Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/583 E. 2023/1603 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ….. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2021
NUMARASI : …… Esas – ……. Karar

TEMLİK ALAN DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALILAR : 1-
: 2-
VEKİLLERİ :

DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 12/09/2023
YAZIM TARİHİ : 15/09/2023
Davacı tarafından, davalılar aleyhine Konya….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 30/12/2021 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı temlik alan davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Temlik eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların 20/06/2013 tarihli sözleşme ile kredi kullandıklarını, krediden doğan riski ödemediklerini, 23/07/2014 tarihli muacceliyet ihtarnamesine rağmen ödenmeyen borcun tahsili için Konya ….. İcra Müdürlüğü’nün …… E.sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların takibe haksız yere borçları olmadığı gerekçesi ile itiraz ettiklerini, bugüne kadar da borç ödenmediğinden iş bu davayı açtıklarını, borcun ödenmemesine rağmen borçlu olmadıkları gerekçesi ile takibi durdurmak amacı ile yapılmış olduğundan ve takibin durdurulmuş olduğundan borçlu-davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmeleri gerektiğini, bu nedenlerle yersiz ve haksız itirazın iptali ile takibin devamına, karşı taratın icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; icra takibinin herhangi bir kat ihtarnamesine veya genel kredi sözleşmesine dayanılmadan 26.06.2013 tarihli ticari kredi borcu, borcun sebebi olarak gösterilerek takip yapıldığını, müvekkillerinin 26.06.2013 tarihli ödemeleri gereken herhangi bir kredi borcu bulunmadığını, müvekkilleri tarafından böyle bir borç olmadığı gerekçesi ile haklı olarak itiraz edildiğini, davanın reddinin gerektiğini, davalı banka tarafından dava dilekçesine 26.06.2013 tarihli bir genel ticari kredi sözleşmesi, 23.07.2014 tarihli bir ihtarname sureti eklenmiş ise de icra takibinde icra takibini ne genel kredi sözleşmesine ne hesap kat ihtarına dayandırdığını, 26.06.2013 tarihli ticari kredi borcundan dolayı takip yapıldığını, davacının icra takibinde dayanmadığı her iki genel kredi sözleşmesi ve hesap kat ihtarına itiraz ettiklerini, davalı banka tarafından dava dosyasına sureti konulan ihtarnamede ipotekli gayrimenkulün /rehinli aracın maliki unvanı olarak müvekkili ……… gösterilmiş olduğunu, İİK’nın 45. maddesi uyarınca açılan davanın reddi gerektiğini beyanla haksız açılan davanın reddine, asgari %20 tazminatın davacıdan alınıp müvekkillerine verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….somut olay bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Temlik eden banka ile davalılar arasında 26/06/2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, ilgili kredi sözleşmesinin teminatı olarak taşınmaz rehni bulunduğu, banka tarafından farklı tarihlerde ve farklı miktarlarda kullandırılan kredilerin geri ödenmemesi sebebiyle iş bu kredi sözleşmesine dayalı olarak taşınmaz rehinlerinin paraya çevrilmesi+alınan teminat senetlerinin icraya konulması şeklinde T.C. Konya ….. İcra Müdürlüğünün …….. Esas, ……….. Esas, ……… Esas ile T.C. Konya …. İcra Müdürlüğünün ………… Esas, ……….. Esas sayılı icra dosyalarında genel haciz yolu ve ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipler yapıldığı, bilahare bu takiplerin yanı sıra aynı genel kredi sözleşmesinden kalan bakiye alacağa ilişkin olarak dava konusu takibin başlatıldığı, dolayısıyla davacının taraflar arasındaki aynı ihtilafa ilişkin olarak rehinle temin edilmiş alacak yönünden hem ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla hem de bu takip sonuçlanmadan ve bakiye bir alacak olup olmadığı belirli olmadan dava konusu takibin yapıldığı, ilgili dosyalarda yapılan tahsilatlar neticesinde temlik tarihi itibariyle davalıların davaya konu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan herhangi bir borcu olmadığı gibi alacaklı bankanın davalılardan toplamda 45.033,97 TL fazla tahsilat yaptığı rapor edildiği, 2004 Sayılı İİK’nın 45/1 ve T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08/06/2016 Tarih ve ………..-……… Esas-……….. Karar sayılı ilamı da nazara alındığında davalıların genel kredi sözleşmesinde dolayı bakiye bir borcu olmadığı ve aleyhine girişilen genel haciz yolu ile ilamsız takibin, İcra ve İflas Kanunu’nun 45 inci maddesinin birinci fıkrasında ifadesini bulan önce rehne müracaat kuralını ihlal ettiği görülmekle davanın reddine karar verilmesi yönünde Mahkememizde vicdani kanaat hasıl olmuştur.
