Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/649 E. 2023/1832 K. 29.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2022
NUMARASI : Esas – Karar

DAVACI : … – T.C Kimlik No: …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …
Av. … –

İSTİNAF EDEN DAVALI : … – T.C Kimlik No: …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 29/09/2023
YAZIM TARİHİ : 02/10/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 10/03/2022 tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2016 tarihinde davalı …’dan …. plakalı Renault master marka 2000 model aracı içerisinde bulunan mallar (tahin, pekmez , bal) ile birlikte mal bedeli 28.350,00 TL araç bedeli ise 38.000,00 TL olmak üzere toplamda 65.000,00 TL karşılığında satın aldığını, davalının da imzasını taşıyan sözleşme içeriğinden de görüleceği üzere bu sözleşme sırasında 25.000,00 TL peşin olarak karşı tarafa ödendiğini, geri kalan miktarın taksitle ödenmesi konusunda da anlaşmaya varıldığını, ancak karşı tarafın sözleşme yapıldıktan sonra kalan borç için müvekkilinden teminat talep etmesi üzerine, 20/12/2016 tanzim, 30/05/2017 vade tarihli bononun müvekkili tarafından karşı tarafa teminat karşılığı olarak verildiğini, müvekkili tarafından ilerleyen zamanlarda bu sözleşmeden kaynaklanan tüm borçların davalı tarafa ödendiğini, ödeme bilgilerinin de müvekkilinin tutmuş olduğu kasa defterine davalının da imzası alınarak işlendiğini, söz konusu tüm borçların davalı tarafa ödenmesi neticesinde adı geçen bonodan dolayı karşı tarafa karşı herhangi bir borcunun kalmamasına rağmen, söz konusu kambiyo senedinin müvekkiline iade edilmediği gibi davalı … tarafından kötü niyetli olarak Konya …. İcra Dairesinin ….Esas sayılı dosyası üzerinden müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığını ileri sürerek davacı müvekkilinin takibe konu bonodan dolayı davalı alacaklıya karşı borcunun bulunmadığının tespitine ve söz konusu icra takibinin iptaline, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, müvekkilinin …plaka sayılı aracı 38.000,00 TL bedelle, davacının ibraz ettiği sözleşmede belirtilen malları 27.000,00 TL bedelle davacıya sattığını, sözleşmeye göre davacının ……’ye ödenmesi gereken taksitleri doğrudan adı geçen galeriye ödeyeceğini, davacının ödemesi gereken taksitlerden bir tanesini dahi ödemediğini, bu arada müvekkilinin …….’ye 3.800,00 TL ödeme yaptığını, aradan 4 aydan fazla bir süre geçtikten sonra tarafların bir araya gelerek aracı 26.800,00 TL bedelle ……’ye tekrar satmaya karar verdiklerini, buna göre davacının ödemesi gerekirken davalının ………’ye ödediği 3.800,00 TL’yi davacının davalıya ödeyeceğini, bu hususun davacının ibraz ettiği belgede “dayıya kalan borcum=arabadan 3.800,TL” şeklinde yazıldığını, davacının aracın alım satım bedeli farkı olan 11.200,00 TL’yi de ödemediğini, bu miktarın da müvekkili tarafından ödendiğini, dava konusu alım satımlar nedeniyle davalı …’in; 28.350,00 TL mal bedeli, vadeli alıp peşin satmaktan, yıpranma, amortisman, bedelsiz kullanım, araçta oluşan hasar, zarar bedelinden kaynaklanan ve davalı … tarafından ………. ödenmek zorunda kalınan 11.200,00 TL ile davacının ibraz ettiği belgede de yazılı olan 3.800,00 TL olmak üzere toplam 43.350,00 TL davacı …’dan alacağının bulunduğunu, davacının bu borcuna mahsuben, Konya … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı icra takibine konu edilen bonoyu imzalayıp verdiğini, ancak bahsi geçen bono bedeli vadesinde ödenmemesi üzerine, bu kez davalı müvekkili tarafından, davacı aleyhine icra takibi yapıldığını, ayrıca davacının ibraz ettiği sözleşme ve kasa defterinde yazılı olanlar dışında, davalı tarafından davacıya başkaca malların da (kuruyemiş, üzüm, pekmez, bal ve saire) satıldığını, bu hususların davacının defterine davacının el yazısıyla yazıldığını, ancak davacının bu malların bedelini de ödemediğini, davacı taraf kasa defteri diye tuttuğu, üzerinde pek çok karalama, düzeltme, çizik bulunan, dolayısıyla hukuki bir değeri olmayan defterin, sadece kendi lehine olan kısmının fotokopisini ibraz ederek, diğer borçlarını gizlemeye çalıştığını, oysa davalının, icra takibine konu bono bedelinden çok daha fazla miktarda davacıdan alacakları mevcut olup, bu alacaklara ilişkin talep ve dava haklarını şimdilik saklı tuttuklarını, dolayısıyla davacının, icra takibine konu bono bedelini ödediği ve borcunun olmadığı yönündeki iddiası tamamen gerçek dışı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere takdir olunacak tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; Tarafların ….. plakalı aracın ve araç içinde bulunan malların 65.000,00 TL bedel mukabilinde davacı …’e devredilmesi, peşinat olarak…… plakalı aracın 23.000,00 TL karşılığında davalı …’a verilmesi, ….plakalı aracın devam eden taksitlerinin davacı … tarafından galeriye ödenmesi konusunda anlaştıkları, davacının, davaya konu bononun bahsi geçen sözleşmeye istinaden teminat olarak verildiğini, sözleşmeden kaynaklanan borçların ödendiğini, senedin bedelsiz kaldığını iddia ettiği, davalının da bononun sözleşmeden kaynaklı borcun ödenmemesi nedeniyle kendisine verildiğini ve bu sözleşme nedeniyle halen alacaklı olduğunu savunduğu, davaya konu bononun, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye istinaden verildiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığından, davalının bono nedeniyle alacaklı olup olmadığının ve varsa alacak tutarının ne kadar olduğunun sözleşmeye göre belirlenmesi gerektiği, belirtildiği üzere, taraflar, araç ve içindeki malların 65.000,00 TL karşılığında davacıya devri konusunda anlaştıkları, bu 65.000,00 TL’nin 38.000,00 TL’lik kısmı araç bedeli, bakiye 27.000,00 TL’lik kısmı ise araç içindeki malın bedeli olduğu, galeriye devam eden taksitlerin davacı tarafça ödenmesinin kararlaştırılması ve sözleşmenin alt kısmında yer alan taksitler toplamının 24.000,00 TL olması karşısında davacı 65.000,00 TL’nin 24.000,00 TL’lik kısmını galeriye, bakiye 41.000,00 TL’lik kısmını ise davalı …’a ödeyeceği …’a ödenmesi gereken 41.000,00 TL’nin 27.000,00 TL’lik kısmı mal bedeli, 14.000,00 TL’lik kısmı ise araç bedeli olduğu, davalının, davacının galeriye ödemesi gereken taksitleri kendisinin ödediğini ileri sürerek bir takım ödeme belgeleri (bono) ibraz ettiği, davacının, galeriye ödeme yaptığı konusunda bir beyanda bulunmaması ve davalı tarafça (sözleşmedeki taksit vadesi ile vade tarihleri tutan bono suretleri) ödeme belgeleri ibraz edilmesi nedeniyle, galeriye yapılan ödemelerin davalı tarafça yapıldığı kabul edildiği, davalının araçtan kaynaklı alacağının 38.000,00 TL olduğu, devam eden süreçte aracın davalıya iade edilmesi ve davalının da aracı 26.800,00 TL karşılığında galeriye satması karşısında davacının araçtan kaynaklı borcunun (38.000,00-26.800,00=) 11.200,00 TL olduğu, her ne kadar davacı 11.200,00 TL tutarındaki ödemeye ilişkin bir delil ibraz etmemiş ise de, dava dilekçesinin ekindeki defter fotokopisinde yer alan ”dayıya kalan borcum arabadan 3.800,00 TL” şeklindeki açıklamanın altında davalının imzasının bulunması ve imzanın inkar edilmemesi nedeniyle davacının araçtan kaynaklı borcunun 3.800,00 TL olduğunun kabul edildiği, taraflar araç içindeki malların 27.000,00 TL karşılığında davacıya satışı konusunda anlaştıkları, sözleşme tarihinde davacı…… plakalı aracı 23.000,00 TL mukabilinde davalıya verdiği, bu kapsamda davacının malın devrinden kaynaklı borcu (27.000,00-23.000,00=) 4.000,00 TL olduğu, sonuç olarak, davacının sözleşmeden kaynaklı bakiye toplam borcu 7.800,00 TL olduğu, davacı vekilinin bila tarihli dilekçesi uyarınca, Konya… Asliye Ceza Mahkemesi’nin… E…. K sayılı dosyasın UYAP sureti dosya arasına alınarak incelendiği, davalının, Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’na hitaben yazdığı 10/04/2017 tarihli şikayet dilekçesinde ” …sanık kalan borcunu ödemedi bana 30.000,00 TL yakın borcu vardı bunu ödemeyince arabanın satışı da bende olduğundan kendisi ile görüştüm gittim yanına borca karşılık arabamı geri 8.350,00 TL’lik köy ürününü de bana verdi… ” şeklinde beyanda bulunduğu, davacı … ise 26/04/2017 tarihinde kollukta verdiği ifadesinde ” … Bana vermiş olduğu gıda malzemesi bozuk çıkınca 10.000,00 TL karşılığında iade ettim…” şeklinde beyanda bulunduğu, her ne kadar miktar itibariyle taraf beyanları arasında çelişki bulunmakta ise de davacının en az (davalının da kabulünde olan) 8.350,00 TL’lik ürünü davalıya iade ettiği kabul edildiği, bu kapsamda, bakiye borcun tespiti için davalıya iade edilen mal bedelinin davacının borcundan mahsup edilmesi gerektiği, 8.350,00 TL’nin davacının 7.800,00 TL’lik borcundan mahsup edilmesi karşısında davacının davaya konu sözleşme ve bu sözleşmeye istinaden düzenlenen bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığı sonucuna varıldığı, Her ne kadar davalı yemin deliline dayanmış ise de, davalının 8.350,00 TL tutarındaki malın davacı tarafça iade edildiğini, yine sözleşmeye konu aracın da iade edilerek 26.800,00 TL bedel mukabilinde galeriye satıldığını ifade etmesi, sözleşme ile defter fotokopisindeki imzanın inkar edilmemesi karşısında ve çekişmeli olmayan vakıaların yeminin konusu olmayacağına yönelik 6100 sayılı HMK’nın 225. maddesindeki düzenleme dikkate alınarak davalıya yemin delilinin hatırlatılmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının takibinde haksız ve kötüniyetli olduğu gerekçesiyle de davacının kötüniyet tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; işbu davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olmadığını, kambiyo senetlerinden olan bononun illetten mücerret olduğunu, ödeme iddiasında bulunan borçlunun iddiasını yazılı delille ispatlaması gerektiğini, somut olayda davacının dayandığı sözleşme ve kasa defterinde, icra takibine konu edilen bono bedelinin ödendiğine veya alacaklının bonoya dayalı alacağının bulunmadığına dair bir ifade bulunmadığını, davacı tarafından ibraz edilen belgede “dayıya kalan borcum = arabadan 3.800 TL.” şeklindeki ibarenin, icra takibine konu edilen bono sebebiyle, davacının borcunun kalmadığını veya 3.800,00 TL. borcunun kaldığını gösteren bir ibare olmadığını, gerek ibraz edilen sözleşmede, gerekse ibraz edilen defterde yazılı olan hususlar ile icra takibine konu bono arasında herhangi bir illiyet bağı veya bonoya atıf bulunmadığını, üstelik, ibraz edilen davacının el yazısıyla yazılmış belgelerdeki karalama, düzeltme, çizik ve