Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/756 E. 2023/1654 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ….. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2022
NUMARASI : ……. Esas …….. Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :

VEKİLLERİ :

DAVALI :

VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 15/09/2023
YAZIM TARİHİ : 18/09/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …….. Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 03/03/2022 tarihinde tesis edilen karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili şirket tarafından, müvekkili şirketin banka hesabından davalı şirketin banka hesabına , daha sonra müvekkiline iade edilmek üzere emanet olarak 31/12/2020 tarihinde 72.000,00 TL gönderildiğini, davalı şirkete emanet olarak gönderilen bu para iade zamanında müvekkili şirkete iade edilmediğini, sözlü olarak müteaddit defalar talep edilmiş olmasına rağmen söz konusu emanet olarak verilen bu para davalı tarafından müvekkili şirkete iade edilmediğini, davalı şirketin emanet olarak verilen bu parayı iade etmemekte ısrar etmesi üzerine Konya….. İcra Müdürlüğü’nün ……….. E. sayılı takip dosyası ile davalı şirket aleyhinde 12/03/2021 tarihinde icra takip işlemi başlattıklarını, davalı şirket tarafından borca itiraz edildiğini ve icra takibinin durduğunu beyan ederek davalının borca itirazının iptaline, davalının asıl alacak tutarının % 20 ‘si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, tedbiren davalı şirket adına kayıtlı taşınır ve taşınmaz mallar üzerine ihtiyati haciz/ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin 31/12/2020 tarihinde banka kanalı ile müvekkiline 72.000,00 TL EFT ile ödeme yapmış olup açıklamasının ”Emanet Ödemesi” şeklinde olduğunu, davacı şirketin söz konusu ödemeyi müvekkili şirkete olan borcuna karşılık yaptığını, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun söz konusu olmadığını beyan ederek müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının reddine, davacının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Dava, icra dosyasına vaki itirazın iptali davasıdır.
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin banka hesabından davalı şirketin banka hesabına, daha sonra müvekkile iade edilmek üzere emanet olarak 31/12/2020 tarihinde 72.000,00 TL gönderildiğini, davalı şirkete emanet olarak gönderilen bu para iade zamanında müvekkili şirkete iade edilmemiş, sözlü olarak müteaddit defalar talep edilmiş olmasına rağmen söz konusu emanet olarak verilen bu para davalı tarafından müvekkili şirkete iade edilmediğini, davalının asıl alacak tutarının %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, dava neticesinde alacağımızın tahsilinin imkansız hale gelmemesi açısından tedbiren davalı ( borçlu ) şirket adına kayıtlı taşınır ve taşınmaz mallar üzerine İhtiyati Haciz/İhtiyati Tedbir konulmasına, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde gönderilen ödemenin davacıya daha evvel verilen borca ilişkin yapılan ödeme olduğunu, davacının havale açıklamasındaki “emanet ödemesi”‘den bu durumun açıkça anlaşıldığını, müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların ticari defterleri sunulması ve yerlerinin bildirilmesi hususunda süre tanınmış olup, toplanan deliller itibariyle, davcının ticari defterler üzerinde inceleme yapılarak rapor tanzim edilmek üzere dosya bilirkişi ………’ye tevdi edilmiş olup, bilirkişi raporunda neticeden; davacı firmanın 2020 ve 2021 yılı e-defterlerinin usulüne uygun ve süresinde verildiği, davacı şirketin kendi ticari defterlerine göre, icra takibine dayanak olan davalı şirkete yapılan 72.000,00 TL tutarındaki havalenin kayıtlı olduğu, ilgili kayıtta açıklama olarak “Emanet Ödemesi” açıklamasının yer aldığı, davacı ticari defterlerine göre, icra takip tarihi itibariyle (12.03.2021) 72.000,00 TL alacaklı olarak göründüğü, davacı ticari defterlerinde icra takibine konu 72.000,00 TL’lık havale kaydının dışında başka bir ticari ilişkinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Ayrıntılı, gerekçeli, dosya muhtevası ile uyumlu, denetlenebilir bilirkişi raporu mahkememizce yargılamaya esas alınmıştır.
Her ne kadar davalı vekili tarafların ticari defter incelenmesi deliline dayanmadığını bu nedenle mahkememizce resen bu hususu değerlendirilemeyeceğini beyan etmiş ise de; 6100 Sayılı HMK’nın 222/1 “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.” hükmüne havi olup, davalının bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Davacının, para havale açıklamasında “emanet ödemesidir.” şeklindeki ifade ve davacının ticari defter kayıtlarında dava konusu havale işlemi haricinde herhangi bir ticari ilişkilerinin bulunmuyor olması, davalının süresinde defter ibrazında bulunmaması nedeniyle, defter sunulmasına ilişkin ihtarlı kesin sürelerde nazara alınarak usulüne uygun olarak düzenlenmiş olan davacı şirket defterleri mahkememizce lehe delil olarak değerlendirilmiş ve davacının davalıya gönderdiği havalenin borç ödemesi değil emanet olmak üzere yapılan ödeme olduğu takdir ve kanaatine varılmıştır. Ancak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun ise 392. maddesi gereğince, ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir ödeme günü, ihbar süresi belirlenmemiş veya istenildiği zaman muaccel olacağı kararlaştırılmamış ise ödünce konu paranın ilk istemden başlayarak altı hafta içinde geri verilmesi gerekir. Yani, madde metninde yazılı hususlar söz konusu değilse ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir. Dolayısıyla somut olayda, davacı iade talebinde bulunup altı hafta bekledikten sonra takibe geçebileceğinden, anılan süreye uyulmadan başlatılan takip usul ve yasaya uygun değildir. Bu nedenle açılan itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirkete gönderilen para, müvekkili şirket tarafından talep edildiği takdirde muaccel olacak şekilde davalı tarafa gönderildiğini, yani davalı şirketin keyfine göre dilediği zamanda iade edeceği bir şekilde verilen bir emanet para olmadığını, mahkemenin bu hususu incelemeden davalarının reddine karar verdiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yine mahkemece verilen gerekçeli kararda, mahkemece ödünç verilen paranın geri istenmesinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 392. Maddesi hükmünde belirtilen şartlara uyulmadan takip yapıldığından, yani yasa maddesinde belirtilen usule uyulmadığından dolayı verilmiş olan red kararı, bir nevi açılmış olan davanın usul yönünden reddi olduğunu, mahkemenin dayanak gösterdiği 6098 sayılı TBK’nın 392. Maddesinde belirtilen usule uyularak, davalı şirkete verilmiş olan ödünç paranın iadesinin istenmesinin pekala mümkün olduğunu ancak mahkeme tarafından usul yönünden verilmiş olan bu ret kararına rağmen, gerekçeli karar yasaya ve usule aykırı olacak şekilde davalı vekili yararına maktu vekalet ücreti miktarını aşacak şekilde 10.460,67 TL nispi vekalet ücretine hükmedildiğini, şu hale göre tarifenin açıklanan 7/2. Maddesi hükmü gereğince; konusu para veya para ile değerlendirilmesi mümkün bulunan bir şey olan davanın dava şartlarından birinin bulunmaması nedeniyle usulden reddine ilişkin kararda, vekalet ücreti nispi tarifeye göre takdir edileceğini ancak bu nispi vekalet ücretinin miktarı maktu vekalet ücretini geçemeyeceğini beyanla ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince davacı tarafından davalıya banka kanalı ile ” Emanet Ödemesi” açıklamasıyla gönderilen 72.000,00 TL’nin davalıya ödünç verildiği kabul edilmiş, ancak TBK’nın 392. maddesi hükmü gözetilerek davacının iade talebinde bulunup altı hafta bekledikten sonra takibe geçmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 392. maddesi gereğince, ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir ödeme günü, ihbar süresi belirlenmemiş veya istenildiği zaman muaccel olacağı kararlaştırılmamış ise ödünce konu paranın ilk istemden başlayarak altı hafta içinde geri verilmesi gerekir. Yani, madde metninde yazılı hususlar söz konusu değilse ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir.
Davacı vekili, gönderilen emanet paranın müvekkili şirket tarafından talep edildiğinde muaccel olacağının taraflarca kararlaştırıldığını istinaf sebebi yapmıştır. Dosya kapsamına göre davacı bu iddiasını yazılı delillerle ispat edememiştir. Ancak davacının yemin deliline de dayandığı, mahkemece davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadan karar verildiği görülmüştür. Bu sebeple davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi yerinde değildir.
Kabule göre de, itirazın iptali davası açısından geçerli bir icra takibinin bulunması dava şartı olup, süresinden önce başlatılan icra takibi geçerli bir icra takibi olamayacağından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi ve davalı lehine AAÜT’nin 7/2. maddesi gözetilerek maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davanın esastan reddine karar verilmesi ve davalı lehine maktu vekalet ücretini aşar nispi vekalet ücretine hükmedilmesi de yerinde değildir.
Bu nedenlerle davacının istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/03/2022 tarih ……… Esas ……… Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/09/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

A.Ç