Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/10/2019
NUMARASI : …… Esas – …… Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
İSTİNAF EDEN
DAVALILAR : 1- … – T.C Kimlik No: …
: 2- … – T.C Kimlik No: …
: 3- … – T.C Kimlik No: …
: 4- … – T.C Kimlik No: …
: 5- ……- T.C Kimlik No: …
: 6- … – T.C Kimlik No: …
VEKİLİ :
MÜTEVEFFA : 7- … (T.C Kimlik No: …)’ın mirasçıları
: 1- … – T.C Kimlik No: …
: 2- … – T.C Kimlik No: …
: 3- … – T.C Kimlik No: …
: 4-…… – T.C Kimlik No: …
: 5- …- T.C Kimlik No: …
: 6- …- T.C Kimlik No: …
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 12/09/2023
YAZIM TARİHİ : 13/09/2023
Davacı tarafından, davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 09/10/2019 tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalıların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların, davacı kooperatifi’nin (önceki) yönetim kurulu üyeleri olduğunu, ………….’nin 06/07/2010 gün ve ….. sayılı denetim raporu ve bu rapora istinaden davacı kooperatifin 20/01/2011 tarihli genel kurulunda alınan kararlar gereği davalıların davacı kooperatifi zarara uğrattıklarının belirlendiğini, davalılara Konya … Noterliği’nin 01/02/2011 gün ve …… yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderilmesine rağmen kooperatifin zararının ödenmediğini, davalıların 2005 ila 2010 yılları arasında davacı kooperatifin Alanya’daki sosyal tesislerinin bakım ve onarımı adı altında zaman zaman ikili ve üçlü gruplar halinde Alanya’ya gittiklerini, bu gidişlerinin kooperatifçilik iş ve işlemleri ile ilgili olmadığını, Kooperatif Anasözleşmesi’nin 49. maddesi gereğince sadece görev seyahatleri için harcırah ödenmesi gerekirken Kooperatif’in amaç ve faaliyetleri dışında bu ödemelerin yapıldığını, davalıların şahsi tatil ihtiyaçlarını gidermek için bu yerleri kullandıklarını, bütün ortakların kullanımına tahsis edilen yerleri sadece yönetim kurulu üyelerinin kullanmış olduklarını, bu şekilde tesisin bakım ve onarımı ile bu işler için ödenen harcırah giderlerinin usulsüz olduğunu, buna ilişkin zararın toplam 14.200 TL. olduğunu, genel kurullarda ortaklara dağıtılacak hediyelerin seçimi adı altında gidilen yerler için ödenen toplam 4.950 TL.’lik harcırah bedelinin de usulsüz olduğunu, kooperatifçilik iş ve işlemleri ile ilgili olmadığını, harcamanın amacı dışında kullanıldığını, 2005, 2008 ve 2009 yılları için genel kurul toplantılarında dağıtıldığı iddia edilen nevresim, el havlusu ve kabanlar için yapılan toplam 93.847,66 TL.’lik ödemenin de usulsüz olduğunun denetim raporları ile belirlendiğini, yine 01/01/2005 – 31/12/2009 tarihleri arasında davacı kooperatif adına verildiği iddiasıyla yemek ve iftar yemekleri karşılığında yapılan 52.851,32 TL.’lik harcamanın da usulsüz olduğunu, 2009 yılında Hz. Mevlana’yı anma törenleri için yapıldığı bildirilen toplam 2.595 TL’lik harcamanın da usulsüz ve belgesiz olduğunun denetim raporları ile tespit edildiğinin, davacı kooperatifin toplam zararının 183.193,98 TL. olduğunu beyan ederek, davalılara ve davalılarca usulsüz olarak fazladan yapılan ödeme ve harcamalardan dolayı toplam 183.193,98 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini dava ve talep etmiştir.
Yargılama sırasında davalılardan …’ın vefat ettiği, mirasçılarının davaya dahil edildiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalılar vekili dilekçesinde özetle; öncelikle 5 yıllık zamanaşımı itirazında bulunduklarını, yapılan ödeme miktarlarını belirleyen genel kurul kararlarının iptali veya yok hükmünde olduğunun tespiti için dava açılmadığı gibi, ödemelerden sonraki genel kurullarda da ibra yapıldığını, Konya …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin…… E. sayılı dosyasındaki raporda davalılara yapılan ödemelerin suç unsuru taşımadığının belirlendiğini, davacı kooperatifin önceki yönetimi ile sonraki yönetimi arasındaki husumet nedeniyle iş bu davanın açıldığını, benzer eylemler isnat edilen ancak yeni yönetime yakın olan bir kısım kişilere karşı aynı davaların açılmadığını, davalıların dağıttığı bir kısım hediyelerin kooperatif deposunda mevcut olmasına rağmen raporda borçlarından mahsup edilmediğini, delillerin davacı kooperatifte bulunması nedeniyle davalıların kendilerini aklayamadıklarını, hem bu çelişkinin giderilmesini hem de davanın esastan da reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…davacının davasının kabulüne, 183.193,98 TL. alacağın, temerrüt tarihi olan 08/02/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …, …, …, …, …, … ve yargılama sırasında vefat eden davalı … mirasçıları: …, …, …, …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı kooperatife verilmesine, davacının feri nitelikteki fazlaya ilişkin faiz taleplerinin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar …, …, …, …, …, … vekili istinaf dilekçesinde özetle; yönetim kurulu üyelerinin belli aralıklarla tesisi denetlemelerinde, kontrol edip eksiklerini gidermelerinde hukuka aykırı bir durum olmadığını, bu görev için harcırah almalarında hukuka aykırı bir durum bulunmadığını, müvekkillerinden …’in oğullarının piyasa rayicinin altında bedellerle yemek verdiğini ve bunda hukuka aykırı bir durum bulunmadığını, müvekkillerinin yönetimden ayrıldıktan sonra da yönetimin, ramazan ayında üyelerine yemek vermeye devam ettiğini, mahkemece bu hususun araştırılmadığını, genel kurulda hediye dağıtılmasının bir gelenek haline geldiğini, dava dilekçesinde 2706 adet havlunun halen kooperatif deposunda bulunduğu belirtilmesine rağmen bu havluların parasının da müvekkillerden alınmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, …… yönetim kurulu üyelerinin Mevlana’yı anma törenlerine katılımları sebebiyle kendilerine otellerde rezervasyon yapılması ve parasının peşin olarak ödenmesinin ve davetiye alınmasının temsil giderleri kapsamında olduğunu, kooperatiften çekilen 500,00 TL’nin ise kim çekmişse onun sorumluluğunda bulunduğunu, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporu ile hukuk dosyasında alınan bilirkişi raporları arasında çelişkiler bulunduğunu, mahkemece 17.07.2019 tarihli duruşma zaptının …. nolu ara kararı ile zamanaşımı itirazlarının olayda ceza zamanaşımı süresi dolmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, müvekkillerinin, kooperatifin yöneticisi olduğu dönemde dava konusu yapılan tüm harcamaların bilançoda yer aldığını, bilançoda yer alan bu harcamaların genel kurullarda ibra edildiğini, konusunda uzman Sayıştay Denetçilerinden rapor alınması taleplerinin reddedildiğini, dava konusu edilen uygulamaların müvekkillerinden önceki yönetimler tarafından da müvekkillerinden sonraki yönetimler tarafından da devam ettiğini, bu hususun mahkemeden sorulması istendiği halde taleplerinin dikkate alınmadığını, kooperatifler kanununa göre üyeler arasında eşit işlem ilkesinin geçerli olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın reddi yönünde yeniden hüküm kurulmasını talep etmişlerdir.
Davalı … mirasçısı … 21/11/2019 tarihli ve 28/11/2019 tarihli istinaf dilekçelerinde özetle; yerel mahkemece, üst birlik olan …….’un en son yapılan seçimlerde muhalif kalarak Üst Birlik yönetimini desteklemeyen davalı tarafı cezalandırır nitelikte kötü niyetle hazırlanmış teftiş raporunu çelişkilere rağmen aynen kabul ettiğini ve buna göre hüküm kurduğunu, gerek teftiş raporunda gerekse bilirkişi raporunda, kooperatifin mülk edinmesini sorun saymamış, ancak kooperatif yöneticilerinin bu mülkü denetlemek, eksiğini, gediğini tamamlamak, bakım ve onarımlarını sağlamak amacıyla yılda bir-kaç kez buraya gidilip gelinmesini adete suç saydığını, yine hemen hemen geleneksel hale gelmiş olan genel kurul zamanlarında üyelere çeşitli hediyeler vermek denetçiler ve bilirkişilere göre kooperatif kanununa ve ana sözleşmeye aykırı olduğundan dolayı iddiası ile ödenen paranın geri talep edilmesinin uygundur gibi kanaate varıldığını, yönetim kurullarının hem denetim kurulu, hem de genel kurul tarafından denetlendiğini, yönetim kurulunun faaliyetleri ve mali bilançoları 2005 ile 2009 yılları arasındaki yapılan tüm genel kurullarda açıkça ve ayrıntılı biçimde okunmuş ve oylanarak kabul yani ibra edildiğini, açıklanan nedenlerle kararın kaldırılmasını, yeniden bilirkişi heyeti oluşturulmasını, heyetin içinde kooperatif denetimini yapan, genel kurullarda hükümet komiseri olarak görev alan kısaca kooperatif iş ve işleyeşini bilen uzman bir kişi olarak, Ticaret ve Sanayi İl Müdürlüğünde görev yapmış emekli yada halen çalışan kişilerden birininde bulunmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kooperatif eski yöneticilerin sorumluluğuna dayanan alacak istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Yargıtay 23.Hukuk Dairesi’nin 22/01/2018 tarih 2015/9541 Esas 2018/120 Karar sayılı ilamında “…Öte yandan, dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “Ceza hukuku ile medeni hukuk arasında münasebet” başlıklı 53. maddesi: “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” hükmünü içermektedir. Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesinde de benzer düzenlemeye yer verilmiştir. Görülmektedir ki, ceza mahkemesinin “delil yetersizliğine dayanan beraat kararının” hukuk hakimini bağlamayacağı ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa, diğer anlatımla beraat kararı suçun sanıklar tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu kararın hukuk hakimini de bağlayacağı, ceza davasında hükme dayanak yapılan maddi olgularla ve özellikle eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen, mahkumiyet kararının bu yönlerinin hukuk hakimini bağlayacağı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hususları doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında kabul edilmektedir.
Somut olayda, mahkemece, davalılar hakkında zimmet ve görevi ihmal nedeniyle açılan Gaziantep …Ağır Ceza Mahkemesi’nin …… E. sayılı dosyası incelenmiş olmakla birlikte kesinleşmesinin beklenmediği, UYAP üzerinden yapılan incelemede, söz konusu dosyada verilen kararın da 04.05.2009 tarihinde bozulduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, davalılar hakkında ceza davasının açıldığı Gaziantep ….Ağır Ceza Mahkemesi’nin ……. E. sayılı dosyası getirtilerek, kamu davasına konu eylem ve işlemler ile işbu davaya konu eylem ve işlemlerin kısmen veya tamamen aynı olup olmadığı araştırılarak her iki davanın konusu eylem ve işlemlerin kısmen veya tamamen aynı olduğunun tespiti halinde ilgili ceza mahkemesi kararının işbu davanın sonucunu etkileme olasılığı bulunduğundan kesinleşmesi beklenmelidir. Ceza mahkemesince delil yetersizliğine dayalı olmayan beraat kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde bu karar, kısmen veya tamamen aynı olan eylemler bakımından hukuk hakimini bağlayacaktır. Kısmen veya tamamen aynı maddi olgulara dayalı olan iki farklı mahkeme kararının ortaya çıkmasının adalete duyulan güveni zedeleyeceği de kuşkusuz olup, mahkemelere güvenin sağlanması bakımından ceza davasının sonucunun beklenmesi, karar verilmiş ise ceza dosyası ve kesinleşmiş ilamı getirtilerek, 818 sayılı BK’nın 53. maddesi (TBK’nın 74. maddesi) kapsamında incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekirken, bu yöne ilişkin olarak eksik inceleme ve araştırma yapılması doğru görülmemiştir….” hususunun belirtildiği (aynı doğrultuda Yargıtay 23.Hukuk Dairesi’nin 02/10/2013 tarih 2013/4652 Esas 2013/6006 Karar sayılı ilamı),
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266 ve devamı maddelerinde “bilirkişi incelemesi” düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebileceği düzenlenmiştir. 282. Madde ise hakimin, bilirkişinin oy ve görüşünü serbestçe değerlendirileceğini, işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa ve verilen raporlar çelişkili ise mahkeme HMK’nın 281. maddesi hükmüne dayalı olarak, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi duruşmada sözlü olarak açıklamada bulunmasını da resen isteyebilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa giderilmeden karar veremez. Gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hakim raporu serbestçe takdir eder (Yargıtay 19. HD 10/10/2016 tarih 2016/3458 Esas 2016/13172 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda; Konya ….Ağır Ceza Mahkemesi’nin …….. (Bozma Öncesi:……) Esas sayılı dosyasında davalılar hakkında açılan kamu davasına konu eylem ve işlemler ile iş bu davaya konu eylem ve işlemlerin aynı olduğu, ceza mahkemesi kararının iş bu davanın sonuca etkileme olasılığı bulunduğundan ceza dosyasının beklenilmesi gerekirken, ceza mahkemesi dosyasının beklenmesine ilişkin ara karardan vazgeçilerek karar verilmesi; ayrıca davalıların bilirkişinin ek raporuna da itiraz ettikleri göz önünde bulundurularak davalıların itirazlarının değerlendirilmesi hususunda bilirkişiden ek rapor veya yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından davalıların istinaf başvuru taleplerinin kabulü ile HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı kooperatifin genel kurul tutanakları ve bilançoları da getirtilerek yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve değerlendirme yapıldıktan sonra karar verilmek üzere dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalıların istinaf başvuru taleplerinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/10/2019 tarih…… Esas …… Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalılar tarafından ayrı ayrı yatırılan 3.128,50 TL istinaf karar harcının talep halinde yatıran davalılara iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/09/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır
A.G