Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2022
NUMARASI : Esas Karar
İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ : Av.
İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVA : Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/12/2023
YAZIM TARİHİ : 26/12/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin .. Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 24/02/2022 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin inşaat ve peyzaj yüklenimleri yapan bir firma olduğunu, davalı şirketin ise maden ocağı işleticisi ve doğal taş satıcısı firma olduğunu, taraflar arasında ekte bir örneği sunulan (EK-2) 26.03.2018 tanzim tarihli “Mal Alımı (Tedarik) Sözleşme”si ile müvekkilin şantiyelerinde imalatta kullanılmak üzere ebatlı traverten malzeme çeşitleri satın alınması konusunda sözleşme düzenlendiğini, davalı şirketin söz konusu sözleşmenin hazırlık aşamasında taşların kalitesinin müvekkilce test edilmesi amacıyla müvekkil şirkete pikapla numune getirdiğini, numunelerin döşenecek zeminde kullanılarak denendiğini ve uygun olduğunun müvekkilce tespit edilmesi üzerine sözleşmenin (numunenin aynı niteliklerde malzeme olması) imzalandığını, sözleşme konusu ebatlı traverten taşların davalı şirket tarafından müvekkil şirkete farklı tarih ve faturalarla sevk edildiğini, anılan sözleşme nedeniyle davalının edimlerinin usulüne ve sözleşmeye uygun biçimde yerine getirilmediğini, bu nedenle sözleşmenin müvekkilince feshedildiğini belirterek, davalının edimlerini sözleşmeye uygun şekilde yerine getirmediğinin ve müvekkilince sözleşmenin feshinin haklı olduğunun tespitine, müvekkilince davalıya yapılan ödemelerin ödeme tarihlerinden itibaren en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, müvekkilinin depolarında bulunan taşların verilecek uygun süre içerisinde davalı tarafından teslim alınmasına, verilecek sürede teslim alınmaması halinde müvekkili tarafından çöpe atılabileceğine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya aidiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddinin gerektiğini, Konya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2…Sayılı D.İş dosyası ile yapılan delil tespitini kabul etmelerinin mümkün olmadığını, Yargıtay’ın süreklilik arz eden kararlarında da görüleceği üzere iki tarafın hazır bulunmadığı tespitlerin hukuken geçerli olmayacağını, değişik iş dosyası ve içeriğinin iş bu davada hükme esas alınamayacağını, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına ilişkin karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…taraflar arasındaki sözleşmede, sözleşme konusu taşların davacı firmanın şantiyelerinde kullanılmak üzere alındığının kararlaştırıldığı ve yargılamaya esas alınan bilirkişi raporlarında ilgili taşların zemin veya duvar döşemesinde kullanılmasının uygun olmadığının ve taşların gizli ayıplı olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla; her ne kadar davalı ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını savunmuş ise de; dava konusu malların, itiraz bulunmayan irsaliye faturası içeriklerine göre 29/03/2018 – 21/07/2018 tarihleri aralığında peyder pey davacıya teslim edildiği ve ilgili taşlara ilişkin ödemelerin gerçekleştirildiği, bu ödemelere ilişkin herhangi bir itiraz bulunmadığı, dava konusu taşların ayıplı olduğunun tespitine ilişkin 10/08/2018 tarihinde delil tespiti talebinde bulunulduğu, ilgili tespit raporunun düzenlenerek 27/09/2018 tarihinde davalıya tebliğ edildiği anlaşılmakla; dava konusu taşların gizli ayıplı olması hususu da nazara alınarak ayıp ihbarının makul süre içerisinde olduğu takdir ve kanaatine varılmış olup, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığına yönelik savunmalara itibar edilmemiş ve davacının sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu takdir ve kanaatine varılmıştır.
Davacı elinde bulunan taş bedellerinin hesaplanmasına ilişkin 28/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalar, taraflar arasındaki sözleşme ile birlikte değerlendirildiğinde KDV hariç olarak hesaplandığı anlaşılmakla, ilgili hususta yeniden ek rapor tanzim ettirilmeksizin mahkememizce yapılan resen hesaplama neticesinde; davacı elinde bulunan taş bedellerinin [2.212,00 m²x 53,21 TL (45,00 TL+ %18 KDV)=] 117.457,20 TL olduğu; nakliye bedelinin 9.100,00 TL olduğu; indirme boşaltma bedelinin 4.550,00 TL olduğu; toplamda davacıya gizli ayıp nedeniyle davacıya iade edilmesi gereken bedelin 131.107,20 TL olduğu takdir ve kanaatine varılmıştır. Ayıplı mallar halen davacı elinde bulunduğundan dava konusu taşların bulunduğu hal ile davacının deposundan iadesi ile davalı tarafça teslim alınmasına, makul süre içerisinde teslim alınmaması halinde, iade ve teslimi ile ilgili masrafları davalı tarafından karşılanmak üzere davacı tarafından davalıya iadesine ve 131.107,20 TL bedelin, dava konusu taşların davacı tarafından davalıya iade tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek…” gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davacının sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğunun tespitine, davacının elinde bulunan dava konusu taşların bulunduğu hal ile davacının deposundan iadesi ile davalı tarafça teslim alınmasına, makul süre içerisinde teslim alınmaması halinde, iade ve teslimi ile ilgili masrafları davalı tarafından karşılanmak üzere davacı tarafından davalıya iadesine, 131.107,20 TL bedelin, dava konusu taşların davacı tarafından davalıya iade tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu taşların yalnızca davalı – satıcı şirket tarafından iade alınması gerektiğini, bu sebeple açık kanun hükmü de nazara alınarak taşların iadesinin yalnızca “davalı tarafça teslim alınmasına” dair hüküm kurularak, “davalı tarafça teslim alınmaması halinde davacı tarafından davalıya iadesine” kısmın hüküm fıkrasından çıkarılmasını talep ettiklerini, kaldı ki taşların sahip olduğu ayıptan ötürü taşınmasının imkânsızlaştığını, taşların gizli ayıplı taşlar olduğu Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi … D. İş dosyası ve işbu dava dosyası kapsamında alınan tüm bilirkişi raporları ile sabitlendiğini, TBK’da da ayıp halinde sorumluluğun satıcıya ait olacağının emredildiğini, müvekkil tarafından ihtarname ile malların teslim alınmasının talep edildiğini ancak alınmadığını, mahkemece malların davalı tarafça alınması için sürenin belirlenmediğini, bu nedenle mahkeme kararında belirlenen makul ve kesin süre içerisinde malların teslim alınmasının yazılması gerektiğini, mahkemece taraflarına iade edilecek bedelin 131.107,20 TL olarak hesaplanmış olup bu tutarın hatalı belirlendiğini, taşların müvekkil şirkete teslim edilmesinin ardından dış etkenler sebebiyle bir kısmının zayi olduğunu, bu zayiattan müvekkil şirketin kusuru bulunmadığını, taşların bir kısmının da dava açılmadan önce davalı şirkete iade edildiğini, davalı şirketin merkezi Afyonkarahisar’da olup iade masraflarının müvekkil şirket tarafından karşılandığını, bu masrafın müvekkile iadesi gerektiğini, ancak hükme esas alınan bilirkişi raporlarında iade edilen taşlar için nakliye, indirme ve boşaltma bedelinin müvekkile iade edilecek tutar içerisinde hesaplanmadığını, TBK m. 226 gereği tarafılarınca yapılan delil tespit istemindeki 19.09.2018 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınmasını talep ettiklerini, ayrıca taraflarınca talep edilen ticari faizin, taşların davalıya iade tarihinden itibaren işletilmesinin hatalı olduğunu, taşların yaklaşık 4 yıldır müvekkil şirkete ait şantiyenin 1.000 m2 büyüklüğündeki alanda durduğunu, bu sebeple müvekkil şirketin kullanamadığı şantiye alanı için hakkaniyet gereğince müvekkil şirkete işgaliye bedeli ödenmesini gerektiğini belirterek; yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın başkaca araştırılacak bir husus bulunmadığından dava dilekçesinde belirlenen şekilde ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek en yüksek ticari faizleriyle birlikte tahsilini içerecek ve iade sorumluluğunun bulunmadığı kabul edilerek belirlenecek sürede iade alınmaması, iade alınması halinde müvekkil davacının hiçbir sorumluluğu bulunmayacağının karar altına alınması, bunun yanında Lisanslı Depo Yediemin Ücret Tarifesinin ilgili pozisyonu karşılığında ücretin 10 katı tutarında teslim alınıncaya kadar ücret ödenmesi ve malda meydana gelecek hiçbir hasardan davacının sorumlu tutulamayacağını da içerecek şekilde kabulüne, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına, tüm yasal fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımızın saklı tutulmasına dair aradan geçen dört yıllık sürede dikkate alınarak öncelikle ve ivedilikle karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; delil tespiti esnasında iki tarafında hazır bulunup, iddia ve savunmalarının dinlenilmesi gerekirken bu hususa riayet edilmeden yapılan Konya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Sayılı D.İş dosyası ve içeriğinin mahkemece hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, yerel mahkeme kararında ”numunelerle aynı niteliklerde malzeme olması şartlarında sözleşme imzalandığı” gerekçesine yer vermiş olup, taraflar arasında imzalanan sözleşmede böyle bir hükmün olmadığını, müvekkilinin edimini eksiksiz ve hatasız bir şekilde ifa etmiş olup, müvekkile kusur izafe edilmesinin ve müvekkil aleyhine düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, müvekkile gönderilen traverten taşların ayıplı olduğu bildirilmiş olup, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle beraber, davacının süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığını, bu hususa TTK 23.maddesinde yer verildiğini, mahkemece birtakım eksik ve hatalı değerlendirmeler doğrultusunda hüküm kurulduğunu, iş bu dosyadaki gerekçeli karara istinaden davacı tarafça Konya .. İcra Dairesi’nin… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe istinaden müvekkil şirketin, zor durumda kalacağından tehiri icra kararı talep edileceğini belirterek; mahkeme kararının kaldırılarak davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ayıp nedeniyle davacının sözleşmeyi fesihte haklı olduğunun tespiti ve bedel iadesi taleplerine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı, davalı şirket tarafından satılan ürünlerin ayıplı olduğunu iddia etmekte, davalı ise ürünlerin ayıplı olmadığını, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını savunmaktadır.
Ticari satış ve mal değişimi başlıklı 6102 sayılı TTK. 23/1 maddesinde; özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde TBK. satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı buna göre malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde inceleyip veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olacağı, diğer durumlarda, TBK. 223. maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı düzenlenmiştir.
6098 sayılı TBK. ayıba karşı tekeffülü düzenleyen 219. maddesine göre “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” düzenlemesi mevcuttur.
6098 sayılı TBK. 222. maddesinde ise; satıcının, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu olmayacağı, satıcının, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olacağı düzenlenmiştir.
6098 sayılı TBK. 223/2 madde hükmünde ise alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde, satılanı kabul etmiş sayılacağı. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Aynı kanunun ayıp durumunda ise alıcının seçimlik hakları 227. maddesinde düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre ”Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.”
6098 Sayılı TBK’nun 231. maddesinde “Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz. Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.” hükümleri yer almaktadır.
Somut olayda;
1-Davacının davalıdan satın aldığı malların ayıplı olduğunu iddia ederek davalıya ödediği bedellerin iadesini talep ettiği, taraflar arasında düzenlenen 26/03/2018 tarihli Mal Alımı (Tedarik) Sözleşmesi ile taraflar arasında 30*60*6 ebatlarında ham traverten ile bir kısım yapı malzemelerinin satışının kararlaştırıldığı, ham traverten bedelinin birim fiyatının 45,00 TL+KDV olarak belirlendiği, malzeme, makine, ekipman, genel giderler, işyeri içerisindeki nakliye ve taşıma bedellerinin birim fiyata dahil olduğunun hüküm altına alındığı, mahkemece davacının talebi dışına çıkılarak nakliye ve indirme boşaltma bedelinin de ödenmesine karar verilmek suretiyle talepten fazlasına hükmedilmesi,
2-Mahkemece davaya konu traverten taşların davalıya iadesine ve iade tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte alacağın ödenmesine karar verilmiş ise de, hükmedilen alacağa ödeme ve temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, davacı tarafından davalıya 8.600,00 TL banka havalesi ve her biri 30.000,00 TL bedelli toplam 150.000,00 TL’lik 5 adet çek ile ödeme yapıldığı, davacının davalıya Konya … Noterliğinin 27/09/2018 tarih ve …yevmiye numaralı ihtarnamesini göndererek ayıp ihbarında bulunduğu, ihtarnamede davalıya verilen çeklerin iadesinin istendiği ve sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği, ihtarnamenin davalıya 04/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafından davalıya verilen çeklerin hangi tarihte ödendiği konusunda herhangi bir araştırma yapılmaması,
3-Mahkemece HMK 297. Maddeye aykırı olarak “…dava konusu taşların bulunduğu hal ile davacının deposundan iadesi ile davalı tarafça teslim alınmasına, makul süre içerisinde teslim alınmaması halinde, iade ve teslim ile ilgili masrafları davalı tarafından karşılanmak üzere davacı tarafından davalıya iadesine, 131.107,20 TL bedelin dava konusu taşların davacı tarafından davalıya iade tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde şarta bağlı olarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan; açıklanan nedenlerle tarafların istinaf başvuru taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, eksiklikler giderilerek karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarafların istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya .Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/02/2022 Tarih .. Esas .. Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 2.239,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-İstinaf başvurusunda bulunanlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-Konya . İcra Dairesinin 2… Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK’nın 36/5 maddesi gereğince yatırılan teminatın yatırana iadesine,
8-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/12/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.
Başkan. Üye. Üye . Katip .
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır
.