Her ne kadar bir an için Yargılama safhasında icra takibi alacaklısı davacı banka tarafından, dava konusu alacak T.C. Konya …. Noterliğinin 23/06/2016 Tarih ve ….. sayılı sözleşmesi ile davacı ……..’ya temlik edilmesi sebebiyle davacı ……… aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi gerektiği düşünülebilir ise de; Yukarıda detayı verilen T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….. Hukuk Dairesinin 18/04/2019 Tarih ve ……… Esas-………. Karar sayılı ilamı ile T.C. Yargıtay …… Hukuk Dairesinin 24/03/2021 Tarih ve ……… Esas-………. Karar sayılı ilamı karşısında alacağı temlik eden takip alacaklısı bankanın 6102 Sayılı Kanunun 16/1 maddesi gereğince özel hukuk tüzel kişi tacir olması ve aynı kanunun 18/2 maddesi gereğince ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekmekte olup 2004 sayılı Kanunun 45/1 maddesi gereğince önce rehne müracaat edip akabinde bakiye kalan bir alacağı olması halinde genel haciz yoluyla ya da iflas yoluyla takibe girişmesi gerekirken doğrudan ilamsız icra takibine geçmesi, alacağı temlik alan ………’nın da alacağın temliki sözleşmesi nedeniyle bankanın halefi sıfatına sahip olduğundan bankanın kötüniyetli icra takibi başlatmasının sonuçlarından sorumlu olacağı değerlendirilmekle bankanın davalılar aleyhine takibinde haksız ve kötüniyetli olduğu, temlik alanın da bankanın halefi sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmakla 2004 Sayılı Kanunun 67/2. Maddesi gereğince dava değeri üzerinden tespit edilen tutarın %20 oranında hesaplanan 27.643,45TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş ve mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir…..” gerekçesiyle davacının davasının reddine, davacının takibinde haksız ve kötüniyetli olduğu görülmekle 2004 Sayılı Kanunun 67/2. maddesi gereğince dava değeri üzerinden tespit edilen tutarın %20 oranında hesaplanan 27.643,45TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin, itirazın iptali davasında davacı bankanın alacağını temlik almak suretiyle taraf olduğunu, kötüniyetli icra takibi yaptığının mahkemece kabul edilerek kötüniyet tazminatına mahkum edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme kararının öncelikle kötüniyet tazminatı yönünden kaldırılması gerektiğini, müvekkili, takip borçluları hakkında icra takibini başlatan konumunda olmayıp icra takibinin Ziraat Bankası A.Ş tarafından yapıldığını, hal böyle iken ……şahıs konumundaki müvekkili aleyhine mahkemece davanın reddi ile birlikte %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın bu sebeple de ortadan kaldırılması gerektiğini, ayrıca takip borçlusu davalılar ek 2 de ibraz edilen adlarına kayıtlı tapu kayıt örneğinde görüleceği üzere 26 sayfadan oluşan şahıs ve firmalara borçlu olup müvekkilinin alacağı temlik aldığı Ziraat Bankası A.Ş.’nin de takip borçlularından alacağı bulunduğunu, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla açılan itirazın iptali davasının kabulü yönünde karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla kararının ortadan kaldırılarak müvekkilinin temlik aldığı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 tarih 2014/19-1122 Esas 2016/765 Karar sayılı ilamında “….Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; akit tablosunda asıl borç ile birlikte kefalet borcunu da teminat altına aldığı belirtilen ipoteğin varlığı karşısında, kefil hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra yoluna başvurulmasının İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 45 inci maddesindeki yasaklılık kapsamında kalıp kalmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Öğretide “önce rehne müracaat zorunluluğu” olarak ifade edilen kural, İcra ve İflas Kanunu’nun 45 inci maddesinin birinci fıkrasında normatif düzenlemeye kavuşturulmuş olup, fıkra metni “Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoliyle takip yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeğe yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoliyle takip edebilir” şeklindedir.
Somut olayda asıl borçlu (dava dışı) …………… tarafından tesis edilen ipoteğin resmi senedinde “… banka veya bankanın diğer şubeleri ve Bahreyn şubesi tarafından açılmış ve/veya açılacak nakdi ve gayrinakdi kısa, orta ve uzun vadeli her türlü kredilerden ötürü ve her ne suretle ve her ne sebeple olursa olsun ………….’in veya kefillerinin bankaya veya bankanın diğer şubelerine ve Bahreyn şubesine karşı asaleten ve/veya kefaleten doğmuş ve/veya doğacak tüm kredi borçlarının ve bunların faiz, komisyon, ücret, vergi, resim, harç, fon ve bunlara terettüp eden her türlü ceza, bu arada gecikme cezaları ve sair teferruatına şamil olmak üzere 1.200.000-TL için…” ipotek tesis edildiği açıklanmıştır. Resmi senetteki bu belirlemeye göre kefillerin borcu da ipotek teminatı kapsamında olup, önce rehne müracaat zorunluluğu somut olay bakımından kefillerin borcu için de geçerlidir. Dosyada bulunan genel kredi sözleşmesinde davalı kefilin sorumlu olduğu tutarın 2.100.00,- TL olduğu tartışmasızdır.
Hal böyle olunca kefalet borcunun, rehinle temin edilmiş bulunan 1.200.000-TL’yi aşmayan kısmı için doğrudan genel haciz yolu ile ilamsız takip yapılamayacağı anlaşılmaktadır…..” hususunun belirtildiği,
Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 28/11/2019 tarih ………. Esas ………. Karar sayılı ilamında “…İİK.’nın 45. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflâsa tabi şahıslardan olsa bile, alacaklı yalnız rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabilmekte, rehnin tutarı borcu ödemeye yetmezse, kalan alacağını iflâs ya da haciz yoluyla isteyebilmektedir….” hususunun belirtildiği,
Davacı alacağı temlik eden banka ile davalı asıl borçlu “………………” arasında 26.06.2013 tarihinde 150.000 TL limitle Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmede davalı “……………” nin müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile sözleşmeyi 175.000 TL. kefalet limitiyle imzaladığı, davacı temlik eden bankanın davalılar hakkında aynı alacağa ilişkin olarak Konya ……İcra Müdürlüğü’nün ……….. Esas sayılı dosyasında ilamsız takip, Konya ……İcra Müdürlüğü’nün ……. ve ……. Esas sayılı dosyalarında ise davalı …………….. hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yaptığı, davalı …… tarafından verilen ipoteklerin hem asıl borçlunun hemde kefilin kefalet borcunu kapsadığı, ipotek bedellerinin talep edilen kredi alacağının üzerinde olduğu, İİK’nın 45.maddesi uyarınca rehin ile temin edilmiş alacak hakkında yalnızca rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabileceği, rehin açığı belgesi alınmadan genel haciz yoluyla takip yapılamayacağı, bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, ancak Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 22/05/2018 tarih 2017/461 Esas 2018/2880 Karar ve 17/11/2016 tarih 2016/4239 Esas 2016/14846 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği gibi temlik eden bankanın icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından davacının buna yönelik istinaf başvuru talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince davanın reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine ilişkin yeniden karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davacının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/12/2021 tarih ……. Esas – …….. Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA,
1-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflara ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf yoluna başvuru harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 2.360,41 TL peşin harçtan alınması gereken 269,80‬ TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan ‬2.090,61 TL’nin karar kesinleşince ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalılar davada kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden ilk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 17.080,64 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılan 101,70 TL posta gideri, 2.070,00 TL bilirkişi ücretleri gideri olmak üzere toplam 2.171,70 TL’nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,

7-HMK’nın 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) Konya … İcra Dairesi’nin …….. Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK’nın 36/5 maddesi gereğince yatırılan teminatın yatırana iadesine,
D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
E) Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/09/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

A.G