Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/588 E. 2023/1598 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2022
NUMARASI : ….. Esas – …. Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 12/09/2023
YAZIM TARİHİ : 13/09/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 17/02/2022 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalının nakliye hizmetlerini gerçekleştirdiğini, bu nakliye işlemlerinden kaynaklanan borçları faturalandırdığını, ancak hazırlanan faturaların ücretlerini davalının ödemediğini, ödeme emrinde yazılı bulunan borç miktarına da haksız olarak itiraz ettiğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile Konya …. İcra Müdürlüğü’nün ……. Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkili şirket aleyhine Konya….İcra Müdürlüğü ….. Esas sayılı dosya ile davacı tarafından takip başlattığını, müvekkili şirketin davacıya bir borcu bulunmadığını, aksine alacağı olduğundan usul ve yasaya aykırı olarak başlatılan takibe itiraz edildiğini, müvekkili şirketin şehirler arası taşımacılık işi yaptığını, kendisine bağlı çalışanlar olduğu gibi kendi araçları ile de malların müvekkili şirket adına dağıtımını yapan kişiler olduğunu, taşıma irsaliyesine konu olan bedellerin davacı ve babası tarafından alındığını ve müvekkili şirkete ödenmediğini, müşterilerden tahsil edilen ve müvekkili şirkete ödenmesi gereken yaklaşık 12.000-TL olan taşıma bedellerinin davacı ve babası tarafından alındığını, müvekkili şirketin açacağı tazminat davası ve alacak davası hakkı saklı kalmak kaydıyla huzurda açılan davaya, takibe ve taleplere itiraz edildiğini, bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olarak başlatılan takibin iptaline, itirazların kabulüne, davanın reddi ile davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, müvekkili şirket lehine kötüniyet tazminatına yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Taraflar arasında dava konusu faturalar dolayısıyla ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından faturaya konu malların teslim edilmesine rağmen bedelinin ödenmediği iddiasıyla ilamsız icra takibine geçildiği, yasal süre içerisinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, detayı yukarıda verilen T.C. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 18/10/2017 Tarih ve 2016/12233 Esas-2017/7050 Karar sayılı ilamında da ifade edildiği üzere faturalara ilişkin olarak BA-BS formalarının karşılıklı olarak birbirini teyit ettiği dolayısıyla faturaya konu malların teslim edildiği anlaşıldığı, davalı tarafından davaya konu faturalar dolayısıyla herhangi bir borcun bulunmadığının ifade edildiği, Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgelerinin uzman bilirkişi marifetiyle incelettirildiği, 21/06/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre tarafların ticari defter ve belgelerinin muhasebe usul ve esasları ile yasaya uygun olarak tutulduğu, davacının ticari defterlerinin incelenmesinde dava konusu faturalar dolayısıyla ticari defterlerinde “peşin hizmet satışları” olarak kayıt ettiği, dolayısıyla davacı tarafından davalı şirkete düzenlenmiş olan faturalar dolayısıyla tamamının bedelinin peşin olarak alındığı, davacının kendi ticari defterlerine göre davacıdan alacaklı bulunmadığı anlaşılmakla davacının davasının reddine karar verilmiş ve yine detayı yukarıda ifade edilen T.C. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin 25/10/2018 Tarih ve …. Esas-….. Karar sayılı ilamı gereğince tacir olan davacının, davalından alacaklı olmadığı halde aleyhine icra takibine girişmesinde kötüniyetli olduğuna kanaat edilmekle 2004 Sayılı Kanunun 67/2. Maddesi gereğince dava değeri üzerinden tespit edilen tutarın %20 oranında hesaplanan 6.000,00 TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir…” gerekçesiyle davanın reddine, davacının takibinde haksız ve kötüniyetli olduğu görülmekle 2004 Sayılı Kanunun 67/2. maddesi gereğince dava değeri üzerinden tespit edilen tutarın %20 oranında hesaplanan 6.000,00 TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafın davaya konu olan faturalara 8 gün içinde itirazda bulunmadığını, bilirkişi raporu hatalı olup hükme esas alınamayacağını, davalı taraf bilirkişi raporu düzenlenene kadar müvekkilin hizmet karşılığı olan bedelin peşin ödenmiş olduğuna dair herhangi bir ifadede bulunmadığını, davalarının haksız ve kötüniyetli olduğuna yönelik kurulan hükmün gerçeği yansıtmadığını beyanla istinaf taleplerinin kabulü ile kararın kaldırılmasına, haklı davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İspat yükü ile ilgili genel kuralı düzenleyen TMK’nın 6. maddesine göre; “Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” İspat yükü kenar başlıklı HMK’nın 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Belirtilen yasa hükümleri karşısında, alacağın tahsili için girişilen icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında kural olarak ispat yükü davacı alacaklıya aittir. Bununla birlikte itirazın iptali davasında davalı borçlunun ödeme savunmasında bulunması ya da borcu ortadan kaldıran diğer itirazları ileri sürmesi halinde ispat yükü yer değiştirecek ve davalıya geçecektir.
6100 sayılı HMK’nın 222.maddesinde “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır….” hükmünün yer aldığı,
Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin varlığı gerekir.
Bir başka anlatımla, faturaya tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde (mücerret) itiraz edilmemiş olması hâli, sadece o faturanın -miktar ve fiyat yönünden- münderecatını kabul anlamını taşır, yoksa o faturada yazılı malın alıcıya mutlaka, daha önce teslim edilmiş olduğu anlamına gelmez; satıcının faturada yazılı malı alıcıya veya kanuni temsilcisine teslim ettiğini ayrıca ispat etmesi zorunludur (Doğanay, İ.: Ticari Alım-Satım Akdi ve Nevileri, Ankara 2003, s:52, Doğanay,İ: Faturanın Kapatılması, Delil Olma Özelliği ve Faturaya İtiraz Aylık Yaklaşım Dergisi Sayı 4, Nisan 1993, s:8-13).
6098 sayılı TBK’nın 102. maddesinde “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme,muaccel borç için yapılmış olur. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur.” hükmünün yer aldığı,
Davacının defterlerinde takibe konu faturaların peşin satış olarak kayıt altına alındığı, defterdeki kayıtların Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 10/10/2019 tarih 2018/2190 Esas 2019/4712 Karar, 18/06/2013 tarih 2013/8049 Esas 2013/11345 Karar ve 12/09/2012 Tarih 2012/7670 Esas 2012/12782 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği gibi davacı aleyhine delil olacağı, davacının alacaklı olduğunu yazılı delille ispat edemediği, davacının yemin deliline de dayandığı, yemin delilinin HMK’nın 225 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, yeminin kesin delillerden olduğu, yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlü olduğu, şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemeyeceği, davalıdan takibe konu faturalar nedeniyle alacaklı olduğu hususunda ispat yükü davacı üzerinde olduğundan davacıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan deliller toplanmamış ve bu konuda her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davacının eksik incelemeye yönelik istinaf başvuru talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş yukarıda belirtilen eksikliklerin ikmalinden sonra delillerin esastan değerlendirilip hüküm tesis etmek üzere HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/02/2022 tarih …… Esas …… Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 512,33 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/09/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır