Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1028 E. 2023/1913 K. 06.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 14/06/2023
NUMARASI : Esas

DAVACI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … [
İSTİNAF EDEN
DAVALI : 1-… – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …

ÖNCEKİ DAVALI : 2-… – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 06/10/2023
YAZIM TARİHİ : 09/10/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 14/06/2023 tarihinde tesis edilen ara karara karşı davalı …’in istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
TALEP: Davacı vekili 27/04/2023 tarihli dilekçesinde özetle; davalı hakkındaki Konya .. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/03/2023 gün ve … E….K. sayılı (henüz kesinleşmemiş) mahkumiyet kararına istinaden Konya … İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı takibinin teminatsız olarak durdurulması için tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince 03/05/2023 tarih …. Esas sayılı ara karar ile; “…İcra takibi başlatıldıktan sonra açılan menfi tespit davalarında, İİK’nın 72/3. maddesi gereğince takip durdulumaz ise de; davacı tarafından imza inkarında bulunması karşısında 6100 s. HMK’nin 209. maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün görülmüştür.
Konya .. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/03/2023 gün ve … E. …. K. sayılı ilamı ile (henüz kesinleşmemiş de olsa) davalılardan … aleyhine resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verilmesi nedeniyle davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
6100 s. HMK’nin 392/1. maddesi gereğince ihtiyati tedbir için teminat alınması gerekli ise de, aynı maddede durum ve koşullar gerektiriyorsa teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilebileceği de düzenlenmiştir. Davalılardan … aleyhine dava ve talep konusu 320.000 ABD Doları tutarındaki bonodan dolayı resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verilmesi, bu şartlar altında davacı taraftan teminat istenilmesinin hem mevcut delil durumu, hem senet bedelinin tutarı itibariyle davacı yönünden hakkın kullanılmasını imkansız veya çok güç kullanılabilir hale getirecek olması ve tarafların menfaat dengesi de göz önünde bulundurularak, ihtiyati tedbir talebinin teminatsız olarak kabulüne karar vermek gerekmiş ve dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesiyle davacının 27/04/2021 tarihli ihtiyati tedbir talebininin teminatsız olarak kabulü ile; Konya .. İcra Müdürlüğü’ne ait ….E. sayılı TAKİBİN, 6100 s. HMK.nin 209. maddesi gereğince, sadece davacı yönünden (diğer takip borçlularını etkilememek üzere) tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir.
İTİRAZ: Davalı … vekili itiraz dilekçesinde özetle; bir uyuşmazlık hakkında hem genel hem de özel kanunda hüküm bulunuyorsa özel kanun hükmünün uygulanacağını, İİK’nın 72/3. Maddesindeki “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez” hükmü, HMK’nın 209. maddesindeki “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar o senet herhangi bir işleme esas alınamaz” hükmü karşılaştırıldığında, uyuşmazlık hakkında “doğrudan ihtiyati tedbir kararı verilmesinin şartlarını düzenleyen” ve daha özel hüküm niteliğinde İİK’nın 72/3 maddesinin emredici hükmünün uygulanması gerektiğinin çok açık olduğunu, dolayısıyla tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, öte yandan HMK’nın 209.maddesinde açıkça adi senetteki yazı ve imza inkarından söze edildiğini, somut olayda icra takibine konu bononun “adi senet” olmadığını, henüz kesinleşmemiş olmakla birlikte Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla alacaklının “resmi senette sahtecilik” suçundan mahkum edildiğini ve TTK’daki bonoya ilişkin İİK. ile HMK’daki adi senede ilişkin mevzuat hükümleri gözetildiğinde somut olayda adi senedin değil resmi senedin söz konusu olduğunun çok açık olduğunu, üstelik davacının bono üzerinde bulunan yazı veya imza inkarında bulunmuş olmadığını, bütün bu nedenlerle uyuşmazlık hakkında HMK’nın 209/1 maddesinin uygulanmasına olanak olmadığını, aksi kabul edilse bile resmi senetlerdeki yazı veya imza inkar edildiğinde senetteki yazı veya imzanın sahteliği ancak mahkeme kararıyla sabit olursa işleme esas alınamayacağının öngörüldüğünü, İİK’nın 72/3 maddesi yerine somut uyuşmazlık hakkında uygulanması mümkün olmayan HMK’nın 209, 390/3 ve 392/1 maddeleri uygulanarak teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla 03/05/2023 tarihli ihtiyati tedbirin kabulüne ilişkin ara kararın kaldırılmasına, aksi kanaatte olunması halinde icra takibine konu alacağın %15’inden az olmamak üzere alınacak teminat karşılığı icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünden tedbir kararı verilmesine, her iki talepleri kabul edilmez ise davacıdan icra takibine konu alacağın %20’si oranında teminat alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince 14/06/2023 tarihli ara kararı ile özetle; “…Somut olayda; Davalı taraf yasal süresi içerisinde ihtiyati tedbirin şartlarına ve teminata itiraz etmiştir.
Her ne kadar ihtiyati tedbirin şartlarına ve teminata itiraz edilmiş ve bu talep kabul görmez ise, ihtiyati tedbirin icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi şeklinde değiştirilmesi istenilmiş ise de;
İtiraz edilen gerekçeli ara kararında da açıklandığı üzere, davacı tarafından imza inkarında bulunması halinde 6100 s. HMK’nin 209. maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkündür.
Konya .. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/03/2023 gün ve…. E. …. K. sayılı ilamıyla (henüz kesinleşmemiş olsa da) davalılardan … aleyhine resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verildiği belirlenmiş bu nedenle davacı tarafın ihtiyati tedbir talebi kabul edilmiştir.
6100 s. HMK’nin 392/1. maddesi gereğince ihtiyati tedbir için teminat alınması gerekli olmasına rağmen, aynı maddede durum ve koşullar gerektiriyorsa teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilebileceği düzenlenmiştir.
Davalılardan … aleyhine dava ve talep konusu 320.000 ABD Doları tutarındaki bonodan dolayı resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verildiği görülmüş, bu durumda davacı taraftan teminat istenilmesinin hem mevcut delil durumu, hem senet bedelinin tutarı itibariyle davacı yönünden hakkın kullanılmasını imkansız veya çok güç kullanılabilir hale getirecek olacağı sonucuna varılmış ve tarafların menfaat dengesi de göz önünde bulundurularak, ihtiyati tedbir talebinin teminatsız olarak kabul edilmiştir.
Davalı tarafın, tedbire itirazları ve tedbirin değiştirilmesi taleplerin dosyaya farklı veya yeni bir delil de sunulmadığından aynı gerekçelerle reddedilmiş, 14/06/2023 tarihli duruşmada verilen tedbire itirazın reddine ilişkin ara kararının gerekçesini oluşturmak üzere işbu gerekçeli ara kararı hazırlanmış ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesiyle davalı …’in Mahkemenin 03/05/2023 gün ve … E. sayılı ihtiyati tedbir kararına yönelik 05/05/2023 tarihli dilekçelerindeki itirazlarının ve tedbirin değiştirilmesi taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle, itiraz dilekçesini tekrarla; bir uyuşmazlık hakkında hem genel hem de özel kanunda hüküm bulunuyorsa özel kanun hükmünün uygulanacağını, İİK’nın 72/3. Maddesindeki “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez” hükmü, HMK’nın 209. maddesindeki “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar o senet herhangi bir işleme esas alınamaz” hükmü karşılaştırıldığında, uyuşmazlık hakkında “doğrudan ihtiyati tedbir kararı verilmesinin şartlarını düzenleyen” ve daha özel hüküm niteliğinde İİK’nın 72/3 maddesinin emredici hükmünün uygulanması gerektiğinin çok açık olduğunu, dolayısıyla tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, öte yandan HMK’nın 209.maddesinde açıkça adi senetteki yazı ve imza inkarından söze edildiğini, somut olayda icra takibine konu bononun “adi senet” olmadığını, henüz kesinleşmemiş olmakla birlikte Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla alacaklının “resmi senette sahtecilik” suçundan mahkum edildiğini ve TTK’daki bonoya ilişkin İİK. ile HMK’daki adi senede ilişkin mevzuat hükümleri gözetildiğinde somut olayda adi senedin değil resmi senedin söz konusu olduğunun çok açık olduğunu, üstelik davacının bono üzerinde bulunan yazı veya imza inkarında bulunmuş olmadığını, bütün bu nedenlerle uyuşmazlık hakkında HMK’nın 209/1 maddesinin uygulanmasına olanak olmadığını, aksi kabul edilse bile resmi senetlerdeki yazı veya imza inkar edildiğinde senetteki yazı veya imzanın sahteliği ancak mahkeme kararıyla sabit olursa işleme esas alınamayacağının öngörüldüğünü, İİK’nın 72/3 maddesi yerine somut uyuşmazlık hakkında uygulanması mümkün olmayan HMK’nın 209, 390/3 ve 392/1 maddeleri uygulanarak teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, her ne kadar ilk derece mahkemesi; senet bedelinin tutarı itibariyle davacı yönünden hakkın kullanılmasını imkansız veya çok güç kullanılabilir hale getirecek olacağı sonucuna varılmış ve tarafların menfaat dengesi de göz önünde bulundurularak ihtiyati tedbir talebinin teminatsız olarak kabul edildiğini belirtmiş ise de; gerek İİK.’nın 72/3. maddesindeki %15’den az olmamak üzere teminat alınması gerektiğinin belirtilmesi, gerekse ilk derece mahkemesinin dayandığı Ağır Ceza Mahkemesi kararının kesinleşmemiş olması, öte yandan Yargıtay’ın konuya ilişkin içtihat değişikliğine gittiği hususları ile itiraz dilekçelerine konu hususlar hep birlikte değerlendirildiğinde, “davalının alacağı çokmuş, davacı teminatı yatıramaz” gibi, en küçük bir hukuki dayanağı olmayan bir düşünceyle ihtiyati tedbirin teminatsız olarak verilmesinin kabul edilemeyeceğini, zira, ilk derece mahkemesi tarafların menfaat dengesini gözetecek ise; davacının adli yardım talebinde bulunması, ilk derece mahkemesinin de bu talebi kabul etmesi halinde, adli yardımdan yararlanan davacının teminat vermek zorunda olmadığı gözetilerek, şayet verilecekse “bu şartlar altında” teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekirken, böyle bir durum olmadığı halde, ilk derece mahkemesinin sadece davacıyı düşünerek, taraflarının menfaat dengesini gözettiğinden söz edilemeyeceğini beyanla ilk derece mahkemesinin 14/06/2023 tarihli ara kararının kaldırılmasına, 03/05/2023 tarihli ihtiyati tedbirin kabulüne ilişkin ara kararın kaldırılmasına, aksi kanaatte olunması halinde icra takibine konu alacağın %15’inden az olmamak üzere alınacak teminat karşılığı icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünden tedbir kararı verilmesine, her iki taleplerinin de kabul edilmemesi halinde davacıdan icra takibine konu alacağın %20’si oranında teminat alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; icra takibinden sonra borçlu olunmadığının tespiti amacıyla açılan menfi tespit davasında takibin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine ilişkin ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İhtiyati tedbir talebinin kabulüne itiraz eden davalı alacaklının istinaf sebepleri doğrultusunda dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
İstinaf isteminde bulunan davalı alacaklının itirazları; HMK’nın 209.maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan senedin sahte olarak oluşturulduğu iddiasına dayalı menfi tespit davasında tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Bu konudaki düzenlemeler dikkate alındığında;
İcra İflas Kanunu’nun 72/3.maddesinde;“İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.”
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 209.maddesinde ise;”1)Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir (karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (2)Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (3)Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir.”şeklinde yasal düzenleme mevcuttur.
Menfi tespit davası her ne kadar İİK’da düzenlenmiş ise de icra hukukuna özgü bir dava türü olmayıp maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden ve HMK’daki genel usul ve yargılama kurallarına tabi olan ve genel mahkemelerde görülen bir dava türüdür.
Dolayısıyla usul kuralları bakımından İİK’nın hükümleri ile yetinilmesi doğru olmayıp HMK’daki usul kurallarının ve yasal düzenlemenin dikkate alınması gerekmektedir.
Yine her ne kadar menfi tespit davası, İİK da özel olarak düzenlenmiş ise de borçlu olmadığı iddiası ile açılan menfi tespit davasında; ödeme borcun sona ermesi, edimin ifa edilmemesi başta olmak üzere pek çok iddia gerek borcun dayanağı olan belgeye ilişkin def’ilerden gerekse kişisel def’ilere ilişkin olabilir.

Halbuki icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibe dayanak senetteki itiraz hususu HMK’nın 209.maddesinde özel olarak düzenlendiğinden yazı veya imza inkarına dayalı menfi tespit davalarında takip dayanağı belgedeki imzaya ve yazıya itiraz bulunduğu takdirde bu konuda özel hüküm olan HMK’nın 209.maddesinin uygulanması gerekmektedir.
Diğer yandan takibin durdurulması bakımından HMK’nın ihtiyati tedbirin koşullarına ilişkin genel düzenlemelerinin dikkate alınarak HMK’nın 390/3.maddesinde; “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklindeki düzenlemede “yaklaşık ispat” ölçüsünde bir kısım delil ve emarelerle haklılığı ihtimal dahilinde gösteren belgelere dayalı olması koşulu da aranmalıdır.
Ayrıca HMK’nın 392/1.maddesinde:” İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adli yardımdan yararlanan kimsenin teminat göstermesi gerekmez.” düzenlenmesi bulunmaktadır.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu hakkında Konya .. İcra Müdürlüğü’nün ….Esas sayılı icra dosyasında icra takibine başlandığı, mahkemece takibin tedbiren durdurulmasına karar verildiği, davalı alacaklının tedbire itirazının reddedildiği, dosya içinde mevcut belgeler göz önüne alınarak ilk derece mahkemesince tedbir talebinin HMK’nın 209. maddesi delaleti ile HMK 389 ve devamı maddelerindeki düzenlemeler nedeniyle kabul edilmesinin usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir kararının teminatsız olarak verilmesi gerekçesinin de verilen ihtiyati tedbir kararında açıklandığı, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir kararının teminatsız olarak verilmesi yönündeki kanaatinde de bir isabetsizlik olmadığı anlaşıldığından davalı …’in istinaf başvuru talebinin HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …’in istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL karar ve ilam harcının davalı …’den tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/10/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır