Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/793 E. 2023/1745 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:………. – ……..
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA…. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/04/2022
NUMARASI : ………. Esas …….. Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ :

İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/09/2023
YAZIM TARİHİ : 25/09/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 06/04/2022 tarihinde tesis edilen karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkili …………’nın 1947 doğumlu okuma yazması olmayan yaşlı biri olduğunu, eşinden kalan 4-5 adet büyükbaş hayvana bakamayacağı kanaatiyle hayvanlarını satıp yurtdışında yaşayan bir yakını yardımıyla parasını Euro’ya çevirerek yaşlılığında kullanmayı planlayıp …………. şubesine 4.843,75 Euro yatırdığını, şubede kendisine bankacılık mevzuatı gereği verilmesi gereken hesap açım sözleşmesinin verilmediğini, yine zamanaşımı hükümleri hakkında bilgilendirme yapılmadığını, müvekkilinin 2019 yılında ……….’ta bulunan mevduatını çekmek için şubeye başvurduğunda mevduatın TMSF’ye devredildiğinin bilgisi verildiğini, bunun üzerine noter aracılığıyla ………….’a mevduatın akıbetinin sorulması amacıyla ihtarname çekildiğini, ihtarnameye cevaben; mevduatın 2013 yılı Haziran ayında TMSF’ye devredildiğinin bilgisi verildiğini, söz konusu ihbarnamede, müvekkiline mevduatının zamanaşımına uğrayacağının mektupla bildirildiği iddia edilmiş ise de müvekkilinin eline hiç böyle bir mektubun ulaşmadığını, arabuluculuk görüşmelerinden de netice alınamadığını, anılan yönetmelikte mudilere hesaplarının fona devredileceği hususunda iadeli taahhütlü mektupla uyarma, internet sitesinde yayınlama ve yayınladığını 2 adet yüksek tirajlı ulusal gazetede yayınlama görevinin yüklendiğini, bankanın müvekkiline gönderdiği mektubun bila tebliğ iade olmasından sonra müvekkiline ulaşmak için başka herhangi bir yola başvurmadığını, eğer müvekkili bankaya kredi kartı borçlusu olsa idi, banka bila tebliğ dönen bir mektupla yetinmeyeceğini, müvekkiline ulaşmak noktasında her yolu deneyeceğinin açık olduğunu, dolayısıyla yönetmelikte geçen tebligat koşulunun sağlamadığını beyanla müvekkilinin TMSF’ye devredilen 4.843,75 Euro tutarındaki mevduatının yine Euro cinsinden, TMSF’ye devir tarihinden itibaren işletilmek üzere devlet bankalarının Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile müvekkiline iadesini, Euro olarak ödemenin yapılamaması durumunda TCMB tarafından belirlenen efektif satış kuru üzerinden TL’ye çevrilmek sureti ile TMSF’ye devir tarihinden itibaren işletilmek üzere devlet bankalarının Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile müvekkiline iadesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62. maddesinde; “Bankalar nezdlerindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tabidir.” şeklinde ifadenin bulunduğunu, somut olayda davacının mevduatından 10 yıl boyunca herhangi bir talepte bulunulmadığını, hesabın zamanaşımına uğrayarak TMSF’ye devredildiğini, yine müvekkili bankanın bir menfaatinin söz konusu olmadığını, menfaat sağlayan TMSF olduğundan aktarılan bedelin müvekkili bankadan talep edilmesinin mümkün olmadığını, bu yönüyle husumet yönünden reddini talep ettiklerini, esasa yönelik, hesabın zamanaşımına uğradığını, davacının bu konudan haberdar olması adına banka kayıtlarında mevcut olmak üzere mektup gönderildiğini, ilgili yönetmelik maddesince kendi internet sitesinde duyurduğunu ve bu konuda gazete ilanı verildiğini, davacının bu durumdan haberdar edildiğini, bu çağrılara rağmen müvekkili bankaya herhangi bir başvuruda bulunmadığını, mezkur yönetmeliğin 3. maddesi “ilan edilen zamanaşımına uğramış her türlü mevduat katılım, fonu emanet ve alacaklardan Haziran ayının onbeşinci gününe kadar hak sahibi veya mirasçıları tarafından aranmayanlar, faiz ve kar payları ile birlikte haziran ayı sonuna kadar fonun Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasındaki ve Fon kurulu tarafından belirlenecek bankalar nezdindeki hesaplarına devredilir.” şeklinde ifade ile müvekkili bankanın kanundan ve yönetmelikten kaynaklanan tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, dolayısıyla karşı tarafın yaşlı veya okuma yazması var mı yok mu bunu araştırma yükümlülüğünün bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. Davacı vekili davalı aleyhine Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davası açmıştır.
Mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporunda; İlgili Kanun ve Yönetmelik hükümlerince; Davalı Banka tarafından ……….’ nın banka kayıtlarındaki adresine ………. barkod holu mektup gönderildiği, 14 Haziran 2013 tarihine kadar hak sahipleri ve mirasçıları tarafından aranmayan zaman aşımına uğrayan hesapların Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu’ na devredileceğine dair gazetelere ilân verildiği (sabah gazetesi dışındaki ilânların yayınlandığı gazete isimleri belirlenememiştir), internet sitesinde zamanaşımına uğrayan müdilerin listesinin web sitesinde ilân edildiği, Dosya kapsamına sunulan belgelerde …………’ nın banka kayıtlarındaki adresine dair bilgi bulunmamakla birlikte, tarafına gönderilen …………. barkod nolu gönderinin adres eksikliğinden (No:…. yok) açıklaması ile iade edildiği, Tebligat Kanunu hükümlerine göre davacı ………..’ya ulaşılması konusunda herhangi bir işlem yapılmamış olduğu bildirilmiştir.
Davalının husumet itirazı ve zamanaşımı defi bulunmaktadır, bu konuda değerlendirme yapıldığında Medeni Kanun’un 2. maddesinde; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.
Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.
” hükmü bulunmaktadır.
Davalının zamanaşımı defi yönünden somut olayımıza baktığımızda, davalı banka davacı-mudisi ile ilgili, gerekli ve yeterli özeni göstererek ulaşmak için bir gayret sarf etmediği, dosyadaki bilgilere göre Mernis Adresine ulaşma imkanı varken bile, Mernis adresine göre bile işlem yapılmamıştır. Dolaysıyla zamanaşımı definde bulunmak Medeni Kanun 2. Maddesi kapsamında iyi niyet kurallarına uymadığı sonuç ve kanaati ile itibar edilmemiştir.
Davalının husumet itirazı yönünden, bütün işlemler davalı tarafından yapıldığından TMSF’nin herhangi bir katkısı dahli olmadığından ve akdi ilişki davalı ile olduğundan husumet itirazına itibar edilmemiş ayrıca Yargıtay 11. HD’nin 2016/699 Ezaz 2017/3353 Karar sayılı 05/06/2017 tarihli kararı, aynı dairenin 2016/11921 Esas, 2018/3880 Karar sayılı, 23/05/2018 tarihli kararı, yine aynı dairenin 2019/3364 Esas, 2021/2298 Karar sayılı 11/03/2021 tarihli kararının da emsal teşkil ettiği anlaşılmakla, (ayrıca bilirkişi raporu, mahkememizce yazılan müzekkereye yazılan cevabi yazıda davacının banka ile olan ilişkisinde tüketici işlemi olduğu yönünde net bir bilgi olmadığından mahkememizin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varılarak mahkememizce esastan karar verilmiştir) Davacının davasının kabulü ile; 4.843,75 EURO’nun TMSF’ye devir tarihi olan 22/06/2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre devlet bankalarının EURO cinsi alacağa uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile; 4.843,75 EURO’nun TMSF’ye devir tarihi olan 22/06/2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre devlet bankalarının EURO cinsi alacağa uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili lehine hkümedilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu, müvekkilinin mevduatının Euro cinsinden ödenmesi şeklinde olup, mahkeme de gerekçeli kararın 1. bendinde “4.843,75 Euro’nun…. Davalıdan alınıp davacıya verilmesine” şeklinde karar verdiğini, yabancı para cinsinden alacağın karar tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden TL’ye çevrilerek bulunacak tutar üzerinden vekalet ücreti hesaplanması gerektiğini, kararın bu yönden hatalı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesince vekalet ücreti yönünden verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; söz konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, yerel mahkeme iyiniyet kurallarına dayanarak bu itirazlarını dikkate almadığını, bu durumun yasaya aykırı olduğunu, somut olayda davacının mevduatından 10 yıl boyunca herhangi bir talepte bulunulmadığını, hesabın zamanaşımına uğrayarak TMSF’ye devredildiğini, dolayısıyla müvekkili bankanın iyi niyet kurallarına aykırı herhangi bir işlemi olmadığını, müvekkilinin sözleşme kapsamında gerekli işlemleri gerçekleştirdiğini, mahkemenin davacıya gönderilen tebligatın iade edilmiş olması sebebiyle TMSF’ye devredilen tutarın bankalarından tahsiline yönelik verilen kararın hatalı olduğunu, her ne kadar davacıya gönderilen tebligat iade edilmiş olsa da iade sebebi adres eksikliği olduğunu, davacının, müvekkili bankaya bildirdiği mevcut adrese gönderildiğini, adresin eksik olması sebebiyle gönderinin iade edilmiş olması müvekkili bankanın sorumluluğunda olmadığını, mahkemenin 4.843,75 Euro’nun müvekkili bankadan tahsiline karar vermesinin de hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, davacı söz konusu davayı ikame ederken harca esas tutar olarak 31.537,65 TL gösterdiğini, davacının davasını Türk lirası üzerinden ikame etmesine rağmen yerel mahkeme “4.843,75 Euro’nun TMSF’ye devir tarihi olan 22/06/2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre devlet bankalarının Euro cinsi alacağa uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine” şeklinde karar verilmiş ise de; Euro cinsinden iadeye hükmetmesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 5411 Sayılı Bankacılık Yasası’nın 62’nci maddesi uyarınca hesapta bulunan mevduatın zamanaşımı nedeniyle fona devredilmesi nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
İlk derece mahkemesi, davacının banka ile olan ilişkisinde tüketici işlemi olduğu yönünde net bir bilgi olmadığı gerekçesiyle kendinin davada görevli olduğunu kabul ederek esastan karar vermiş ise de; 27.11.2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak 28.05.2014 günü yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesine göre bu Kanunun kapsamını “her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar” oluşturmakta olup anılan Kanun’un 3/1-l maddesinde de gerçek ve tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan bankacılık sözleşmeleri tüketici işlemi olarak düzenlenmiştir. Somut olayda davalı bankaca hesaba dayanak sözleşme gönderilememiş ise de davacıya ait hesabın ticari bir hesap olduğu iddia edilmediği gibi hesabın ticari hesap olduğuna dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge de bulunmamaktadır. Buna göre, davanın açıldığı 17/12/2019 tarihinde yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalan uyuşmazlık yönünden tüketici mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından görev yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi yerinde olmadığından kamu düzenine aykırılık nedeniyle tarafların istinaf başvuru taleplerinin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarafların istinaf başvuru taleplerinin KABULÜ ile; Konya ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2022 tarih ………. Esas ………… Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 538,58 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan tarafların tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/09/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

A.Ç