Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 07/07/2023
NUMARASI : …… Esas
İHTİYATİ TEDBİR ve
İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF
DAVALILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
3-
VEKİLİ :
4-
VEKİLİ :
DAVA : Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 11/10/2023
YAZIM TARİHİ : 12/10/2023
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin……. Esas sayılı dosyasında 07/07/2023 tarihinde tesis edilen ihtiyati tedbir taleplerinin ayrı ayrı reddine ilişkin ara karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davanın, müvekkilin davalılar …… ve …….’ndeki pay sahipliğinin tespiti ve pay sahibi sıfatı ile pay defterine kaydı talebiyle açıldığını, Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen bilgilere göre, davacının 210 adet pay ve 52.500,00 TL sermaye ile toplam 750.000,00 TL sermayeli…………’nin %7 ortağı ve pay sahibi olduğunu, sözü geçen şirketin unvan ve tür değişikliği ile……… olduğunu, …….’nin tam bölünme yoluyla bölündüğünü ve tüm aktif ve pasifiyle birlikte……… ve …………..’ye devrolunarak ticaret sicil kaydının terkin edildiğini, müvekkilinin ………’nin tam bölünmesi sonucu devralan davalı şirketler……. ve……….de 09.09.2021 tarihi itibariyle her iki şirkette ayrı ayrı olmak üzere %7 pay sahibi/ortak olması gerektiğini, davalılar tarafından müvekkilinin paysahipliğinin yok edildiğini, taraflarına gönderilen ihtarnamelerde müvekkilinin payını………’ya devrettiğinin ileri sürüldüğünü, bu hisse devrinin 04.08.2021 tarihli yönetim kurulu kararı ile karar defterinde yer aldığını, dolayısıyla devralan davalı şirketlerde bir ortaklık hakkının bulunmadığını iddia ettiklerini, iddia olunan yönetim kurulu kararı ve sözde pay devri kapsamında yapılan başka bir işlem varsa bu kapsamdaki tüm işlemlerin sahte işlem veya imzalarla yapıldığından yok hükmünde olduğunu, gerçekte herhangi bir devir olgusunun bulunmadığından ve bölünme öncesinde de müvekkili bölünen……….’de pay sahibi olduğundan, paysahipliğinin ve hakların korunması ilkesi gereğince devralan şirketlerdeki haklarının korunması gerektiğini, müvekkilinin pay sahibi sıfatı ile genel kurula katılma, oy kullanma, sermaye artırımlarında rüçhan haklarını kullanma gibi tüm pay sahipliği haklarını kullanabilmesi gerektiğinden bahisle HMK’nın 389 vd. maddeleri ile TMK’nın m.426-427 gereğince işbu dava süresince davalılar ………. ve……….ye tedbiren ayrı ayrı yönetim ve temsil kayyımı tayinine, bunun kabul edilmemesi halinde davalılar…….. ve ………’nin yöneticilerinin hak ve yetkileri sınırlandırılarak, şirketlere denetim ve onay kayyımı atanmasına, atanacak denetim ve onay kayyımına davalılar …….. ve ………’yi temsil etme yetkisi verilmesine, davalılar……… ve……….’nin menfaatlerini korumak amacıyla şirket malvarlığı (gayrimenkul ile menkuller ve motorlu araçlar) üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, davalılar …….. ve……….nin paylarının devrinin önlenmesi yönünde HMK’nın 389 vd. maddeleri gereğince ihtiyati tedbir konulmasına, davalılar……… ve………’nin genel kurul toplantılarının yapılmasının ve özellikle sermaye artırımı kararı alınmasının önlenmesi yönünde HMK’nın 389 vd. maddeleri gereğince ihtiyati tedbir konulmasına, dava sonunda müvekkilinin davalı şirkette pay sahibi olduğunun ve şirket pay defterine pay sahibi olarak kaydedilmesi gerektiğinin tespitine, müvekkilinin davalı şirketlerdeki ortaklığının pay defterine işlenmesine karar verilmesi talep etmiştir.
CEVAP: Davalı……… vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin,………’nin tam bölünmesi sonrası kurulan ………’nin sermaye paylarının tamamını 14/09/2021 tarihinde ……….’dan Hisse Devri Sözleşmesi ile devraldığını, müvekkil şirkete yapılan hisse devrinde herhangi bir hukuka ve usule aykırılık bulunmadığını, davacının diğer davalı ile aralarında yapmış oldukları sözleşmeler ve anlaşmaların da müvekkil şirketi bağlamayacağını, davacının …….. %7 pay sahipliğinin tespiti isteminin kabulünün taraflarınca mümkün olmadığını, davacının, pay devrine ilişkin ödemeleri kabul etmiş olup, ödemeler üzerinden yaklaşık 2 yıl geçmiş olmasına rağmen kötü niyetli olarak hak talep ettiğini, müvekkil şirket ve davalı arasında yapılan hisse devir sözleşmesinde davacının da imzasının bulunduğunu, davacının devir öncesinde tek pay sahibinin …….. olduğuna dair ikrarı bulunduğunu, devralınan şirketin faaliyetlerinin, aktif mallarının ve nominal değerinin yükselmesi sebebiyle davacının kötü niyetli olarak işbu davayı ikame ettiğini, davacının bütün taleplerinin reddedilmesi gerektiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı……… vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların imzalarının bulunduğu pay devri sözleşmesinden de sabit olduğu üzere 04/08/2023 tarihinde davacının, şirket hisselerini şirketin %86 hissedarı olan ………’ya devrettiğini ve taraflarca imza altına alındığını, dava dilekçesinde her ne kadar davacının devir sözleşmesi adı altında herhangi bir evrakta imzası bulunmadığı iddia edilse de, davacının vekaletnamesi dahil olmak üzere diğer imzalı evraklardaki imza örnekleri karşılaştırıldığı takdirde imzanın bizzat davacıya ait olduğunun görüleceğini, anonim şirketlerde senede bağlanmamış (çıplak) payların devri için TTK’da özel bir düzenleme bulunmadığını, bu pay devirlerine ilişkin Türk Borçlar Kanunu’nun 183. maddesi ve devamında düzenlenen alacağın temliki hükümlerinin uygulandığını, bu maddeye göre devir işleminin gerçekleştirilebilmesinin ancak alacağın temliki sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlı olduğunu, taraflar arasında akdedilen hisse devir sözleşmesiyle geçerlilik şartının sağlandığını, gerçekleşen devirde usulen herhangi bir eksiklik bulunmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 9/7/2007 Tarih Ve E.200/8112 E. 2007/10405 K. Sayılı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 09/02/2016 Karar Tarihli 2015/10014 E. 2016/1195 K. Sayılı kararlarının mevcut olduğunu, söz konusu hisse devirlerinin ………..’nin 04/08/2021 tarihli yönetim kurulu karar defterinde işlenmiş olmakla sabit hale geldiğini, görüldüğü üzere muhatabın herhangi bir hisse devri yapılmadığına dair beyanlarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, devir işleminin 11/08/2021 tarihli yönetim kurulu karar defterine işlendiğini, yapılan hisse devri karşılığı ……… tarafından davacıya 1.663.620,00 TL ödemenin gerçekleştirildiğini, bu durum banka dekontları ve hesap hareketleriyle de sabit olduğunu belirterek; davanın usul ve esas yönünden incelenerek davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ………. ile……….. Cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerden ……….’nın %86, davacı …………’nın %7 ve dava dışı ………….’nın %7 hissedarı bulunduğu …………’nin nevi değişikliği yapmış ve şirketin ………..olduğunu, şirkette sermaye artırımı yapılmış ve şirketin sermayesinin 23.766,00 TL olduğunu, mevcut şirkette %7 hissesi bulunan davacının, hissesini 04.08.2021 tarihinde 1.663.620 TL bedel karşılığı müvekkil …………’ya devrettiğini, hisse devir bedelinin davacıya müvekkil ……….. tarafından ödendiğini, davacı ve dava dışı …………nın %50’şer olarak hissedarı bulundukları………..ndeki hisselerinin tamamını 11.08.2021 tarihinde Konya……Noterliğinin ……. yevmiye nolu limited şirket pay devir sözleşmesi ile müvekkil ……….’ya devrettiğini, mahkeme tarafından yapılacak yargılama esnasında bilirkişi incelemesi sonucunda sunulacak olan rapor içeriğinde yapılan hisse devirlerinin usulüne uygun olduğu ve celp edilecek olan banka kayıtlarına göre de hisse bedellerinin davacı tarafa ödendiğinin ortaya çıkacağını, davacının kötü niyetli olarak haksız kazanç elde etmek, sebepsiz zenginleşmek ve müvekkilden emanet olarak almış olduğu hisse devirleri bedellerinden fazla olan bedelleri ödememek için işbu davayı ikame ettiğini, davacının müvekkil ……….’ya borç olarak verilen bedellerden dolayı 2.900.565 TL ve 183.280 USD borcunun bulunduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…mahkememizce yapılan değerlendirmede; dosya kapsamı, dosyaya ibraz edilen deliller, yaklaşık ispat kuralları ve uyuşmazlığın çözümü bilirkişi incelemesi ve yargılamayı gerektiriğinden davacı vekilinin şartları bulunmayan tüm ihtiyati tedbir taleplerinin bu aşamada ayrı ayrı reddine ve ileride rapor alındığında talep hakkında bu konuda yeniden değerlendirme yapılmasına…” gerekçesiyle ihtiyati tedbir taleplerinin ayrı ayrı reddine, şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tedbir talebine konu olanlar da dahil olmak üzere aslında her tür uyuşmazlığın “yargılamayı gerektirmesi” ve yasada ihtiyati tedbir şartları arasında “uyuşmazlığın çözümünün yargılamayı gerektirmemesi” vb. bir şart bulunmadığından bu gerekçenin isabetsiz olup, ihtiyati tedbir taleplerinin, bu veya benzeri bir gerekçe ile reddedilmesinin doğru olmadığını, davalıların cevap süresinin uzatılması dolayısıyla gecikme nedeniyle doğacak hak kayıplarının telafisi mümkün olmayacağını, müvekkilin, pay sahipliğinden doğan haklarını kullanamadığını, geçici bir hukuki koruma türü olan ihtiyati tedbir bakımından yapılacak değerlendirmede tam ispat değil yaklaşık ispat ölçütünün kabul edildiğini, dava dilekçesi ekinde sundukları ticaret sicil gazetesi örnekleri ve ihtarnameler ile davalıların ihtar cevapları çerçevesinde somut olayda yaklaşık ispat koşullarının sağlandığını, dava öncesinde davalılardan, müvekkil tarafından imzalanmış bir hisse devri sözleşmesi veya pay defterinde buna ilişkin bir imza söz konusu ise ibraz edilmesini talep etmelerine rağmen davalı şirketlerce böyle bir sözleşme ibrazının yapılamadığını, zira gerçekte bir pay devri söz konusu olmadığını, müvekkilinin gıyabında bölünüp terkin olunan şirkette, müvekkilinin pay sahibi olduğu dosyada mevcut delillerle sabit olduğunu, ihtilafın, bölünme sonrasında devralan davalı şirketlerin pay sahipliği konusunda çıktığını, şu halde müvekkilinin paylarının sahte birtakım işlemlerle yok edilmiş olduğunun aşikar olduğunu, dosyaya giren ticaret sicil belgelerinin de davanın haklılığını gösterdiğini, gelen belgelerde görüleceği üzere müvekkilin en son …………nin (eski unvanı ………….) 02.08.2021 tarihli tür değişikliği kararında olduğunu, bundan sonraki hiçbir işlemde davacının bilgisi, onayı ve imzasının olmadığını, işbu davanın sonucunda alınacak genel kurul kararları ve özellikle sermaye artırımı kararı davacının haklarını elde etmesini imkansızlaştıracak ya da önemli ölçüde güçleştirecek nitelik taşıdığından karar kesinleşinceye kadar genel kurul toplantısı yapılmasının ve sermaye artırımı kararı alınmasının önlenmesi talebinin de kabulü gerektiğini belirterek; ihtiyati tedbir istemlerinin reddine dair 07.07.2023 tarihli ara kararının kaldırılmasını, talepleri doğrultusunda HMK’nın 389 vd. maddeleri ile TMK’nın m.426-427 gereğince işbu dava süresince ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketlere yönetim kayyımı, olmadığında denetim kayyımı tayin edilmesi, şirketlerin malvarlıklarının devrinin önlenmesi ve şirket paylarının devrinin önlenmesi hususlarında ihtiyati tedbir konulması talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı, davalı şirketlerin hisse devir sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, yapılan devrin yok hükmünde olduğunu iddia etmekte, davalılar ise hisse devri sözleşmesinde davacının imzasının bulunduğunu, devir bedelinin davacıya ödendiğini savunmaktadır.
Geçici hukuki koruma türlerinin başında gelen İhtiyati Tedbir 6100 sayılı HMK’nın 389 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nin 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları, 390. maddesinde ihtiyati tedbir talebi, 391. maddesinde ihtiyati tedbir kararının kapsam ve içeriği, 393. maddesinde ihtiyati tedbir kararının uygulanması, 394. maddesinde ihtiyati tedbir kararına itiraz ve uygulanacak usule yer verilmiştir.
HMK’nın 389. maddesine göre ihtiyati tedbirin şartları; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğmasından endişe edilmesi olarak açıklanmıştır. Ayrıca tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceği belirtilmiştir. Yine aynı Yasa’nın 390/3. maddesinde haklılığın yaklaşık olarak ispat edilmesi zorunluluğu koşulu aranmıştır. İhtiyati tedbir kararında bulunması gereken hususların neler olduğu HMK 391/2 maddesinde düzenlenmiş olup, mahkemece ihtiyati tedbir verilirken ihtiyati tedbirin sınırlarının da gösterilmesi gerekir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; toplanan delillere göre davacının haklılığını yaklaşık olarak ispata yarar herhangi bir belge sunmadığı, davacının taraflar arasında düzenlenen 04/08/2021 tarihli sözleşme ile davalı şirketteki paylarını davalı ………….’ya devrettiği, ayrıca taraflar arasında Konya…… Noterliğinin 11/08/2021 tarih ve ……. yevmiye numaralı hisse devri sözleşmesi düzenlendiği, halihazırda ticaret sicil kayıtlarına göre davacının davalı şirketlerde resmi olarak ortaklığının bulunmadığı, davacının noteklikce düzenlenen hisse devri sözleşmesinin geçersizliğine ilişkin herhangi mahkeme kararı da sunmadığı, uyuşmazlığının çözümünün ve davacının haklılık durumunun yapılacak yargılama ile ortaya çıkacağı, davalı şirkette herhangi bir organ boşluğunun da bulunmadığı, ilk derece mahkemesince karardaki gerekçelerle ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla, HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince davacının ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/10/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.
Başkan …… Üye …….. Üye …….. Katip …….
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır
D.A.Ç