Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/218 E. 2023/853 K. 14.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACILAR
İSTİNAF EDEN : 1- …
2- …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 14/04/2023
YAZIM TARİHİ : 18/04/2023
Davacılar tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan tazminat davasında … tarihinde tesis edilen davanın usulden reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket tarafından yapılıp hizmete alınan Tatil Kentinin tasarrufunun davalı …’ye geçmesi üzerine mahrum kalınan … adet devre mülkün rayiç değerinden şimdilik 100.000,00 TL’in dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle birlikte, söz konusu … adet devre mülkün kira kaybından şimdilik 80.000,00 TL’nin ifanın imkansız hale geldiği 25.02.2004 tarihinden itibaren en yüksek ticari faiziyle birlikte; davalı …’nin engeli nedeniyle yapılamayan projede yer alan 3.540 adet devre mülk satışından elde edilecek gelirden şimdilik 5.000,00 TL ile, söz konusu devre mülklerin kira kaybından şimdilik 5.000,00 TL’nin, yine projede yer almasına rağmen yapılamayan sosyal tesislerin işletme gelirinden şimdilik 5.000,00 TL ile otelin işletme gelirinden 5.000,00 TL olmak üzere toplamda; 200.000,00 TL yoksun kalınan kazancın ifanın imkansız hale geldiği 25.02.2004 tarihinden itibaren en yüksek ticari faiziyle birlikte müvekkil şirket lehine hüküm altına alınmasına, iyi niyet haricinde herhangi bir kusuru olmayan, kaybettiği itibarını yeniden kazanabilmek için 30 yıldır mücadele veren müvekkil …’in zararı maddiyatla ölçülemeyeceğinden sembolik olarak sadece 1.923,00 TL manevi tazminatın hüküm altına alınmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Ticari davalar kendi aralarında, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere ikiye ayrılır. Mutlak ticari davalarda tarafların sıfatlarına ve dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmazken Kanun o davayı ticari dava olarak tanımladığı için ticari dava sayılır. Mutlak ticari davalar, TTK nın 4/1/a-f bentleri arasında sayıldığı gibi, Kooperatifler Kanunu (md.99), İcra ve İflas Kanunu (md.154), Finansal Kiralama Kanunu (md.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiştir.
………….
Somut davaya bakıldığında; davalı … Başkanlığının tacir sıfatının olmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yukarıda belirtilen mutlak ticari davalar kapsamına girmediği gibi davalının tacir olmaması sebebiyle eldeki davanın nispi ticari dava kapsamında da kalmadığı açıktır.
Bu hali ile bu davalara bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu anlaşıldığından…” gerekçesiyle davacının davasının HMKnın 114/1-c ve 115/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, HMK’nin 20(1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın yetkili ve görevli Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Türk Ticaret Kanununda ticaret şirketleriyle, özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, İl Özel İdaresi, … ve Köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan şirketlerin de tacir sayılacağının hükme bağlandığını, davalı … tarafından ticaret yapmak amacıyla … Tüzel kişiliği ortaklığında müvekkil şirketin kurulduğunu, yerel mahkeme tarafından “… tacir olmadığından, derdest davanın ticari dava olmadığı” gerekçesiyle vermiş olduğu görevsizlik kararının hatalı olduğunu, iş bu davanın sıradan bir şirketin …’ye karşı açtığı dava değil, müvekkil şirketin şirket ortağına karşı açtığı sorumluluk davası olduğunu, taraflar arasındaki işin de ticari iş olduğunu belirterek; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığının … E. … K. sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı … ile davalı …, davacı şirketin ortağı olup dava, … şirket ortaklığından kaynaklı sorumluluğuna dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dosyaya sunulan belgeler incelendiğinde;
-Davalı …’nin … tarihli kararıyla … başkanına, belediyece turistik tesis kurmak, otel- motel yapmak ve işletmek amacıyla şirket kurulması hususunda yetki verildiği, yapılan başvuru üzerine Bakanlar kurulunun 13/10/1995 tarihli kararıyla davalı … kurulacak şirkete %20 oranında sermaye koyarak ortak olmasına izin verildiği,
-Davacı şirketi temsilen diğer davacı … ile davalı … arasında, …’ye ait arsa üzerine turistik tesis kurmak ve işletmek amacıyla …’nin %25, …’in %75 ortağı olacağı şirket kurulması hususunda protokol düzenlendiği, …’nin sermaye olarak arsa tahsis edeceğinin kararlaştırıldığı,
-… Encümenin 30/10/1995 tarihli kararıyla … başkanına şirket kurma ve ortak olma konusunda yetki verdiği ve bu yetkiye dayanılarak 07/11/1995 tarihinde davacı … ile davalı …’nin ortağı olduğu davacı şirketin kurulduğu,
-… açtığı ihale ile şirkete sermaye olarak konulması kararlaştırılan arsanın şirkete satışının sağlandığı ve tapuda şirket adına tescil edildiği,
-Davalı … ile davacı şirket arasında, kurulacak turistik tesisin alt yapı işlerinin, şirketin ortağı sıfatıyla davalı … tarafından yapılacağı hususunda protokol düzenlendiği,
-Daha sonra taraflar arasında bir takım uyuşmazlar çıktığı, aynı zamanda …’nin avukatlığını da yapan … tarafından, … şirkete sermaye olarak koyduğu arsanın davacı şirkete yapılan ihalesinin feshi için idare mahkemesinde dava açıldığı, mahkemece davacının hukuki yararı olmadığından (ihaleye katılmadığından) davanın reddine karar verildiği, karara karşı Danıştay’a temyiz başvurusu yapıldığı, bu sırada davalı … tarafından davanın kabul edildiğinin bildirildiği ve kararın bozulduğu, idare mahkemesine yeniden gelen dosyada mahkemece davalının davayı kabul etmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği,
-… açtığı tapu iptali ve tescil, el atmanın önlenmesi, ecrimisil talepli davada Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulü ile ihale ile satışı yapılan arsanın şirket adına olan tapusunun iptali ile … adına tesciline karar verildiği, kararın tescil hükmü yönünden Yargıtayca onanarak kesinleştiği,
-Son olarak incelemeye konu davada davacıların , … şirket ortaklığından doğan sorumluluğuna dayalı maddi ve manevi tazminat talebinde bulundukları anlaşılmıştır.
Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4 ve 5 inci maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2 nci maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 sayılı Kanunun üçüncü fıkrasında düzenlenmiş olup 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Bir davanın ticari nitelikte olup olmadığı, bir diğer ifade ile asliye ticaret mahkemesinde görülüp görülmeyeceğinin belirlenmesi işi de Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinde gösterilen ilkelere göre yapılmalıdır. Öğretide de benimsenen görüşe göre ticari davalar mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin 1 inci bendinin (a) alt bendi uyarınca bu Kanunda düzenlenen hukuk davaları mutlak ticari davalardır. Nispi ticari davalar ise konusu ne olursa olsun, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarıdır (TTK.m.4/1). Kanuni düzenleme uyarınca sadece mutlak ya da nispi ticari davalar asliye ticaret mahkemesinde görülürken, bunlar dışında kalan davalar (istisnalar saklı kalmak kaydıyla) asliye hukuk mahkemelerinde görülmelidir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, tarafların davacı … ile davalı …, diğer davacı …’nin ortağı oldukları, uyuşmazlığın şirket ortağının sorumluluğundan kaynaklı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olduğu, Limited Şirketlerin 6102 Sayılı TTK’da düzenlendiği ve davanın mutlak ticari dava olduğu anlaşılmakta olup, şirket ortağının özel veya tüzel kişi ya da kamu tüzel kişisi olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Buna göre ilk derece mahkemesince davanın esasına girilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi yerinde olmamıştır. Bu nedenlerle davacıların istinaf taleplerinin kabulü ile HMK 353/1.a.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların istinaf taleplerinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacılar tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/04/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

D.A.Ç