Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1307 E. 2023/2405 K. 01.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 16/08/2023
NUMARASI : Esas

DAVACI :
VEKİLİ : Av.

İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLİ : Av.
KAYYIM :
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 01/12/2023
YAZIM TARİHİ : 12/12/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açlan Ortaklıktan Çıkme veya Çıkarılmaya İzin talebine ilişkin davada 16/08/2023 tarihinde tesis edilen ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine dair ara karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; şirket ortakları tarafından şirketin içinin boşaltılması, borçlandırılması, kötü yönetilmesi, menkul eşyalarının ortadan kaldırılması ve şirkete zarar verilmesinin muhtemel olduğunu, müvekkilinin 09.07.2021 tarihinden bu yana…. Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu, şirket ortağı olduğu tarihinden itibaren hak etmiş olduğu kâr paylarının müvekkiline ödenmediği gibi bilgi verilmekten de imtina edildiğini, denetim yetkisi bulunmasına rağmen bilgi alma hakkının kullandırılmadığını, müvekkilinin, hem yazılı hem de sözlü olarak defalarca talep ettiği halde faaliyetlerle ilgili bilgi alamadığını, şirket adına alınan kararlar hakkında, müvekkilinden hiçbir görüş ya da onay alınamadığını, şirketin yetkili müdürce keyfi biçimde yönetilmekte olduğunu, şirkete ait hiçbir bilançonun hazırlamadığını ve denetime sunulmadığını, ilgili kayıtları incelemek üzere müvekkili tarafından Konya .. Noterliği’nin 11.04.2023 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini, şirket tarafından bu taleplerinin cevapsız bırakıldığını, bu tutumun ortaklar arasında olması gereken güven ilişkisinin yok olmasına, huzursuzluklar ve nahoş olayların yaşanmasına sebep olduğunu, şirket müdürlük yetkisinin de kötüye kullanımını teşkil ettiğini, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiğini ve sürekli güvensizlik ortamı oluştuğunu, müvekkilinin eşi ….’in davalı şirkette dış ticaret uzmanı olarak belirsiz ve tam süreli iş sözleşmesi ile çalışmakta iken davalı şirket tarafından iş akdinin sonlandırıldığını, tazminat ve diğer işçilik alacaklarının müvekkilinin eşine ödenmediğinden Konya . İş Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, yargılamasının hala devam ettiğini, Bunun yanı sıra müvekkilin eşi tarafından davalı şirkete borç olarak 160.000,00 TL verilmiş olup davalının eşinin verilen bu borcu tahsil edemediği için Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyası ile takip başlattığını, Ancak davalı şirket takibe haksız ve kötüniyetli bir şekilde itiraz ettiğinden bu sefer davalı şirkete Konya .Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …E. sayılı dosyası ile alacak davası açıldığını, yargılamanın hala devam ettiğini, müvekkilinin eşinin şirket ile husumetli konuma geldiğini, taraflar arasında birlikte iş yapabilme iradesinin ortadan kalktığını belirterek; öncelikle HMK 389 ve TTK 636/4 maddeleri çerçevesince dava sonuna kadar geçerli olmak üzere şirketin devri kabil mal varlığı üzerine takdiren teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine, şirkete denetim ve onay kayyımı atanmasına, şirket yönetici….. …’ın şirket ile ilgili her türlü karar ve tasarruf işleminin (şirket mal varlığı üzerinde tasarruf etme, şirkete ait banka hesaplarından para çekme, kambiyo evrakı düzenleme ve şirket adına harcama yapma dahil her türlü işlemi) geçerliliğinin mahkemece atanan kayyımın onayına bağlanmasına, kayyıma denetim ve onay görevini yaparken ortakların hak ve menfaatlerini gözetmesine yönelik itiyati tedbir kararı verilmesine, yine dava sonuna kadar geçerli olmak üzere, müvekkilimin şirket ortağı olması sebebi ile yasaların yüklediği hukuki ve cezai sorumluluklarının doğmaması için borç ve yükümlülüklerinin dondurulması yönünde de tedbir kararı verilmesine,
Şirketin feshine ve tasfiyesi ile ortakların haklarının verilmesine, bunun mümkün olmaması halinde; Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca müvekkilin haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarılmasına, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla, hüküm tarihine en yakın, gerçek/piyasa rayiç değeri üzerinden bilirkişice tespit edilecek hisse ve ayrılma payı değerlerinin, şimdilik 10,00 TL olarak hak kazanıldığı günden itibaren işletilecek reeskont faiziyle tahsiline, 09.07.2021 tarihinden bu yana kar dağıtılmaması sebebi ile yine işbu tarihten dava tarihine kadar geçen süredeki gerçek kârın bilirkişilerce tespit edilerek müvekkilin hissesine düşen kısmın şimdilik 10,00 TL olarak hak kazanıldığı tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davacının dava açmadan önce arabulucuya başvurmadığını, bu nedenle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davacının şirketin sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararına olumlu oy kullandığını, davacının iddialarının eşinin işten ayrılması nedenine dayalı olarak ileri sürüldüğünü, davacının eşinin şirketten ayrıldıktan sonra şirketle aynı alanda faaliyet gösteren başka bir şirkete genel müdür olarak atandığını, davacının ve davacının eşinin amacının şirketi iflasa sürüklemek olduğunu, davacının haklı sebep iddialarının soyut olduğunu ve hiçbiri için yasal yolların tüketilmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince 03/07/2023 tarihli ara karar ile; davanın türü, mevcut delil durumu ve tarafların menfaat dengesi göz önünde bulundurularak teminat ve denetim kayyımının ücretinin depo edilmesi karşılığında davalı şirkete denetim kayyımı tayin edilmesi ve davalı şirkete ait varsa taşınmaz ve araçlarının iradi olarak satış ve devrinin önlenilmesi için kayıtlarına ihtiyati tedbir konulması talebinin kabulüne, mevcut delil durumuna göre davacı tarafın fazlaya ilişkin tedbir taleplerinin ise reddi gerektiği gerekçesiyle 50.000,00 TL. nakdi teminatın veya kesin ve süresiz teminat mektubunun mahkememize ibrazı ve 6 aylık denetim kayyımı ücreti olarak (şimdilik) 12.000 TL.’nin bu dosyamıza yatırılması şartıyla, davalı şirkete ait varsa taşınmazlar ile araçların 3. kişilere iradi olarak satış ve devrinin önlenilmesi için kayıtlarına ihtiyati tedbir konulmasına ayrıca, davalı şirketin rutin işleyişini engellememek kaydıyla, davalı şirket yönetiminin davalı şirketi borçlandırıcı ve malvarlığını azaltıcı işlemlerinin denetim kayyımının onayına tabi tutulmasına karar verilmiştir.
İTİRAZ: Davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; şirketin ortaklık yapısının, ….. 3000 adet paya karşılık 75.000,00-TL, ….. 3000 adet paya karşılık 75.000,00-TL, …… 1300 adet paya karşılık 34.000,00-TL, …. 640 adet paya karşılık 16.000,00-TL olmak üzere toplam 200.000,00-TL’lik sermaye yapısı oluştuğunu, tescilden önce tüm ortaklar arasında 08.07.2023 tarihli hissedarlar sözleşmesi imzalandığını, tüm ortakların mutabakatı ile şirket müdürü olarak İ…..’ın belirlendiğini ve şirketin kuruluşundan bu yana da anılan görevini sürdürdüğünü, şirket sermayesinin 2021 yılında 4.000.000,00 TL’ye, 2022 yılında 20.000.000,00 TL’ye çıkarıldığını, davacının da sermaye artırımı kararına olumlu oy kullandığını, davacının eşinin, müvekkil şirket bünyesinde 03.02.2021 tarihinde (davacı şirkete hissedar olmadan önce) sigortalı olarak çalışmaya başladığını, devam eden süreçte davacının eşinin şirket nezdinde huzursuzluk çıkarmaya, personele hakaretamiz davranmaya başladığını ve ilk ikaz üzerine de 12.12.2022 tarihinde kendi isteğiyle işten ayrıldığını, davacının eşinin …..Ticaret Ltd. Şti. isimli bir firmaya 25.01.2023 tarihinde %33 hisse oranı ile ortak olduğunu ve aynı tarihte genel müdür olarak atandığını, davacının eşinin ortağı ve genel müdürü olduğu şirketin amaç ve konusu ile ana faaliyet alanının hayvan besleme, yem katkı maddeleri konusunda ulusal ve uluslararası üretim ve tedarikçilik yapmak olup müvekkili şirket ile birebir aynı olduğunu, davacı tarafça bahsedilen ihtarnamenin müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, davacının haklı sebep iddialarının soyut olduğunu ve hiçbiri için yasal yolların tüketilmediğini, davacının 2021 yılında şirkete ortak olduğunu, dağıtılmayan karın da 2021 yılına ilişkin olduğunu, şirket müdürünün şirketi zarara uğrattığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, denetim kayyumu atama kararının, yüksek yargı uygulamasına, şirketin kendi organları eliyle yönetilmesi ilkesine aykırı olduğunu, davacı tarafın müdürün azli talebinin de bulunmadığını, denetim kayyumu atanması yönündeki tedbir kararının müvekkili şirketin iktisaden mahvına sebebiyet vereceğini, TMK ile tüzel kişiler açısından sadece yönetim kayyımı öngörüldüğünü, TTK’da ise sadece kollektif şirketler açısından yönetim kayyımı, anonim şirketler açısından ise genel kurulu toplamakla görevli olarak kayyım öngörüldüğünü, kanunda olmayan ve şartları oluşmayan denetim kayyımı atanmasının bu yönü ile meri mevzuata aykırı olduğunu, kanuni şartı oluşmayan kayyum kararının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bir şirkete salt ortaklardan birinin talebi üzerine kayyum atanamayacağını, ancak ve ancak fesih davası sırasında şirket organlarının işlevsiz kaldığı, işlerini göremez hale geldiği takdirde mahkeme tarafından ancak bu organların boşluğunu doldurmak için kayyum ataması yapılabileceğini, kayyum atanmasına bağlı olarak bankaların kredilerini geri çekmesi gibi uğranılacak sair zararlar karşısında davacıdan 50.000,00-TL teminat alınmasının kabul edilemez olduğunu, mahkemece belirlenen teminat miktarının şirketin uğrayacağı zararları karşılamaktan uzak olduğunu, mahkemece tedbir kararının kaldırılmaması durumunda dava sonunda kayyum atanması neticesinde davacının haksız çıkması ve tedbir kararı nedeni ile zararlarının karşılanması açısından tedbir kararının kaldırılmaması durumunda şirketin esas sermaye değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere davacı tarafından teminat yatırılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, şirkete kayyım atanması nedeniyle müvekkilinin müşteri çevresinde ciddi panik yaşandığını ileri sürerek şirkete denetim kayyumu atanmasına yönelik 03/07/2023 tarihli ara karardan dönülmesine ve tedbir talebinin reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda uygun göreceği teminat karşılığında denetim kayyumu tedbirinin kaldırılmasına, Her halükarda tedbir kararına ilişkin teminatın yetersiz olması sebebiyle müvekkili şirketin telafisi mümkün olmayan zararlarını karşılamak amacı ile sermayesinin %,20’sinden az olmamak üzere davacı tarafından teminat yatırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İSTİNAF EDİLEN 16/08/2023 TARİHLİ ARA KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; Her ne kadar davalı tarafça şirkette organ boşluğu olmadığı ileri sürülerek şirkete yönetim ve denetim kayyımı atanmasının mümkün olmadığı savunulmuş ise de, davacı tarafça şirketin feshinin talep edildiği, bu talep karşısında 6102 sayılı TTK’nın 636/4. maddesi uyarınca tarafların menfaat dengesine uygun olarak gerekli tedbirlerin alınması gerektiği, denetim kayyımı atanmasının da bu tedbirlerden biri olduğu, denetim kayyımı atanmasına engel yasal bir düzenleme olmadığı gibi anılan ilamlarda da bunun mümkün olduğunun açıkça belirtildiği, dolayısıyla davalı tarafın aksi yöndeki savunmasının yerinde olmadığı,
-Davalı tarafın denetim kayyımı atanmasına yönelik tedbirin ölçülü olmadığına yönelik savunması yönünden yapılan değerlendirmede, şirkete ait araç ve taşınmazlar üzerine tedbir konulmasının tek başına kötüniyetli hareketlerin önüne geçilebilmesi için yeterli olmadığı, şirketin yüksek tutarda borç altına sokulması halinde bu tedbirlerin anlamsız hale geleceği dolayısıyla denetim kayyımı atanmasının menfaat dengesine uygun olduğu,
-Teminatın tutarına ilişkin itiraz yönünden ise, Mahkememizce tedbir kararının 50.000,00 TL tutarındaki teminat karşılığında verildiği, tedbirin türü ve mahiyeti dikkate alındığında bu tutardaki teminatın makul ve ölçülü olduğu sonucuna varıldığından teminatın yeterli olmadığına ilişkin itirazlara itibar edilmediği,
-Davalı tarafın bir diğer itirazı ise, denetim kayyımı atanmasının davacı ve/veya eşi tarafından kötüye kullanıldığı hususu olduğu, mahkemece atanan kayyım denetim kayyımı olup, şirketin hangi işlemlerinin denetim kayyımının onayından geçeceği kararda açıkça belirtildiği ve gerekli ilanların yapıldığı, denetim kayyımı atanmasına ilişkin kararın ilan edilmiş olması karşısında, varsa davacının ya da eşinin davalı şirketin menfaatine aykırı davranışları ile denetim kayyımı atanması arasında doğrudan bir bağlantı olmadığı, şirket ortakları arasında uyuşmazlığın bulunduğu açık olup, denetim kayyımının görevine son verilmesi ortaklar arasında yeni uyuşmazlıkların ortaya çıkmasına neden olacağı, bu kapsamda denetim kayyımı atanmasına yönelik tedbir kararının taraflar arasındaki menfaat dengesine uygun olduğu, varsa haksız rekabet teşkil eden eylemlere karşı davalı tarafın başkaca hukuki yollara başvurabileceği, tedbir kararının kaldırılmasının varsa haksız rekabet teşkil eden davranışları ortadan kaldırmayacağı kabul edildiğinden bu yöndeki itirazlara da itibar edilmediği gerekçesiyle ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir kararına itiraz dilekçesini tekrar etmekle, davacının eşinin, müvekkili şirket hakkında verilen söz konusu tedbir kararını iki gün boyunca kendi şahsi kullanımında olan telefonu ile whatsapp durum uygulamasından paylaştığını, söz konusu numarayı müvekkili şirket nezdinde çalıştığı dönemden bu yana kullanması sebebiyle müvekkili şirketi tüm müşteri çevresinde soz konusu paylaşımın yanıltıcı bir algı yarattığını, davacının dilekçesinde belirttiği bilgi alma talepli ihtarnamesinin müvekkiline ulaşmadığını, şirketin 26/04/2023 tarihinde genel kurul toplantısı gerçekleştirdiğini, şirketin finansal tabloları, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, yönetim kurulunun kar dağıtım önerisi, şirket merkezinde genel kurul toplantısından 15 gün önce hazır edildiğini, ancak davacının belgeleri incelemediğini, davacı 10 yıl süre ile kar dağıtılmadığını iddia etmişse de, bu süre zarfında genel kurullarda bu yönde talepte bulunduğunu, talebin de reddedildiğini gösterir bir delil de ibraz etmediğini, davacının şirke müdürü tarafından zarara uğratıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, hissedarlar sözleşmesinin 11.4 maddesine göre şirket müdürüne huzur hakkı ödeneceğinin davacının da imzası ile 08/07/2021 tarihinde karara bağlandığını, ancak şirket müdürünün bu güne kadar herhangi bir huzur hakkı bedeli almadığını, mahkemece verilen tedbir kararının müvekkili şirketin mahvına sebep olacağını ileri sürerek ilk derece mahkemesince verilen 16/08/2023 tarihli ara kararın kaldırılmasına ve davacı tarafın tedbir talebinin reddine, aksi kanaatte olunması halinde mahkemenin uygun göreceği nakdi teminat karşılığında denetim kayyumu tedbirinin kaldırılmasına, her halükarda tedbir kararına ilişkin teminatın yetersiz olması sebebiyle müvekkili şirketin telafisi mümkün olmayan zararlarını karşılamak amacıyla şirket sermayesinin %20’sinden az olmamak üzere davacı tarafından teminat yatırılmasına karar verilmesi talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, davalı şirkete tedbiren kayyım atanması istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 389. maddesinde ” Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır. ” hükmü düzenlenmiştir.
HMK’nın 390. maddesinde ”İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir. Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. ” hükmü yer almaktadır.
Aynı Yasa’nın 396. maddesinde de ” Durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir. İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 636/3 maddesi “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.” hükmünü,
TTK’nın 636/4 maddesi de “Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir” hükmünü haizdir.
Anılan maddede ortağa haklı sebeplerin varlığı halinde limited şirketin feshi davası açabilme olanağı tanınmıştır. Bu nedenle, fesih isteminde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin var olup olmadığı yahut haklı olup olmadığı mahkemece değerlendirilecektir. Diğer yandan anılan madde ile fesih davası açıldığında mahkemeye gerekli tedbirleri alma yetkisi verilmiştir. Bu çerçevede, mahkemece istem yerine davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedilebileceğinden, dava süresince davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilecektir. (Yargıtay 11.HD’nin 03/02/2015 tarih, 2014/15047 E- 2015/1168 K. sayılı ilamı )
İhtiyati tedbir kurumu genel olarak HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Değinilen madde kapsamında, “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” genel tanımına yer verilmiş olup, 6102 sayılı TTK’nın 636/3-4. maddeleri kapsamı itibari ile 6100 sayılı HMK’nın 389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbirden daha kapsamlı ve ihtiyati tedbir ile ilgili özel bir düzenleme niteliği taşımaktadır. Bu düzenlenmeye göre, uyuşmazlık konusu olmayan taşınır ve taşınmaz mallar ile hak ve alacaklar ile ilgili ihtiyati tedbir kararı da koşulları oluştuğu takdirde verilebilmektedir. Başka bir deyişle ihtiyati tedbir konusunun uyuşmazlık konusu olması şartı da gerekli değildir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; davacı taraf, davalı şirket yönetiminin kar payı ödemediğini, şirketin işleri ve hesapları hakkında bilgi vermediğini, davalı şirketin davacının eşi olan …’in iş aktini bildirimsiz olarak feshettiğini, bu nedenlerle ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiğini ileri sürerek şirketin feshini talep etmektedir. Türk Ticaret Kanunu’nun 614. Maddesi gereğince bilgi alma ve inceleme hakkı engellenen ortağın, bu konuda şirket genel kurula başvurma hakkı bulunmakta olup genel kurulda bilgi alınmasını ve incelemeyi haksız yere engellerse, ortağın bu hususta mahkemeye başvurması mümkündür. Bu nedenle davacı tarafın bilgi alma ve inceleme talebine ilişkin olarak davalı tarafa gönderdiği ihtarname tek başına davacının bilgi alma ve inceleme hakkının engellendiğini ispata elverişli değildir. Ayrıca davacının eşi ile davalı şirket arasında iş aktinin feshinden kaynaklanan uyuşmazlığın şirketin feshi talebi yönünden haklı sebep olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde HMK 389. Maddesinde belirtilen ihtiyati tedbir şartlarının ve özellikle yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin kabulü için HMK’nın 389. ve 390. maddelerinde belirtilen talep koşullarının oluşmadığı, talep eden tarafça yaklaşık ispatın sağlanmadığı, yargılama sırasında durum ve koşulların değişmesi halinde HMK’nın 396. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebileceği gözetilerek ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekirken “…davalı şirkete denetim kayyımı tayin edilmesi ve davalı şirkete ait varsa taşınmaz ve araçlarının iradi olarak satış ve devrinin önlenilmesi için kayıtlarına ihtiyati tedbir konulması…” şeklinde talebin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, itirazın reddine ilişkin ara kararın kaldırılmasına ve HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince ihtiyati tedbir talebinin reddine dair yeniden karar verilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davalının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden verilen 16/08/2023 tarihli ARA KARARININ KALDIRILMASINA,
1-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 269,85 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflara ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
3- Davalının istinaf başvurusu ile ilgili yaptığı yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince davanın esası ile ilgili kurulacak hükümde değerlendirilmesine,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davalının ihtiyati tedbir kararına itirazı ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
Davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazlarının kabulü ile; Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/07/2023 tarih, … Esas sayılı “…davalı şirkete denetim kayyımı tayin edilmesi ve davalı şirkete ait varsa taşınmaz ve araçlarının iradi olarak satış ve devrinin önlenilmesi için kayıtlarına ihtiyati tedbir konulması…” şeklindeki ihtiyati tedbir talebinin kabulüne yönelik ARA KARARININ KALDIRILMASINA,
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
D) Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/12/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Katip
e-imzalıdır