Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …
KARAR NO : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar
İSTİNAF EDEN
DAVACILAR : 1-… – T.C Kimlik No: … )
2-… – T.C Kimlik No: …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1-… – (T.C Kimlik No: … )
2-… – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Şirket Yöneticilerinin Azli ve Kayyım Atanması
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 12/04/2023
YAZIM TARİHİ : 13/04/2023
Davacılar tarafından, davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirket yöneticilerinin azli ve kayyım atanması davasında … tarihinde tesis edilen karara karşı davacıların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle;davalı şirketin … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı, 1.000.000,00TL sermayeli, merkezinin Konya olduğu bir şirket olduğunu, davalıların da şirketin yöneticileri olduğunu, şirketin Antalya ilinde otelinin olduğunu, şirketin 5 ortağının olduğunu, müvekkillerinden …’nin şirkette %20 hissesinin, diğer müvekkili …’nin de %15 hissesinin olduğunu, davalı …’ın %45 hissesinin, müvekkillerinin oğlu olan diğer davalı …’nin de %15 hissesi ve dava dışı …’in de %5 hissesinin olduğunu, şirketin yönetim kurulu başkanının davalı …, başkan yardımcısının da davalı … olduğunu, dava öncesi yapılan arabuluculuk görüşmelerinin sonuçsuz kaldığını, şirketin fesih ve tasfiyesi için Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile açılan davada alınan bilirkişi raporları ile tespit edildiği üzere şirketin gelirlerinin şirket defter ve kayıtlarına dürüstlük kuralına göre işlenmediğinin, gelirlerle kayıt dışı mal edinildiğinin anlaşıldığını, şirketin keyfi ve yasalara, hakka ve hukuka aykırı şekilde yönetildiğini, şirket gelirlerinin gizlendiğini, gerçek gelirlerin gizlenerek giderler de fazlasıyla kayda geçirilerek şirket ve ortaklarının zarara uğratıldığını, son yıllarda yapılan genel kurulların formalite ve dayatma şeklinde yapıldığını, yöneticilerin şirkete vermiş oldukları zararların tespit edilerek kendilerine ödettirilmesi gerektiğini, davalı şirketinde diğer davalı yöneticilerle birlikte iş bu davada davalı olarak gösterildiğini ancak şirket ile diğer davalılar arasında çıkar çatışması mevcut olduğunu bu nedenle ve yöneticilerin yapmış oldukları usulsüz işler nedeniyle öncelikle davalı şirkete tedbiren yönetici kayyımı atanmasına aksi kanaat olursa dava sonunda esasla birlikte denetçi kayyımı atanamasına, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla belirsiz alacak davalarından şimdilik 1.000.000,00TL’nin ticari faiziyle birlikte davalı şirket yönetim kurulu üyesi ortaklarından alınarak şirkete ödenmesine, davalı şirket yöneticilerinin azline ve yerlerine kayyım atanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin yarı hissesinin… ailesine, yarı hissesinin de …ailesine ait olduğunu ve halen bu yapının korunduğunu, müvekkili şirketin turizm sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olup…’te bulunan 5 yıldızlı otel ve dükkanların ortaklarından olduğunu, bu otel ve dükkanların bulunduğu arazinin 1969/4800 hissesinin …’ye, 1419/4800 hissesinin …’ye ve kalan 1412/4800 hissesinin de …’a ‘3 katlı kargir otel ve 4 adet villa ve arsası’ olarak tapu sicilde kayıtlı olduğunu, tapu malikleri ile yüklenici şirket veya malikler veya ortaklar arasında pek çok dava ve icra dosyası olduğunu, 30 adet dükkandan 15’nin müvekkil şirket ve diğer tapu hissedarlarının kullanımına bırakıldığını, müvekkili şirketin hissesine düşen kısmı kadar tahsil ettiği kira bedellerine ilişkin kesilmiş faturalarının olduğunu, müvekkili şirketin kira geliri dışında bir gelirinin olmadığını, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının eksiksiz olup tüm bilgilerin mevcut olduğunu, davacıların hukuki ehliyetleri olmadığını ve vesayete muhtaç olduklarını, müvekkili …’nin anne ve babası olan davacıların çok yaşlı ve hasta kişiler olduğunu, davacıların nerede ve kiminle kaldıklarının, nasıl yaşadıklarının