Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2022
NUMARASI : …. Esas -…. Karar
İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVA : Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 12/09/2023
YAZIM TARİHİ : 14/09/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 02/02/2022 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından müvekkili aleyhinde Konya … İcra Müdürlüğünün …. Esas dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile icra takibi başlatıldığını, takibe dayanak çekteki imzanın müvekkili firmaya ait olmadığından imzaya itiraz edildiğini, takibin iptali ve durdurulması için Konya İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının ikame edildiğini, mahkemece takibin tedbiren durdurulması talebinin reddedildiğini, bunun üzerine müvekkili firmanın 10.01.2018 tarihinde Konya … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasında çek bedeli vekalet ücreti ve yargılama harç giderleri ile birlikte davalı tarafa toplamda 23.250,00-TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, Konya ..İcra Hukuk Mahkemesi yaptığı yargılama neticesinde takibe dayanak çekteki imzanın müvekkili firmaya ait olmadığının anlaşılması üzerine … Esas … Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verdiğini, tarafların karara karşı istinaf başvurusu üzerine Ankara BAM … Hukuk Dairesi’nin … Esas….Karar sayılı ilamı ile kararın onanarak kesinleştiğini, davalıya ödenen 23.250,00-TL’ nin icra tehdidi altında haksız yere ödendiğinin açıkça anlaşıldığını, davalı tarafa ödenen paranın iadesi için arabulucuya başvurulduğunu, ancak sonuç alınamadığını, davalı tarafa haksız yere ödenen 23.250,00-TL nin davalıdan alınarak müvekkili firmaya verilmesi gerektiğini, davalı tarafın icra takibine konu yaptığı çekteki imzanın müvekkili firmaya ait olmadığını, müvekkili firma her ne kadar Konya İcra Hukuk Mahkemesinde tedbir talep etmiş ise de; mahkemece bu talebin reddedildiğini beyanla müvekkili firmanın haksız yere ödediği bu bedelin davalıdan geri alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili beyan dilekçesinde özetle; davacı şirketin takip ve dava konusu çeke attığı imzanın davacıya ait olup olmadığının araştırılması gerektiğini, müvekkili tarafından davacı şirket aleyhine Konya … İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davacı dava dilekçesinde icra mahkemesinin imzaya itiraz sonucu verdiği yerel mahkeme ve BAM kararlarını sunmuş olsa da anılan kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediklerinden borçlunun imzasının araştırılması gerektiğini, takibe konu çekte muhatap banka tarafından karşılıksızdır işlemi yapıldığını, ancak çeke ‘imzanın borçluya ait olmadığı’na ilişkin bir şerh konulmadığını, bu nedenle çek üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığının yerel mahkemece araştırılması gerektiğini, çeke konu alacak müvekkilinin gerçek alacağı olup tahsil edilen haklı alacaklarının davacıya geri verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının talebi doğrultusunda hareket edilmesi sonucunda müvekkilinin mağdur olacağını, imza şayet vekil aracılığıyla atıldıysa bunun da araştırılarak ortaya konması gerektiğini, davacı borçlu senetteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmekle birlikte söz konusu imza sıradan ve herkesin elinden çıkacak basit bir imza olmadığından eğer vekille atılmışsa bu hususun da incelenerek vekilin vekalet yetkisi, imzanın vekile ait olup olmadığı, vekilin azledilip azledilmediği gibi noktaların araştırılarak tespit edilmesi gerektiğini, huzurdaki dava hukuki niteliği itibariyla istirdat davası olup davasını ispat etme yükünün davacı tarafta olduğunu, İİK’nın madde 72/8 den de bunun açıkça anlaşılacağını, hukuken var olan bir alacak için yapılan ödemenin müvekkilce iade edilmesinin adalet duygusunu zedeleyeceğini, davacının iddialarını kabul etmediklerini beyanla haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “….davacı yan, dava konusu ettiği 23.250,00 TL yi 10/01/2018 tarihinde ödediği, huzurdaki istirdat davasını, 07/04/2021 tarihinde açtığı, dolaysıyla 1 yıllık hak düşürücü sürede açmadığı anlaşılmakla, incelenen icra dosyası, dava dilekçesi, taraf vekillerinin duruşmadaki beyanı, hak düşürücü sürenin mahkememizce resen dikkate alınacak ve dosyadaki tüm deliller, tüm dosya kapsamı ve Yargıtay 3. HD’nin 12/04/2005 tarih 2005/2265 E. 3987 K. sayılı ilamı da dikkate alındığında bir yıllık hak düşürücü sürede açılmayan davanın reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarını tekrarla yerel mahkemece açılan davanın hukuki niteliğinin doğru tespit edilemediğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.4.1990 gün ve 1990/1–152–990/236 sayılı kararında vurgulandığı gibi davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığını, yerel mahkemece sebepsiz zenginleşme şartları hiç dikkate alınmadan alacak davasını istirdat davası olarak nitelendirilmesi ile söz konusu hak düşürücü süreye uğraması nedeniyle davanın reddine dair karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin dava konusu edilen 23.250,00 TL yi 10.01.2018 tarihinde ödediğini, huzurdaki istirdat davasını 07.04.2021 tarihinde açtığını, dolayısıyla 1 yıllık hak düşürücü sürede açmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verildiğini, zira imzaya itiraz davasının 19.10.2020 tarihinde kesinleştiğini, eldeki davanın 07.04.2021 tarihinde ikame edildiğini, yerel mahkeme gerekçesinin aksine açıkça görüldüğü üzere uyuşmazlığın temelini oluşturan imzaya itiraz davası olup, bu kararın kesinleşmesinden 1 yıllık hak düşürücü süre içinde davanın ikame edildiğini, davalı tarafın zamanaşımına yönelik bir itirazının bulunmadığını, davalı tarafın icra takibine konu yaptığı çekteki imzanın müvekkili firmaya ait olmadığını, müvekkili firma her ne kadar Konya İcra Hukuk Mahkemesinde tedbir talep etmiş ise de mahkemece bu taleplerinin reddedildiğini beyanla davanın reddine dair kararının kaldırılarak haklı davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, istirdat istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 13/11/2018 tarih 2017/4515 Esas 2018/5708 Karar sayılı ilamında “….Kambiyo senetlerine mahsus özel yolla yapılan takipte borçlunun itirazı takibi durdurmadığı için adı geçenin dosya borcunu ödediği görülmektedir. Bundan sonra icra mahkemesinin kararı ile borçlunun imza itirazı kabul edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda İİK’nın 361.maddesinde belirtilen koşullar oluşmuş ve borçlu ödenmemesi gereken parayı ödemiş olduğundan bu meblağı herhangi bir hükme hacet kalmadan alacaklıdan ve bu takip dosyasında isteyebilir. (Y. 12.HD 15.06.2004 tarihli ve 2014/11561 E. -2014/15261) Buna göre, davacı borçlunun icra hukuk mahkemesinde açtığı ödeme emrine karşı imzaya itiraz davasında verilen kararın kesinleşmesinden sonra İİK’nın 361. maddesine göre icra müdürüne başvurarak kendisinden alınan paranın iadesini istemesi ve icra müdürünün bu talebini kabul etmemesi halinde İİK’nın 16/2 maddesi gereğince süresiz şikayet yoluna başvurması gerekir. Hakim, önüne gelen bir davada, dava şartlarının mevcut olup olmadığını re’sen gözetmelidir. Olumlu dava şartlarından biri de, davacının o davayı açmakta “hukuki yararının” bulunmasıdır. Açılmasında davacısı yönünden hukuki yarar bulunmayan bir dava, dava şartının yokluğundan dolayı reddedilmelidir. Bir hakkın, mahkeme kararına gerek olmaksızın, başka bir yolla ve aynı ölçüde güvenli olarak elde edilmesinin mümkün bulunduğu hallerde o hakla ilgili olarak dava açılmasında hukuki yarar yoktur. Bazen bizzat kanun, bir hakkın dava dışı bir yolla elde edilebileceğini açıkça düzenler ve hak sahibinin ayrıca bir ilam almasına gerek bulunmadığını özellikle vurgular. “Mahkeme kararına gerek bulunmadığı” kanunda özel olarak belirtilen hallerden biri de İİK’nın “Fazla verilen paranın geri alınması” başlıklı 361.maddesidir. Belirtilmelidir ki; 361. madde hükmü, ilamlı veya ilamsız tüm icra takiplerinde, her ne sebeple olursa olsun, borçludan fazla para tahsil edilen her durumda uygulama yeri ve alanı bulunan, özel bir hükümdür. İcra müdürü, dayanağı ve şekli ne olursa olsun, girişilmiş, bir icra takibinde, borçludan tahsil edilen paranın, esasen tahsili gerekmediğinin belirlediği durumlarda, cebri icra gücünü kullanarak, fazla tahsilatı borçluya geri verecektir. Hal böyle olunca, somut olayda, davacının fazladan tahsil edildiğini bildirdiği miktarlar yönünden İİK’nın 361. maddesi çerçevesinde talepte bulunması gerektiğinin, eldeki istirdat davasını açmakta hukuki yararı bulunmadığının, dolayısıyla davanın bu nedenle reddi gerektiğinin kabulü zorunludur. (HGK 14.11.2007 tarihli ve 2007/13-848, 2007/840) Hal böyle olunca, mahkemece davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle dava şartı eksikliğinden reddi gerekirken yazılı şekilde reddedilmesi doğru olmayıp kararın bu nedenle bozulması gerekirse de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sonuç itibariyle doğru olan mahkeme kararının gerekçesinin bu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir….” hususunun belirtildiği, bu nedenle davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından davacının istinaf başvuru talebinin kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2.maddesi gereğince davacının davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin yeniden karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davacının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/02/2022 tarih … Esas … Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA,
1-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflara ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 19,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 240,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davacının davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 397,06 TL harçtan alınması gereken 269,80 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 127,26 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, verilen kararın mahiyeti gereğince A.A.Ü.T gereğince 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-İlk derece mahkemesince taraflardan tahsiline karar verilen bakiye karar harcı ve arabuluculuk gideri ile ilgili yazılan 08/02/2022 tarihli harç tahsil müzekkerelerinin bila infaz iadesinin istenmesine, iade işleminin İlk derece mahkemesince yapılmasına,
7-1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
8-HMK’nın 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
D) Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/06/2023 tarihinde oy çokluğuyla HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.
Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
(Muhalif)
Üye
e-imzalıdır
Katip
e-imzalıdır
MUHALEFET ŞERHİ: 2004 sayılı İİK’nın 72/8 maddesinde “Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.” hükmünün yer aldığı, davacının Konya …İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasında ödediği miktarın istirdatını talep ettiği, davacının icra dosyasına tüm borcunu 10/01/2018 tarihinde ödediği ve dosyanın infazen kapatıldığı, davacının arabulucuya 30/11/2020 tarihinde başvurduğu, davanın ise 07/04/2021 tarihinde açtığı, bu nedenle İİK 2004 sayılı İİK’nın 72/8 maddesinde belirtilen 1 yıllık hakdüşürücü sürenin geçtiği, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.
Üye
e-imzalıdır