Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/510 E. 2023/1059 K. 15.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 12/06/2023
YAZIM TARİHİ : 15/06/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 17/02/2022 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalı borçlu aleyhine Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalının borçlu olmadığından bahisle takibe itiraz ettiğini, takibin durdurulduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmesinde anlaşma sağlanamadığını, müvekkilinin davalıya yapmış olduğu satışlar neticesinde icra konusu alacağın ödenmediğini, davalının haksız ve hukuki mesnetten yoksun olarak takiben kötü niyetli itiraz ettiğini, bu nedenlerle davalı adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul malvarlığı olması halinde yargılama sonunda hükmün infaz kabiliyetinin olabilmesi adına ihtiyati haciz konulmasını, mahkememiz aksi kanaate olduğu takdirde ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir konulmasını, davanın kabulü ile haksız ve kötüniyetli olarak yapılan itirazın iptaline ve icra takibinin devamına karar verilmesini, takibe kötüniyetli olarak itiraz eden davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatını ödemeye mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2020 yılında tarım ile uğraştığını, davacı şirketten mal aldığını, müvekkilinin malların bedelini … Bankasının biri 14.11.2020 keşide tarihli 74.000,00TL. değerinde diğeri de 30.01.2021 keşide tarihli 53.000,00TL. değerindeki çek ile toplam 127.000,00 TL. ödemede bulunduğunu, bu çeklerin tahsil edildiğini, müvekkilinin mal alımından dolayı davacıya herhangi bir borcunun kalmadığını, davacıdan başka da mal almadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan e-Arşiv Fatura yaprağında Müvekkil’in adı soyadı , adresi ve … nolu telefon yazıldığını, … nolu telefonun müvekkiline ait olmadığını, malların müvekkiline teslim edildiğine dair herhangi bir belge bulunmadığını, müvekkilinin davacı şirketten bedelini ödediği mallar dışında mal almadığını, müvekkilinin adını kullanarak birileri mal almış ise bundan müvekkilinin haberinin olmadığını, bu nedenlerle; davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “… Tüm dosya muhtevası birlikte değerlendirildiğinde; Her ne kadar davacı vekili e-fatura düzenlemesi ile birlikte fiziki irsaliye ve teslim tutanağı düzenlenmesine gerek olmadığını savunmuş ise de; e -fatura kullanılıyor olsa dahi malların teslimi fiziken gerçekleşeceğinden ve teslim edilen fatura içeriği mallara ilişkin teslim esnasında ıslak imzalı evrak düzenlenebileceğinden davacı vekilinin aksi yöndeki iddialarına itibar edilmemiştir. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre teslim hususu davacı tarafından yazılı delil ile ispatlanması gerektiğinden ve tanınan kesin süre içerisinde yazılı delil bulunmadığına yönelik davacı vekilinin beyanları da nazara alınarak, dava konusu icra takibine dayanak fatura içeriğindeki malların davacıya teslim edildiğine dair muteber herhangi bir delil sunulmadığından ispatlanamayan davanın reddine ….” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin gerekli araştırma yapmaksızın eksik inceleme sonucu davanın reddine karar verdiğini, davalının birinci sınıf tacir olup ticari defter tutmasının zorunlu olduğunu, vergi mükellefi olan davalının ticari defterlerine müvekkili tarafından kesilen e-faturaları kayıt etmek zorunda olduğunu, davalının gönderilen faturaları defterlerine işlemeyerek borcunu ödememek maksadıyla kötüniyetli hareket ederek usulsüzlük yaptığını, müvekkilinin e-arşiv fatura düzenleyerek teslim ve tevsik yükümlülüğünü yerine getirdiğini, ayrıca söz konusu faturalarda da “irsaliye yerine geçer” ibaresi bulunduğunu, burada artık herhangi bir teslim belgesi aranmasına gerek bulunmadığını, davalının söz konusu faturalara itirazı var ise buna ilişkin TTK’da belirtilen süre içerisinde itiraz etmesi gerektiğini, ancak davalı tarafından yapılmış bir itiraz bulunmadığını, müvekkilinin davalı adına düzenlemiş faturalardan kaynaklı 134.553,94 TL alacaklı olduğunun bilirkişi raporunda da tespit edildiğini, ilk derece mahkemesinin ret gerekçesinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, mahkemece olayın esasına dayalı hiçbir vakıanın değerlendirilmemiş ve e fatura ili ilgili davalının GİB nezdindeki kayıtlarının celp edilmemiş olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İspat yükü ile ilgili genel kuralı düzenleyen TMK’nın 6. maddesine göre; “Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” İspat yükü kenar başlıklı HMK’nın 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Belirtilen yasa hükümleri karşısında, alacağın tahsili için girişilen icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında kural olarak ispat yükü davacı alacaklıya aittir. Bununla birlikte itirazın iptali davasında davalı borçlunun ödeme savunmasında bulunması ya da borcu ortadan kaldıran diğer itirazları ileri sürmesi halinde ispat yükü yer değiştirecek ve davalıya geçecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/09/2019 tarih 2017/19-824 Esas 2019/885 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir dava olduğu, davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerli olduğu, bu nedenle sadece takibe konu fatura yönünden inceleme yapılması gerekeceği, ifade edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 222.maddesinde “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır….” hükmünün yer almaktadır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin varlığı gerekir.
Bir başka anlatımla, faturaya tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde (mücerret) itiraz edilmemiş olması hâli, sadece o faturanın -miktar ve fiyat yönünden- münderecatını kabul anlamını taşır, yoksa o faturada yazılı malın alıcıya mutlaka, daha önce teslim edilmiş olduğu anlamına gelmez; satıcının faturada yazılı malı alıcıya veya kanuni temsilcisine teslim ettiğini ayrıca ispat etmesi zorunludur (Doğanay, İ.: Ticari Alım-Satım Akdi ve Nevileri, Ankara 2003, s:52, Doğanay,İ: Faturanın Kapatılması, Delil Olma Özelliği ve Faturaya İtiraz Aylık Yaklaşım Dergisi Sayı 4, Nisan 1993, s:8-13).
Somut olayda; davacı tarafça Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile en eskisi 18.04.2020 düzenleme tarihli, en yenisi 28.09.2020 düzenleme tarihli, toplam 271.204,91 TL olan 11 adet e-faturaya istinaden bakiye 134.553,94 TL alacak için ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı borçlunun borca itirazı üzerine eldeki itirazın iptali istemli davanın açıldığı, davacı tarafça, takip konusu faturaların e-fatura olduğu, faturalarda “irsaliye yerine geçer” ibaresi olduğu, e-faturaların karşı tarafça onaylandığı, bu şekilde faturalara konu malın teslim edildiğinin ispatlandığı iddiasında bulunulduğu, taraflara arasında akdi bir ilişkinin bulunduğu, davalı tarafından 30.01.2020 keşide tarihli 53.000,00 TL bedelli çekin 01.02.2021 tarihinde, 14.11.2020 keşide tarihli 74.000,00 TL bedelli çekin 16.11.2020 tarihinde ödeniğinin sabit olduğu, Mahkemece davacı tarafın ticari defterleri üzerinden incelenmesi suretiyle mali müşavir bilirkişisinden alınan 04.01.2022 tarihli bilirkişi raporunda, davacı defterlerinin usulünce tutulduğu, davacının defter ve kayıtlarına göre davacının 134.553,94 TL bakiye alacağının bulunduğu, kanaatinin bildiriliği, talimat mahkemesi eliyle, davalı defter ve kayıtları üzerinden inceleme yapılmak suretiyle mali müşavir bilirkişiden alınan 10.12.2021 tarihli bilirkişi raporunda, davalının bilanço esasına göre defter tuttuğu, vergi kaydının Kamyon işletmesi işine ilişkin olduğu, talep konusu faturaların davalının defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı adına düzenlenen BA formlarında davacı adına rastlanmadığı, fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğine dair bir kayıt bulunmadığı tespitlerinin yer aldığı, görülmüştür.
Takibe konu edilen faturaların davacı tarafından düzenlenen e-faturalara dayalı olduğu anlaşılmaktadır. E-fatura, her iki tarafın da elektronik fatura kullanıcısı olduğu durumlarda kullanılan elektronik fatura çeşididir; Gelir İdaresi Başkanlığı’nın sunucuları üzerinden alıcı ve satıcıya iletilir. E- fatura uygulamasında itiraz işlemleri, ticari fatura senaryosunda düzenlenen faturalara, faturanın alıcıya iletildiği tarihten itibaren 8 günlük süre içinde e- fatura sistemi içinden red uygulama yanıtı ile ya da harici yöntemlerle yapılmaktadır. Buna göre taraflar arasındaki akdi ilişki nedeniyle E-Fatura düzenlenmesi, faturanın karşı taraf gönderildiği anlamında olup, malın teslim edildiğini ispatlamaya yönelik bir kayıt değildir.
Anlatılanlar çerçevesinde; taraflara arasında akdi bir ilişki bulunduğu, davalı tarafça 53.000,00 ve 74.000,00 TL ‘lik ödeme yapıldığı, bu ödemeler dışında takip konusu edilen faturalara konu malın davalıya teslim edildiğinin ise davacı tarafından ispatlanması gerekeceği, ispat yükü üzerinde olan davacı tarafça teslim olgusu usulünce ispatlanamadığı ancak davacı tarafın yemin deliline de dayandığı, yemin delilinin HMK’nın 225 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, yeminin kesin delillerden olduğu, yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlü olduğu, şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemeyeceği, hal böyle olunca; davacının takip konusu faturalarda gösterilen malların teslimine ilişkin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği, bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan deliller toplanmamış ve bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davacının istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/02/2022 tarih, … Esas, … Karar, sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/06/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

M.Y.