Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/669 E. 2022/1043 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2022
NUMARASI : .. Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI :
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Yönetim Kurulu Kararının Butlanı

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/06/2022
YAZIM TARİHİ : 23/06/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan yönetim kurulu kararının butlanı davasında 09/03/2022 tarihinde tesis edilen hukuki yarar dava şartı eksikliğinden usulden reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında düzenlenen 23/07/2017 tarihli sözleşme ile adi ortaklık kurulduğunu, davalı şirket adına Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yapılan ilan ile tescil kararı verildiğini, davalı şirket yetkilisi müteveffa …’ın ihlali neticesinde ortaklığın sekteye uğradığını, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile adı ortaklığın tasfiyesini talep ettiklerini, davalı şirkette yaşanan değişikler nedeniyle ileride telafisi zorlaşacak hak kayıpları yaşayacaklarını, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında ipotek, temlik, kira vb. hukuki ilişkilerin halen devam ettiğini, bu nedenle dava açmakta hukuki yararlarının olduğunu, davalı şirketin yönetim kurulunda almış olduğu kararlarda devredilemez yetkilerin ihlalinin söz konusu olduğunu, alınan kararların eşit işlem ilkesine aykırı olduğunu, sermayenin korunmasını gözetmeyen kararlar olduğunu, pay sahiplerinin ve üçüncü kişilerin haklarının ihlal edildiğini, davalı şirketin sektöründe önde gelen söz sahibi bir firma olduğunu, sermayesinin yok edilmesinin önüne geçilmesi gerektiğini belirterek alınan kararların batıl olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin yetkilisinin 21/12/2021 tarihinde vefat etmesinden sonra TTK’nun 363. maddesi uyarınca yönetim kurulu tarafından yasal sorumluluk ve yükümlülükleri gereğince geçici olarak görevlendirme yapıldığını, müvekkili şirketin sektörün önde gelen firmalarından olduğunu, tesisleri ve çalışan sayıları bakımından da büyük bir firma olduğunu, market sektöründe de bir dönem faaliyette bulunduğunu, bahse konu marketleri ve bir kısım emtiaları davacıya satarak market sektöründen çekildiğini, davacı tarafın dava açmak için taraf ehliyeti sıfatı olmadığını, davacının şirketin yönetin kurulu üyesi, ortaklığı veya bir alacağının olduğunu ispat etmesi gerektiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi, davacının iddialarının aksine müteveffa …’ın şahsına 12.276.515,00TL ve şirkete 2.131.547,00TL borçlu olup bu hususta kesinleşmiş icra takipleri olduğunu, davacı tarafın Konya … Asliye Ticaret mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile açmış oldukları davanın da haksız ve kötü niyetli olup iddia ettiği alacakları yönünden güncel, doğrulanmış ve meşru bir alacaklarının olduğu yönünde bir karar verilmediğini, davacı tarafın 3. şahıslara olan borçlarını müvekkili şirkete yıkmak suretiyle mal kaçırmaya yönelik hareket ettiğini, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının da bulunmadığını, hukuki yarar yokluğu nedeniyle de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, butlanı talep edilen yönetim kurulu kararının kanun ve mevzuata uygun olup butlan talebinin reddine karar verilmesini, hukuk sisteminde yönetim kurulu kararının iptali müessesesi düzenlenmediği için de davanın reddine karar verilmesini, taraflar arasında düzenlendiği iddia edilen sözleşmenin geçerli bir sözleşme niteliğinde olmadığını, davacının müvekkil şirketten bir alacağının bulunmadığını, şirkete kayyım atanması talebinin haksız ve kötü niyetli olup reddine karar verilmesini, müvekkili şirketin gerekli organlarının mevcut ve aktif olduğunu, davanın ihbarı taleplerinin de hukuki yararının olmadığını, açılan davanın kötü niyetli olup dürüstlük kuralına da aykırı nitelikte olduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince “… dava konusu yönetim kurulu kararının, TTK’nun 363. Maddesinde belirlenen usule uygun olarak, yapılacak ilk genel kurulda yeni yönetim kurulu üyeleri ve görev dağılımları belirlenmek üzere, yönetim kurulu üye boşluğunun geçici olarak doldurulması amacına özgü olması, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında, davacı tarafça, iş bu dosyada bahsi geçen adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin dava edilmiş olması ve bizatihi eski yöneticilere husumet yöneltilmesi hususları göz önünde bulundurularak, davacının, 29/12/2021 tarihli Yönetim Kurulu Kararının iptalini istemekte hukuki yararının olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından, davanın reddi …” gerekçesiyle davanın hukuki yarar dava şartı eksikliğinden usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketi, … ve Müteffa …ın adi ortaklık anlaşması yaptığını, bu adi ortaklığın tasfiyesi talepli açılan davada husumetin sadece eski yöneticilere yöneltilmemiş, davalı şirkete de yönetilmiş olduğunu, müvekkilinin yönetim kurulu kararının butlanını talep etmekte hukuki yararının mevcut olduğunu, bu talebin işlemin hükümsüz olmasından dolayı menfaati zedelenen herkes tarafından ileri sürülebileceğini, üçüncü kişinin açtığı butlan davasının yazılı yargılama usulüne tabi olmasına rağmen tensiben basit yargılama usulüyle yapılmasına karar verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece iddia ve taleplerinin hiç nazara alınmadığını, genel kurulun devredilemez yetkilerini ihlal eden, eşit işlem ilkesine aykırı, sermayenin korunmasını gözetmeyen pay sahiplerinin ve üçüncü kişilerin haklarını ihlal eden bir karar olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirketin 29/12/2021 tarihli yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir..
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut olayda, davacı vekili, 23/07/2017 tarihli “Satış Sözleşmesi Ptotokolü” başlıklı protokolle … Ürünlerinin satışı hususunda adi ortaklık kurulduğu, davalı şirketin ilgili yönetim kurulu kararlarının, devredilemez yetkilerin ihlali niteliğinde, eşit işlem ilkesine aykırı, sermayenin korunmasını gözetmeyen ve pay sahiplerinin ve üçüncü kişilerin haklarını ihlal eder içerikte olduğunu ileri sürerek kararların batıl olduğunu ileri sürmüştür.
6102 sayılı TTK’nın, Batıl kararlar, başlıklı;
391/1.maddesi:”Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle;
a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan,
b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,
c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren,
d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin,
kararlar batıldır” hükmü ile anonim şirket yönetim kurulunun hangi kararlarının batıl olacağı düzenlenmiştir.
Yönetim kurulu kararlarının batıl olduğu iddiası batıl yönetim kurulu kararı sebebiyle menfaati zedelenen herkes tarafından ileri sürülebilir. Başka bir ifadeyle yönetim kurulu kararlarının butlanı davasını kimlerin açabileceği konusunda TTK’nın 391. maddesinde açık bir düzenlemeye yer verilmemiş olup, bu kararlar sebebiyle menfaati zedelenen bütün ilgililer bu davayı açabilir (POROY/ TEKİNALP/ ÇAMOĞLU, Ortaklıklar Hukuku, C:I, s.379).
Bu itibarla, dosya kapsamı, 23/07/2017 tarihli Satış Sözleşmesi Protokolü, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf istemleri nazara alındığında, protokolün, satış sözleşmesinde belirtilen araç ve teşhir mağazalarının davacıya devri ile bunlara ilişkin ilave hükümler içerdiği, bununla birlikte uyuşmazlık konusu yönetim kurulu kararının TTK’nın 363.maddesinde belirlenen usule uygun olarak, yapılacak ilk genel kurulda yeni yönetim kurulu üyeleri ve görev dağılımları belirlenmek üzere, yönetim kurulu üye boşluğunu geçici olarak doldurulması amacına özgü olması gerekçesine dayalı ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı kanaatine varıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf istemlerinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince tebliğ işlemlerinin dairemizce yapılmasına,
6- Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 21/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

M.Y.