bilinmediğini, davanın müsebbibinin davacının kızları, damatları ve torunları olduğunu, hukuki ehliyetleri olmadığı için davacıların yapmış oldukları pekçok taşınmaz ve şirket hisse devrinin iptali için davalar açıldığını, müvekkilleri şirkete husumet düşmediğinden, davacı …’nin paylarını devretmiş durumunda olması halinde aktif dava ehliyeti olmadığından, davacıların tüm talep ve davaları hakkında derdest davalar olduğundan, azil ve kayyım tayini taleplerine ilişkin derdest davalar olduğundan, yine azil ve kayyım tayini taleplerine ilişkin kesin hüküm olduğundan bu hususlar nedeniyle dava şartı itirazlarının olduğunu, azil ve kayyım tayini taleplerini ilişkin dava açılamayacağını bu taleplerin şirket genel kurulunda değerlendirilerek karara bağlanabilecek talepler olduğunu, hak düşürücü süre ve zamanaşımı defi itirazlarının olduğunu, davaya konu talep ve davaların esastan reddine karar verilmesi gerektiğini ve bu davalarda tanık dinlenemeyeceğini, müvekkillerinden …’nin davalı şirkete borçlu olmayıp aksini alacaklı durumunda olduğunu, müvekkilinin alacaklarına ilişkin takas mahsup taleplerinin olduğunu beyanla fazlaya ilişkin tüm haklarının saklı kalması kaydıyla ihtiyati tedbir taleplerinin reddine, yasal dayanaktan yoksun ve ispattan yoksun haksız davaların usul ve esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacıların dava dilekçesindeki iddialarını kabul etmediğini, iddiaların zamanaşımına uğradığını, öncelikle zamanaşımı nedeniyla davanın reddine karar verilmesini, davacıların davaya konu iddialarına yönelik taleplerinin daha önce Konya … Asliye Ticaret mahkemesinde reddine karar verildiğini, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Davacılar vekilinin yukarıda özetlenen dava dilekçesi Mahkememiz … esas sayısına kaydedilmiş olup; anılan dosyanın … tarihindeki duruşmasındaki (1) numaralı ara karar ile, davalılar … ve …’a yönelik şirket yöneticisinin azli ve kayyım atanması davasının HMK’nun 167. maddesi gereğince tefrik edilerek mahkememizin iş bu yeni esas sayısına kaydedildiği anlaşılmaktadır.
Dava, anonim şirket yöneticilerinin azli ve yerlerine yönetim kayyımı atanması davasıdır.
… Ticaret Sicil Müdürlüğünden celp edilen ilgili şirket sicil dosyasının incelenmesinde; dava konusu…’nin beş ortaklı olduğu, davacı …’nin %20, davacı …’nin %15, davalı …’ın %45, davalı …’nin %15, dava dışı …’in %5 oranında hissedar oldukları, şirketin yönetim kurulu başkanının davalı …, başkan yardımcısının da davalı … olduğu ve her iki davalının münferit yetkili oldukları anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nun 364.maddesinde;”(1) Yönetim kurulu üyeleri, esas sözleşmeyle atanmış olsalar dahi, gündemde ilgili bir maddenin bulunması veya gündemde madde bulunmasa bile haklı bir sebebin varlığı hâlinde, genel kurul kararıyla her zaman görevden alınabilirler. Yönetim kurulu üyesi olan tüzel kişi, kendi adına tescil edilmiş bulunan kişiyi her an değiştirebilir. (2) 334 üncü madde hükmü ve görevden alınan üyenin tazminat hakkı saklıdır.” hükmünü içermektedir.
6102 sayılı TTK’nun 408.maddesi ise;”(1) Genel kurul, kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan hâllerde karar alır. (2) Çeşitli hükümlerde öngörülmüş bulunan devredilemez görevler ve yetkiler saklı kalmak üzere, genel kurula ait aşağıdaki görevler ve yetkiler devredilemez: a) Esas sözleşmenin değiştirilmesi. b) Yönetim kurulu üyelerinin seçimi, süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları. c) Kanunda öngörülen istisnalar dışında denetçinin seçimi ile görevden alınması. d) Finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil, kullanılmasına dair kararların alınması. e) Kanunda öngörülen istisnalar dışında şirketin feshi. f) Önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı. (3) Tek pay sahipli anonim şirketlerde bu pay sahibi genel kurulun tüm yetkilerine sahiptir. Tek pay sahibinin genel kurul sıfatıyla alacağı kararların geçerlilik kazanabilmeleri için yazılı olmaları şarttır” hükmünü amirdir.
Söz konusu yasal düzenlemelerde açıkça ifade edildiği üzere, anonim şirketlerde yöneticilerin azli veya yetkilerinin sınırlandırması münhasıran genel kurula ait bir yetki olup, şirket ortaklarının dava yoluyla bunu isteyebilmeleri mümkün değildir. Bu durumun tek istisnası yönetim organında boşluk oluşması halinde TMK’nun 427. Maddesi uyarınca yönetim kayyımı atanması halidir. (Nitekim, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15/01/2019 tarih ve 2017/3136 Es.2019/338 Kar. Sayılı ilamı) Somut olayda dava konusu şirketin yönetim organında boşluk bulunmamaktadır. Bu itibarla dava yoluyla yöneticinin azli ve kayyım atanması talep edilemeyeceğinden, davacının hukuki yararının bulunmaması sebebiyle davanın reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin şirkette organ boşluğu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiğini, halbuki yönetici ortaklar, 2014 yılından beri çoğunluğu oluşturduğundan her genel kurulda kendilerini seçtiklerini, hatta 2014-15 yılında müvekkilleri genel kurula katılmadıkları halde sahtecilik yapmak suretiyle var gösterildiğini, ilk seçilmeleri usulsüz ve kanunsuz olduğunu, devamında şirket ağır suçlar işlediğinden 2016 sonrasında yapılan genel kurulların yoklukla malul olduğundan aslında şirketin bir yönetimi olmadığını, şirketin 2018 yılında yapılan genel kuruldaki tüm kararları iptal edildiğini, keza diğer yıllara ait genel kurul kararlarının ibraya ilişkin kararı da iptal edildiğini, şirketin yönetici organı bulunmadığını, şirketi ve haklarını her türlü hile ile kendilerine mal edinen hakim ortaklarının bulunduğunu, davalarının bu aşamasına kadar, davanın görülmesine engel niteliğinde olan menfaat çatışması nedeniyle taraf teşkilinin sağlanmasıyla geçtiğini, sonra işbu davanın tefrik edildiğini, işbu tefrikle … Esası alındığını, mahkemece davalı şirket ile davalı ortakların aynı vekil ile temsil edilemeyeceğinden 2 haftalık süre verildiğini, aksi halde davadaki temsil eksikliğinin giderilmesi için karar verileceği 30.11.2022 tarihli duruşmada 4 nolu ara karar olarak yer aldığını, dolayısıyla taraf teşkili sağlanmadan, ön inceleme yapılmadan tefrik kararı verilmesinin de yanlış olduğunu, mahkemece verilen tefrik kararının hatalı olduğunu, ileri sürülen talebin tedbir niteliğinde olduğunu, taleplerinin ayrı dava olarak addedilmesi ve bu taleple ilgili tefrik kararı verilmiş olmasının yanlış olduğunu, çünkü her davada hak kaybı ve haklara zarar verilmesi tehlikesi varsa, davanın her aşamasında ihtiyati tedbir talebinin ileri sürülebileceğini, tedbir türünü de kanunun sınırlamadığını, hak kaybının önlenmesi hangi tedbirin alınmasını gerektiriyorsa o tedbir kararının verilebileceğini beyanla ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak şirkete yönetici kayyum atanmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; şirket yöneticilerinin azli ve kayyım atanması talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacılar, yönetici kayyımı atanması taleplerinin ihtiyati tedbir niteliğinde bir talep olduğunu, taleplerinin ayrı dava olarak addedilmesinin ve bu taleple ilgili tefrik kararı verilmiş olmasının yanlış olduğunu iddia etmiş iseler de; dava dilekçesinde açıkça ayrı bir talep olarak ”Yargılama sonunda yöneticilerin azline, yerine kayyım atanmasına” şeklinde talepte bulundukları, ilk derece mahkemesinin; anonim şirketlerde yöneticilerin azli veya yetkilerinin sınırlandırmasının münhasıran genel kurula ait bir yetki olduğu, şirket ortaklarının dava yoluyla bunu isteyebilmelerinin mümkün olmadığı yönündeki gerekçesi yerinde ise de, davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı, davacıların somut olayda aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı bu sebeple davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davacıların istinaf taleplerinin kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2.maddesi gereğince yeniden karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davacıların istinaf taleplerinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih…Esas – …Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
1-İstinaf başvurusunda bulunan davacı … tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcının talep halinde bu davacıya iadesine,
2-İstinaf başvurusunda bulunan davacı … tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf yoluna başvuru harcının davalılardan alınarak bu davacıya verilmesine,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı … tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcının talep halinde bu davacıya iadesine,
4-İstinaf başvurusunda bulunan davacı … tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf yoluna başvuru harcının davalılardan alınarak bu davacıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflara ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davacılar talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL başvuru harcı ve 179,90 TL karar ve ilam harcı toplamı 359,80 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalılar davada kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C)İlk derece mahkemesince yazılan 10/03/2023 tarihli harç tahsil müzekkerelerinin bila infaz iadesinin istenmesine, iade işleminin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
D)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
E)Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 12/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır
A.Ç