Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2022
NUMARASI : Esas Karar
İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLLERİ : Av.
DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 03/01/2024
YAZIM TARİHİ : 04/01/2024
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 10/11/2022 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı, davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalı bankadan…. nolu teminat mektubu alındığını, teminat mektubuna karşılık banka tarafından 7.500,00 USD müvekkil şirket hesabından bloke edildiğini, buna ek olarak müvekkilinin komisyon bedelleri ödediğini, teminat mektubunun iadesi aşamasına gelindiğinde müvekkil şirket tarafından komisyon bedelleri ödenerek mektubun iade edildiğini, ancak davalı banka tarafından 4.500,00 USD ‘nin iadesinin yapıldığını, geriye kalan 3.000,00 USD bedelin iadesi yapılmadığını, müvekkil şirket tarafından birçok kez banka ile iletişime geçilmesine rağmen ve kalan meblağın iadesinin yapılmasının talep edildiğini, müvekkil şirket tarafından ilgili teminat mektubuna istinaden gerekli ödemelerin yapıldığını, davalı banka tarafından müvekkil şirketin alacağının iade edilmediğini, davalı banka ile iletişime geçilmeye çalışıldığını, bankaya borcun bulunmadığı iadenin neden yapılmadığının sorulduğunu, davalı banka tarafından alacaklı olduğu iddiasında bulunulduğunu ve taleplerine olumlu dönüş yapılmadığını, müvekkili şirket buna ilişkin olarak ayrıca Konya …Noterliği’nin 10.08.2020 tarih ve ..yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide etmişse de taleplerine ne menfi ne de müspet bir dönüş alamadığını, bu nedenlerle davanın kabulü ile, davalı banka nezdinde bulunan müvekkili şirkete ait 3.000,00 USD’nin işlemiş ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, arabuluculuk sürecinin anlaşmazlık ile sonuçlanması ve arabuluculuk sürecinin vekil ile takip edilmesi sonucu Avukatlık Asgari Ücret tarifesinin 16/2c maddesi gereğince arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin takdir edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde belirttiği üzere teminat mektubu komisyonları için bloke edilen tutarın gerçeği yansıtmadığını, davacı … nolu teminat mektubu aldığında 7.500,00 USD’ nin bloke edildiğini, fakat davacının söz konusu ifadesinin mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili banka tarafından davacı şirkete 61.000,00 USD bedelli … nolu teminat mektubu 09.11.2012 tarihinde tanzim edilerek verildiğini, devamla hesap hareketlerinden anlaşılacağı üzere davacı şirket, …. nolu USD hesabına 06/11/2012 tarihinde 3.400,00 USD, 07/11/2012 tarihinde 3.750,00 USD olmak üzere toplam 7.150,00 USD para ödemesi yaptığını, akabinde 618,99 USD sigorta poliçeleri –ekspertiz ücreti –ipotek ücreti olarak 320,25 USD daha önce verilen ve sonradan iptal edilen yine aynı tutarlı başka bir teminat mektubu komisyonu olarak tahsil edildiğini, … nolu USD hesabında mevcut 7.150,00 USD’ den dökümü belirtilen iki tahsilat yapıldıktan sonra hesap bakiyesi olarak 6.210,76 USD kaldığını, USD hesabından mevcut bakiye, 08/11/2012 tarihinde 6.210,76 USD (1891417-2111) teminat mektubu komisyon ödemesi için blokeye alındığını, bu nedenlerle talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; haksız ve mesnetsiz iddialardan ibaret davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…Dosya davacı itirazları değerlendirilmek üzere yeniden bilirkişiye tevdii edilmiş, bilirkişi 17/10/2022 tarihli ek raporunda neticeten; Teminat Mektubu için tahsil edilen 4.556,67 USD komisyonun 3.179,96 USD kısmının vadesiz USD mevduat hesabından 1.376,71 USD kısmının bloke işleminin uygulandığı teminat hesabından karşılandığı, tarafların beyanlarında, uygulanan ipotek işlemi için alındığı ifade edilen 618,99 USD nin teminat mektubu komisyonları için bloke edilen hesaptan değil vadesiz USD hesabından alınarak TL hesabına aktarıldığı, tarafların rızası ile uygulanması gereken ipotek işlemi için ödenen ekspertiz ücretinin ne kadar olduğu, ücretin piyasa koşullarına uygun olup olmadığının vs. dava konusu ile ilgisinin bulunmadığı, teminat mektubunun 10.11.2018 tarihinde Bankaya sorunsuz olarak iade edildiği, 11.12.2018 tarihinde hesaptaki bloke işleminin kaldırıldığı ve vadesiz USD hesabındaki bakiye ile birlikte 4.543,00 USD davacı firma yetkilisi ….’ya nakit olarak ödendiği, böylece bloke teminat hesabında para kalmadığı, vadesiz USD hesabında 0,59 USD bakiye kaldığı, teminat Mektubu için banka tarafından alınan yukarıda tashih edilmiş tutarları bildirilen komisyon tutarı ve ilave teminat olarak bloke koyma işleminin taraflar arasında imzalanan sözleşmeye ve mevzuata uygun olduğu şeklinde kök bilirkişi raporunda bildirdiği kanaatinde bir değişiklik olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıntılı, gerekçeli, denetlenebilir netice itibariyle birbiri ile uyumlu bilirkişi raporları mahkememizce yargılamaya esas alınmıştır. Tüm dosya muhtevası itibariyle; davalı bankanın yapılan işlemlerinde taraflar arasındaki sözleşmeye veya mevzuata aykırı herhangi bir durum tespit edilemediğinden ve mevcut delil durumu itibariyle davacı iddialarını ispatlayamadığı….” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından birçok kez davalı banka ile iletişime geçildiğini ve kalan meblağın iadesinin yapılmasının talep edildiğini, müvekkil şirket tarafından ilgili teminat mektubuna istinaden gerekli ödemeler yapılmış olmasına rağmen davalı banka tarafından müvekkili şirketin alacağının iade edilmediğini, davalı banka tarafından alacaklı olduğu iddiasında bulunulduğunu ve taleplerine olumlu dönüş yapılmadığını, yerel mahkemece hüküm kurulurken bilirkişi raporu hükme esas alınmış olup raporun eksiklikler ve subjektif yorumlar içerdiğini, bilirkişi raporunda da geçtiği üzere davalı şirket cevap dilekçesinde bu blokelere ilişkin olarak müvekkilinin 7.150,00 $ (USD) yatırdığını, bu bedel içinden önce 618,99 USD sigorta ekspertiz ücreti ve ipotek ücreti, 320,25 USD ise başkaca bir teminat mektubu için komisyon alındığını iddia ettiğini, davalının da ikrar ettiği üzere müvekkili şirketten banka nezdinde bulunan ipotek için “masraf” adı altında müvekkilin bilgisi ve rızası olmayan bir bedel kesintisi yapıldığını, müvekkil şirket ile davalının ticari ilişkileri kapsamında dava konusu bedel iadelerinin temelinde hem teminat mektubu hem de müvekkili şirketin davalı ile imzalamış olduğu genel kredi sözleşmesi bulunduğunu, bilirkişinin, müvekkili şirket tarafından ödenen komisyon bedellerine ilişkin raporun 3.sayfasında bir tablo gösterdiğini, ancak tablo incelendiğinde yapılan ödemelerinin tamamının gösterilmediği bu hali ile tablonun eksik olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirketin bu kesintilerin yapılması için otomatik ödeme talimatı bulunmazken banka tarafından müvekkile sorulmaksızın bu kesintilerin otomatik olarak nasıl alındığının ya da bu bedellerin nasıl belirlendiğinin aydınlatılması gerekmekte iken bilirkişi tarafından buna ilişkin bir açıklama belirtilmediğini, sözleşmede aksi olmadığı gibi matbu bir cümle ile geçiştirildiğini, müvekkilin …. numaralı hesabı USD olmakla birlikte … numaralı hesabının Türk Lirası olduğunu, Türk Lirası hesabı incelendiğinde müvekkili şirket hesabından raporun dışında birçok tarihte komisyon bedeli adı altında kesintiler yapıldığının görüleceğini, bu bedellerin hangi tarihteki kurdan alındığı ya da bu hesaptan yapılan kesintilerin bilirkişi tarafından yapılan tespitlere katılıp katılmadığının mahkemece aydınlatılması gerekmekte iken eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davalı bankanın herhangi bir hukuki dayanak olmaksızın yetkilerini kötüye kullanarak müvekkili şirketin hesaplarındaki paraları bloke etmiş olması/iade etmemiş olmasının açıkça kanuna aykırılık teşkil ettiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; alacak istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla yükümlüdür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir”. Alacak davasında ispat yükü kural olarak alacaklı olduğunu iddia eden tarafa yani davacıya düşer. Zira hukuki ilişkinin varlığını iddia eden ve bundan dolayı alacaklı olduğunu ileri süren taraf davacı olduğu için TMK.’nın 6. maddesi (HMK. md. 190) uyarınca ispat külfeti davacı alacaklıdadır. Kuşkusuz bu kuralın uygulanabilmesi için davalı borçlunun dava konusu hukuki ilişkiyi inkar etmesi ve borcun hiç doğmadığını ileri sürmesi gerekmektedir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, alınan bilirkişi raporuna göre banka tarafından kesilen komisyonların ve diğer alacakların mevzuata ve sözleşmeye uygun olduğu, davacı tarafça ileri sürülen istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davanın reddine ilişkin kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b-1 maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 427,60 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 346,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/01/2024 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.
Başkan .
e-imzalıdır
Üye .
e-imzalıdır
Üye .
e-imzalıdır
Katip .
e-imzalıdır
.