Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/730 E. 2023/1738 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2022
NUMARASI : Esas Karar

İSTİNAF EDEN
DAVACILAR : 1-… – (T.C Kimlik No: … )
: 2-… – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …-

DAVALI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … –
DAVA : Menfi Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/09/2023
YAZIM TARİHİ : 26/09/2023
Davacılar tarafından, davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 24/03/2022 tarihinde tesis edilen karara karşı davacıların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından Konya .. İcra Müdürlüğünün …. Esas dosyası üzerinden müvekkilleri aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkillerinin aynı dosyada borçlu gözüken … …’n aracılık etmesiyle davalıdan 20.000,00 Euro para aldıklarını, karşılığında takibe konu bonoyu boş olarak davalıya verdiklerini, bu bonoya …. da göstermelik olarak barçlu sıfatıyla imza koyduğunu, davalının boş olarak aldığı bonoya 152.000.00. TL yazarak icra takibi başlattığını, davalı hakkında, Konya ovasında yüzlerce köylünün mallarının teminat diye alıp, para verdikten sonra mallarını iade etmediği, ayrıca boş senetler alıp, hakkında şikayetçi olmasınlar diye boş senetleri vermediği, boş senetlere kafasına göre rakamlar yazdığı , bir lirayı on lira olarak ödettiği, Konya bölgesinde tefecilik yapan Tomo çetesinin ele başı olduğu iddiaları ile onlarca kişinin suç duyurusunda bulunduğunu, elinde boş senetleri olduğu için birçok insanın da suç duyurusunda bulunamadığını, bu konuda tahkikatın Konya Cumhuriyet Başsavcılığında devam etmekte olduğunu, para satmak, tefecilik yapmak maksadıyla alınan suça konu bono nedeniyle müvekkilin aldığı 20.000.00 Euro dışında borcunun bulunmadığını takibin fazla açılan bölümünün ve bu bölüm için işleyen faizinin iptalini talep etmek zorunda kaldıklarını beyan ederek takibin 40.000,00 TL (20.000,00 Euro) bölümü dışında kalan bölümünün, faizleri, masrafları ve avukatlık ücretlerinin iptaline, davalının %40 oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibi yapılan senedin kıymetli evrak olup bono senetlerinin sebepten mücerret olduğunu, borçluların ödeme emrine itiraz etmediklerini, borçluların menkul ve gayrimenkul mallarının haczedildiğini, sadece kıymet takdirine itiraz ettiklerini, yeniden kıymet takdirinin yapıldığını, satış ilanının yapıldığını, davacıların gayrimenkulün satışından birkaç gün önce satışı uzatmak için yine dava açtıklarını, ancak bu davanın reddedildiğini, davacıların kötü niyetli olarak işbu davayı ikame ettiklerini beyan ederek davanın reddi ile davacıların alacağın %40 olarak tazminata mahkum edilmesine, masrafların ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Somut olayda ispat yükü davacılar üzerinde olup, davacılar bononun tefecilik suretiyle iktisap edildiğini, bononun bedel kısmının anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu, dolayısıyla bu bono nedeniyle 40.000,00 TL dışında borçlu olmadıklarını yazılı delillerle ispatlama yükü altındadır.
Davacı taraf, bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddialarına dayanak herhangi bir yazılı delil ibraz etmemiştir.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … S sayılı dosyasında davalı … hakkında ”tefecilik yapmak” suçundan iddianame düzenlendiği anlaşılmıştır.
Maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Bu nedenle ceza mahkemesince bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir. (Yargıtay HGK’nun 2018/17-142 E 2018/1625)
Mahkememizce de, davalı hakkında tefecilik suçundan yürütülen kovuşturma dosyasının sonucunun beklenilmesine karar verilmiştir.
Davalı hakkında tefecilik yapmak suçundan düzenlenen iddianamenin Konya .. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …. E sırasına kaydediliği, bu sıra üzerinden yapılan yargılama neticesinde davalı hakkında mahkumiyet kararı verildiği, kararın Yargıtay . Ceza Dairesi’nin …. E …. K sayılı ilamı ile bozulduğu, bozma üzerine dosyanın aynı Mahkemenin …. E sırasına kaydediliği, bu sıra üzerinden yapılan yargılama neticesinde verilen kararın bu sefer Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin …. E …. K sayılı kararı ile bozulduğu, bozma üzerine dosyanın aynı Mahkemenin … E sırasına kaydedilerek davalı hakkında mahkumiyet kararı verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay . Ceza Dairesi’nin … E …. K sayılı kararı ile mahkumiyet kararının bozularak zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verildiği ve kararın 18/05/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davalı hakkında tefecilik yapmak suçundan yürütülen ceza yargılaması sonucunda düşme kararı verildiğinden ve karar bu şekilde kesinleştiğinden davaya konu bononun tefecilik suretiyle iktisap edildiğinin kabulü mümkün değildir.
Ancak, düşme kararı verilmesi, ceza davası kapsamında toplanan delillerin gözardı edilmesini gerektirmez. Bu kapsamda ceza dosyası fiziken getirtilerek incelenmiştir. Ceza dosyası üzerinde yapılan incelemede ise, tarafların iddia ve savunmaları dışında bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğu ve davacıların bu bono nedeniyle 40.000,00 TL dışında herhangi bir borçlarının olmadığı iddiası yönünden ceza dosyası içinde somut bir delil tespit edilememiştir.
Ayrıca, her ne kadar Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … S sayılı dosyasında düzenlenen iddianamenin ifade özetleri kısmında …’un ”…. İsimli şahısla aramızda alacak verecek bulunmaktadır. Bu şahıslar benden 150.000,00 TL para almışlardır…” şeklinde beyanda bulunduğu belirtilmiş ise de, davalının 13/02/2012 tarihli ifadesinde davacılara 152.000,00 TL borç para verdiğini ifade etmesi karşısında iddianamenin bu kısmındaki ifade özetine itibar edilmemiştir.
Davalı hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararının bulunmaması nedeniyle bononun tefecilik suretiyle iktisap edildiği ispatlanamamıştır. Ayrıca davacı taraf bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasına dayanak herhangi bir yazılı delil ibraz etmediğinden bu iddiasını da ispatlayamamıştır. Bu kapsamda davacı tarafın yemin deliline dayanması nedeniyle kendilerine yemin delili hatırlatılmış ancak yemin teklifinde bulunulmamıştır.
Anılan nedenlerle, davacıların bono nedeniyle borçlu olmadıkları iddialarını ispatlayamadıkları sonucuna varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar, menfi tespit istemlerine ek olarak 2004 sayılı İİK’nın 72/5. maddesi uyarınca tazminat isteminde de bulunmuştur. Anılan yasal düzenlemeye istinaden tazminata hükmedilebilmesi için takibin haksız olmasının yanında kötü niyetli olması da gerekir. Somut olayda, davaya ve takibe konu bononun gerçek bir borç ilişkisine dayandığı kabul edildiğinden takibin haksız ve kötüniyetli olduğu kabul edilemez. Bu nedenle davacıların tazminat istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı da 2004 sayılı İİK’nın 72/4. Maddesine istinaden tazminat isteminde bulunmuştur. Anılan yasal düzenlemeye istinaden tazminata hükmedilebilmesi için icra takibinin durdurulması ve lehine tedbir kararı verilenin tedbir isteminde haksız olması gerekir. Davacıların tedbir istemleri uyarınca takibin durdurulmasına karar verildiğinden ve tedbir isteminin haksız olduğu sonucuna varıldığından davalının tazminat isteminin yerine olduğu kabul edilmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 72/4. Maddesinde yazılı tazminat oranı 02/07/2012 tarihli 6352 sayılı yasa ile % 40’tan % 20’ye indirilmiştir. Davaya konu icra takibi 6352 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden önce başlatılmış, yine dava da 02/07/2012 tarihinden önce açılmıştır. Bu nedenle davalı lehine hükmedilecek tazminatın dava değerinin % 40’ından aşağı olamayacağı kabul edilerek davalı lehine tazminata hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın reddine, davacıların tazminat istemlerinin reddine, 112.000,00 TL’nin % 40’ı oranında hesaplanan 44.800,00 TL tazminatın davacılardan alınarak davalıya verilmesine, mahkememizin 05/12/2011 tarihli tedbir kararının 2004 sayılı İİK’nın 72/4. maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; isnat edilen suçun zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmesinin suçun içeriğine, esasına etki eden bir hüküm olmadığını, bu sebeple zamanaşımı nedeniyle düşme kararının verilmesi, yerel mahkemedeki davalarını ispat edemedikleri anlamına gelmediğini, yerel mahkemenin bu sebebe dayanarak davayı reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece başka hiçbir delil toplanılmadan ve incelenmeden, sadece Konya .. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası incelenerek karar verildiğini, dosyada başkaca deliller değerlendirilmeden, tanık dinlenilmeden eksik inceleme sonucu, ceza mahkemesi kararının dar bir şekilde yorumlandığını, kötüniyet tazminatının şartlarının da oluşmadığını, davalı lehine hükmedilen %40 oranındaki tazminat oldukça fahiş olduğunu beyanla ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davada davacılar icra dosyasının dayanağı olan 152.000,00 TL bedelli bononun 112.000,00 TL’lik kısmı nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini istemektedir. Davacılar, davalının tefecilik yaptığını, davalıdan 20.000,00 Euro borç aldıklarını bunun karşılığında davalıya boş senet verdiklerini davalının boş senedi 152.000,00 TL olarak doldurarak icra takibine giriştiğini, davalıya borçlarının 20.000,00 Euro (40.000,00 TL) olduğunu iddia etmektedirler. Davalı hakkında tefecilik suçundan açılan Konya . Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı kamu davasında davacıların da katılan olarak yer aldıkları, Yargıtay bozma kararlarından sonra ceza mahkemesince en son olarak 26/10/2018 tarihinde verilen kararla davalının davacılara karşı tefecilik suçunu işlediğinin sabit olduğu gerekçesiyle davalının tefecilik suçundan hapis ve adli para cezasına çarptırıldığı, kararın temyizi üzerine Yargıtay tarafından karar bozularak zamanaşımı nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
TBK’nın 74. maddesi (818 sayılı BK’nın 53. maddesi) gereğince ceza mahkemesinin maddi fiilin sübutuna ilişkin kararı hukuk hakimini bağlayacaktır. Zamanaşımı nedeniyle düşme kararı kesinleşmiş bir maddi fiilin sübutu niteliğinde olmadığından hukuk hakimini bağlamayacaktır. Ancak hukuk hakiminin ceza dosyasındaki delilleri de değerlendirerek neticeye varacağı hususunun nazara alınması gerekir. Bu durumda, hukuk hakiminin uyuşmazlığı çözmek için ceza dosyasındaki deliller de dahil olmak üzere dosya içeriğinde bulunan tüm delilleri objektif bir biçimde takdir ederek sonucuna göre karar vermesi gerekmektedir.
Somut olayda davalı hakkında tefecilik suçundan yapılan yargılama sürecinde Yargıtay’ın ilk bozma kararında sonra Konya ..Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas-…Karar sayılı kararı ile davalının davacılara karşı tefecilik suçunu işlediği sabit olduğu gerekçesiyle davalının tefecilik suçundan hapis cezasına çarptırıldığı, kararın davalı tarafından da temyiz edildiği Yargıtay ..Ceza Dairesi’nin …. E … K sayılı kararı ile ; ”…Sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
5237 sayılı TCK’nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun yaptırımında hapis cezasının yanında adli para cezasının da öngörülmesi karşısında; hükümde sanık hakkında ayrıca adli para cezasına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi” de gerekçe gösterilerek kararın bozulduğu görülmüştür.
Bu durumda daha sonradan davalı hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmiş ise de ceza dosyasındaki yargılama sürecinde verilen mahkumiyet kararları, temyiz üzerine verilen Yargıtay kararları dikkate alındığında davaya konu bononun tefecilik ilişkisi nedeniyle verildiği sabittir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 20/1. (6098 sayılı TBK’nın 27/1) maddesi hükmü uyarınca, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka ve kamu düzenine aykırı sözleşmeler geçersiz olacaktır. Ancak davacılar 40.000,00 TL borçları olduğunu kabul edip, kalan kısım için menfi tespit talebinde bulunduklarından mahkemece dava konusu bononun hukuken geçerli olmayıp hükümsüz olması nedeniyle taleple bağlılık gereği davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Bu nedenlerle davacıların istinaf taleplerinin kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne ilişkin yeniden hüküm kurulması, davalının takip yapmakta haksız ve kötüniyetli olduğu ispat edildiğinden icra takip tarihi dikkate alınarak davacılar lehine dava konusu edilen miktarın %40’ı oranında kötüniyet tazminatına da hükmedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davacıların istinaf taleplerinin KABULÜ ile; Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/03/2022 tarih… Esas – …Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1-İstinaf başvurusunda bulunan davacılar tarafından yatırılan toplam 161,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine,
2-İstinaf başvurusunda bulunan davacılar tarafından yatırılan 441,40 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 44,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 485,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflara ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın KABULÜ ile;
-Davacıların Konya .. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasında takibe konu bononun 112.000,00 TL’lik kısmından davalıya borçlu olmadıklarının tespitine,
2-Dava konusu 112.000,00 TL’nin % 40’ı oranında hesaplanan 44.800,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,

3-Alınması gereken 7.650,72‬ TL harçtan peşin alınan 1.663,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.987,52‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacılar tarafından yapılan 34,30 TL başvurma harcı, 1.663,20 TL peşin harç, 86,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.784,00‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacılar davada kendileri vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince 17.920,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
D) Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/09/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır