Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1086 E. 2023/1774 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2022
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av. ….

İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …

Av. … & Av. …
Av. … & Av. …

DAVA : Tanıma Ve Tenfiz

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/09/2023
YAZIM TARİHİ : 26/09/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan tanıma ve tenfiz davasında 09/03/2022 tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden 11/09/2019 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşmeye tahkim şartı konularak taraflar arasındaki ihtilafa İngiliz Hukuku’nun uygulanmasının kararlaştırıldığını, taraflar arasında uyuşmazlık çıkması üzerine de davacı tarafın tahkime başvurduğunu, …….)’nın Tahkim Yargılaması sonunda 09/09/2020 gün ve …. sayılı kararı ile davacı lehine alacak kararı verildiğini, bu kararın uygulanabilmesi için tenfizine karar verilmesi gerektiğini, Türkiye’nin ve müvekkilinin mukim olduğu Birleşik Arap Emirlikleri’nin “Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkında New York Konvansiyonuna taraf olması nedeniyle bu konvansiyon hükümlerinin uygulanması gerektiğini, hem New York konvansiyonu, hem de MÖHUK hükümlerine göre hükmün tenfizine engel teşkil eden bir durumun mevcut olmadığını beyan ederek, ……. Yargılaması’nın 09/09/2020 gün ve …… sayılı kararının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle taraflar arasındaki 11/09/2019 tarihli sözleşmenin (tahkim düzenlemesinin) geçersiz olduğunu çünkü, 10.04.1926 gün ve 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun hükümlerine aykırı olarak sözleşmenin ingilizce tek suret olarak düzenlendiğini, ayrıca tahkim yargılaması sırasında davalının savunma hakkının da ihlal edildiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; Davacı şirketin kayıtlı olduğu …. ile Ülkemizin New York Sözleşmesi’ne taraf olduğunun tespit edildiği, Yargıtay 11. HD.nin 29/11/2018 gün ve 2016/14160 E. 2018/7501 K. sayılı emsal içtihadında “Yabancı hakem kararlarının Türkiye’de icra edilebilmesi, tenfiz prosedürüne tabi olduğundan, hakem kararının New York Sözleşmesine göre, tenfiz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesine gelince; yabancı hakem kararlarının tenfizini engelleyen haller New York Sözleşmesinin (V). maddesinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin (V). maddesindeki şartlardan bir kısmını tenfiz mahkemesi re’sen dikkate almak zorundadır. Diğer şartları ise tarafların iddia ve ispat etmesi gerekir.
“….Mahkeme tarafından re’sen dikkate alınacak şartlar şunlardır: 1- Hakem kararının konusunu teşkil eden uyuşmazlığın tanıma veya tenfiz istenilen ülkenin hukukuna göre tahkim yoluyla çözümünün mümkün olmaması, 2- Hakem kararının kamu düzenine aykırı olmasıdır.
Taraflarca iddia ve ispat edilecek tenfiz engelleri ise 1- Tahkim anlaşmasının taraflarının ehliyetsiz olması veya tahkim anlaşmasının geçersiz olması, 2- Hakkında hakem kararının tenfizi istenen tarafın hakem seçiminden veya tahkim yargılamasından usulen haberdar edilmemiş olması veya delillerini sunma imkânından mahrum edilmesi, 3- Hakem kararının, tahkim anlaşmasında yer almayan bir hususa ilişkin olması veya tahkim anlaşmasının sınırlarını aşması, 4- Hakemlerin seçimi veya hakemlerin uyguladıkları usulün, tarafların anlaşmasına, böyle bir anlaşma yok ise hakem hükmünün verildiği yer hukukuna aykırı olması, 5-Hakem kararının tabi olduğu veya verildiği yer hukuku hükümlerine göre kesinleşmemiş veya icra kabiliyeti kazanmamış veya verildiği yer mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasıdır.” denildiği, davaya dayanak teşkil eden …. tahkim yargılamasına ait kararın incelenmesi sonucu; yukarıda yazılı Yargıtay emsal içtihadında açıklandığı üzere tenfizi engelleyen ve Mahkemece re’sen göz önünde bulundurulması gereken bir durumun (kamu düzenine aykırılık veya tahkime tabi olmayan bir uyuşmazlık) söz konusu olmadığı, davalı tarafın, tenfiz engeli olarak ileri sürdüğü savunma hakkının kısıtlandığı yönündeki itirazlarının da tahkim yargılaması kararı içeriğine uygun olmadığı, çünkü, tahkim yargılamasında davalı tarafa savunma hakkı tanındığı, alıcı olarak vasıflandırılan davalı şirketin tarihsiz (savunma) dilekçelerinin 07.05.2020 ve 24.06.2020 tarihlerinde tahkim komisyonu tarafından alındığının belirlendiği, dolayısıyla, New York Sözleşmesi hükümlerine göre gerek re’sen, gerekse davalı tarafından ileri sürülecek tenfiz engellerinin bulunmadığının anlaşıldığı, davalı taraf, 10.04.1926 gün ve 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun hükümlerine aykırı olarak sözleşmenin ingilizce olarak düzenlendiğini ve bu nedenle tahkim şartının da geçersiz olduğunu ileri sürmüş ise de 805 s. İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun’un yabancı şirketlerin Türk şirketleri ile yaptıkları sözleşmeler yönünden uygulanamayacağı, davalının kendisinin imzaladığı sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile ………09/09/2020 gün ve ……. tahkim nolu kararının tenfizine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki tahkim sözleşmesinin geçersiz olduğunu,çünkü, 10.04.1926 gün ve 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun hükümlerine aykırı olarak sözleşmenin ingilizce tek suret olarak düzenlendiğini, ayrıca tahkim yargılaması sırasında davalının savunma hakkının da ihlal edildiğini Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da, tahkim şart ve anlaşmalarının geçersiz sayılacağının belirtildiğini, müvekkilinin savunma haklarının ihlal edildiğini, savunma hakkının ihlali ile kamu düzenine aykırılık meydana geldiğini, yerel mahkemenin savunma hakkının ihlal edilmediği yönündeki tespitinin hukuka aykırı olduğunu, davada vekille temsil edilmenin tek başına savunma hakkının etkin kullanıldığı anlamına gelmeyeceğini, mahkemenin müvekkili tarafından ileri sürülen delil ve iddiaların hakem heyeti tarafından dikkate alınıp alınmadığının mahkemece resen tespit edilmesi gerektiğini, hakem heyetinin müvekkilinin dosyaya sunmuş olduğu yargılamanın gidişatı için önem arz eden delilleri ve beyanları dikkate almadığını, bu hususun yargılamanın adil olup olmadığı hususunda şüphe uyandırdığını, savunma hakkının kamu düzenine ilişkin olduğunu, savunma hakkının ihlali nedeniyle kamu düzenine aykırılık oluştuğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ……….Tahkim kararının tanınması ve tenfizi talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, toplanan delillere göre; davacı şirketin Türk tabiyetinde bulunmadığı uyuşmazlığın yabancılık unsuru içerdiği, taraflar arasında düzenlenen 11/09/2019 tarihli sözleşmede taraflar arasındaki uyuşmazlıklarda Londra’da tahkim yoluna başvurulmasının kararlaştırıldığı, 805 sayılı Kanunun 1. Maddesine göre bu kanunun uygulanabilmesi için tarafların her ikisinin de Türk tabiyetinde bulunması gerekmekte olup, dava konusu olayda davacı şirket Türk tabiyetinde bulunmadığından, sözleşmenin ve dava dilinin yabancı dilde olması 805 sayılı Kanuna aykırılık oluşturmayacağı, bu nedenle davalının sözleşmenin geçersiz olduğu yönündeki istinaf talebinin yerinde olmadığı, tenfizi istenilen hakem kararının incelenmesinde davalının hakem seçiminden veya tahkim yargılamasından usulen haberdar edilmiş olması ve davalının kendisini vekille temsil ederek tüm savunma ve delillerini hakem heyetine sunmuş olmaları dikkate alındığında davalının savunma hakkının kısıtlanmasından söz edilemeyeceği, bu nedenle davalının savunma hakkının kısıtlandığı yönündeki istinaf nedeninin yerinde görülmediği, 5718 sayılı MÖHUK’un 62. maddesinde belirtilen yabancı hakem kararlarının ret sebeplerinden hiçbiri gerçekleşmediğinden mahkemece tenfiz talebinin reddini gerektiren sebeplerin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olduğu, buna göre davalı tarafça ileri sürülen istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davanın kabulüne ilişkin kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,80 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,10 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince kararın dairemiz tarafından tebliğe çıkarılmasına,
6-Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 22/09/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır