Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/603 E. 2023/1688 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2022
NUMARASI : …… Esas – ……. Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 20/09/2023
YAZIM TARİHİ : 21/09/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 09/02/2022 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, Konyada bulunan …… Eczanesinin sahibi ve mesul müdürü olduğunu, müvekkili ile davalı tarafın, ……Konya Şubesi arasında bir ticari ilişkinin söz konusu olduğunu, yıllara dayanan bir ilaç alışverişi söz konusu olduğunu, davalı yan faturaya dayalı olarak ilaç göndermekte olup müvekkilinin de ödemesini yaptığını, ancak davalı ile müvekkili arasında son dönemde pürüzler yaşandığını, vade farkı alacağı adı altında bedelleri müvekkilinden talep ettiğini, bu bedeller ödenmediği takdirde teminat olarak verdiği taşınmazlardaki ipoteği kaldırmayacağını belirttiğini, müvekkilinden haksız ve hukuka aykırı olduğunu bildiği halde taşınmazlardaki ipotekleri kaldırtmak için davalı yan Konya şubesine 32.591.00 TL’yi 07.01.2020 tarihinde gönderdiğini, davalı taraf ile müvekkili arasında faturalar haricinde akdedilmiş başkaca bir sözleşme bulunmadığını, davalı tarafın vade farkı alacağı adı altında yada hizmet bedeli adı altında bir miktar talep edebilmesi için bunun taraflarca yazılı olarak kararlaştırılması gerektiğini beyanla davanın kabulü ile müvekkilinden haksız tahsil edilen 32.591.00 TL’nin 23/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, somut olayda davacının tacir olmadığını, davacı tarafından ikame edilen davada yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacının dava dilekçesinde dayandığı delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğinin açıkça belirtilmediğini, dava dilekçesi eklerinin taraflarına tebliğ edilmediğini, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında vade farkı uygulamasının ticari teamül mahiyetinde olmadığına dair iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkili şirket tarafından kesilen ve evvelde davacı tarafından ödenen toplamda 4 adet vade farkı faturası bulunduğundan Yargıtay içtihatları uyarınca en az iki vade farkı faturasının borçlusu tarafından ihtirazı kayıtsız ödenmesi halinde işbu durumun bir ticari teamül haline geleceği hususu göz önünde bulundurularak, mevcut durumda vade farkı uygulaması bir ticari teamül haline geldiğinden; davacının huzurdaki davasının esastan ve tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…tüm dosya kapsamına göre değerlendirdiğimizde fatura vade farkı için bir sözleşme ve teamül olmadığı anlaşılmakla Yargıtay 19. HD’nin 2007/830 Esas, 2007/6230 K. Sayılı 14/06/2007 tarihli, aynı dairenin 2006/2819 Esas, 2006/4350 Karar sayılı 21/04/2006 tarihli, aynı dairenin 2006/6195 Esas, 2007/240 Karar sayılı 22/01/2007 tarihli yine aynı dairenin 2006/10881 Esas, 2007/2876 Karar sayılı, 27/06/2003 tarihli 2001/1,2003/1 sayılı İçtihadi birleştirme kararları (taraflar arasında sözleşme ve teamül olmadığına ilişkin) değerlendirildiğinde, ayrıca davacı yan temerrüt tarihi olarak arabuluculuğa başvuru tarihi talep etmişse de arabuluculuk tanzim tarihinin temerrüt tarihi kabul edilerek, (Yargıtay 4. HD’nin 13/09/2021 tarih, 2021/18930 Esas, 2021/4438 Karar sayılı ilamı ve Diyarbakır BAM 8. HD’nin 2019/48 Esas, 2019/53 Karar sayılı ilamı özü; Arabuluculuk tanzim tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edileceği) davacının davasının kabulü ile 32.591,00 TL nin temerrüt tarihi olan 30/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine…” gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; 32.591,00 TL nin temerrüt tarihi olan 30/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkide vade farkı uygulaması ticari teamül haline gelmiş olup yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi ek raporunun 5.maddesinde “davalı yan tarafından davacı adına düzenlenen yazılan ve davalı tarafından kendi defterlerine kaydedilen/yazılan 3 adet vade farkı faturasının tebliğ-tebellüğ şartı oluşturulmadan düzenlendiği” şeklindeki değerlendirmelere yer verilerek vade farkı faturaların tebliğ-tebellüğ şartının oluşmadığının belirtildiğini, bu hususun kabul edilebilir nitelikte olmadığını, yerel mahkeme tarafından verilen gerekçeli kararda çok eski tarihli Yargıtay içtihatları dikkate alınarak “…tüm deliller, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre değerlendirdiğimizde fatura vade farkı için bir sözleşme ve teamül olmadığı anlaşılmakla…” denilmiş ise de; vade farkı uygulamasının bir ticari teamül olarak uygulanmasının kabul edilebilmesi için en az 2 yada daha fazla vade farkı faturasının kesilerek borçlusu tarafından ödenmesi gerekmekte olup iş bu hususun Yargıtay’ın yerleşik uygulaması olarak kabul edildiğini, ticari teamülün mevcut olduğunun kabul edilebilmesi için en az iki ya da daha fazla vade farkı faturasının itirazsız ödenmiş olmasının gerektiği hususunun Yargıtay uygulaması olduğunun açık bir şekilde ortaya konduğunu, somut olayda ise toplamda 4 adet faturanın itirazsız bir şekilde davacı tarafından ödenmesi neticesinde taraflar arasındaki ticari teamülün oluştuğunun şüphesiz olduğunu, sayın bilirkişi, tanzim ettiği kök ve ek raporlarda ticari teamülü dikkate almamış olup ikinci ek raporun neredeyse birinci ek raporla birebir aynı şekilde hazırlandığını beyanla eksik inceleme ve eski içtihatlara istinaden kurulan hükmün kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 24.02.2015 tarih 2014/19447 Esas 2015/2480 Karar sayılı ilamında belirtildiği gibi vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu yönde yazılı bir sözleşme ya da teamül olması gerektiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.06.2015 tarih 2013/19-2366 Esas 2015/1533 Karar sayılı ilamında belirtildiği gibi Yargıtay uygulamasına göre, teamülün mevcut olduğunun kabulü için en az iki ya da daha fazla vade farkı faturasının davalı tarafça itirazsız ödenmiş olması gerekeceği, taraflar arasında vade farkı istenebileceğine dair yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davacı tarafından sadece 30.04.2019 tarihli vade farkı faturasının ödendiği, davacının haksız olarak tahsil edildiğini belirttiği 31.07.2019, 31.08.2019 ve 26.09.2019 tarihli vade farkı faturalarının ihtirazı kayıtla ödendiğinden taraflar arasında vade farkı konusunda teamülün bulunduğundan bahsedilemeyeceği, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 2.226,29 TL harçtan peşin alınan 556,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.669,79‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/09/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

A.G