tahrifatlar ile ne anlama geldiği belli olmayan bir takım rakamların davacı tarafından tek taraflı olarak yapılmış olup, davalıya ait herhangi bir paraf da bulunmadığını, bütün bu nedenlerle, ibraz edilen bu belgeler, icra takibine konu bono bedelinin ödendiğinin veya davacının davalıya borcunun kalmadığının ispatına elverişli delil olarak kabul edilemeyeceğini, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin dava konusu bononun taraflar arasında imzalanan sözleşmeye istinaden verildiği hususunda uyuşmazlık bulunmadığı yönündeki gerekçesinin kabul edilemeyeceğini, bir an için aksi kabul edilse bile, ilk derece mahkemesinin hükmünün yine de usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının dava dilekçesi ekinde ibraz ettiği sözleşmede yazılı olan otomobil için, …….. ödenmesi gereken taksitleri ödemediğinin mahkemenin de kabulünde olduğunu, o halde, galeriden alınıp, tekrar galeriye iade edilen araç nedeniyle, davacının davalıya olan borcunun; galeriden taksitle 38.000,00 TL’ye satın alınıp, peşin olarak 26.800,00 TL. bedelle iade edilmesinden kaynaklanan 11.200,00 TL ile davacının da kabul ettiği (defterde yazılı) 3.800,00 TL olmak üzere toplam 15.000,00 TL olduğunu, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin, davalı tarafından galeriye ödenen 11.200,00 TL’yi göz ardı ederek, bahsi geçen araç alım-satımı ve aracın iadesine dayalı borcunun sadece 3.800,00 TL olduğuna yönelik değerlendirmesinin kesinlikle doğru olmadığını, yerel mahkemenin ………plaka sayılı aracın davalıya verilmesi nedeniyle mal devrinden kaynaklanan borcun 27.000,00 TL olduğu yönündeki gerekçesinin de doğru olmadığını, …… plakalı araç alım satımı ile dava konusu bono arasında illiyet bağı olmadığını, taraflar arasında sadece araç ve mal satımı olmayıp davaya konu olmayan pek çok mal alım satımı bulunduğunu, dava konusu bononun vade tarihinin davalının şikayet dilekçesinden ve davacının savcılık ifadesinden sonra olduğunu, tarafların beyanları arasında çelişkiler olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, toplanan delillere göre dava konusu bononun taraflar arasında imzalanan ….. plaka sayılı araç ve içerisinde bulunan malların 65.000,00 TL bedelle satışına ilişkin sözleşme kapsamında verildiği hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı, davacının davalıdan satın aldığı araç karşılığında ……..plaka sayılı aracın 23.000,00 TL bedelle davalıya verildiğinin davalının kabulünde olduğu, yine davalının Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’na vermiş olduğu şikayet dilekçesinde davacının kendisine 30.000,00 TL civarında borcu olduğunu, bu borç karşılığında davacıya sattığı aracı ve 8.500,00 TL civarındaki malı davacıdan iade aldığını kabul ettiği, buna göre dava konusu bono nedeniyle davalının davacıdan herhangi bir alacağının bulunmadığı, bu nedenle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde ve herhangi bir alacağı bulunmadığı halde davacı aleyhine takip yapan davalının kötüniyetli olduğunun kabulü ile davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya bir yön bulunmadığı, davalı tarafça ileri sürülen istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davanın kabulüne ilişkin kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 2.732,40 TL harçtan peşin alınan 683,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.049,3‬0 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/09/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır