Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/878 E. 2022/1196 K. 07.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2022
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI :
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 07/09/2022
YAZIM TARİHİ : 09/09/2022
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı dosyası ile açılan kayyımlık davasında 21/04/2022 tarihinde tesis edilen davanın usulden reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30.12.2021 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde davalı şirket adına bir ilan yayınlandığını, tescile konu husus Konya … Noterliği 29.12.2021 tarihli yönetim kurulu kararı olduğunu, söz konusu yönetim kurulu kararının TTK. m.391 uyarınca butlanının tespitini talep ettiklerini, yetkilisi olduğu şirket ile davalı grup şirketi olan … Süt’ün, yetkilisi ve en büyük paydaşı … arasında 23.07.2017 tarihli protokolle satım sözleşmesi adı altında bir sözleşme imzalanmış olsa da tarafların gerçek iradeleri … ürünlerinin satışı hususunda adi ortaklık kurmak olup taraflar arasında adi ortaklık kurulduğunu, bu protokol ve tarafların şifahi olarak yapmış olduğu anlaşmalar neticesinde T.B.K. nun m.620 uyarınca “bir araya gelerek ortak bir gayeye birlikte erişmek için güçlerini ve araçlarını birleştirmeyi akit olarak taahhüt ettikleri birlik” oluşturduklarını, kaldı ki; hukuki bir işlemin batıl olduğunu iddia etmek yalnızca o işlemin taraflarına ait bir hak olmayıp butlan iddiasının hukuki işlemin hükümsüz olmasından dolayı menfaati zedelenen herkes tarafından ileri sürülebilecek bir iddia olduğunu, davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunu, davalı şitketin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarını incelendiğinde 10.07.2020 tarihli ilanda şirket yönetim kurulu üyeleri olarak …, …, … yönetim kurulu üyesi olarak seçildiklerini, …’ın yönetim kurulu başkanı olarak seçildiğini, ancak dava konusu yönetim kurulu kararında …ın yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiğini, …’ın yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, …’ın yönetim kurulu başkanı olarak seçildiğinin ilan edildiğini, dava konusu yönetim kurulu kararı ile yönetim kurulu üyesi …’ın yönetim kurulu üyeliği sona erdirilmiş ve … yönetim kurulu üyesi olarak atandığını, … ise yönetim kurulu başkanı olarak atandığını, yönetim kurulunun, genel kurulun devredilemez nitelikteki yetkilerini kullanmak suretiyle alacağı kararlar ve yaptığı işlemlerin batıl olduğunu, söz konusu kararın eşit işlem ilkesine ve sermayenin korunmasını gözetmeyen, ayrıca pay sahiplerinin ve üçüncü kişilerin haklarının ihlal eden bir karar olduğunu belirterek; davalı şirketin hak sahipleri ve üçüncü kişiler aleyhine telafisi mümkün zararlar meydana gelmemesi ve şirketin yönetim kurulunun genel kurul iradesi ile oluşturulmuş olmaması dolayısıyla esasen organsız kalan şirkete kayyum atanmasına karar verilmesine, davanın Ticaret Bakanlığı ve Sermaye Piyasası Kuruluna, ayrıca davalı şirketin vefat eden yönetim kurulu başkanı ve en büyük paydaş …’ın mirasçıları ve şirketin diğer tüm paydaşlarına ihbar edilmesine karar verilmesine, yönetim Kurulu’nun yönetim kurulu Üyesi seçme ve değiştirme yetkisi bulunmadığından dava konusu 29.12.2021 tarihli yönetim kurulu kararının butlanının tespitine karar verilmesine, vefat eden hakim ortak ve yönetim kurulu başkanı …’ın mirasçılarının haklarını ihlal eden ve bu sebeple sermayenin korunmasını gözetmeyen bir karar oluşu, eşit işlem ilkesine aykırılık, sermayenin korunmasını gözetmeyen bir karar oluşu, pay sahiplerinin ve üçüncü kişilerin haklarını ihlal eden bir karar oluşu sebebiyle yönetim kurulu kararının butlanının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ortaklarından ve Yönetim Kurulu üyesi ve Başkanı …’ın 21.12.2021 tarihinde vefat ettiğini, TTK m.363 hükmü gereğince firma yönetim kurulu tarafından usulüne uygun olarak müvekkili şirkete müteveffa … yerine Yönetim Kurulu üyeliğine geçici olarak 01.07.2023 tarihine kadar …’nın, Yönetim Kurulu Başkanlığına ise 1 yıl için …’ın getirildiğini, genel kurul toplantısına kadar yapılması yönetim kuruluna yüklenen yasal bir sorumluluk yükümülük olduğunu, davacının mevcut davayı ikame etmekte hukuki yarar niteliğinde zedelenmiş meşru, güncel ve doğmuş bir menfaati bulunmadığından dava açabilmek için dava şartı olan taraf ehliyetine sahip olmadığını, kaldı ki müteveffa …’ın davacı firmaya borcu değil, bilakis …’ın şahsına 12.276.515,00 TL, yetkilisi olduğu şirketine de 2.131.547,00 TL davacı firmanın borcunun bulunduğunu, bu hususun kesinleşmiş icra takip dosyalarıyla da sabit olduğundan davanın taraf ehliyeti yokluğundan reddi gerektiğini, davacının Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile talep ettiği alacakları haksız ve kötü niyetli olduğunu, kaldı ki dava henüz devam etmekte olduğundan davacının iddia ettiği alacakların güncel, doğmuş ve meşru da olmadığını, hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, davanın tespit değil bilakis ihtiyati tedbir niteliğini taşıdığından davanın bu yönden de reddi gerektiğini, yapılan işlemin ve alınan kararın, tamamen yasal mevzuata ve şirket esas sözleşmesine uygun olup, bu kararın tescil ve ilan edildiğini, dolayısıyla müvekkili firma yönetim kurulu tarafından alınmış olan kararın TTK.363. maddesi kapsamında tamamen yasa hükümleri ve şirket ana sözleşmesi çerçevesinde alınmış bir karar olup, davacı tarafın iddialarının hukuki bir değeri bulunmadığını, hukukumuzda Yönetim Kurulu Kararının İptali müessesesi düzenlenmediği için de davanın reddi gerektiğini belirterek; öncelikle davacının hukuki dayanaktan yoksun kayyım atanması talebinin reddine, davacının, davanın … mirasçılarına ihbarı talebinin reddine, neticeten davacının haksız davasının reddine, dava kötü niyet ve dürüstlük ilkesine aykırı olarak açıldığından HMK. 29. ve 329. madde hükümleri gereğince yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile müvekkil … ile vekil olarak aramızda kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamının davacı tarafa yükletilmesine ve davacı yana en az 5.000,00 TL olmak üzere disiplin para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….davaya konu yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespitine karar verilse dahi davacının herhangi bir menfaat elde etmeyeceği, bu bakımdan davanın açılmasında ve geçersizliğin tespitinde davacının hukuki yararının bulunmadığı, alacağın tahsili ile yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve görev dağılım arasında herhangi bir bağlantı bulunmadığı sonucuna varıldığı…” gerekçesiyle davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … (davalı şirketin grup şirketi) ve müteveffa … ile adi ortaklık anlaşması yaptığını, bu adi ortaklığın tasfiyesi talepli açılan davada husumetin sadece eski yöneticilere yöneltilmemiş, davalı şirkete de yöneltildiğini, müvekkilinin Y.K kararlarının butlanını talep etmekte hukuki yararının mevcut olduğunu, bu talep işlemin hükümsüz olmasından dolayı menfaati zedelenen herkes tarafından ileri sürülebileceğini, üçüncü kişinin açtığı butlan davası, yazılı yargılama usulüne tabi olmasına rağmen tensiben basit yargılama usulüyle yapılmasına karar verildiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından iddia ve taleplerinin hiç nazara alınmadığını, eksik inceleme neticesinde hatalı bir karar verildiğini, genel kurulun devredilemez yetkilerini ihlal eden bir karar oluştuğunu, eşit işlem ilkesine aykırı bir karar oluştuğunu, pay sahiplerinin ve üçüncü kişilerin haklarını ihlal eden bir karar oluştuğunu, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini, dosyanın yeniden inceleme yapılmak üzere ilk derce mahkemesine gönderilmesini, netice itibariyle butlanın tespiti ve şirkete kayyum atanmasını, açıklanan nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile eksik ve hatalı inceleme neticesinde verilen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirketin 29/12/2021 tarihli yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir..
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut olayda, davacı vekili, 23/07/2017 tarihli “Satış Sözleşmesi Ptotokolü” başlıklı protokolle … Ürünlerinin satışı hususunda adi ortaklık kurulduğu, davalı şirketin ilgili yönetim kurulu kararlarının, devredilemez yetkilerin ihlali niteliğinde, eşit işlem ilkesine aykırı, sermayenin korunmasını gözetmeyen ve pay sahiplerinin ve üçüncü kişilerin haklarını ihlal eder içerikte olduğunu ileri sürerek kararların batıl olduğunu ileri sürmüştür.
6102 sayılı TTK’nın, Batıl kararlar, başlıklı;
391/1.maddesi:”Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle;
a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan,
b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,
c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren,
d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin,
kararlar batıldır” hükmü ile anonim şirket yönetim kurulunun hangi kararlarının batıl olacağı düzenlenmiştir.
Yönetim kurulu kararlarının batıl olduğu iddiası batıl yönetim kurulu kararı sebebiyle menfaati zedelenen herkes tarafından ileri sürülebilir. Başka bir ifadeyle yönetim kurulu kararlarının butlanı davasını kimlerin açabileceği konusunda TTK’nın 391. maddesinde açık bir düzenlemeye yer verilmemiş olup, bu kararlar sebebiyle menfaati zedelenen bütün ilgililer bu davayı açabilir (POROY/ TEKİNALP/ ÇAMOĞLU, Ortaklıklar Hukuku, C:I, s.379).
Bu itibarla, dosya kapsamı, 23/07/2017 tarihli Satış Sözleşmesi Protokolü, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf istemleri nazara alındığında, protokolün, satış sözleşmesinde belirtilen araç ve teşhir mağazalarının davacıya devri ile bunlara ilişkin ilave hükümler içerdiği, bununla birlikte uyuşmazlık konusu yönetim kurulu kararının TTK’nın 363.maddesinde belirlenen usule uygun olarak, yapılacak ilk genel kurulda yeni yönetim kurulu üyeleri ve görev dağılımları belirlenmek üzere, yönetim kurulu üye boşluğunu geçici olarak doldurulması amacına özgü olması gerekçesine dayalı ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı kanaatine varıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf istemlerinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince tebliğ işlemlerinin dairemizce yapılmasına,
6- Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 07/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.G