Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/544 E. 2023/1144 K. 22.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/05/2023
YAZIM TARİHİ : 23/05/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında … tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı asıl borçlu … ile müvekkili banka arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinde davalının kefil sıfatıyla imzasının bulunduğunu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalı borçlunun temerrüde düştüğünü, borcun ödenmesi için Konya … Noterliğinin … tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtar çekildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz etmesi üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini, taraflar arasında düzenlenen 01/03/2017 tarihli kredi sözleşmesinde kefalet limitinin 500.000,00 TL olduğunu, icra takibine konu borcun kullanılan kredi sözleşmesi miktarına ve banka sistemine uyumlu hesaplamalar neticesinde tespit edilen miktar olduğunu beyanla icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, 382.741,85 TL muaccel alacağın ve 35.100,00TL meri teminat mektubu riskinden kaynaklanan meri alacağın toplamı olan 402.388,00 TL’nin fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla davalıdan tahsiline, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 59 yaşında olup sigortalı olarak çalışan bir kişi olduğunu, davacı bankadan dava dışı … tarafından kullanılan kredide müvekkilinin kandırılmak suretiyle bankaya götürülerek kefil yapılmaya çalışıldığını, dava dilekçesinde ve icra dosyası içerinde müvekkilinin imzaladığı herhangi belge olmadığını, TBK’nun 584. maddesi gereğince kefalet için eş rızası şartının olduğunu ancak bu şartın yerine getirilmediğini, müvekkilinin eşinin böyle bir rızasının ve imzasının olmadığını, yerleşik yargıtay içtihatlarında da bu duruma ilişkin kararlar olduğunu, kredi sözleşmesindeki eş rızası kısmındaki imzanın müvekkilinin eşinin imzası olmadığını, imzanın sahte olduğunu ve imza incelemesi ile bu durumun ortaya çıkacağını beyanla açılan davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “… Somut uyuşmazlıkta, davalı taraf kredi sözleşmesindeki eş rızası kısmındaki imzanın eşine ait olmadığını ileri sürmüştür.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davalının kefaleti Türk Borçlar Kanunu’nun 584/3. Maddesinde düzenlenen istisnalar arasında yer almamaktadır. Bu bakımdan dava konusu kefalette eş rızası geçerlilik şartıdır.
Mahkememizce davaya konu sözleşme aslı ile davacının eşi …’un imzalı belge asılları ilgili kurumlardan dosyaya celp edilmiş, adı geçenin imza örnekleri alınarak karşılaştırmalı imza incelemesi yaptırılmıştır.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın … Sayılı, … tarihli raporunda, tersimi basit, taklidi kolay imza olması nedeniyle söz konusu imzanın aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere …’un eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği şeklinde kanaat bildirilmiştir.
ATK raporu, kesin kanaat bildirmemesi nedeniyle hükme esas alınamayacağından Mahkememizce bu kez … Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyelerinden oluşturulan heyetten rapor aldırılması gereği duyulmuştur. Bu doğrultuda aldırılan ve İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Talimat sayılı dosyasına sunulan … tarihli raporda, uyuşmazlık konusu imzaların dava dışı …’a ait olmadığı, kesin kanaat bildirir şekilde tespit edilmiştir.
Bahse konu 20/04/2021 tarihli rapor davacı taraf vekiline 03/06/2021 tarihinde usulünce tebliğ edilmiş, rapora karşı iki haftalık kesin sürede herhangi bir itiraz gelmediğinden rapor davacı yönünden kesinleşmiştir.
Yargıtay 11. HD’nin 2020/2885 Esas, 2020/5214 Karar sayılı ilamında vurgulandığı üzere, kefilliğe muvafakat verdiğine ilişkin belgedeki imzanın kefilin eşine ait olmadığının ortaya çıkması halinde geçerli bir kefaletten söz edilemez.
Hükme esas alınan … Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyetinin …tarihli raporuyla davalının eşi …’un kefilliğe muvafakat verdiğine ilişkin belgedeki imzanın kendisine ait olmadığının tespit edildiği, davalıya yöneltilen yemin teklifinin huzurda davalı tarafından usulünce eda edildiği, böylelikle usulüne uygun geçerli bir kefaletin olmadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
İtirazın iptali davalarında davası reddedilen davacı aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilebilmesi için takibin sadece haksız başlatılması yeterli olmayıp, aynı zamanda kötü niyetli olduğu ispatlanmalıdır. Dosya kapsamından ulaşılan vicdani kanaate göre takibin kötü niyetli başlatıldığı sabit olmadığından davacı aleyhine tazminata hükmedilmemiştir. ….” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; adli tıp tarafından alınan her iki rapordaki değerlendirmeler bir yana bırakıldığında imza incelemesine esas alınan mukayese belgelerdeki imzalar incelendiğinde her bir belgede farklı imzaların atıldığının görüldüğünü, seçim kurul başkanlığı tarafından gönderilen seçmen listesindeki imza ile dava konusu kredi sözleşmesi ekindeki yan yana geldiğinde benzer olduğunun tespit edilebildiğini, hükme esas alınan ikinci raporda mukayese belgelerde yer alan imzaların karakteristik özelliklerinin ayrı ayrı değerlendirilmemiş olduğunu, mukayese imzalardan bazıları ile sözleşmedeki imza karşılaştırıldığında da imzaların gözle görünür şekilde benzer durumda olduğunu, ikinci raporda ilk raporda tespit edilemeyen hususun nasıl tespit edildiğinin açıklanmadığını, bu hali ile hükme esas alınan bilirkişi raporunun elverişli olmadığının, hükme esas alınabilecek kadar açıklayıcı olmadığının ortada olduğunu, mahkemece bilirkişi raporuna itirazların kabul edilmeyip haksız ve hukuka aykırı bir şekilde hüküm kurulduğunu, müvekkili bankada takip konusu kredilerin tahsis sürecini yürüten personelin dinlenmesi talebinin de kabul edilmediğini, müvekkili banka personelinin dinlenmeden hüküm kurulmasınında hatalı olduğunu, davalının tacir veya esnaf olup olmadığının hiç araştırılmadığını, davalının ticari faaliyetinin olduğunu, bu nedenle davalının kefaletinin istisna kapsamında olup olmadığının hiçbir şekilde araştırılmadığını, davalının takip konusu krediye kefaletini ne şekilde hangi amaçla verdiği sorgulanmadığı gibi, davalı ve asıl borçlunun tacir veya esnaf olup olmadığı, aralarında ticari bir ilişki bulunup bulunmadığı, kredinin ve kefaletin asıl borçlu ve kefilin ticaret/esnaf faaliyeti kapsamında alınıp alınmadığı hususlarının da değerlendirilmediğini belirterek istinaf talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İtirazın İptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı bankaca, dava dışı asıl borçlu … arasında düzenlenen icra takibine konu genel kredi sözleşmesinde, davalının müşterek ve müteselsil kefil olarak yer aldığı, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle dava dışı borçlu ve davalı kefil hakkında icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı, davalının cevap dilekçesinde, takibe konu kredi sözleşmesinde eş rızası bulunmadığı, kefilliğin geçersiz olduğu savunmasında bulunulduğu,
Mahkemece Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan alınan … tarihli raporda, “tersimi basit, taklidi kolay imza olması nedeniyle söz konusu imzanın aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere …’un eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği” kanaatinin bildirildiği,
Raporun kesin kanaat içermemesi nedeniyle güzel sanatlar fakültesi öğretim üyelerinden oluşan heyetten alınan … havale tarihli raporda, uyuşmazlık konusu imzaların dava dışı …’a ait olmadığı, kanaatinin bildirildiği, raporun kesin kanaat içerdiği, görülmüştür.
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Takibe konu genel kredi sözleşmesinde davalı kefil konumundadır. TBK’nın 584/1. maddesi uyarınca eşin rızası olmaksızın kefalet sözleşmesinin kurulamayacağı, kefaletin geçersiz olduğu, somut olayda, aynı maddenin 3.fıkrasında düzenlenen istisnai şartların da bulunmadığı, bu itibarla, dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf istemleri nazara alındığında, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı kanaatine varıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf istemlerinin HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/05/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

M.Y.