Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/509 E. 2022/1254 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/01/2022
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVADA DAVACI :
VEKİLLERİ :

ASIL DAVADA
DAVALILAR :

BİRLEŞEN DAVADA
DAVALILAR :

İSTİNAF EDEN

BİRLEŞEN DAVA :
DAVA : Şirketin İhyası

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
YAZIM TARİHİ : 20/09/2022
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili ile birleşen davada davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

DAVA: Asıl ve birleşen davada davacı vekili, işveren davalı şirket çalışanı olan dava dışı işçinin maruz kaldığı 24.11.2016 tarihli meslek hastalığı vakasının Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nca 05.03.2018 tarihli kararına göre değerlendirildiğini ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının %21 olarak tespit edildiğini, maruz kaldığı meslek hastalığı vakasının Teftiş Başkanlığı tarafından incelendiği ve düzenlenen 06.11.2018 tarihli raporda, işverenlerin meslek hastalığına sebebiyet vermedeki kusur oranlarının belirlendiğini, meslek hastalığının meydana gelmesinde %23 oranında kusurlu bulunduğu saptanan işveren … ve %66 oranında kusurlu bulunduğu saptanan işveren … hakkında işlem yapılmasına karar verildiğini, meslek hastalığı geçiren işçiye bağlanan peşin sermaye değerini meslek hastalığına tutulmasında kusurları bulunan işverenlerden müştereken ve müteselsilen tahsilini talep zorunluluğunun doğduğunu, …’nin, … ile birleştiğini, …’nin ismini … olarak değiştirdiğini, 22.11.2006 tarihli Ticaret Sicil Gazatesi’nde tasfiyeye başladığını ilan ettiğini ve 21.12.2010 tarihinde terkin edildiğini ileri sürerek, davalı …’nin ihyası ile tasfiye memuru tayinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Asıl davada davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü temsilcisi, dava konusu Tasfiye Halinde …’nin tasfiye sonucu ortaklar kurulu kararıyla 21.12.2010 tarihli tescille terkin edildiğini, davalı olarak gösterilen şirketin taraf ehliyetinin bulunmadığını ayrıca, husumetin şirketin tasfiyeyi sona erdiren son tasfiye memuruna da yöneltilmesi gerektiğini, ticaret sicil müdürlüğü yasal hasım olduğundan vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağını savunmuştur.
Birleşen dava davalıları, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “… Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacının, Kurumlarında davalı işverenler çalışanı olarak …’nın davalı işyerinde dökümhane ve taşlama bölümlerinde çalıştığını, maruz kaldığı 24.11.2016 tarihli meslek hastalığı nedeniyle kendisine bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerini, meslek hastalığına tutulmasında kusurları bulunan davalı işverenlerden müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etme zorunluluklarının doğduğunu, …’nin … ile birleştirildiğini, 02.12.2006 tarihli 6189 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde …’nin 22.11.2006 tarihli 6688 sayılı Ticaret Sicili Gazetesinde tasfiyeye başlandığını ilan edildiğini, 21.12.2010 tarihinde Konya Ticaret Sicil Memurluğu’nun terkin yazıları ile terkin ve tescil olunduğunu, 21.12.2010 tarihinde Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numaralı tasfiye halinde …’nin terkin ve tescil olduğundan açacakları rücu’en tazminat davasında taraf teşkili açısından tasfiye olmuş davalı … Şirketinin ihyası ile tasfiye memuru tayinine karar verilmesini talep ettiği, davalı Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün; davanın asıl muhatabı değil, usulen ve davanın niteliği gereği davalı durumunda olduğunu, dava açılmasına sebebiyet vermedikleri ve yasal hasım olarak bulunduğu bir davada vekalet ücreti ve yargılama giderinden sorumlu tutulamayacaklarından bahisle; Tasfiye Halinde ….’nin ek tasfiyesine karar verilmesi halinde şirkete TTK.547/2 maddesi uyarınca tasfiye memuru tayin edilmesine karar verilmesini talep ettiği, Mahkememiz dosyası ile birleşen Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı dava dosyasında davacının; Dava dışı sigortalı …’nın ihyası istenilen …’de çalıştığı sırada meslek hastalığına yakalandığını, davacı SGK tarafından …’nın meslek hastalığına yakalanmasında kusurlu olan şirketler aleyhine işlem yapılmasına karar verildiğini, yapılan incelemelerde …’nin terkin edildiğinin belirlendiğini beyan ederek, davanın öncelikle Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. E. sayılı davası ile birleştirilmesine ve tasfiye olmuş …’nin ihyası ile ihya olacak şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkememiz dosyası ile birleşen Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı dava dosyasında davalıların davaya karşı herhangi bir cevap vermedikleri, TTK’nun 547.maddesinde; “(1)Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2)Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” şeklinde düzenlemelerin yapıldığı, Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 09.12.2020 tarihli yazısında; Tasfiye Halinde …’nin 21.12.2010 tarihli tescil işlemiyle terkin olup kaydının silindiğinin bildirildiği, davacının …’nin ihyasına yönelik dava açmakta ve ….’nin ihyasını talep etmekte hukuki menfaatlerinin olduğu, ana davada davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün taraf sıfatının kanundan kaynaklandığı, dava açılmasına sebebiyet vermediği, 6102 Sayılı TTK’nın 547. Maddesi gereğince tasfiye sonucu terkin edilen ek tasfiye işlemlerinin yapılabilmesi için açılacak olan ihya davasında tasfiyeyi sona erdiren en son görevdeki tasfiye kurulu üyelerine ve yasal hasım konumundaki Ticaret Sicil memurluğuna yöneltilerek dava açılması gerekirken davacı tarafından ana dosyamızda terkin edilen Tasfiye Halinde ….’nin,mahkememiz dosyası ile birleşen Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı dosyasında Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen yazı cevabında ihyası istenen şirketin tasfiye memurları arasında bulunmadığı bildirilen ….’nin hasım gösterilerek ihya davasının açıldığı, ana dosyamızda davalı terkin edilen ….’nin ve birleşen dosya davalısı ….’nin pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı, husumet itirazının dava şartı olup taraflarca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi ileri sürülmese bile re’sen dikkate alınması gerektiği anlaşılmakla davacının davalı … ile mahkememiz dosyası ile birleşen Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Es. … Kar. sayılı dosyasından davalı … hakkındaki talebinin pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, Konya Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı iken 21/12/2010 tarihinde terkin edilmiş olan “Tasfiye Halinde …Şirketi”nin 6102 TTK’nın 547/1 maddesi gereğince ek tasfiye işlemlerinin sonuçlandırılıncaya kadar ihyası ile Konya Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne kayıt ve tesciline, TTK’nın 547/2. maddesi gereğince şirketin ek tasfiye işlemlerinin yapılması için son tasfiye memurları … ve …, … doğumlu, … TC. nolu … ve … ve … oğlu, … doğumlu, … TC. nolu …’in şirkete tasfiye memuru olarak atanmalarına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl ve birleşen davada davacı vekili, yargılama sırasında mahkeme tarafından Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden verilen cevap doğrultusunda tasfiye memurlarının davaya katılımını sağlamak için taraflarına süre verildiğini, bu nedenle Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün cevabında sunulan kararlarda imzası bulunan tasfiye memurlarına ek dava açıldığını ve davaların birleştirildiğini, taraflarınca Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün cevabı doğrultusunda husumet yokluğu giderilmiş olup, 06.12.2010 tarihli kararda …’nin tasfiye memuru olarak imzasının bulunduğunu, bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabulünün yerinde olmadığını ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Birleşen davada davalı …, işbu davanın müsnedi olan İzmir SGK’nın talebinin nedeninin … İş Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında görüldüğünü ve dosya safahati sürerken yapılandırma başvurusu yapılarak borcun tamamen ödendiğini, bu nedenle mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, mahkemenin karar tarihinin 05.11.2021 tarihi olduğunu, davacının bu durumu mahkemeye bildirmesi gerektiğini, bildirim halinde davacının hukuki yararı kalmadığından ve dava konusuz kaldığından esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verileceğini ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, anonim şirketin ihyası istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
TTK’nın 547. maddesinde ” (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmü düzenlenmiştir.
Bir şirketin ihyası davasında davacı taraf, şirket ortaklarından herhangi biri, şirketin en son yetkilileri, o şirkette daha önce çalışmış bulunan herhangi bir işçi, şirketten alacağı bulunan herhangi bir gerçek veya tüzel kişi alacaklı, özetle hukuki menfaati bulunan herhangi bir kişi olabilir. Davalı taraf ise, şirketin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlükleridir.
Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gönderilen müzekkere cevabının incelenmesinde, dava konusu şirketin 13.10.2006 tarihli tescil işlemi ile tasfiyeye girmiş olup, 21.12.2010 tarihli tescil işlemi ile terkin olduğu ve kaydının silindiği, …’nin tasfiye memurluğu görevine ve yetkisine rastlanılamadığının bildirildiği, yazı ekinde bulunan belgelerden şirketin tasfiye memurlarının … ve … olduğu anlaşılmıştır.
Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda hukuki bir işlemdir. Bu işlemin veya kararın hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün değildir. Eksik veya hatalı işlem sonucu şirketin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise, bundan zarar görenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına sahiptir.
Bu durum karşısında, somut olayda, şirketin tasfiye nedeniyle sicilden terkini gerçekleştirilmiş ise de davacının, dava dışı işçinin meslek hastalığına maruz kalması nedeniyle başlatılan soruşturma sonucu ihyası istenen şirket hakkında dava açtığı, davacının şirketin ihyasını istemekte hukuki yararının bulunduğu ancak, şirketin yukarıda da açıklandığı üzere 13.10.2006 tarihinde tasfiyeye girdiği ve 21.12.2010 tarihinde sicilden terkin edildiği, …. İş Mahkemesi’nin …. Esas-… Karar sayılı dosyasında 27.11.2020 tarihinde açılan davanın, 05.11.2021 tarihinde konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, davacı tarafça dava dilekçesine ekli belgelerden tasfiye memuru …’a 26.04.2018 tarihli yazı ile dava dışı işçinin meslek hastalığı nedeniyle başlatılan soruşturma kapsamında beyanının talep edildiği, anılan tasfiye memuru tarafından da 02.05.2018 tarihli beyan dilekçesi ibraz edildiği, tasfiyeye ilişkin ilanların yapıldığı Ticaret Sicil Gazetesi örneklerinin sunulduğu ve bu ilanlarda şirketin tasfiye memurlarının … ile … olduğunun dava açılışı sırasında davacı tarafça da bilindiği, bu nedenle davacı vekilinin …’nin ticaret sicil müdürlüğünce tasfiye memuru olarak bildirilmesi nedeniyle aleyhine dava açıldığı ve anılan davalı yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı ileri sürülerek karar istinaf edilmiş ise de, davacı vekilinin istinaf isteminin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bileşen davada davalı …’un istinaf istemlerinin incelenmesine gelince ise, davacı tarafın işbu davayı açmasında hukuki yararı bulunduğu, şirketin ihyasının TTK’nın 547. maddesi gereğince ek tasfiye niteliğinde olduğu, hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığı kanaatine varılmakla, ilk derece mahkemesince şirketin ihyasına karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik olmamakla birlikte, şirketin 13.10.2006 tarihinde tasfiye sürecine girdiği ve 21.12.2010 tarihinde sicilden terkin edildiği, tasfiye memuru olan davalının dava dışı işçi hakkında başlatılan soruşturmadan tasfiye ve terkin sonrası haberdar olduğu ve bu itibarla, davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda da açıklandığı üzere, dosya kapsamı, ileri sürülen istinaf istemleri nazara alındığında, davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, birleşen davada davalı tasfiye memurunun sair istinaf istemlerinin reddine, yargılama giderlerine yönelik istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kaldırılarak aşağıda yazılı olduğu şekilde yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf talebinin ESASTAN REDDİNE,
1- Davacı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
2- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B) Birleşen davada davalı …’un istinaf talebinin KABULÜ ile, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/01/2022 tarih, … Esas- … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- Birleşen davada davalı … tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2- İstinaf başvurusunda bulunan birleşen davada davalı … tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
C) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1- Asıl ve birleşen davanın KISMEN KABULÜ ile; Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı iken 21/12/2010 tarihinde terkin edilmiş olan Tasfiye Halinde … Şirketi’nin 6102 sayılı TTK’nın 547/1 maddesi gereğince ek tasfiye işlemleri sonuçlandırılıncaya kadar İHYASI ile Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne kayıt ve tesciline,
2- TTK’nın 547/2. maddesi gereğince şirketin ek tasfiye işlemlerinin yapılması için son tasfiye memurları … ve … oğlu, … doğumlu, … T.C. nolu … ve … ve … oğlu, … doğumlu, … T.C. nolu …’in şirkete tasfiye memuru olarak atanmalarına,
3-Kararın Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne tesciline ve Ticaret Sicil Gazetesinde ilanına,

4- Karar kesinleştiğinde bir örneğinin ilk derece mahkemesince Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesine,
5- Davacının asıl davada davalı …. ile birleşen davada davalı İbrahim Ketenci hakkındaki talebinin pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
6- Asıl davada davacı kurum harçtan muaf olduğundan harç ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7- Asıl davada, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olduğundan davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8- Asıl davada, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olduğundan kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9- Birleşen davada alınması gereken 59,30 TL başvuru harcı ile 80,70 TL karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 140,00 TL harcın birleşen davada davalı …’ten tahsili ile hazineye irad kaydına,
10- Birleşen davada davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 5.100,00 TL ücret-i vekaletin davalı …’ten alınarak davacıya verilmesine,
11- Birleşen davada davacı tarafından yapılan 172,60 TL yargılama giderinin davalı …’ten tahsili ile davacıya verilmesine,
12- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın Dairemiz tarafından tebliğe çıkarılmasına,
D) Dava dosyasının temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince, taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 15/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T