Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/658 E. 2022/1027 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2022
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 16/06/2022
YAZIM TARİHİ : 17/06/2022
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Tcaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı kararının Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, davalının müvekkilinden kalorifer kazanı satın aldığını, taraflar arasında cari hesap ilişkisi olduğunu, davalının fatura ve cari hesaptan kaynaklı borcunu ödememesi nedeniyle aleyhine takip başlatıldığını ancak, davalının haksız itirazı ile takibi durdurduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını ve davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, takibe dayanak gösterilen fatura ve sevk irsaliyesinin gerçeği yansıtmadığını, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki ve davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Dava faturaya bağlanmış alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf dava dilekçesiyle, davalı adına düzenlenen faturaların davalı tarafından ödenmemiş olduğunu, faturaların ödendiğine ilişkin ispat külfetinin borçluya ait olduğunu, davacıya bu faturalar nedeniyle herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle vaki itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf beyanında, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişkinin olmadığını, davacıdan hiçbir hizmet ve mal satın almadığını ve dolasıyla herhangi bir borcun olmadığını savunmuştur.
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesine ilişkin olarak mahkememizce karar kurulmuş ancak davacı vekili 16/12/2021 tarihli celsede; takdir edilen bilirkişi ücretlerine ilişkin gider avansını yatırmayacağını bu delilden vazgeçtiğini beyan etmiş olup, ticari ilişkinin ispatı hususunda külfet halen davacı üzerinde bulunduğundan mevcut delil durum itibariyle yemin delili hatırlatılmış olup, sunulan yemin metni ile birlikte Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/02/2022 tarihli talimat duruşmasında davalı … mahkeme huzuruna bizzat giderek “Davacı …. ile aramda herhangi bir ticari ilişki olmadığına, davacı şirketten herhangi bir mal ve hizmet almadığıma, Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına konu 27.04.2020 tarihli GIB … nolu faturadan ve cari hesap ilişkisinden kaynaklı davacıya takip tarihi itibariyle 16.820,90 TL borcumun olmadığına, namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ederim,” diyerek yemin etmiştir. Yemin mahiyeti itibariyle kesin delillerden olup, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı davacı tarafından ispat edilememiştir, dolayısıyla başlatılan icra takibinin düzenlenen fatura esas alınarak değil genel hükümlere göre davalı merkezinin bulunduğu yetkili icra dairesinde başlatılması gerekmektedir. Davalı süresinde sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine de itiraz ettiğinden ve yukarıda izah edilen gerekçeler itibariyle takip yetkili icra dairesinde başlatılmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı kötüniyetli olduğu davalı tarafından ispatlanamadığından kötüniyet tazminat talebinin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, dava dilekçesinin ekinde sunulan 2018 yılına ait sevk irsaliyelerine ilişkin müvekkilinin ticareti terk etmesinden çok sonraki bir tarih olan 27/04/2020 tarihinde fatura düzenlenerek icraya konulduğunu, takibe dayanak faturaların müvekkiline tebliğ edilmediğini ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılarak davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fatura ve cari hesaptan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Öncelikle, 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde mahkeme kararlarında bulunması gereken hususlar sayılmıştır. Kanun’un 297/1-c maddesi gereğince karar “tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” içermeli, 297/2 maddesi gereğince de hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Aynı Yasa’nın 298/2 madde hükmüne göre de gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
Yargıtay HGK’nun 2010/1-86 E.-2010/108 K., 2014/2-1121 E.-2016/635 K., 2014/9-1137 E.-2016/994 K., 2013/21-1791 Esas, 2013/1676 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere, mahkeme kararının gerekçesi o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve kanun yolu denetiminin yapılabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur.
Anayasanın 141/3 maddesi ve HMK’nun 297. maddesi bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Kararın gerekçesinin yeterli açıklıkta ve denetime elverişli olmaması ayrıca, kendi içerisinde çelişkiler barındırması yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.
Bu cümleden olarak, mahkemece gerekçeli kararda SMMM bilirkişileri … ve … tarafından düzenlenen bilirkişi raporlarından bahsedildiği ancak, işbu dosya kapsamında alınmış bilirkişi raporu ve bu itibarla belirtilen delillerin dava dosyası ile ilgisinin bulunmadığı anlaşılmakla, kararın yukarıda belirtilen anayasal ve yasal hükümlere aykırı olarak kaleme alınması yerinde görülmemiştir.
Ayrıca, ticari dava kavramının da açıklığa kavuşturulması gerekir. Ticari dava ile ilgili düzenleme TTK’nın 4. maddesinde yapılmıştır. Ayrıca bazı özel kanunlarda da ticari dava kavramına yer verilmiştir. TTK’nın 4/1 maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava niteliğindedir. Nispi ticari davalarda, uyuşmazlığın taraflarının tacir olması ve uyuşmazlık konusunun da tarafların ticari işletmesine ilişkin olması şarttır. Ancak, TTK’nın 4/1. fıkrası (a)-(f) bentlerinde sayılan mevzuat ile düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları herhangi bir şart aranmaksızın mutlak ticari dava olarak kabul edilmektedir.
Somut olayda ise, davalının 2019 yılı gelir vergisi beyannamesine istinaden bilanço usulüne tabi olduğu ancak, 22.03.2019 tarihi itibariyle faaliyetini terk ettiği ve bu itibarla dava tarihinde ve dahi takip tarihinde tacir olmadığının anlaşılması karşısında mutlak ya da nispi ticari davanın varlığından da bahsedilemeyeceğinden, görev hususu dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen nazara alınması gerektiğinden mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenmesi yerinde olmadığından, davalı vekilinin istinaf isteminin, esasa yönelik istinaf istemleri incelenmeksizin kamu düzenine aykırılık nedeniyle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/02/2022 tarih, … Esas-… Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/06/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T