Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/01/2023
NUMARASI : Esas – Karar
İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …
İSTİNAF EDEN DAVALI : 1- … – T.C Kimlik No: …
: 2- … – T.C Kimlik No: …
: 3- … – T.C Kimlik No: …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … –
DAVA : Alacak (Kooperatif Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 28/12/2023
YAZIM TARİHİ : 28/12/2023
Davacı tarafından, davalılar aleyhine Konya.. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 04/01/2023 tarihinde tesis edilen karara karşı, davacı ile davalı …’ın istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatifin başlangıçta ….Kooperatifi ismiyle 2006 yılında kurulduğunu, sonrasında 2008 yılında davalı … tarafından devralındığını ve isminin ….Konut Yapı Kooperatifi olarak değiştirildiğini, isim değişikliği ile davalının kooperatifi 290.000,00-TL (ikiyüzdoksanbinTL) bakiye ile devraldığını, …’in kooperatifin kurulmasını sağlayan yüklenici firma sahibi olduğunu, davalı …’ın eski yönetim kurulu başkanı olduğunu, diğer davalı …’ın ise eski yönetim kurulu üçüncü yedek üyesi olduğunu, davalı …’in eski yönetim kurulunu kendisinin belirleyerek kooperatifi istediği şekilde yönettiğini, yapılan işlerin çoğunun usulsüz ve suç teşkil eden işler olduğunu, kooperatifin 2012 tarihindeki genel kurula sunulan denetim raporunda da davalı …’in kooperatifin işleriyle ilgili yönetim kurulunun yetkilerini gasp ettiğinin raporlandığını, yeni yönetimin seçilerek görevi devralmasıyla kooperatif defter ve kayıtlarında yapılan birçok usulsüz işin tespit edildiğini, yine yeni seçilen yönetim kuruluna davalılar hakkında birçok şikayetler geldiğini, yapılan genel kurulda davalı eski yönetim kurulu başkanı …’ın ibra edilmediğini, genel kurulda alınan kararla Hesap Tetkik Komisyonu kurulduğunu, komisyonun incelemeleri sonucu ödenmiş birçok aidat ödemesi olmasına rağmen ödemelerin ortada olmadığının tespit edildiğini, 1.723.454,00-TL’nin ortada olmadığının anlaşıldığını, yapılan aidat ödemelerinin birçoğunun davalı …’e yapıldığını ancak ödenen paraların nerede olduğunun belli olmadığını, yine eski yönetim döneminden 97.000,00-TL’lik vergi borcunun olduğunun tespit edildiğini, yine komisyon tarafından …’in kendisine ve yakınlarına kooperatif kaynakları kullanılarak yapılan 328.050,00-TL harcama olduğunun tespit edildiğini, …’in davalılar ile birlikte kooperatifi haksız ve hukuka aykırı olacak şekilde işlemler yaparak zarara uğratmış olduklarının kooperatif kayıtlarından ortaya çıktığını, davalılar hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu beyanla fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla öncelikle ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı verilerek davalı … üzerine Selçuklu ve Meram Tapu Müdürlüklerinde kayıtlı taşınmazlara tedbir ve haciz konulmasına, maddi zararlarının dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 21/04/2021 havale tarihli dilekçesinde özetle; mahkemenin ara karar gerekçesinde belirtilen dava değerinin 8.000,00 TL olduğuna yönelik değerlendirmenin doğru olmadığını, mahkemece belirlenen 2.029.837,80 TL’lik tazminat alacağına yönelik dava değeri üzerinden 13/10/2015 tarihinde eksik harcın tamamlandığını, dava değeri bu miktara arttırılmış olup bu miktar üzerinden taşınmazlar üzerine yeniden tedbir konulmasını talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle açılan davanın kooperatifler kanunu gereğince genel kuruldan izin alınarak veya denetçiler tarafından açılması gerektiğini, bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, açılan davanın yönetim kurulu üyelerinin tamamına yönelik açılmadığını, iddia edilen iş ve eylemlerin müvekkilinin sorumlu olmadığı dönemlerde gerçekleşmiş olabileceğini, bu dönemlere ilişkin olarak müvekkiline sorumluluk yönetilemeyeceğini, yönetim kurulu diğer kişilere de davanın yöneltilmesi gerektiğini, sorumluğunun yönetim kurulunda olabileceğini, müvekkilinin kooperatifi zarara uğratacak hiçbir iş yapmadığını, iddiaları kabul etmediklerini, müvekkilinin görevde olduğu dönemlere ilişkin iddiaların davacı tarafça açıkça belirlenerek açıklanması gerektiğini, iddiaların hiçbirini kabul etmemekle birlikte alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılarca davaya cevap verilmediği, vekillerince duruşmalardaki beyanlarında ve celse arasındaki talep dilekçelerinde davanın reddini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan mahallinde keşif yapılarak inşaat mühendisi, muhasebeci ve kooperatif hukukunda uzman bilirkişi heyetince mahkememize sunulan 30/06/2015 tarihli ek raporda özetle; “…Davacı kooperatifin incelenen mevcut defter ve belgelerine göre; 2008-2012 yıllarında 3.527.972,00 TL üye aidatı tahsilâtı kaydı yaptığı, 480.856,98 TL inşaat harcamaları kaydı yaptığı,512.121,78 TL inşaat ssk giderleri kaydı yaptığı, 18.720,00TL ise … isminde avans kaydı yapıldığı, 2.622.690,90 TL Muhtelif Avanslar isminde avans kaydı yapıldığı, 32.444,88 TL kooperatif genel giderler kaydı yapıldığı, 91.830,06 TL personel maaşları kaydı yapıldığı, 2008-2012 yılları arasında inşaata harcanan giderler ilte verilen avanslar toplamının 3.122.267,88 TL olduğu, Ancak inşaat mühendisi bitirkişi tespitine göre her iki bloğun maliyetinin 1.092.430,08 TL olduğu, arada oluşan farkın 2.029,837,80 TL olduğu, dolayısıyla davacı kooperatifin yöneticilerinin söz konusu miktara ilişkin harcamaları belgelendirerek ilgili avans hesaplarının kapatılmaması sebebiyle kooperatifin söz konusu miktar kadar zarara uğradığı …” kanaatleri bildirilmiştir. Bu itibarla kooperatif yöneticisi olan davalı …’ın yöneticilik sıfatının gerektirdiği özen ve bağlılık yükümlülüklerine aykırı hareketleri sebebiyle kesinleşen ceza mahkemesi kararında da belirtildiği üzere görevini kötüye kullanarak davacı … 2.029,837,80 TL zarara uğrattığı, bu zararın kendisinden tazmininin gerektiği….” gerekçesiyle davanın davalılar … ve … yönünden pasif husumet eksikliğinden usulden reddine, davanın davalı … yönünden kabulü ile; 2.029.837,80TL’nin; 8.000,00TL’si için dava tarihi olan 10/07/2012 tarihinden, 2.021.837,80TL’si için ıslah tarihi olan 21/04/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; anılan kooperatifin daha önce….Konut Yapı Kooperatifi adı altında faaliyete başladığını, fakat o dönemde kooperatifin hiçbir ilerleme kaydetmediğini ve yetkililerin kooperatifi kendi haline bıraktıklarını, nihayetinde müvekkili …’ın yönetimini alarak inşaatı kendisinden fedakarlıklar yaparak 2,5 yıl içerisinde bitirme aşamasına getirdiğini, müvekkilinin çabası ile üyelerin evlerine kavuştuklarını, davacının dilekçesinde ileri sürdüğü hiçbir olay ve olguyu ispat edemediğini, bu kapsamda iddia edilen iş ve eylemlerle ilgili olarak davacı yönetim kurulu üyelerinden bir kısmına dava açıldığını, iddia edilen iş ve eylemlerin müvekkilinin sorumlu olmadığı önceki kooperatif döneminde gerçekleşmiş olduğunun davacının dava dilekçesinden de anlaşılacağını, bu dönemlerle ilgili olarak müvekkiline bir sorumluluk yüklenemeyeceğini, yine iddia edilen iş ve eylemlerin haklarında dava açılmayan diğer yönetim kurulu üyelerin sorumlu oldukları dönemlerde yapılmış olabileceği durumu da gözetilerek davanın bu kişilere de yöneltilmesi gerekeceğini, yerel mahkemece eski kooperatif dönemine dair hiçbir araştırma yapılmadığını, Kooperatifler Kanununun 98. maddesinin atıfta bulunduğu 6762 sayılı TTK’ nun 341. maddesi gereğince bu davanın açılabilmesi için genel kuruldan izin alınması ve davanın denetçiler tarafından açılması gerektiğini, bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, yargılamanın seyrinde usulsüzlükler bulunduğunu, davacı dilekçesinde, kısmi dava ile 8.000 TL tazminat talep edildiğini, dosya kapsamında alınan 30.09.2014 havale tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen toplam tazminat değeri için, sayın mahkemece 06.05.2015 tarihli 7. celsede davacı vekiline belirlenen tazminat değeri üzeriden harç ikmali için süre verildiğini, davacının hiçbir ıslah dilekçesi sunmadan sadece bilirkişi raporu ile tespit edilen tazminat değeri üzerinden harç ikmali yaptığını, dolayısıyla ıslah dilekçesi verilmediği halde, en son duruşmada 21.04.2021 tarihli davacı vekilinin beyanının bir ıslah dilekçesi olduğu yorumunun hatalı olduğunu, dilekçesi olmadığı halde son duruşmada ıslah olarak kabul edilen eski tarihli dilekçe için taraflarına savunma hakkı verilmediğini, bu nedenle son duruşmada ileri sürülen zamanaşımı itirazlarının süresinde görülmeyerek reddedildiğini, yerel mahkemenin delil olarak nazara aldığı ceza dosyasının yapılan yargılanmasında, suç unsurunu dayandırdığı delilin yine hukuk davasındaki bilirkişi raporu olması olduğunu, yani hukuk davası ceza dosyasını bekletici mesele yapmış fakat ceza dosyası ise hukuk dosyasındaki bilirkişi raporunu nazara alarak müvekkili hakkında ceza tayini yoluna gittiğini, aşamalardaki tüm beyanlarını tekrarla kararın kaldırılarak davacının ispat olunamayan davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece davalılardan … ve … hakkında davanın usulden reddine karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını, kararın bu yönüyle kaldırılması gerektiğini, dava dosyasındaki tazminatlar belirsiz alacak davası olarak ikame edilmiş bir dava olup, ilk dava açılış tarihi itibari ile faize hükmedilmesi gerekirken kısmi dava olduğu düşüncesi ile 21/04/2021 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi hukuka uygun olmadığını beyanla istinaf başvurularının kabulü ile ilamının kaldırılmasına, davanın ilk dava açılış tarihinden itibaren faizi ile birlikte kabulüne, davalı …’ın yaptığı istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, kooperatif yöneticilerinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Her ne kadar ilk derece mahkemesince verilen karara karşı yukarıda yazılı gerekçelerle davalı … ve davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de; davalı … ve davacı vekilinin dairemize gönderdiği 27/12/2023 tarihli dilekçelerinde istinaf taleplerinden feragat ettiğini bildirdikleri, taraf vekillerinin vekaletnamelerinde kanun yollarından feragat yetkilerinin bulunduğu ve dosyanın henüz karara bağlanmadığı anlaşıldığından; HMK’nın 349/2 maddesi gereğince davalı … ve davacının istinaf başvuru taleplerinin feragat nedeniyle reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … ile davacının istinaf başvuru taleplerinin feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Davalı … tarafından yatırılan 34.844,46 TL harçtan, alınması gereken 269,85 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 34.574,61 TL harcın talep halinde bu davalıya iadesine,
3-Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunanlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
7-Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceklerine 28/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır