Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/579 E. 2023/1880 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/01/2022
NUMARASI : Esas – Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : .
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVA : Alacak

Birleşen Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesi’nin E. K.sayılı dosyası
DAVACI :
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLLERİ : Av. …
Av. … –
DAVA : Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 04/10/2023
YAZIM TARİHİ : 06/10/2023
Davacı-birleşen dosya davacı tarafından, davalı-birleşen dosya davalısı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 11/01/2022 tarihinde tesis edilen asıl ve birleşen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalı-birleşen dosya davalısının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında düzenlenen 04.07.2012 tarihli sözleşme ile davalı şirkete ait Konya İli … İlçesi …pafta …. ada ve … parselde tapuya kayıtlı gayrimenkul üzerinde sözleşmeye ekli proje kapsamında yapılacak olan 460 dairenin, müvekkili şirket tarafından üçüncü şahıslara pazarlama ve satışının üstlenildiğini, davalı şirket tarafından inşaat alanında kurulan satış ofisinden sonra müvekkili tarafından anılan konulu sözleşme çerçevesinde sözleşmedeki görev tanımı ile uyumlu olarak sözleşmeden kaynaklı proje kapsamında konutların (….. Konutları) satış ve pazarlama işlemine başlanıldığını, sözleşmede satış ofisinin dairelerin satış durumana göre kurulumundan itibaren 3 yıllık faaliyet süresi öngörülmesine, dairelerin satış durumuna göre sürenin 6 ay daha uzatılmasının ve satış ofisinin faaliyet süresinin satış durumuna göre taraflarca mutabakatla tespit edilmesinin kararlaştırılmasına rağmen, müvekkili şirket elemanlarının son yıllarda sözleşmeden kaynaklı edimlerinin eksiksiz ifasının eş söyleyişle satış ve pazarlama işinin davalı şirketin ortaklık yapısından kaynaklı uyuşmazlık nedeniyle eylemli olarak engellemeye çalışıldığını, sözleşme konusu konutların teslim tarihi davalı tarafından 31.12.2015 olarak belirlenmiş olmasına rağmen, davacı müvekkili şirket tarafından satışı ve pazarlaması yapılan dairelerin teslimatları 2017 yılına gelindiğinde dahi yapılmaya devam edildiğini, bu bağlamda sözleşmeye konu tüm konutların tapusunun da alındığını, sözleşme kapsamında müvekkili şirketin satış ve pazarlama kaynaklı toplam hak ediş tutarından davalı tarafından müvekkili şirkete 06.07.2015 tarihli fatura kapsamında ödenen miktarın 1.724.190,00 TL olduğunu, son tahlilde işbu sözleşme kapsamında salt 279 konuta ilişkin olarak müvekkili şirketin satış ve pazarlamadan kaynaklı bakiye alacağı ve davalının temerrütünden kaynaklı faiz alacağının ödenmediğini, davalı şirkete yönelik Ankara …Noterliği aracılığı ile gönderilen 14.06.2019 tarih ve …. no’lu ihtarnameden sonuç alınamadığını, davalının ihtarname cevabı ile istemlerinin reddedildiğini, sözleşme ilişkisi ve davaya dayanak sözleşme içeriğinin kesinleştiğini, alacağın tahsili için davalı borçluyla birçok kez irtibat kurulmasına rağmen davalı tarafından borcun ifasına yanaşılmadığından bahisle; 04.07.2012 tarihli sözleşme kapsamında müvekkiline ödenmeyen alacaktan fazlaya ilişkin alacak ve faize ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 301.000,00 TL’lik kısmının KDV’si ile birlikte ihtarname tebliğ tarihi ve verilen atıfet mahli de gözetilerek davalının temerrüt tarihi olan 23.06.2019 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının açmış olduğu iş bu davanın kabulünün mümkün olmadığını, davacının bahse konu sözleşme şartlarına uygun hareket etmediğini, bahsi geçen konut projesi ….l Konutları’nın Konya’da yapılan en büyük ve önemli konut projelerinden bir tanesi olduğunu, davacının deneyimine güvenilerek projenin tüm yetki ve sorumluluğunun kendisine bırakıldığını, inşaatın tamamının yapılmasının, organize edilmesinin, taşeronların bulunmasının, fiyatlarının tespiti v.s. tüm yapım sürecinden davacının sorumluluğuna bırakıldığını, sözleşmenin ilgili maddelerinde bu iş düzenlendiği gibi uygulamada da bu şekilde devam ettiğini, bu kapsamda aynı projede yapılacak konutların da davacı tarafından yapılması hususunda ikinci bir sözleşme daha yapıldığını, yani yapılacak işin bir bütün olarak değerlendirildiğini, müvekkili şirketin bu işi bir bütün olarak düşündüğünü, yapım işlerini de satım işlerini de aynı şirkete verdiğini, buradaki amacın her iki işin birbirine paralel olarak ilerlemesi olduğunu, kısaca ifade etmek gerekirse satımdan gelen parayla projenin finanse edilmesi, satıma uygun olarak da yapım işinin tamamlanması olarak ifade edilebileceğini, ancak davacının, bu süreci yönetemediğini, gerek satım, gerekse yapım işinde üstlendiği görevleri yapmamış olması nedeniyle müvekkilini zarara uğrattığını, yapım işi ile ilgili olarak da alacaklı olduğu iddiası ile Konya …Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, öncelikle birbirleriyle hukuki ve fiili irtibatlı olması sebebiyle her iki davanın birleştirilmesi gerektiğini, … Konutları projesinin konsept olarak önemli ve başarılı bir proje olup esasında satışı kolay bir proje olduğunu, müvekkil ve ortaklarının kendi çevresindeki insanlara satış yapıldığını, bu satışlarda davacının katkısının sınırlı oranda olduğunu, bunun yanı sıra yapılan satışların sözleşmede belirlenin miktarların çok altında kaldığının, satışların süresinde ve beklenen şekilde yapılmaması ve davacının yapımdan kaynaklanan edimlerini süresinde ve tam olarak yerine getirmemesinden kaynaklanan sorunlarda eklenince projenin tesliminin geciktiğini, projenin yapımını da üstlenen davacı şirketin edimlerini yerine getirmediği için projedeki konutların tesliminin geciktiğini, satışta yapmış olduğu hatalar ve taahhütler nedeniyle müvekkilinin zor durumda kaldığını, davacının, halen satış işlemine devam ettiğini iddia etmekte ise de çok uzun zamandır satış işlemi yapmadığı gibi böyle bir yetkisi de bulunmadığını, sözleşmeye göre böyle bir yetkisi ve hakkının kalmadığını, görevini yerine getirmediği gibi müvekkilinden herhangi bir hak ve alacağının da bulunmadığını, çok uzun zamandır satış işlemlerinin müvekkili tarafından yapıldığını, davacının, üstlendiği işi tam ve eksiksiz yerine getirmediği gibi işi yarım bırakıp gittiğini, sözleşme şartlarına göre düzenlenmiş bir hakediş raporu ve müvekkili tarafından imzalanmış bir hakkediş raporunun bulunmadığını, sözleşmedeki sürenin bitiminden yaklaşık 4 yıl geçtikten sonra edimleri yerine getirmemiş olmasına rağmen alacağı olduğu iddiası ile dava açtığını, davacının vadesi gelmiş bir alacağının bulunmadığını, davacının açmış olduğu davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin büyük oranda zarara uğratıldığını, müvekkilinin davacıya muaccel olmuş bir borcunun da bulunmadığından bahisle; davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Birleşen Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas – … Karar sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan teknik müşavirlik sözleşmesi gereğince davalı şirketin yapımını üstlendiği konut projesinin mevzuata uygun olarak yapılması için lazım gelen kontrol denetim ve teknik müşavirlik işlerinin müvekkili tarafından yapılacağının kararlaştırıldığı, işin ilerleme durumlarının müvekilli tarafından sürekli olarak davalı şirkete bildirildiğini, müvekkilinin tüm edimleri eksiksiz ve kusursuz olarak yerine getirdiğini, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan bakiye alacağının davalı şirket tarafından ödenmediğini, tüm bu nedenlerle davalının üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının tüm alacağımızı karşılayacak miktarının tensiple ihtiyaten haczine, 04/07/2012 tarihli teknik müşavirlik sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 301.000,00 TL nin temürret tarihi olan 23/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın üstlendiği görevin sadece müvaşirlik hizmeti olmayıp inşaatın tamamının yapımını üstlendiğini, sözü geçen konut projesinin Konya’ nın ün büyük ve en önemli konut projelerinden birisi olduğunu, projenin tüm yetki ve sormululuğu deneyimine güvenilinen davacıya bırakıldığını, imzalanan ikinci sözleşme ile yapılan konutların satışının da davacı tarafından yapılacağının kararlaştırıldığını, davacının görevlerini tam olarak yapamaması nedeniyle müvekkilini zarara uğrattığını, davacı tarafın satım işi ile ilgili olarak da alacaklı olduğu iddiası ile Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, öncelikle işbu dava dosyasının Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, davacının inşaat ve kontrol işlerini tam yerine getirmemesi nedeniyle inşaatta eksik işlerin olduğu, eksik işlerin giderilmesi için müvekkilinin maliyetlere katlanmak zorunda kaldığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Davanın kabulü ile; 709.858,50 TL alacağın temerrüt tarihi olan 26/06/2019 tarihinden itibaren değişen oranlarda işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, mahkememiz dosyası ile birleşen Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/12/2019 tarih ve … Es. … Kar. sayılı dosyasından açılan davanın kabulü ile; 5.399.136,03 TL alacağın temerrüt tarihi olan 26/06/2019 tarihinden itibaren değişen oranlarda işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine….” şeklinde karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı-birleşen dosya davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerek asıl dava gerekse birleşen dava yönünden hükme esas alınan bilirkişi raporunun yerinde olmadığını, itirazlarına ve taleplerine rağmen yeni rapor alınmadığını, bilirkişi raporunda inşaat maliyetine yönelik tespitlerin nasıl yapıldığının denetime elverişli olarak açıklanmadığını, yerel mahkemenin davacı ile müvekkili arasındaki yapım sözleşmesinin eser sözleşmesi olduğuna yönelik hüküm kurduğunu, ancak eserin tam ve eksiksiz olarak tamamlanmadığını, tamamlanıp müvekkile teslim edilmiş bir iş bulunmadığını, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarından da anlaşıldığı üzere; 2015 yılı Temmuz ayı itibariyle müvekkilinin yapılan imalatların projeye uygun yapılıp yapılmadığının kontrole başlamış ve dosyaya sunulan harddisk içerisindeki fotoğrafları çekmeye başladığını, davacı işini eksik bırakmak suretiyle inşaatın yapım işlerini bıraktığını, davacının çalışanı olan Şantiye ….l’ın, müvekkile haberdar edilmeden işten ayrıldığını, bu hususta ne davacının ne de şantiye şefinin müvekkilini bu durumdan haberdar etmediğini, davacının, inşaattaki gecikmeyi kabul ettiğini, bunun müvekkilinden kaynaklandığını iddia etmiş ise de; bunu ispatlar herhangi bir delil ileri sürmediğini, davacının görevini yerine getirmemesinden dolayı taşeron firmaları kontrol etmesi nedeniyle oluşan eksik ve ayıplı işlerin müvekkili tarafından tamamlandığını, bu eksik ve ayıplı işler için yapılan harcamaların davacının yaptığı işler kapsamında inşaat maliyetine dahil edildiğini, davacının dahil olmadığı yapım ve alım aşamaları içinde davacı lehine ücret hesaplaması yapıldığını, bunun yapılmasının yerinde olmadığını, inşaat maliyetine dahil edilen bazı ödeme ve miktarlar yanlış olup müvekkilinin kayıtları ile karşılaştırma yapılmadığı için fazla belirlendiğini, inşaatta yapılan işlerin maliyetini hesaplamasında bazı mükerrer kayıtlar bulunduğunu, bunlarında müvekkili kayıtları ile karşılaştırılması gerektiğini, inşaatta yapılan işlerin maliyetinin sadece davacı tarafından sunulan kayıtlar üzerinden yapıldığını ve müvekkili kayıtları ile karşılaştırma yapılmadığı için davacının yapım aşamasında bulunmadığı sadece inşaat bütçesinde bulunan bir kısım bedellerde hesaplama dahil edildiğini, SGK kayıtlarının dikkate alınmaksızın hüküm kurulduğunu, inşaat maliyetine yönelik alacak tespiti yapılırken davacının talebinin dahi aşıldığını, davacının satış hedeflerini gerçekleşmediği için çalışma düzeni bozulmuş, davacının inşaat işlerini bitirmediğinden satılan dairelerin müşterilere teslimi geciktiği için müvekkilinin zarara uğradığını, dairelerden satıldığı belirtildiği halde herhangi bir bedel ödenmemiş daireler yani gerçekte satış işlemi gerçekleşmemiş daireler bulunmakta olup bu durumda bunlardan herhangi bir prim almasının söz konusu olmadığı halde bunlar içinde prim hesaplaması yapılmasının yerinde olmadığını, müvekkilin ortaklarına satıldığı belirtilen daireler için hesaplama yapılmış olmasının yerinde olmadığını, müvekkilinin iş karşılığı barter olarak vermiş olduğu daireler için de prim hesaplaması yapılmasının yerinde olmadığını, satışa yönelik prim hesaplamasında dairelerin KDV dahil satış bedelline göre prim hesaplaması yapılmış olup bu yerinde olmadığı gibi daire satın alan müşterilerin bir kısmına KDV iadesi yapılmak suretiyle dairelerin satım fiyatlarının değiştiğini, buna rağmen bu bedeller üzerinde prim hesaplaması yapılmasının yerinde olmadığını, daire satışına yönelik prim alacak tespiti yapılırken dahi davacının talebinin aşıldığını, davacı tarafından dosyaya sunulan taraflarca imzalanmış sözleşmesinin süresinin dolduğunu, davacının, sorumluluklarını ve yükümlülüklerini yerine getirmemiş olmasına rağmen davacının müvekkilinden alacaklı olduğuna yönelik tespitlerin yerinde olmadığını, davacının, ıslah dilekçesi vermesinde kanunda belirtilen süre ve usule uyulmadığı gibi dava ve ıslah tarihi itibariyle taleplerinin zamanaşımına uğradığını beyanla asıl ve birleşen dava yönünden davacının taleplerinin tamamının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, asıl ve birleşen dosyada alacak istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266 ve devamı maddelerinde “bilirkişi incelemesi” düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebileceği düzenlenmiştir. 282. Madde ise hakimin, bilirkişinin oy ve görüşünü serbestçe değerlendirileceğini, işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa ve verilen raporlar çelişkili ise mahkeme HMK’nın 281. maddesi hükmüne dayalı olarak, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi duruşmada sözlü olarak açıklamada bulunmasını da resen isteyebilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa giderilmeden karar veremez. Gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hakim raporu serbestçe takdir eder (Yargıtay 19. HD 10/10/2016 tarih 2016/3458 Esas 2016/13172 Karar sayılı ilamı).
Davalı-birleşen dosya davalısının bilirkişi raporuna itiraz ettiği, davalının itirazında belirttiği Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası ve tarafların diğer delilleri de değerlendirilerek davalı-birleşen dosya davalısının itirazlarını tek tek karşılayacak şekilde bilirkişilerden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından davalı-birleşen dosya davalısının istinaf başvuru talebinin kabulü ile, HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve değerlendirme yapıldıktan sonra karar verilmek üzere dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı-birleşen dosya davalısının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/01/2022 tarih …. Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı-birleşen dosya davalısı tarafından yatırılan 104.326,36 TL istinaf karar harcının talep halinde davalı-birleşen dosya davalısına iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davalı-birleşen dosya davalısı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Ankara ….İcra Dairesi’nin …. Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK’nın 36/5 maddesi gereğince yatırılan teminatın yatırana iadesine,
7-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/10/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır