Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/723 E. 2022/1364 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/09/2022
YAZIM TARİHİ : 26/09/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 10/03/2022 tarihinde tesis edilen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının … Şirketinde 200 hisselik pay sahibi olduğunu ve hissesinin 80 paya karşılık gelen kısmını 28/04/2015 tarihinde davalı …’a 80.000,00 TL bedel ile devrettiğini, 07/05/2015 tarihli 8815 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan olunarak tescil edildiğini, fakat devire rağmen hisse bedelinin davalı tarafından ödenmediğini, davacının dava konusu hakkında arabuluculuğa başvurduğunu ancak sonucunda anlaşma sağlanamadığını, dava konusu uyuşmazlığın 10 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunu buna istinaden süresi içerisinde davayı açtıklarını, davacının hissesini devretmesinden sonra artık şirket içerisinde ortak sıfatının kalmadığını, dolayısıyla davacının alacağının ticari bir alacak haline geldiğini beyan ederek davanın kabulüne, davalının üzerine kayıtlı her türlü taşınır taşınmaz mal varlıklarına üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına her türlü devir ve tasarruf işlemlerini önleyecek şekilde, asıl alacak ve ferileri ile masraflara yetecek miktarda ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir konulmasına, davacının …. Şirketinindeki davalıya devrettiği hissenin gerçek değeri üzerinden bedelinin hissenin davalıya devir tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin hisse devrinden kaynaklanan borcunu davalı tarafa ödemediği iddiasının doğru olmadığını, davacının müvekkilinden alacağının bulunmadığını, alacağın varlığını kabul etmemekle birlikte alacağın zaman aşımına uğradığını, davacının davalıdan hisse devir bedelinden kaynaklı herhangi bir alacağının olmadığı gibi davalının davacıya hisse devir bedelinden kaynaklı veya başkaca alacak kalemleri yönünden her hangi bir borcunun da olmadığını, davalının davacıya hisse devir bedeli karşılığı ödemeleri haricen / nakden ve defaten hisse devir sözleşmesi tarihinde yaptığını, davacının hisselerinin bir kısmını da dava dışı …’e devrettiğini, bu dava açılmadan evvel davacının …’e karşı aynı davayı açtığını ve davanın zamanaşımı nedeniyle reddedildiğini, davacının alacağını daha önceden almasına rağmen bedeller ödenmemiş gibi dava açmasının kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu beyan ederek davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine, davacı aleyhine alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yapılan incelemelerde öncelikle davalı vekilinin cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazı irdelenerek dosya esasına girmeden öncelikli olarak alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı mahkememizce değerlendirilmiş olup Türk Borçlar Kanununun 147.maddeye atıf yapılarak “MADDE 147- Aşağıdaki alacaklar için beş yıllık zamanaşımı uygulanır: 1. Kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi diğer dönemsel edimler. 2. Otel, motel, pansiyon ve tatil köyü gibi yerlerdeki konaklama bedelleri ile lokanta ve benzeri yerlerdeki yeme içme bedelleri. 3. Küçük sanat işlerinden ve küçük çapta perakende satışlardan doğan alacaklar. 4. Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar. 5. Vekâlet, komisyon ve acentalık sözleşmelerinden, ticari simsarlık ücreti alacağı dışında, simsarlık sözleşmesinden doğan alacaklar. 6. Yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar. ” hükmü geçerlidir. Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede davalı vekilince davalıya karşı açılan davada taraflar arasında 28/04/2015 tarihinde hisse devir sözleşmesi yapılmasından bahsedildiği , dolayısıyla Borçlar Kanunu 147/4 maddesi gereğince yapılan işlemi baz alındığında söz konusu işlemin 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu hisse devir tarihi olan 28/04/2015 tarihinden itibaren 5 yıllık zaman içinde davanın açılmadığı anlaşılmıştır. Söz konusu zamanaşımı itirazının kabulü ile ilgili Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01/04/2019 tarih ve 2018/574 esas 2019/2499 karar sayılı ilamında da benzer zamanaşımıyla ilgili emsal karar bulunmaktadır. Davacı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin 28/04/2015 tarihinde yapıldığı, mahkememiz dosyasının ise 28/07/2021 tarihinde açıldığı ayrıca davalı tarafın süresinde zamanaşımı itirazında bulunması ve 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davacının davasının Borçlar Kanununun 147/4 maddesi gereğince Zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu uyuşmazlığın 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, yerel mahkeme tarafından davalarının yanlış yorumlanarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiğini, müvekkilinin hissesini devrettikten sonra ortak sıfatı kalmadığını, dolayısıyla müvekkilinin alacağı ticari bir alacak haline geldiğini, kaldı ki hisse devrinin amacının ortaklığın son bulması manasını taşımakta olduğunu, iş bu sebeple artık bu alacağın genel hükümler çerçevesinde 10 yıllık zamanaşımına tabi olacağını, kanunda da ortaklar arasında hisse devrinden kaynaklanan alacaklar ile ilgili zamanaşımı hususunda özel bir hüküm bulunmadığını, bu uyuşmazlığın da 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, yerel mahkeme tarafından açılan bu davalanın yanlış yorumlanmış olduğunu, sanki ortaklıktan kaynaklanan bir alacakmış gibi düşünülerek karar verildiğini, oysa bu alacak artık ticari alacak vasfını taşıdığını, ortada ortaklık sıfatı kalmadığını, davalının hisse bedelini ödeyeceğini söyleyip vaadlerde bulunarak yıllarca oyaladığını bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre, davacının dava dışı …’deki 80 hissesini 28/04/2015 tarihli hisse devir sözleşmesi ile 80.000,00 TL devir bedeli ile davalıya devrettiği, hisse devir bedelini peşin olarak olarak aldığının sözleşmede yazılı olduğu, davacının hisse devir bedelini almadığını iddia ederek davalıya devrettiği hisselerin gerçek değeri üzerinden bedelinin hisse devir tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği, davalının ise süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu anlaşılmıştır.
Hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarda 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 14/03/2022 tarih, 2020/7575 Esas-2022/1858 Karar sayılı ilamında da bu hususun belirtildiği, hisse devir sözleşmesi tarihinin 28/04/2015 olduğu, davanın ise 28/07/2021 tarihinde açıldığı, dava tarihi itibariyle Covid 19 pandemisi nedeniyle uzayan süreler de dahil edilerek hesaplansa dahi 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu, bu durumda ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf başvuru talebinin HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
6-Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 23/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.Ç