirkete ve iştiraki olan şirketlere değişik zamanlarda yüksek oranlarda kar payı dağıtılacağı, istediği zaman parasını kısmen veya tamamen geri alabileceği yönünde güven telkin edildiği için para verildiğini, müvekkilinin defalarca istemesine rağmen yatırdığı parayı geri alamadığını, davalı şirket yetkililerinin Türk Ticaret Kanunu, Bankacılık Kanunu, Sermaye Piyasası ve sair kanun hükümlerini ihlal ettiklerini, bu konuda şirket yetkilileri hakkında ceza davaları açıldığını, bu nedenlerle taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik davalı tarafa verilen şimdilik 20.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı 08/04/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 76.000,00 TL artırarak toplam 96.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıdan HMK 84/1-a maddesi gereğince teminat alınması gerektiğini, dava dilekçesine ekli olarak sunulan belgeyi kabul etmediklerini, müvekkili yönünden belgenin bağlayıcı olmadığını, davacının müvekkiline iddia ettiği gibi para ödemediğini, davacının hisse senetlerini dava dışı 3. kişilerden iktisap ettiğini, bu hisse senetleri karşılığında ödemeyi müvekkiline değil akidine yaptığını, davacının hisse senetlerine dayanarak eski TTK 329 ve 405. maddelerindeki amir hükümleri gereğince alacak talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin bankacılık mevzuatına dayanarak herhangi bir mevduat toplamadığını, toplamasının da mümkün olmadığını, aynı şekilde müvekkilinin SPK, TTK ve BK hükümlerini ihlal etmediğini, davacının hile iddiasının yasal dayanağının bulunmadığını, hile iddiasına hukuki üstünlük tanınması halinde 1997 yılından günümüze kadar davalı şirket aleyhinde görsel yazılı ve internet medyasında çıkan haberler SPK tarafından kamuoyuna yapılan tüm duyurular, meclis araştırma raporları, davalı tarafından yapılan ilan ve açıklamalar, davacının “hileye düşürüldüğümü yeni öğrendim” şeklindeki iddiasının asılsız olduğunu, tüm bu bilinen mağruf gerçekler karşısında aradan 19 yıl süre geçtikten sonra şirket ortağı olmadığını, ortaklık ilişkisini benimsemediğini, hile ile kandırıldığını belirtmesinin kötü niyetini gösterdiğini, bu nedenle husumet yöneltilemeyeceğini, hakdüşürücü süre ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, davacının …’de mutad meskeni olmadığını, teminat yatırılması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, 96.000,00 TL’nin dava tarihi olan 12/03/2018 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle; hak düşürücü ve zamanaşımı savunmalarının dürüstlük kuralı gerekçe gösterilerek ret edilemeyeceğini, 2007 tarihli mektuplardan 11 yıl sonra dava açılmış olmasının zamamaşımı sürelerinin geçirildiğini ve dürüstlük kuralına davacının aykırı davrandığını ortaya koyduğunu, davacının başından beri şirkete ortak olduğunu, ortaklık iradesi ile hareket ettiğini ortaya koymakla davalı şirkete ortaklık ilişkisini benimsemekte olduğunu, davacının dosyaya sunduğu belgenin üzerinde dahi ortaklık ilişkisi olduğunun izahtan vareste olduğunu, davacının iyi niyetten yoksun ve dürüstlük kuralına aykırı iddia ve davasının reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu … A.Ş’nin unvanının … A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna eklenen geçici 4. Maddede; “(Ek:5/12/2019-7194/41 md.)31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır” denilmektedir.
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun … tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini, davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle; tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili bildirdiği deliller esastan değerlendirilmeden, 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince; tarafların istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılması gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Yasal düzenleme gereğince davalının istinaf talebinin KABULÜNE; Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin 02/07/2019 tarih … E. … K. sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yatırılan 1.639,44 TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleşince ve talep halinde davalı şirkete iadesine,
2- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davalı şirket tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1- Açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2- Davacılar tarafından dava açılırken yatırılan 341,55 TL peşin ve ıslah talebi sırasında yatırılan 1.297,89 TL olmak üzere toplam 1.639,44 TL harçtan alınması gereken 179,90 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 1.459,54‬ TL’nin karar kesinleşince ve talep halinde davacılara iadesine,
3- Davacılar tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 179,90 TL maktu karar harcı, 800,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 175,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.190,8‬0 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine,
4- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) Konya … İcra Dairesinin .. Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK’nın 36/5 maddesi gereğince yatırılan teminatın yatırana iadesine,
D) İlk derece mahkemesince davalıdan tahsiline karar verilen tamamlama harcı ile ilgili harç tahsil müzekkeresi düzenlenmiş ise; müzekkerenin bila infaz iadesinin istenmesine, iade işleminin İlk derece mahkemesince yapılmasına,
E) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
F) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 02/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

O.B.