Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1361 E. 2023/2296 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2023
NUMARASI : Esas – Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : …

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/11/2023
YAZIM TARİHİ : 23/11/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin….Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 26/04/2023 tarihinde tesis edilen davanın açılmamış sayılmasına ilişkin karara karşı, davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Konya Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren makine üretim ve pazarlama şirketi olduğunu, müvekkili şirkete Konya .. Sulh Ceza Mahkemesinin … D.İş sayılı kararı ile TMSF’nin kayyum olarak atandığını, Resmi Gazete’nin 01.09.2016 tarihli ve 29818 sayılı 2. mükerrer nüshasında yayımlanan 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 19.maddesinde kayyımlık yetkisinin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devri düzenlendiğini, Kanun Hükmünde Kararname’nin 19.maddesinin birinci fıkrasında; “maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle CMK madde 133 uyarınca kayyım atanmasına karar verilen şirketlerde görev yapan kayyımların yetkilerinin hakim veya mahkeme tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna, ikinci fıkrasında ise; maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra ve olağanüstü halin devamı süresince terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle CMK madde 133 uyarınca şirketlere ve bu Kanun Hükmünde Kararname’nin 13 üncü maddesi uyarınca varlıklara kayyım atanmasına karar verildiği takdirde kayyım olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun atanacağı ” ifade edildiğini, yine aynı Kararname’nin 20.maddesinde; “(1)19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından devralınan şirketler ve bunların varlıkları ile ilgili olarak Fona verilen yetkiler, bu Kanun Hükmünde Kararname ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna verilen kayyımlık görevi ile satış veya tasfiye işlemlerinde, bu şirketlerin yahut bunların sahiplerinin Fona borçlu olup olmadığına ve varlıkları üzerinde Fon haczi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kıyasen uygulanır. Bu madde kapsamında Fon tarafından atanan veya görevlendirilenler, 5411 sayılı Kanunun 127 nci maddesi hükümlerinden yararlanır. Şirketlerin tasfiye işlemlerini yürütmek üzere Fon Kurulu tarafından görevlendirilen tasfiye komisyonu, adli işlemler veya davalar bakımından taraf ehliyetine sahiptir. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyım olarak atandığı şirketlerin ya da bunların varlıklarının bu madde kapsamında satışından elde edilecek tutarlar yargılamanın kesin hükümle sonuçlandırılmasına kadar bir hesapta nemalandırılır.” hükmünü amir bulunduğunu, kayyımluğun 26.09.2016 tarihinde Ticaret Sicil’e tescil edildiğini ve 06.10.2016 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan olunduğunu, ilgili şirketin tüm dava ve icra işlerini takip etmek üzere, kayyım olarak atanan TMSF’nin görevlendirdiğini yeni yönetim kurulu tarafından verilmiş vekâletnameyi dava dilekçesi ekinde ibraz ettiğini, taraflar arasında ticari satımdan kaynaklanan alacak/borç ilişkisi olduğunu, müvekkilince davaya konu ürünlerin davalıya teslim edildiğini, davalı yanın ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, şuan müvekkili şirketin yönetiminin kayyımlar tarafından sağlandığını, müvekkili şirketin yaşanmış olan yönetim değişikliği nedeniyle alacaklarını tahsil edemediğini, bu nedenlerle müvekkili şirketçe tahsil edilememiş ve dava sonucu tespit edilecek olan yabancı para alacağının fiili ödeme günündeki kur üzerinden hesaplanarak dava konusu 301.474,00 USD alacağının fatura tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte tahsiline, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde dava tarihi itibariyle işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….davacı vekiline davalının tebligata yarar açık adresini bildirmesi için 1 haftalık kesin süre verilerek, kesin sürenin sonuçları meşruhatlı davetiyede açık olarak gösterilmesine rağmen, davacı vekilince kesin süre içinde davalı şirketin adresi mahkememize bildirilmemiş olduğu….” gerekçesiyle davacının davasının HMK’nun 119/2. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve esaslara aykırı olduğunu, ayrıca davalı şirketin adresinin bulunamaması sebebiyle taraflarınca ilanen tebligat çıkarılmasının talep edildiğini, ancak yerel mahkemece bu taleplerinin reddolunduğunu, davalı şirketin adresinin tespit edilemediğinden tebligata yarar açık adreslerini bildirmek üzere taraflarına 1 haftalık kesin süre verildiğini ve davalı şirketin adres ve diğer bilgileri 17/11/2021 tarihinde Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyasına sunulduğunu, Konya Cumhuriyet Başsavcılığı ve Adalet Bakanlığından gelen yazı cevaplarına istinaden yerel mahkemece davalı şirketin adresinin tespit edilemediğinden tebligata yarar açık adreslerini bildirmek üzere tarafımıza yeniden 1 haftalık kesin süre verildiğini, müvekkil şirkete TMSF kayyım olarak atanmış olup, şirketin eski yetkililerinin yurtdışında kaçak durumda olduğunu, kayyımlar ile yapılan görüşmeler neticesinde resmi prosedürün ancak tamamlandığını ve davalı şirketin adres ve diğer bilgilerinin Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyasına sunulduğunu, müvekkili şirketin davalı şirketten fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 301.474,00 USD tutarında alacağı bulunduğunu, müvekkilinin bu derece yüksek meblağlı alacağına kavuşmasının bu şekilde önlenmesi kamuyu da ilgilendirmekte olup, müvekkili şirketi büyük zarara uğrattığını, taraflarınca yurtdışı tebligatı için gerekli masrafların dosyaya yatırıldığını beyanla kararının kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılmak suretiyle haklı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; faturaya dayalı alacak istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 30.11.2016 tarih 2014/24675 Esas 2016/16292 Karar sayılı ilamında “….Dava dilekçesinin tebliğe çıkarıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun değişik 21/2. maddesinde, tebliğ imkansızlığı halinde muhatabın adres kayıt sisteminde belirlenen adresine yapılacak olan tebliğe, 28. maddesinde ise adresi meçhul olanlara yapılacak olan ilanen tebliğe ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Mahkemece yapılan araştırmada; davalının adres kayıt sisteminde kayıtlı açık adresinin bulunmadığı saptanmıştır. Bu durumda, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 28. maddesine göre tebligatın yapılması düşünülmelidir.
Bahsi geçen Kanun’un 28. maddesinde; “Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır. Yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılmayan ve ikametgahı, meskeni veya iş yeri de bulunmayan kimsenin adresi meçhul sayılır. Adresinin meçhul olması halinde keyfiyet tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tesbit edilir. ( Değişik cümle: 19.03.2003-4829 S.K./9 md.) Bununla beraber tebliği çıkaran merci, muhatabın adresini resmi veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir. Yabancı memleketlerde oturanlara ilanen tebligat yapılmasını icabettiren ahvalde tebliği çıkaran merci, tebliğ olunacak evrak ile ilan suretlerini yabancı memlekette bulunan kimsenin malüm adresine ayrıca iadeli taahhütlü mektupla gönderir ve posta makbuzunu dosyasına koyar” hükmüne; yönetmeliğin 48. maddesinde ise “Bu yönetmelik hükümleri uyarınca kendisine tebligat yapılamayan, tebliğ memuru tarafından adresi tespit edilemeyen, adres kayıt sisteminde de yerleşim yeri adresi bulunmayan kişinin adresinin tespiti için tebligatı çıkaran merci tarafından adres araştırması yapılır. Tebligatı çıkaran merci, muhatabın adresini öncelikle resmi veya özel kurum ve dairelerden, bunlardan sonuç alınamadığı takdirde kolluk vasıtasıyla araştırabilir ve tespit ettirebilir. Yapılan araştırmalara rağmen muhatabın adresinin tespit edilememesi halinde adres meçhul sayılır. Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır. İlanen tebligat, bu maddedeki usuller izlendikten sonra başvurulacak son çaredir” hükmüne yer verilmiştir. Anılan madde hükümlerinde, muhatabın açık adresinin tespit edilemediği hallerde izlenecek yol açıklığa kavuşturulmuştur….” hususunun belirtildiği (aynı mahiyette Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 22.12.2021 tarih 2021/10178 Esas 2021/10913 Karar sayılı ilamı),
Dairemizin daha önceki kaldırma kararı üzerine ilk derece mahkemesince davalının adresinin araştırıldığı, davalının adresinin tespit edilememesi üzerine davacı vekiline davalının adresini bildirmek üzere 1 haftalık kesin süre verildiği, davacı vekilinin 1 haftalık kesin süre geçtikten sonra davalının adresini bildirdiği, bu nedenle davacının bildirdiği adrese tebligat yapılması, tebligat yapılamadığı takdirde ilanen tebligat yapılmasının düşünülmesi gerekirken davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya uygun bulunmadığı anlaşıldığından davacının istinaf başvuru talebinin kabulü ile; 6100 sayılı HMK 353/1-a-5 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının taraflar arasındaki ihtilaf ile ilgili esasa ilişkin delillerin toplanması ve değerlendirilmesi sonucunda karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/04/2023 tarih … Esas…Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 269,85 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/11/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır