Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/504 E. 2023/1686 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2022
NUMARASI : Esas Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 15/09/2023
YAZIM TARİHİ : 18/09/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası ile açılan istirdat davasında 10/03/2022 tarihinde tesis edilen karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafın davacı hakkında 18/11/2018 tanzim 28/02/2019 vade tarihli 15.000,00 TL bedelli bono gösterilerek kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlattığını, davacıya çıkarılan tebligatların muhtara teslim ettiğini ve muhtarın davacıya haber vermediğini, davacının bu takipten aracı ile seyir halindeyken polis tarafından durdurulup aracın haczedilmesi ile öğrendiğini, icra tehdidi altında toplam 23.735,48 TL ödediğini ve bu ödeme ile hakkındaki icra dosyasının kapandığını, dava konusu hakkında arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, söz konusu senedin 2018 yılında tanzim edilmesine rağmen davalı ile davacı arasındaki ticari ilişkinin 2017 yılında sona erdiğini, takip konusu senede dayanak olarak gösterilen malın satıldığına dair davalı tarafından herhangi bir faturanın kesilmediğini ve tarafına herhangi bir teslimatın da yapılmadığını, davacının aleyhine başlatılan icra takibi neticesinde mağdur olduğunu ve borcu olmayan bir miktarı ödemek zorunda kaldığını, bu nedenle davalının haksız tahsil ettiği miktarın ödenmesi için istirdat davası açtığını beyan ederek 23.735,48 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte istirdadına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacı ile müvekkili arasında 2013 yılından itibaren süre gelen ticari ilişkinin olduğunu, davacı tarafa müvekkili şirket tarafından değişik tarihlerde mal satışı yapıldığını ve bu satışlara dair davalı tarafın faturalar tanzim ettiğini bu faturaları resmi defter ve belgelerine işlediğini ayrıca vergi dairesi ve kurum kayıtlarına da BA BS kayıtlarına bu hususu yansıttığını, davalının borcum yok icra baskısı altında ödemek zorunda kaldığım dediği ve öyle dediği senedi de davacı tarafın cari borcuna mahsuben verdiğini, takibe konu senedin ticari ilişkiden kaynaklı borç için alındığını, davacı tarafa malın satılmadığı iddiasının da doğru olmadığını, takibe ve davaya konu senedin davacının eski cari borçlarına istinaden alındığını beyan ederek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Davalı tarafın davacı hakkında 18/11/2018 tanzim 28/02/2019 vade tarihli 15.000,00 TL bedelli bono gösterilerek kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlattığını, davacıya çıkarılan tebligatların muhtara teslim ettiğini ve muhtarın davacıya haber vermediğini, davacının bu takipten aracı ile seyir halindeyken polis tarafından durdurulup aracın haczedilmesi ile öğrendiğini, icra tehdidi altında toplam 23.735,48 TL ödediğini ve bu ödeme ile hakkındaki icra dosyasının kapandığını, dava konusu hakkında arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, söz konusu senedin 2018 yılında tanzim edilmesine rağmen davalı ile davacı arasındaki ticari ilişkinin 2017 yılında sona erdiğini, takip konusu senede dayanak olarak gösterilen malın satıldığına dair davalı tarafından herhangi bir faturanın kesilmediğini ve tarafına herhangi bir teslimatın da yapılmadığını, davacının aleyhine başlatılan icra takibi neticesinde mağdur olduğunu ve borcu olmayan bir miktarı ödemek zorunda kaldığını, bu nedenle davalının haksız tahsil ettiği miktarın ödenmesi için istirdat davası açtığını beyan ederek 23.735,48 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte istirdadına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davanın İİK.72.maddesine dayalı menfi tespit ve istirdat davası olduğu, İİK.72.maddesinde; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir….” şeklinde, 6102 sayılı TTK.778/1-a maddesi yollaması ile TTK’nun 687.maddesinde; “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. (2) Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ilişkin hükümler saklıdır.” şeklinde, 6102 sayılı TTK’nun 825.maddesinde; “(1) Borçlu, emre yazılı bir senetten doğan alacağa karşı ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senet metninden anlaşılan def’ilerle alacaklı kim ise ona karşı, şahsen haiz bulunduğu def’ileri ileri sürebilir.(2) Borçlu ile önceki hamillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan def’ilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlinde caizdir.” şeklinde, 6100 sayılı HMK.nun 200.maddesinde;”Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.(2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. ” şeklinde, HMK’nun 201.maddesinde:”Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı, 6100 Sayılı HMK’nın 225-239. Maddeleri arasında yemin hukuki müessesesi düzenlenmiştir. (Yargıtay 1. HD’nin 15/01/2018 tarihli 2015/7084 Esas, 2018/193 Karar sayılı ilamı, özü; yeminin konusu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Yüksek Yargıtay 9. HD’nin 20/09/2017 tarih, 2015/11853 Esas, 2017/13756 Karar sayılı ilamı, özü; bir kimsenin bir hususu bilmesi, onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır.)
Dosya incelendiğinde dava konusu borcun senede dayandığı , senede karşı ispatın ancak senet yoluyla olacağı , davacının davasını ancak senetle ispatlayabileceği, dosya kapsamında borcu ödediğine dair elinde herhangi bir delil bulunmadığı, HMK ilgili hükümlerince iddia edenin iddiasını ispatla mükellef olduğu dosya kapsamında davacının iddialarını ispatlayıcı somut bir delil bulunmadığı, ancak senede karşı senetle borcun olmadığının ispatlanabileceği, davacının buna ilişkin bir delil dosyaya sunmadığı, alınan raporlarda da davaya ilişkin bononun taraf defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı vekiline dava dilekçesinde yemin hakkı olduğu hatırlatıldığı ancak davacının yemin hakkını kullanmadığı da gözetilerek yukarıda açıklanan nedenlerle ispat edilemeyen davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davacının davasının ispatlanamaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu senet 2018 yılında tanzim edilmiş olmasına rağmen taraflar arasındaki ticari ilişki 2017 yılında sonlandığını, senedin tanzim tarihinde taraflar arasında bu bonoya sebep olabilecek herhangi bir ilişkinin olmadığını, borcun kabulü kesinlikle mümkün olmamakla birlikte söz konusu senedin üzerinde malen kaydının bulunduğunun görüldüğünü, müvekkili ile davalı taraf arasında herhangi bir ilişki bulunmayan bu tarihlerde müvekkili davalıdan herhangi bir mal almamış olup senede dayanak olarak gösterilmiş malın satıldığına dair davalı tarafından herhangi bir faturanın kesilmediğini, tarafına herhangi bir teslimatın da yapılmadığını, işbu davada müvekkilinden malların teslim almadığına dair belge sunması beklenmekte olup faturası dahi düzenlenmeyen ve teslim edilmeyen mahcuzları teslim almadığını nasıl ispatlanması istendiğinin taraflarınca anlaşılamadığını, kaldı ki davaya ve takibe konu 28.02.2019 vade tarihli 15.000,00 TL tutarlı bono ile ilgili olarak yapılan incelemede bu senedin davalı defterlerinde bulunmadığının tespit edildiğini, “Malen” kaydı bulunan bonoda borçlu alacaklıdan mal almadığını iddia etmesi halinde davalının beyanlarının aksine alacaklı lehtar elinde “malen” bedel kaydı bulunan senedin temel hukuki ilişkiden bağımsızlığı ilkesinden faydalanamayacağını, bu aşamadan sonra alacaklı lehtar elinde bulunan senedin kendi beyanı ile kabul ettiği temel ilişkiye dayalı olarak verildiğini ispat külfeti altına gireceğini, işbu dosyada bulunan bilirkişi raporunda da bu hususa ilişkin olarak; “bono düzenleme ve icra takibinin başladığı tarihler itibariyle oluşan hesap bakiyeleri, 31.08.2019 tarihinde yüksek tutarlı fatura düzenlenmesi, düzenlenen faturanın geçmiş yıl teslimleriyle ilişkilendirilmesi, teslimlerle ilgili irsaliyelerin ibraz edilmemesi sonradan yapılan düzenlemeyle hesap bakiyesinin bono tutarına eşitlenmeye çalışıldığı izlenimi verdiğini, davalı tarafın düzenlediği 31.08.2019 tarihli … seri numaralı 93.410,99 TL tutarlı faturanın yasal olarak hiç düzenlenmemiş hükmünde olduğu” şeklinde ibarenin yer aldığını, davalı defterlerinde müvekkilinin borçlu olduğuna dair herhangi bir kayıt olmadığı gibi senede konu edilen malların faturası ya da teslimine ilişkin bir ibare de bulunmadığını beyanla ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; istirdat istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre davalı tarafından davacı aleyhine Konya ..İcra Müdürlüğü’nün ….Esas sayılı dosyası ile 10/09/2020 tarihinde davacının keşidecisi, davalının da lehtarı olduğu malen kaydı bulunan 18/11/2018 tanzim, 28/02/2019 vade tarihli 15.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak toplam 18.934,83 TL alacak için kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi başlatıldığı, davacının 20/10/2020 tarihinde ihtirazi kayıtla dosya borcunu ödediği ve ödediği bedelin istirdatı için 26/01/2021 tarihinde işbu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafından takibe konulan bonoda malen kaydı bulunmakta olup, bu kayıt mal teslimine karine teşkil etmektedir. Aksini davacının miktar itibariyle yazılı delillerle ispat etmesi gerekir. Davacı, malın teslim edilmediğini yazılı delillerle ispat edememiş, mahkemece hatırlatılmasına rağmen davalıya yemin de teklif etmemiştir. Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 406,00 TL istinaf karar harcından alınması gereken 269,85 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 136,15‬ TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/09/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır